HAKEM Yunus Yıldırım iki yanlış düdük çaldı, iki doğruyu da çalamadı, Trabzon'un mavi bayrağı gitti. Tribünler başladı "Ne hakem aman ne hakem..." diye bağırmaya. Gitti iki günlük unvan.
Malatya takımıyla birkaç haftada iki maç oynayınca herkes içli dışlı olmuştu. Farklı olan sadece Miroslaw'dı. Ancak, onu da kendi takım arkadaşları bile anlayabilmiş değildi. Karadeniz ekibi savunmada ortaya, orta sahada ise kenara oynuyor topu. Eğer oyunu Polonyalı kuracaksa, ona verip herkesin işine bakması lazım.
Dün alışa geldiğimiz Trabzon yoktu ilk 45 dakikada. Rakip tarafından da iyi bilinmenin sıkıntısından olsa gerek çabaladılar ama golü ancak 45+3'te serbest atışta buldular. İkinci yarıda Malatya rakibinin üstüne gitmeye çalışırken sahanın en etkili ismi Yattara'nın anlık çabaları ile dağıldı. Bir attı, iki de attırdı Gineli. Aslında sahanın en iyileri iki bek Emrah ile Celalettin idi. Hüseyin eski iyi görüntüsünden uzak, Fatih de bıkkın idi.
Yattara hastalığı
Trabzon çabuk oynamıyor. Özellikle ölü toplarda ileri çıkan rakibinin arkasına inip kontratak yakalayamıyor. Bir de tüm takımda Yattara hastalığı var ki, kapasitesi yeten yetmeyen herkes Gineli'nin hareketlerini sahada yapmaya çalışıyor.
Dün göze batan, Yattara-Fatih-Gökdeniz üçlüsünün yediği karşılıksız tekmelerdi. Bu üç oyuncu, F.Bahçe, G.Saray veya Beşiktaş forması giyse onlara atılan tekmelerle "İki sarı, bir kırmızı" oyunu oynanır ama Karadeniz'de farklı esiyor rüzgar. Ve kararlar farklı oluyor.