Meriç Enercan

UEFA da gitti

1 Ekim 2004
<B>KARŞILAŞMANIN </B>henüz 5. dakikasında Trabzonspor havaya, suya ve seyirciye alışamadan saçma sapan hatadan bir gol yedi. Bilbaolu Ezquerro’nun emeği ve şık golünü küçümsemek için değil, iki savunmacıyla bir kalecinin dikkatsizliğini saçma olarak yorumlamak mümkün. Trabzonspor takımı golün ardından bir, iki tehlike daha atlatıp, ‘Korkunun ecele faydası olmadığını’ anladı ve saldırmaya başladı. Yattara, Gökdeniz ve Fatih ile Bilbao ceza alanı içinde cirit atmaya başladılar. Top orada dolaştıkça, 40 bin seyircinin nefesi kesildi. Ama bir türlü golü atamadı Trabzonspor.

Ziya Doğan’ın kadro seçiminde Tolga’nın D’Haene ile değiştirilmesi ne kadar doğru ise, Celalettin’in yerine Lee’nin oynatılması o denli stratejik bir hataydı. Sonra Lee kendine geldi. Oyunda aktif oldu ama iş işten geçmişti. Ama gol umudu, rakibi dağıtma düşüncesiyle forma verilen Yattara sahada sağa, sola koşmaktan başka hiçbir şey yapmadı. İyi seçim Tolga ile Erdinç’in ikinci yarının hemen başındaki hatası ise ikinci golü getirdi. İkinci yarıda müthiş seyircisini de arkasına alan Bilbao, kurduğu 15 dakikalık baskıda antrenman yapar gibi ikini golü de buldu.

Hatalar zinciri

Aslında Trabzon’daki ilk maçta 3-0 sonrası yapılan inanılmaz hatalar dün gece yitirilen turu ve biten Avrupa rüyasının başlangıcıydı. Hoş, Trabzonspor D.Kiev’e Şampiyonlar Ligi’ni de böyle kaybetmişti ama en azından bir dersin alındığı umudu vardı bende. Ancak Trabzonspor takımı dün UEFA’ya veda ederken eski tas ve eski hamamlara ne denli sadakat gösterdiğini bir kez daha ortaya koydu.

Dün akşamın Trabzonspor açısından anlamı hata yapmanın bedelini bir şekilde ödeneceği idi. Trabzonspor ilk hatasını yapıp, Şampiyonlar Ligi ve bunun büyük maddi ve prestij getirisini yitirdi. Hatasında ısrar etti. UEFA Ligi’ne de mendil salladı. Umuyorum, bu arada futbolun bir oyun olduğu kadar ciddi bir sanayii ve bir profesyonel disiplin olduğunu da öğrendiler.
Yazının Devamını Oku

Herşeyin başı

26 Eylül 2004
<B>İLK </B>15 dakikadaki oyunun ardından <B>‘Türkiye Ligi’nde iyi futbol oynanmıyor’</B> diyenlere, içimden en içten sevgi ve saygılarımı sunuyordum ki, hevesim kursağımda kaldı. Trabzonspor takımı antrenmanlarında çalıştığı tüm hücum varyasyonlarını sırasıyla sahada uygulama sevdasını ve bunun tribünlere verdiği keyfi, hepimize çok gördü ve bitti. Hele Sakarya’nın 25. dakikadaki ilk atağında gelen golüyle her şey normale döndü.

Thijs ve Lee’yi yedek kulübesine çekip, Adem Koçak ve Volkan’la başlayan Ziya Doğan, göz kırpma sırasındaki defans hatasıyla gelen golün telafisinin zor olacağını çok iyi biliyordu. Ancak ikinci bölümün hemen başında, kornerden gelen topu gol ustası Fatih Tekke’nin ‘Bunu da sen at’ diyerek sunduğu pozisyonda, genç Adem Koçak, müthiş bir şutla topu Recep’in filelerine gönderdi. Bu gol aslında Ziya Doğan’a gönderilen ‘Bana güvenize teşekkür ederim hocam’ mesajı idi.

Gereksiz kartlar

Ligde yaşam savaşı veren Sakarya karşısında kazanılan bu galibiyette alışılageldiği gibi Fatih Tekke, Hüseyin ve Mehmet Yılmaz’ın yanı sıra kaleci Pektovic ve Adem Koçak’ın katkısı büyüktü. Goldeki tek hatasının yanı sıra ikinci yarının son bölümünde de pozisyon hataları yapan defansın kurtarcısı kaleci Petkoviç oldu.

Kim bilir belki bende takıntı haline geldi ama, 3 gün sonrası ceza alanının içinde kaçırılan ve kaleciye vurulan pozisyonları gördükten sonra ofansif laubaliliye değinmemekte haksızlık olacaktı. Karşılaşmanın en ilginç anı ise, 80. dakikada Petkoviç ile takım arkadaşı Hüseyin’in birbirleriyle tartışmaları nedeniyle birer sarı kart görmeleriydi. Kaleci Pektovic’in penaltı atışındaki doğru köşe seçimi mükemmel bir sezgi idi.

Trabzonspor, zorlu Athletic Bilbao maçına birkaç gün kala önemli bir galibiyet kazanıp, moral buldu. Zaten her şeyin başı da moral değil mi?
Yazının Devamını Oku

Direnç

20 Eylül 2004
<B>MAÇIN </B>şekli 46. dakikadan itibaren değişti. Ziya Doğan’ın uzun süre inadından vazgeçip, Lee ve Thijs’i kenara alıp, Volkan ile Adem Koçak’ı sahaya sürmesi ‘Uyur gezer Trabzonspor’a’ can verdi. Daha çok koşmaya, pres yapmaya ve kazanma savaşı vermeye başladılar. İlk bölümü bir pozisyonla bitiren bordo mavililer, Petkovic dışındaki tüm oyuncularıyla rakibin üzerine gitmeye başladı. 59. dakikada konuk Gaziantep’in en önemli gol silahı Jaziri’nin saçma sapan bir itişmeden gördüğü kırmızı kart, Karadeniz ekibinin gol iştahını daha da kabarttı.

İlke edinmiş

Maçın temposu yükseldi ve karşılaşma Gaziantep yarı alanında oynamaya başladı. Ziya Doğan, Emrah’ı da sağ kanat oyuncusu gibi kullanıp, bu oyuncu ve Volkan’la uzun ortalar yapıp, Antep’i hataya sürüklemeye çalıştı. Ancak ilerleyen dakikalar ve gelmeyen gol, panik getirdi.

Ligin ilk 5 maçında son derece disiplinli oynayan Trabzonspor, aynı disiplini ilke edinen G.Antep’i dağıtabilmek için 40 yıllık stoperi Tolga Seyhan’ı da santrfor gibi rakip ceza alanına attı.

Maçın yıldızı Hasagic’di

Tüm bunlarla, 31 dakika dinmek bilmeyen bir saldırı içerisindeki Trabzonspor’a ileride sadece bir oyuncu bırakıp, 8 futbolcusuyla kalesi önüne çekilen G.Antep, son derece iyi direndi.

Sahanın en iyisinin G.Antep kalecisi Hasagic olduğunu söylemek, maçın fotoğrafını çekmekle eşdeğerdi. Karşılaşmanın genç hakemi Fırat Aydınus, zorluk derecesi yüksek, gerilimi fazla, böylesine önemli bir karşılaşmada iyi bir yönetim gösterdi. Sonuca yönelik hata yapmazken, kararlarında ve kartlarında haklıydı.

Dün akşamki karşılaşmanın özellikle ikinci yarısında Trabzonspor’un gösterdiği çabanın gol getirmemesi, bir kalecinin 5, hatta 7 forvetle nasıl başa çıkabileceğine son dönemde yaşanmış en güzel örnekti.
Yazının Devamını Oku

Ofansif fantazi

17 Eylül 2004
<B>ŞAMPİYONLAR </B>Ligi sendromunu tam anlamıyla atlatamayan Trabzonspor, UEFA Kupası’nın eşiğinde İspanyol Athletic Bilbao karşısında ilk sınava çıkarken hiç telaşlı değildi. Trabzon kenti, milli maçtaki Gürcü-Türk bayrağı kavgasının derdine düşmüş, maç başlayana kadar Federasyon Başkanı Levent Bıçakcı ile uğraşmayı yeğlemişti.

D.Kiev örneği

Aslında zor rakibi ciddiye almak gibi D.Kiev tecrübesinden kalma önemli bir ders vardı Ziya Doğan ve oyuncularının bellediği. Avrupa’nın en iyi liginin temsilcisine 15 dakikalık bir dirençle başladılar. Fırtınayı kazasız atlatıp, Mehmet Yılmaz ve Fatih’le iki yoklama çektiler. Ama gol gelmedi. Onların başaramadığını Gökdeniz’in ortasında sağbek Gonzalez ters bir vuruşla gerçekleştirdi. Sonra Mehmet Yılmaz’la başlayıp Fatih’le süren ve finali gecenin en iyilerinden Mehmet Yılmaz’ın yaptığı 2. gol geldi. Tribünlerde güller açtı, ortalık bayram yerine döndü. Ve sonra da özgüvenin ne olduğuna ilişkin canlı örnekti bordo mavililer.

Hiç de kolay değil

Hiç uğruna yitirilen Şampiyonlar Ligi’ni unutup son yılların moda futbol deyimiyle ‘önlerine bakmaya’ başladılar. İyi de ettiler. İkinci yarıda A.Bilbao’nun ‘hiç olmazsa bir gol atayım’ derdine düşmesi, Trabzonspor’un istediğini yapmasına ortam sağladı. Bu dakikalarda Gökdeniz’in 3. golü Trabzonspor’un ‘bu iş bitti’ gibi bir yanlışlığa düşmesine neden oldu. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. 8 dakika içinde 2 tane gol yediler. Gelen turu inanılmaz hatalarla riske ettiler. Bir de hakemin ofsayt gerekçesiyle iptal ettiği buz gibi penaltı vardı. Bu bölümde forvetlerin fantazi merakı, çevresine bakmadan ofsaytın tam ortasına düşüşü ve akıl almaz biçimde dikkatsizlik eseri kaçan goller... Umudun bir başka bahar değilse bile Bilbao’ya kalmasına neden oldu.

Şimdi artık hiç de kolay değil UEFA Ligi. Konsantrasyonunu yitirmeden bir 90 dakika oynamak, Bilbao cehenneminde rakibi yenmek, berabere kalmak veya en az bir gol atıp, rakibi 2’de bırakmak. İş elbette hiç kolay değil, hele şans da yanında olursa.
Yazının Devamını Oku

Ortakların görevi

12 Eylül 2004
<B>İŞİN</B> aslı, iki takımın da yapacağı belliydi. Trabzonspor, Petkoviç dışındaki 7 savunma ve orta alan oyuncusu ile topu kapacak, Fatih-Gökdeniz-Mehmet Yılmaz üçlüsüne verecek ve onların gol yapmalarını bekleyecekti. Denizlispor ise tek forveti Ersen Martin ile, hemen yanı başındaki Timuçin ve Miikka’ya aktarılacak toplarla 3 puana yönelik hücum denemelerini gerçekleştirecekti.

İlk 45 dakikada ‘yapıcılar’ değil, ‘bozucular’ başarılı oldu ve Denizli’de gol çıkmadı. Trabzonspor, özellikle ikinci bölgedeki baskıyla çok top kaptı, Thijs, Hüseyin ve Lee ile kaptıklarının tamamına yakınını kendi forvetlerine değil, rakibe teslim etti. 40 metrelik alanda öylesine hatalar yapıldı ki, ortaya hiç de şık olmayan bir hatalar zinciri çıktı. Koca 45 dakikada Trabzonspor kayda değer tek bir pozisyona giremezken, ev sahibi Denizli’nin Güven ve Timuçin’le harcadığı akıllara zarar iki pozisyon vardı.

Üstüne geleni seviyor

İkinci yarıda daha istekli olan, savunmacılarını çok çıkarmadan hücumu düşünen Denizlispor, golü atan ise Trabzonspor oldu. Denizli ceza alanındaki karmakarışık karambolde Gökdeniz’in kritik golü, Denizli’nin tüm hesaplarını alt üst etti.

Gerçek şu ki, Trabzonspor, üstüne gelen rakibi seviyor. Bir de palır küldür gelirse, bordo mavililerin keyfine diyecek yok. Tıpkı dünkü ikinci golde olduğu gibi. İlk golü atan Gökdeniz’in, rakibin arasına sızıp ortağı Fatih’e yaptırdığı gol sanki buna iyi bir örnekti.

Trabzonspor ligdeki en zor deplasmanlarından birinde yine Fatih ve Gökdeniz ile kazanıp 3 puana ulaştı. Görünen o ki, Karadeniz fırtınası, dün akşam olduğu gibi kötü oynayıp, keyif vermese bile bu sezon daha az hata yapıp daha çok puan toplayacak ve zirvedeki yerini koruyacak.
Yazının Devamını Oku