BUNUN böyle olacağı maçın 11. dakikasından belliydi. İlk 10 dakika müthiş tempo yapan, rakibini kendi sahasına hapsedip sağdan soldan ataklarla boğan, Fatih’le de golü bulan Trabzonspor takımı, 11. dakikadan itibaren saman alevi gibi söndü gitti.
Bundan sonraki bölümde İstanbulspor’un müthiş arzulu, coşkulu ve kazanmaya yönelik çabası vardı. Gökmen, Yordanov ve Ramadan ile 4 mutlak gol şansını kullanamadılar. Trabzonspor’un durgunluğu ve İstanbulspor’un gol çabası Lee’nin oyuna girişine kadar sürdü. G.Koreli ile can bulan Trabzonspor, pozisyon üretmeye başladı. Bu arada iki top direkten döndü, iki pozisyonda da mutlak gol şansını kullanamadı bordo mavililer. Bitime 1 dakika kala ‘Geliyorum’ diye bas bas bağıran golü kalelerinde gördüler ve çok önemli iki puanı yitirdiler.
Trabzonspor’un, G.Saray’ın Denizli deplasmanındaki kaybının ardından yakaladığı bu önemli fırsatı, elinin tersiyle itmesindeki temel etkenlerden biri, yanlış seçimlerdi. Fatih ile Gökdeniz ikilisinin sahada sadece birbirlerini araması, Yattara’nın onlara servis yapmak zorunda olan bir aşçı olarak görünmesi, en belirgin hataydı. Teknik direktör İhsan Derelioğlu’nun Türkiye’de birçok takımın imrenerek baktığı santrfor Mehmet Yılmaz’ı kenarda tutup sadece son birkaç dakikada sahaya sürmesi de önemli bir hataydı. Hatalar toplandı, çarpıldı, bölündü ve ortaya 1-1’lik sıkıntılı sonuç çıktı. Bu kayıp F.Bahçe ve G.Saray maçlarındakinden daha acı bir kayıptı.