28 Ağustos 2006
ARAP yağı bol bulunca, sağına soluna sürermiş, derler.. Lazaroni’nin bu konuya yorumu, "Ben forveti bol bulunca, işe yarayanını yedek kulübesinde oturturum" olsa gerek.. Umut Bulut, Ersen Martin ve Ömer Rıza kulübede, Yattara ile Marcelinho sahada..
Üstelik Szmykowiak sağ, Gökdeniz de sol açık.. Gökdeniz’in zaman zaman sol bek oynadığını, Szymek’in ise gol öncesi ortaya alındığını da belirtmek gerek..
Forvetimsilerle oynamayı uygun görmüştü Lazaroni.. Burası Denizli Atatürk Stadı olsaydı iyiydi de, Avni Aker’de bu yaptığının hiç anlamı yoktu..
Ya, "Reklamın kötüsü olmaz, herkes bana yazsın, beni konuşsun" diyor Brezilyalı, ya da söylemesi ayıptır, "yönetiminden taraftarına kadar herkesle kafa buluyor.."
Rum Apoel galibiyetiyle, bu sezon kazanmanın ne demek olduğunu haftalar sonra hatırlayan bordo mavili takım, Denizlispor maçının ilk yarısını tek pozisyon ve o pozisyondaki tek golle kapattı.. Süleyman’ın kalesinde kayda değer başka ciddi atak yoktu..
Sihirli değnek dokundu
Oysa rakibi Denizlispor, Mustafa Keçeli ile sol kanattan gelip Ferhat’ın alanını felç etmişti. Öyle ki devre arasında saha görevlileri, Keçeli’nin ezdiği, Ferhat’ın da yolduğu çimleri yerine koymak için helak oldu.. Keçeli’den kurtulmanın tek yolu, maçın devre arasında transferini gerçekleştirmekti.. Ama sonrasına bıraktılar.. İkinci yarıda sihiri değnek dokundu ve Ferhat, Keçeli’ye bir orta bile yaptırmadı ama 66. dakikada Lazaroni tarafından kenara alındı.
Takım listesi okunurken kendi tribünleri tarafından yuhalanan ender teknik adamlardan biri olan Lazaroni, ikinci yarı başında Umut’u değiştirerek bir hamle yaptı.. Szymek çıkınca oyun organizasyonu da iyi bir halı saha oyuncusu görüntüsündeki Marcelinho’ya kaldı. Ve Trabzon, evinde 7-1-2 taktiği gibi anlaşılması zor bir uygulama başlattı. İyice geriye yaslanıp, Jefferson’un önünde toplandılar.. Denizli’nin baskılı görüntüsü ortaya çıktı böylece..
Denizli saldırdı, Trabzonspor, Stepanov önderliğinde direndi ve maçı gol yemeden bitirmeyi başardı.! Ve de sezonun ilk üç puanını kazandı..
Çok şey kaybetmiş bir takımın, alışkın olmadığı ilk kazanımıydı bu..
Yazının Devamını Oku 25 Ağustos 2006
ÖYLESİNE bir futbol maçı olmadığı kesindi. Geçen sezonun unutulmaz acı tecrübesinin Trabzonspor’a getirdiği izler, hala belirgindi. Kayıp sezonun başlangıcı, Anorthosis Famagusta faciasıydı. İşte bu nedenle daha akıllı ve dikkatli olmak zorundaydı bordo mavililer. Lazaroni bile durumun ciddiyetini kavrayıp Yattara ile başlamıştı.
Savunma S.O.S verdi
Aslında tur için kazanma zorunluluğu yoktu Karadeniz ekibinin. Maçı başladığı gibi bitirmek yeterliydi. Ancak ilk bölümde kopuk kopuk iki-üç pozisyon buldu. Bu arada savunma sürekli S.O.S. veriyordu. Özellikle Fatih Akyel öylesine hatalar yapıyordu ki, Stepanov olmasa Rumların gol atması işten bile değildi. Sadece Fatih mi?.. Solda Celalettin, ön liberoda Hasan inanılmaz kötü işlere imza atıyordu. Orta alanı kalabalık tutan Apoel karşısında kazandıkları her topu rakibe teslim etme konusu, en iyi başardıkları işti.
Acemice kayıplar
Yattara ile Szmykowiak, "Sağlıklı yaşam için spor" yapar gibiydi. Umut da kolayı zora dönüştürüyor, acemice gol kaçırıp gereksiz top kaybediyordu. Kısacası, yeni çizgili forması dışında hiçbir şeyi iyi değildi Trabzonspor’un. İyi olsa böyle zayıf bir rakibi ciddiye alıp üç-dört gol atar, evine yollardı. Zaten ligde de iyi gitmeyen işler, bu turun geçilmesiyle iyiye dönme umudu taşıyordu Trabzonspor için. Lazaroni’nin tribünlerden tepki gören Umut-Ömer Rıza değişikliği bordo mavililerde Kuzey Kıbrıslı oyuncunun attığı golle tur sevincine dönüyor ve geçen sezon yaşanan kabusa elveda diyordu.
Trabzonspor, şöyle ya da böyle UEFA’da turu geçmeyi başardı. Kolay rakip karşısında işi zora sokup bunu başardı. Zor günlerde bu galibiyet ilaç gibi geldi. Ancak şansın her zaman insanın yanında olmayacağını bilmeleri gerek.
Yazının Devamını Oku 21 Ağustos 2006
ALIŞILAGELEN "gariplik" mönüsünde dün akşam Yattara vardı.. Yani Lazaroni, Gineli yıldızı 65 dakika yanında oturtmayı, kulübede birlikte olmayı tercih etmişti.. Yanlıştı.. Rakip için böylesine önemli bir tehdidi, kendi eliyle etkisiz hale getirmenin açıklanabilir hiçbir gerekçesi olamazdı. Herkesin doğrusu, Lazaroni’nin yanlışı idi.. Denilebir ki, Yattara da oynarsa kim yedek kalacak?
Kim olursa olsun, birini kenara oturtup; kenardan etkili Yattara oynatılmalı. Zaten orta alan ve hücumda kimsenin savunma yaptığı, adam kovaladığı yok. Bari kovalanan Yattara sahada olsun da, rakip defans korkuda kalsın..
Sıcağın, disiplinini yumuşatıp, futbol keyfini kaçırdığı bir maçtı.. Trabzonspor takımı, Umut ve Szymek’le ilk bölümde iki net pozisyon buldu.. Ancak genç Tolga’nın hatasından golü atan, Gaziantep oldu. Üstelik hocası, itiraz nedeniyle sahadan atılmışken..
Hakem Cüneyt Çakır, bu kartı Lazaroni’ye gösterse belki yukarıdan bakıp hatalarını daha iyi görürdü Brezilyalı hoca.. Tam 65 dakika bekledi, önce Yattara ardından da Ersen Martin’i soktu.. Gineli, Trabzonspor’a can verdi; hücum aksiyonu, pozisyon getirdi. Gökdeniz’e asist yapıp, golü attırdı. Sonra neler kaçtı neler.. Ersen ve Marcelinho, kaçırılması, atılmasından 50 kat zor pozisyonları ya kaleciye ya da dışarı vurdular..
Trabzon çuvalla kaçırırken G.Antep, tek kontratakta Engin ile ikinci golünü buldu ve üç puanı kazandı. Generallerin bol, askerlerin yok olduğu bir ordu gibiydi Trabzonspor.. Real Madrid Sendromu yaşıyordu bordo mavililer.. Yıldız bolluğunda, resmen yokluk çekiyordu..
Yazının Devamını Oku 14 Ağustos 2006
DAKİKA 76... Sahanın Vestel Manisa açısından en korkutucu ismi Umut Bulut kenara alınıyor... Burak-Johana ikilisinin bu oyuncuyu tutmakla görevlendirilmesi, Lazaroni yanlışının en büyük kanıtı... Ve hemen iki dakika sonra Vestel’in kabusu İbrahima Yattara, Lazaroni’nin talimatıyla yedek kulübesinin yolunu tutuyor...
Hani Ersun Yanal, "Hoca, benim için bir jest yap" dese, ancak bu iki değişiklik yapılır...Lazaroni, bu anlamsız iki hamleyle sanki fair play ödülü alacak.. Verirlerse elbette... Ama bu gidişle Trabzonspor’dan bonservisini alacağı kesin Brezilyalı hocanın...
Çok yazık oldu
Hakem Cem Deda ile birlikte sahanın en kötü ismi... Tüm seçimleri, daha doğrusu yaptığı değişimler yanlış...Yazık Trabzonspor takımına.. Çok yazık...
Fatih Tekke’nin vedasının ardından hücum kimliğini yitiren, oyunu kimin kuracağı, golü kimin atacağı belli olmayan bordo mavililer, bu sezonu da dertle tasayla geçireceği benziyor...
Hasan’ın yürekli ve yararlı oyunu, genç kaleci Tolga’nın müthiş başarılı oyunu, yıpratıcı oyununu şık bir golle taçlandıran Umut’un bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, Trabzon takımına sadece bir beraberlik getirdi.
Avni Aker’de Apoel UEFA maçının yorgunluğu etkendi... Havanın sıcaklığı ve yoğun nemi de...Ancak hiçbir gerekçe, "sistemsiz Trabzon sisteminin" açıklamasını yapamazdı.
Ligin en mücadeleci takımlarından Vestel Manisaspor karşısında alınan beraberlik, ne hakem ne de oyuncu hatasının eseridir... Bu, tamamen bir Lazaroni yapımıdır..
Yazının Devamını Oku 12 Ağustos 2006
BURAM buram gerginlik kokuyordu ortalık. Gözle görülmeyen ama doyasıya hissedilen ağır bir baskı vardı GPS Stadı’nda. Trabzonspor’un, UEFA sınavında, kale arkasındaki bir avuç yürekli Türk ile bir avuç gazeteci dışında kimsesi yoktu. Bir de Beşparmak Dağları’ndaki ışıl ışıl Türk bayrağı. "Bunlar moral olur" derken, maçın 2. dakikasında Hapoel’in şok golü geldi. Aslında çok da iyi oldu. Hiç yemeseler dahi iyiydi ama 20 dakika direnip, 25’inci dakikada yıkılacağına, erken gelen bu gol soğuk duş gibi oldu. Sonra kendine gelip saldırdı Trabzonspor. Rakip kalede Umut, Ömer Rıza ve Hasan’la net pozisyonlar buldu. Ama golü başaramadı ilk 45 dakikada. Presi iyi yapıyor, topu kapıyor, orta alanı geri yaslansa da iyi savunuyor, ileriye de çabuk gidiyordu. Ama ileride top tutamıyor, dönen topu almak için de bir daha kan ter içinde kalıyordu.
Geçen yılın rövanşı
Geçen sezon Anorthosis karşısında yitirilen itibarın rövanşıydı bu. Apoel asla daha iyi takım değildi Anorthosis’ten. İkinci yarının 3’üncü dakikası da kabustu. İlk goldeki hatası soğumadan bir penaltı yaptırdı Celalettin. Hiç gereği yoktu. Ancak Tanrı yardım etti, kaçtı penaltı. Belki de Trabzon’da gelecek turun müjdesiydi bu.
Lazaroni son 30 dakikada, yetersiz kalan Ömer Rıza’yı çıkartıp, sürpriz hamlesini yaptı. Gökdeniz’le ofansif olarak canlandı Trabzonspor. Rakip kaleye daha etkili gitmeye başladı. Karşılaşmanın 1-0 sona ereceği sanılırken, müthiş bir frikikle takımına beraberliği, belki de turu getirdi Yattara. Böylelikle geçen sezon anlamsız bir şekilde atılarak sorumluluğunu aldığı tur kaybının bedelini bir şekilde ödedi, Gineli oyuncu. Trabzonspor çok zor bir maçtan büyük hatalar yapmasına karşın iyi mücadele ederek avantajlı bir skor çıkardı. "Bu iş bitti" demek yanlış olur ama "Yol yarılandı" demekte yanlış olmaz.
Yazının Devamını Oku 6 Ağustos 2006
TRABZONSPOR takımındaki kimse hiçbir şeyden şikayet etmesin. Sadece şükretsin "Kayserispor’dan fark yemedik" diye... Bir takım düşünün ki, maç boyunca atağa benzer 3 pozisyon gerçekleştirmiş ve hiçbirini gole dönüştürememiş. Rakibe de teslim olmuş. İlk 45 dakikada Gökdeniz’in pasında Marcelinho ve Musa’nın soldan ortasında yine Marcelinho-Cem ikilisi ile 2 golü başaramamış. Bu arada Ragıp’ın mükemmel şutuyla golü kalesinde görmüş.
Bir günde takım olunmaz
49 dakikalık ikinci bölümde tek atağı, 80 küsuruncu dakikakada Umut’un 25 metreden attığı direk dibinden attığı şut... Bu 3 uyduruk pozisyonla maç mı kazanacaktı Trabzonspor? Geçin, Fatih Tekke olsa bile bu haliyle kazanamazdı, kazanmayı bırakın gol bile atamazdı.
Adı değişim oldu. Oysa büyük değişimler, büyük düşünenlerle olur. Büyük takım da büyük oyuncularla. Marcelinho, Umut, Musa ve Ersen Martin iyi oyuncular olabilir ama bunlarla bir günde takım olunmaz.
Papila başarılıydı
İki yıldır Trabzon takımına futbolu zehir eden, genç neslin başarılı teknik direktörü Ertuğrul Sağlam’ın öğrencileri, Karadeniz ekibine bir futbol dersi daha verdi. Farkı bırakıp, tek attılar ve 3 aldılar. Ve de Brezilyalı Lazaroni’ye "Sahadaki savaşçılar"ın nasıl olacağını gösterdiler.
Zaman zaman sertleşen karşılaşmanın hakemi Cem Papila, kural uygulamalarıyla ve oyunun akışını kesmemeye çalışarak, oldukça iyi bir yönetim gösterdi. Sertliğe biraz daha az hoşgörüsüz olsa, örneğin Bülent’in 4 hareketinin birine sarı kart gösterebilse, işini daha iyi yapmış olacak. Ama yine de sonuca etki eden bir hata yapmayarak takdiri haketti.
Yazının Devamını Oku 25 Mayıs 2006
İNSANLAR vardır toplumların kaderini belirleyen, kritik anlarda ağırlıklarını koyan, tüm hünerini sergileyen ve ters giden talihi ters yüz edip ortalığı bayram yerine çeviren.. Tıpkı Sakaryaspor kalecisi Recep Öztürk gibi. Ve tabi zafere inanmış golcü Taner ile tüm Sakaryasporlu futbolcular ile tribünler gibi. Play-off’un ilk maçında İstanbulspor forvetlerine tek başına direnip inanılmaz pozisyonlar kurtarıp bir de penaltı çıkaran ve turu getiren kaptan, dün akşam da sahne aldı 19 Mayıs Stadı’nda.
Altay finalinin de öne çıkan ismi o idi. M’Bayo’nun attığı golden saniyeler önce üst üste iki mutlak Altay pozisyonunun gol oluşunu önledi kaleci kaptan. Elbette Altay forvetlerinin beceri noksanlığı da maçın sonucuyla doğrudan ilgisi vardı. Ama asıl belirleyeci olan Recep’in alkışlanacak performansıydı.
Taner şov farkı getirdi
Öne geçtikten sonra, maç bitmiş edasıyla geriye çekilen Sakarya defansının birlik olup seyrettiği pozisyonda Fazlı’nın ite kaka attığı golün yakın tanıdığı idi. Bu golün hemen ardından, tüm siyah beyazlı savunmanın göbekte toplandığı bir pozisyonda golcü Taner sağ çarprazdan attığı golle takımını bir kez daha öne geçirdi. Bu, Taner şovun başlangıcıydı. Sonra bir daha, bir daha attı Taner. Zorlu finalde iki gol atmak gibi önemli bir iş başardı. Asıl başardığı ise Süper Lig’e susamış bir kente ayaklarıyla hayat vermekti. Futbolcu tarlası Sakarya’nın son imalatıydı. Kendisine verilen değeri, takımını hak ettiği yere taşıyarak ödeyen değerli bir futbolcuydu.
Yazının Devamını Oku 7 Mayıs 2006
İKİ maçını da kazanıp, ligi olabildiğince yukarıda bitirmek, kabus sezonunda itibar demekti.. Hem doğrudan UEFA Kupası, hem de daha çok tatil aynı zamanda..
Bu anlayışla işin savunma kısmını daha dikkatli yapıp, "nasıl olsa atarız" düşüncesiyle oynadı Trabzonspor..
Milli takım seyahatini gereksiz uzatan Szymkowiak ile geçen haftaki Fenerbahçe yenilgisinin "kusurlu" isimlerinden Fatih Akyel, yedek kulübesinde dinlenmeye çekilmişti..
Aslında sahadaki, hem puan, hem de ufaklıkların savaşıydı..
Trabzonspor’da Fatih ile Gökdeniz; Ankaraspor’da ise Tita ile Jaba, çabukluk gösterisi yapmaya hazırdı. Karadeniz ekibi bunu başarıp, üç pozisyondan ikisini gol yaparken Başkent takımı, 1.50’lik forvetlere "yüksek top çalışması" yaptırdı. Öylesine yükselttiler ki topu, Jaba ile Tita üst üste çıksa, o ortalara kafa vuramazdı.
İlk y arıda biri kural içi diğeri de dışı iki Fatih Tekke golüyle büyük avantaj yakaladı Trabzon..
Fair play gösterisi
İkinci yarıda forvetini yükseltip, yüksek ortalara Ersen Martin’i sokmak isteyen Ankaraspor’a karşı iki uzun stoperi Erdinç ve Stepanov ile direnen bordo mavililer, yarı alanına çekilip rakibinin topu tüfeğiyle gelmesini bekledi.
İlginçtir, Ersen’in girişinden sonra yüksek top servisi de kesildi.. Sanki yaşaması için mutlaka kazanması gereken Ankaraspor değildi..
Kazanmaya daha çok inanan Trabzonspor idi.. Kaybede kaybede kazanmayı öğreniyordu..
Maç biterken tribünlerde iki takım taraftarının yaptığı karşılıklı fair play gösterisi ise gecenin alkışı hakeden hareketiydi.
Yazının Devamını Oku