BURAM buram gerginlik kokuyordu ortalık. Gözle görülmeyen ama doyasıya hissedilen ağır bir baskı vardı GPS Stadı’nda.
Trabzonspor’un, UEFA sınavında, kale arkasındaki bir avuç yürekli Türk ile bir avuç gazeteci dışında kimsesi yoktu. Bir de Beşparmak Dağları’ndaki ışıl ışıl Türk bayrağı. "Bunlar moral olur" derken, maçın 2. dakikasında Hapoel’in şok golü geldi. Aslında çok da iyi oldu. Hiç yemeseler dahi iyiydi ama 20 dakika direnip, 25’inci dakikada yıkılacağına, erken gelen bu gol soğuk duş gibi oldu. Sonra kendine gelip saldırdı Trabzonspor. Rakip kalede Umut, Ömer Rıza ve Hasan’la net pozisyonlar buldu. Ama golü başaramadı ilk 45 dakikada. Presi iyi yapıyor, topu kapıyor, orta alanı geri yaslansa da iyi savunuyor, ileriye de çabuk gidiyordu. Ama ileride top tutamıyor, dönen topu almak için de bir daha kan ter içinde kalıyordu.
Geçen yılın rövanşı
Geçen sezon Anorthosis karşısında yitirilen itibarın rövanşıydı bu. Apoel asla daha iyi takım değildi Anorthosis’ten. İkinci yarının 3’üncü dakikası da kabustu. İlk goldeki hatası soğumadan bir penaltı yaptırdı Celalettin. Hiç gereği yoktu. Ancak Tanrı yardım etti, kaçtı penaltı. Belki de Trabzon’da gelecek turun müjdesiydi bu.
Lazaroni son 30 dakikada, yetersiz kalan Ömer Rıza’yı çıkartıp, sürpriz hamlesini yaptı. Gökdeniz’le ofansif olarak canlandı Trabzonspor. Rakip kaleye daha etkili gitmeye başladı. Karşılaşmanın 1-0 sona ereceği sanılırken, müthiş bir frikikle takımına beraberliği, belki de turu getirdi Yattara. Böylelikle geçen sezon anlamsız bir şekilde atılarak sorumluluğunu aldığı tur kaybının bedelini bir şekilde ödedi, Gineli oyuncu. Trabzonspor çok zor bir maçtan büyük hatalar yapmasına karşın iyi mücadele ederek avantajlı bir skor çıkardı. "Bu iş bitti" demek yanlış olur ama "Yol yarılandı" demekte yanlış olmaz.