Melis Alphan

Büyük tehlikeler kapıda

7 Temmuz 2014
DÜN Çorlu’da kimyasal maddeler üreten fabrikanın üretim bölümünde çıkan yangın kısa sürede büyüdü ve tüm alanı sardı, patlamalar yaşandı.

Bu yangını ciddi bir hatırlatma olarak almalıyız.

*

Ülkemizde yaşanabilecek büyük endüstriyel kazalara dair bir mevzuat var. AB üyelik sürecinde çıkarılan ‘Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik’ yürürlükte.
Ancak ne yazık ki uygulaması yok.
Yönetmelik 2010’da yayımlandı, iki yıl sonra yürürlüğe gireceği belirtildi. Daha sonra ertelendi ve 30 Aralık 2013’te tekrar yayımlanarak uygulanması gereken maddeler 2016 ve 2017 yıllarına ertelendi.

Yazının Devamını Oku

Orman yangınları neden önlenemiyor?

5 Temmuz 2014
ORMAN Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar, ülkemiz ormanları konusunda bir derya. Varlığını ormanlara adadığını söylemek abartılı olmaz.

Çağlar’ın anlattığına göre, ormanların içinde ve bitişiğindeki 16 bin köyde yaşayan 7-8 milyon köylü yurttaşımız tarım ve hayvancılık etkinliklerini çevrelerindeki ormanlarda ya da yakınında gerçekleştirseler de zamanla, çevrelerindeki ormanlara ve ormancılık uygulamalarına yabancılaştırıldılar.

*

Orman yangınlarının neden önüne geçemediğimizi sorduğumda Çağlar, bilindik ‘piknikçiler’ ya da ‘hava koşulları’ cevabını vermiyor.
Onun anlattığına göre birden fazla
neden var.

Yazının Devamını Oku

Kurtulamadık şu GDO’dan

3 Temmuz 2014
Geçen yıl GDO’lu pirinç skandalı patlak verdiğinde kulislerde “Bakanlık GDO yönetmeliğinde bir değişiklik hazırladı. Çekmecede bekliyor” diye konuşuluyordu.

O zaman değil ama bir bebek mamasında GDO tespit edildikten birkaç gün sonra GDO yönetmeliğinde değişiklik yapıldı, ‘GDO bulaşıklığı’ (GDO’nun istemsiz olarak bulaşması) diye bir tanım eklendi.
1000’de 9 oranında GDO bulaşıklığına izin verilmiş oldu.
Bizde hayvan yemlerinde bu oranda GDO bulaşıklığına müsaade ediliyor, gıdada GDO’ya rastlandığı takdirde ise sorumlular hapis cezasıyla yargılanıyordu.
Şimdi bu yönetmelik değişikliğiyle şunu diyorlar:
“Gıdada GDO’ya rastlarsam bulaşıklık oranına bakarım. 1000’de 9’un altındaysa cezai işlem yapmam. İçindeki yem amacıyla izin verilmiş bir GDO ise o amaca yönelik kullanılmasına izin veririm.”
Yani mesela, firma yurtdışından mısır getirmiş, piyasaya sürecek. 1000’de 9 oranında GDO çıktı.
Hapis cezasıyla yargılama olmayacak. Mısırı piyasaya gıda olarak da süremeyecek ama yemcilere satabilecek.

Yazının Devamını Oku

Kırsalda umut var

30 Haziran 2014
EŞİTSİZ kalkınmayla beraber dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kırsal yoksulluk artıyor, insanlar topraktan geçinemez hale geliyor.

Tarımsal politikalar, yatırımlar büyük ölçeklerdeki üretimlere dönük yeniden düzenleniyor. Piyasayla bütünleşememiş büyük ölçekli tarımsal üretim sürecinin dışında kalan köylüler yoksullaşıyor ya da göç ederek kent yoksullarına katılıyor.
Bugün dünyadaki her 4 yoksul insandan 3’ü kırsalda yaşıyor. Açlığı deneyimleyen insanların geneli köylüler, çiftçiler, kırsal topluluklar.


*


Yazının Devamını Oku

Uzaktaki köyler

28 Haziran 2014
TÜRKİYE’de çatışmalı bir bölgede uygulanan ilk kapsamlı kalkınma programını yerinde görmek üzere geçtiğimiz hafta sonu Van’a uçtum, karayoluyla Tatvan’a, oradan da Kavar havzasındaki köylere yollandım.

Kavar’daki 6 köyden 3’ü 1990’larda devlet tarafından boşaltılmış, biri yakılmış, ikisi de korucu köyü haline getirilmiş.
Her ailede dram, işkence görmüş birileri, hemen hepsi zaten köylerinden şehre sürülmüş.

*

24 ailenin yaşadığı Dibekli köyü. 90’larda boşaltılmaktan beter edilmiş. Koruculuk sistemi dayatılmış. Her aile geride 1-2 yaşlı bırakıp şehre göç etmiş. 2000’lerin başında geri dönenler olmuş.
Kavar Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi İkram Kılıçarslan, “Gelmek isteyen çok ama evleri yıkık, 200’den fazla ev oturulamaz halde. Dönmemelerinin bir nedeni de güvenlik. Sağlamda olduklarını bilseler dönerler” diyor.

Yazının Devamını Oku

Bilimsel kazıları denetleyenler müteahhitleri de denetlemeli

26 Haziran 2014
Türkiye’nin yüzölçümü, coğrafi bölgelerinin çeşitliliği ve bu topraklarda yaşamış kültürlerin sayısını düşünürsek, şu an yürütülen arkeolojik kazıların epey yetersiz olduğunu görürüz.

Paleolitik döneme ait komşu ülkelerde yüzlerce, ülkemizde ise sadece 3 kazı yeri mevcut. Bırakın uzak geçmişi... Macaristan’da kazıldığı kadar Osmanlı yerleşmesi kazıldı mı mesela bizde?
30 yılda kazılan Neolitik dönem yerleşme yerlerinin sayısı Balkan ülkelerinde 300, Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail’de 400.
Kapladığı alan hepsinden fazla olan Türkiye’de aynı döneme ait kazılmış Neolitik yer sayısı ise sadece 30.
****

2013’te 109 yerli kazı, 34 yabancı kazı, 65 müze kazısı, 23 tane de Kamu Yatırım Alanları Kazı Çalışmaları (HES, barajlar ve TKİ) olmak üzere toplam 231 kazı yapıldı.
2012 verileriyle kıyasladığımızda bilimsel kazılarda düşüş olduğunu görüyoruz.

Yazının Devamını Oku

Rebul'un ardından

25 Haziran 2014
Babamın kaybolan hatırası

Babam öldüğünde onu hatırlatan her şey acı veriyordu.

Şimdi ölesiye acıtmıyor ama sızlatıyor.

Ama öyle bir sızı ki bu, ona dair bir şey gördüğümde, onu hatırlattığı için o şeye şükran da duyuyorum.

Tarifi zor, babası hayatta olanların anlaması güç.

Beyoğlu’ndaki Rebul mağazası o şeylerden biriydi benim için.

Hayır, o mağazaya hiç babamla girmemiştim.

Ama babam, ben çocukken Rebul kolonyası kullanırdı.

Rebul kafamı karıştırırdı. Çünkü evlerde, otobüslerde ikram edilen, o keskin kokulu, başta ferahlatan, sonradan elde ekşi bir koku bırakan limon kolonyasından farklıydı Rebul.

Yazının Devamını Oku

Türkiye arkeolojisini hak ettiği yere nasıl taşırız?

23 Haziran 2014
YAŞADIĞIMIZ topraklar üzerinde geçmişi olan medeniyetleri sahiplenmeyi başkalarına bırakmak, 1071 öncesi Anadolu’ya gözümüzü kapatmak yerine Fatih Sultan Mehmet’i örnek almalıyız.

Fatih, M.Ö. 2000’de Anadolu’da yapılan Truva Savaşı’nın kahramanlarına sahip çıkmış, Hektor’un mezarını bulmaya çalışmış ve Bizans mozaikleri için “Bunlar benim mücevherlerimdir, dokunmayın” demişti.
Eğer kültür seferberliği başlatır ve arkeologların önündeki engelleri kaldırırsak, arkeologlar Anadolu tarihini yeniden yazabilir.

*

Peki bu nasıl olacak?
Öncelikle istihdam.

Yazının Devamını Oku