Paylaş
Bu yangını ciddi bir hatırlatma olarak almalıyız.
*
Ülkemizde yaşanabilecek büyük endüstriyel kazalara dair bir mevzuat var. AB üyelik sürecinde çıkarılan ‘Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik’ yürürlükte.
Ancak ne yazık ki uygulaması yok.
Yönetmelik 2010’da yayımlandı, iki yıl sonra yürürlüğe gireceği belirtildi. Daha sonra ertelendi ve 30 Aralık 2013’te tekrar yayımlanarak uygulanması gereken maddeler 2016 ve 2017 yıllarına ertelendi.
Tesislerin tehlike risklerini azaltmaları koşulu 2017 yılına...
AFAD’ın olası kazalara dair ne gibi önlemler alacağını, neler yapması gerektiğini, güvenlik önlemlerini içeren ‘harici durum planı’ hazırlama şartı 2017 yılına...
Tesislerin depoladıkları kimyasal ve tehlikeli maddelere dair yapacakları bildirimler haricinde tüm yönetmelik maddeleri (tesislerin hazırlaması gereken dahili acil durum planları, güvenlik raporları ve bunların Çalışma Bakanlığı tarafından onaylanmaları vs) 2016 yılına...
Ertelendi.
*
Bu ertelemeler sonucunda, afetten sorumlu kurum endüstriyel kazadaki felakette ne yapacağını şu anda bilmiyor. 2017’de çalışmalara başlayacak. Yani “2017’de hazır olacak” bile diyemiyoruz.
Tesisler halihazırda depoladıkları kimyasal ve tehlikeli maddeleri ‘beyan’ ediyor. Şirket sahiplerinin bildirecekleri miktar üzerinden Çevre Bakanlığı bildirimi kabul ediyor. Bu durum, tesislere yükümlülüklerden kaçmak adına düşük beyanlar yapma imkânını yaratıyor.
Halihazırda 20 bine yakın tesisin bu bildirimi yapması gerekirken, yaklaşık 6 bininin bildirim yaptığı, 5 bine yakın tesisin sistemde kapsam dışı olarak yer aldığı görülüyor. Bunların acilen denetlenmesi gerekiyor.
Bakanlık zaman zaman bu fabrikalara çevre denetimi yapıyor ama bu yönetmelik kapsamında bakmıyor.
*
Büyük endüstriyel kazaların engellenmesinde en önemli konu, domino etkisine de neden olan ‘arazi kullanım planları’. Bu konuda bizim mevzuatta bir düzenleme yok.
Yani, kapsam dahilinde bulunan tesislerden kaynaklanabilecek tehlikeler göz önünde bulundurularak tesis çevresindeki yapılaşma, kamu binaları, sanayi alanları gibi konulara ilişkin imar planlarına dair düzenlemeler göz önünde bulundurulmamış.
*
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu Trakya, Kocaeli, Adana, İzmir, yani sanayinin olduğu tüm bölgelerde riskin çok, Soma’dan daha büyük tehlikelerin de kapıda olduğuna vurgu yapıyor.
Bozoğlu risk analizlerinin yapılmasının ve riskin azaltılmasının fabrikalara ek maliyet getirdiği, yönetmeliğin uygulamasının da bu nedenle ertelendiğini belirtiyor.
Ve ekliyor:
“AFAD yetersiz bir kurum. Algısı düşük. İhtisaslaşma yok. Çevre Bakanlığı’nın personeli yetersiz ve bürokratların sürekli değişmesi sorun. İstanbul’da binlerce tesis var. İl müdürlüğündeki yetkili denetçi sayısı 25’i geçmiyor. Bazılarının mesleği de çok alakasız. Ve bu insanlar onlarca farklı işle uğraşıyor. Çalışma Bakanlığı konuya hâkim değil. Müfettişler bu konuda bilgisiz. Toplamda 500-600 teknik müfettiş var. Bu sayı yetersiz.”
Anlayacağınız...
Bu alanda çok geri kalmış durumdayız.
O nedenle de erteleme üstüne erteleme...
Allah’a emanetiz.
Paylaş