Gerçi buna da şaşırmamak gerek, hayat bu!
Bir şeyler ters mi gidiyor bu aralar?
Normal seyrinde gitmesi için elinizden geleni yapıyorsunuz ama yolunda gitmiyor mu yaşamınız?
İncindiniz mi, incitildiniz mi?
Ya da uğruna mücadele verdiğiniz şeyler nihayet bulmuyor mu?
Hayır, hayır; akıl bu, ota da konar, … a da demeyeceğim.
Akıl bu; gün gelir gerçekleri yüzünüze tokat gibi çarpar, gün gelir yoldan çıkar.
İkilemde kaldığı zamanlar da olur.
Hatta bazen bir gelip bir gider.
Niye…
Niye…
Niye…
Bu sorunun cevabı muamma.
Bulunamıyor asırlarca.
200 bin yıl boyunca…
Asırlar öncesinden, milattan öncesinden hatta taş devrinden bu yana bu sorunun cevabı aranıyor.
Herkes kendine göre araştırıyor, bir sonuca ulaşmak için.
Her şey yolunda ve çok güzel giderken, gözünüzden bile sakındığınız sevgilinizle aranızda bazen bir kopukluk…
O veya bu nedenle…
Ya küçük bir anlaşmazlık olmuştur aranızda.
Bunlarla eş değer olan bir şey daha var ki…
Sizi anlayan biri.
Anlatan, paylaşan, anlayan, dinleyen…
Hani ‘Bu kadar beklediğime değdi’ dedirten…
Doğduğumuz andan itibaren yaşadıklarımız, kendi önümüzde uzanır. Kendimizle ilgili olayları yaşarken, olanları çoğu zaman objektif olarak göremeyişimiz hatta bazen de hayatımızın bazı dönemlerinde ne olduğumuzu, ne yaptığımızı, nereye gittiğimizi, hangi yöne sürüklendiğimizi algılayamayışımız bundandır.
Ama hayatımıza, yaşadıklarımıza dışardan bakıldığında…
Bizi tanıyan ya da tanımayan başka biri hayatımıza baktığında…
Farklı bir gözle…
Aşk…
Bazen hiç beklemediğin bir anda gelir. Kaybolduğunu sandığın bir kalabalığın içinde seni gören bir çift gözle çıkıp gelir aşk. Fark edilmiş olmanın verdiği mutlulukla…
Bazen bir şarkıyla…
Bazen de küçük cümlelerin içine saklanarak gelir. Hiç umulmadık bir şekilde, pat diye…