Mehmet Y. Yılmaz

Eylemciyle polisin hatıra fotoğrafı

11 Eylül 2015
BU fotoğraf, salı akşamı Hürriyet binasının önünde çekildi.

Yani Hürriyet’e ikinci kez taşlı-sopalı saldırının yapıldığı akşam.Fotoğraftaki şahıslardan yüzü kapatılmış olanı yeleğinden ve elindeki silahtan da anlayacağınız gibi bir polis.Orada bulunmasının nedeni, iki gün önce “Hürriyet’i Madımak’a çevirmek üzere toplanmış” azgın bir güruhun saldırısına uğramış, camı çerçevesi indirilmiş binayı ve içindeki çalışanları korumak.Onunla hatıra fotoğrafı çektiren şahıs kimdir tanımıyorum ama o gün Hürriyet binasının önünde eylem yapmak üzere bulunan kişilerden biri.Eylemci ile güvenliği sağlayacak polis aynı karede, hatıra fotoğrafı çektiriyorlar.Polis orada neden bulunduğunu unutmuş görünüyor.Ya da unutmamış, orada bulunmasının bir “figürasyon” gereği olduğunu düşünüyor.Çünkü bir gün önce iktidar partisinin milletvekili “Artık bunlara alışacaksınız” dedi.Polis de belli ki saldırılara alışmamız için eylemcilere müdahale etmemesi gerektiğini düşünmüş.O polis memuruna görevini bir kez daha hatırlatacak bir yetkili, İstanbul’da var mıdır dersiniz?Cizre: Her şey siyah ya da beyaz değil
CİZRE, 4 Eylül’den beri sokağa çıkma yasağının uygulandığı, girişin ve çıkışın yasaklandığı bir kentimiz.

100 binden fazla insan bu kentte yaşıyor.
Cizre’nin “kuşatma altına” alınmasının nedeni, resmi açıklamalara göre PKK’nın ilçe merkezinde hendekler kazması, yollara ve binalara patlayıcılar döşemesi.
Güvenlik güçleri, bu durumu ortadan kaldırmak için operasyon yapma gerekçesiyle bütün bir kenti hapishaneye çevirdi.
Normal bir demokratik düzende herkesin toptan cezalandırılması anlamına gelecek bir tutum bu.

Yazının Devamını Oku

Vesayet altında mıydınız?

10 Eylül 2015

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecinin PKK tarafından silah depolamak amacıyla değerlendirildiğini ve çok ciddi silah stoklandığını açıkladı.
Bu yeni bir bilgi değil.
PKK’nın saldırılarının artmaya başladığı günlerde de bu bilgi yandaş medyaya servis edilmişti.
Cumhurbaşkanı bu açıklamasını havuz televizyonuna yaparken şunu da söyledi:
“Burada, bu süreç içerisinde, güvenlik güçlerimiz tabii ‘Herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içerisinde bunlar, bunu yaptılar.”
Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerinden şunu anlıyorum: Barış süreci boyunca, PKK’nın eylemlerine, silah depolamasına, adam devşirmesine engel olunmamış, çünkü “güvenlik güçleri” böyle bir karar almışlar!
Cumhurbaşkanı o tarihte Başbakan idi ve bildiğimiz kadarıyla bu emir “siyasi bir emir” olarak güvenlik güçlerine verilmişti.

Yazının Devamını Oku

Bağımsız yargıya bak

4 Eylül 2015

SÜMEYYE Erdoğan’a suikast yapılacağı ile ilgili olarak üretilen sahte tweet’leri yayınlayan gazetelere dava açan savcıların görev yerleri değiştirildi.
Hatırlarsınız, geçtiğimiz ağustos ayının ortalarında HSYK, savcılar için “dosya” açmış, bunu da Basın Bürosu aracılığıyla açıklamıştı.
Sümeyye Erdoğan’a suikast haberlerinin temeli CHP milletvekili Umut Oran ile Taraf yazarı Emre Uslu ve Fuat Avni arasında geçtiği iddia edilen Twitter mesajlarıydı.
Umut Oran, daha bu haberler yayınlandığında savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, bu iftira ve hakaretleri yayınlayan gazetecilerin cezalandırılmasını istemişti.
Haberlere konu olan mesajların palavra olduğu daha ilk günden belliydi ama daha sonra bilirkişi raporuyla da mesajların sahteliği ortaya çıktı.
Savcılar da bunun üzerine suikast haberlerini yayınlayan gazeteler için dava açtılar.
Savcılar dava açınca da doğal olarak hemen “kripto” ve “paralel” ilan edildiler.

Yazının Devamını Oku

Tek sesli medya yaratmak

2 Eylül 2015

KENDİNDEN önceki iktidarların çok istedikleri halde yapamadığı bir işi AKP iktidarı başarmak yolunda hızla ilerliyor.
Hatta yolun yarısından çoğunu geçtiklerini de söyleyebilirim.
Bu, muhalif her sesi susturarak kendilerine bağlı, tek sesli bir medya yaratmak konusundaki ısrarlarıdır.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, TRT Haber kanalında bir program yapıyordu.
Önceki gün şöyle bir tweet attı: “Demokrasi ona layık olanların, ona sahip çıkanların hak ettiği bir rejimdir. Medyanın özgür olmadığı bir ortamda demokrasiden söz edilemez.”
Buna demokratik bir ülkede, demokrasiden yana olan kim itiraz edebilir?
Yanıtı belli: Eğer o ülke Türkiye ise iktidar!

Yazının Devamını Oku

İntikam operasyonu

2 Eylül 2015
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, yeni adli yılın başlaması nedeniyle bir mesaj yayınlandı. Mesajında şöyle bir bölüm var:

“Adalet teşkilatı içinde hizipleşmelerin oluşması ve kimi yargı mensuplarının vicdanları yerine mensubu oldukları yapıların talimatları doğrultusunda karar vermeleri hepimizi üzmüştür. Hukukun her türlü olumsuz tartışmadan, her türlü şaibeden uzak, herkesin güvendiği ve gönül rahatlığıyla kendini teslim ettiği bir kurum olarak işlemesi şarttır.”
Adliyemizde uzun yıllardır unutulmuş bir şey Cumhurbaşkanı’nın tavsiyesi.
Ve ne ilginçtir ki Cumhurbaşkanı’nın bu mesajının yayınlandığı saatlerde, hükümete muhalif bir medya grubunun sahibi olan Koza İpek grubuna yapılan polis baskını, bir mahkeme kararına dayanıyordu.
Mahkemenin kararında dikkatimi çeken husus şuydu:
Mahkeme zaten, Fethullah Gülen cemaatinin bir terör örgütü olduğuna, Koza İpek grubunun da “FETÖ”nün mali kaynaklarını sağlayarak terörist faaliyetlere iştirak ettiğine karar vermiş.
Arama kararı, mahkemenin bu peşin hükmüne gerekçe olmuş!
Bu kararı veren yargıcın Cumhurbaşkanı’nın sözlerini bir kez daha okumasında yarar var.

Yazının Devamını Oku

‘Millet beka mücadelesinde!’

1 Eylül 2015
HAVUZ gazetesinin bildirdiğine göre AKP’nin yenilenecek seçimdeki sloganı “İstikrara oy verin” olacakmış.

13 yıllık AKP iktidarında bir istikrardan söz edecek isek bu sadece her şeyin altüst olması olabilir.
Mesela götürüp devleti şimdi “paralel” dedikleri kişilere teslim ettiler.
Sonradan öğrendik ki devletin polisi, bu yapının elinde kalmış, bunlar sadece seyredebilmişler.
Hukuk düzeni deseniz aynı. Kendilerinin söylediklerine göre hâkimler, savcılar Atlantik ötesinden emir alır, kanunlara göre değil, oradan gelen işaretlere göre karar verir olmuşlar.
Bu 13 yılda doğru dürüst bir KPSS bile düzenlemeyi başaramadılar. Ya sorular çalındı, bunlar seyretti ya da sorular yanlış çıktı, bunlar yine seyretti.
O kadar ki hâkim-savcı sınavına bile sahip çıkamamışlar, hak etmeyenler kopyayla hakim-savcı olabilmişler. Ben söylemiyorum, kendileri söylüyor bunu.
Milli Eğitim deseniz orada da durum aynı. “İstikrar” sadece istikrarsızlık doğurmuş. Beş bakan değiştirdiler hepsi bir öncekinin yaptığı sınav düzenini bozdu, yeni bir sistem getirdi. Öğrencilerin ve velilerin başı döndü.

Yazının Devamını Oku

Tramvaydan inmeye hazırlanıyor!

31 Ağustos 2015

HAVUZ paralarıyla ve devlete ait bankaların vs. reklamlarıyla beslenen medya, işi gücü bıraktı, Aydın Doğan ve Hürriyet ile uğraşıyor.
Bizleri niye sevmedikleri belli. Onların istedikleri tipte gazeteciler değiliz.
Düşündüklerimizi yazıyoruz, bunu yaparken birilerine yaranmak gibi bir derdimiz de yok.
Varlığımızı, Saray’daki büyük efendinin iki dudağının arasından çıkan kelimelere borçlu olmadığımız için de sinir oluyorlar.
Onlar gibi “nevzuhur” değiliz. Daha çok okunuyoruz, gazetemiz daha çok satıyor.
Bu nedenle bizleri sevmiyor olmalarını anlayışla karşılıyorum.
Aydın Doğan’a olan nefretlerinin nedeni ise bizleri gazetelerinde, televizyonlarında çalıştırıyor olması.

Yazının Devamını Oku

Yazar kitabını tanıtıyor!

28 Ağustos 2015

BÖYLE bir yazıyı yazmak aslında aklımdan bile geçmezdi.
Claude Levi-Strauss’un “Hepimiz Yamyamız” isimli kitabını okuyordum ve bu başlığa da o kitapta rastladım. (Metis Yayınları, Çeviren: Haldun Bayrı.)
Levi-Strauss’un 1989 ile 2000 yılları arasında İtalyan La Repubblica gazetesinde yazdığı denemelerden oluşan bir derleme bu kitap ve yazılardan birinin başlığı da bu.
Levi-Strauss, bu yazısında Vaşağın Hikâyesi isimli, Amerikan yerlilerine ithaf ettiği kitabını tanıtıyor.
O yazıyı okurken bir yazarın kendi kitabı ile ilgili bir eleştiri yazmasının ne kadar güç olduğunu fark ettim, daha önce böyle bir fikir aklıma bile gelmemişti.
Ve bunu kendimde denemeye karar verdim, bakalım ne kadar objektif bir eleştiri olacak?
Böyle bir eleştiri yazmayı planlayarak bilgisayarımın başına oturmadığım ve daha önce bunu hiç düşünmediğim için yazının bu aşamasında bilemiyorum bunu.

Yazının Devamını Oku