Mehmet Ali Birand

Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…

9 Ocak 2010
Bu haftaki 32. Gün’de, giderek değişen Asker-Sivil ilişkilerini konuştuk. Dikkatlerden kaçan bir şey var. O da.Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un Kozmik odayı açmasının, hiçbir engelleme yapmamasının, Genelkurmay’ın kendine olan güvenini gösterdiğidir. Gerçekten de, Org. Başbuğ hukuku engellememeye dönük çabaları gözden kaçmamalı.Yaşanan karmaşa içinde, TSK’nın hukuka en çok dikkat eden kurum olduğu giderek dikkatleri çekiyor.

Perşembe akşamki 32.Gün’de bu haftanın konusunu tartıştık.

 

Asker-Sivil ilişkileri ve TSK’nın ülke siyaseti üstündeki etkinliğinin giderek erozyona uğramasını konuştuk. Son derece önemli katılımcılar vardı :

 

Prof. Mümtazer Türköne-Askeri hakim Faik Tarımcıoğlu- Em.Tuğgeneral Ramiz İlker- Em.Korgeneral Atilla Kıyat.

 

Karşılıklı iki ayrı görüş tartıştı.

 

Yazının Devamını Oku

Şimdi AKP, TSK’ya ince ayar yapıyor

8 Ocak 2010
AKP’nin iktidar olmasından bu yana, büyük bir hesaplaşma yaşanıyor. Ülkeyi uzun yıllardır yöneten Kemalist, laik kesim ve onu koruyup kollayan zinde güçler ile dindar-dinci kesim arasındaki bu hesaplaşmada şu anda Asker eski konumunu kaybetmiş durumda. 2012 seçimleri, bu gidişi hızlandırıp kalıcılaştırabileceği gibi, aksi sonuç da verebilir.

Sizlere son iki gündür Ak Parti’nin iktidar olmasıyla birlikte, ülkemizdeki Asker-Sivil iktidar dengesinin nasıl değiştiğini anlatmaya çalıştım.

 

Özetle, Komutan’ın eskiden hayatımızdaki yerini, Atatürkçü-laik kesim için ne anlama geldiğini, O’nu nasıl tabulaştırdığımızı ve ardından da, Ak Parti’nin iktidar olmasından sonra yaşananları kısaca ve ana hatlarıyla çizdim.

 

Aslında 2003’ten bu yana giderek yoğunlaşan bir hesaplaşma yaşanıyor.


Atatürkçü, laik kesim adına TSK ile büyük bölümü dindar, ve pragmatik muhafazakar, diğer bir bölümü de dinci karışımı olan AKP arasındaki bu hesaplaşma çok eskilere dayanıyor. Türkiye’nin gelecekte kimler tarafından yönetileceğinin bir hesaplaşması bu...

 

Yazının Devamını Oku

Komutan en büyük hatayı 27 Nisan gecesi işledi…

7 Ocak 2010
Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke genelindeki konumu, Ak Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte giderek erozyona uğradı. Ancak komutanın, hiçbir kurmaya yakışmayacak olan en büyük stratejik hatası, Recep Tayyip Erdoğan ve etrafındaki AKP ekibini küçümsemesi, Erbakan gibi korkutabileceğini sanmasıydı. Bu hatalar 2003’ten itibaren daha da arttı ve 27 nisan 2007 gecesi yayınlanan muhtıra ile son nokta kondu. O geceden sonra güç kaybı hızlandı ve bugünkü noktaya geldi.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ülke çapındaki etkinliği ve kontrolünün değişme süreci başlangıcı, 2002 kasımındaki genel seçimleri Ak Parti’nin büyük çoğunlukla kazanmasıyla başladı.

 

Komutan’ın korktuğu, olmaması için hayatını vermeye hazırlandığı şey gerçekleşiyordu. Türkiye, O’nun güzünde “İslamcı veya Dinci” olarak görünen kesimin eline geçiyordu. Atatürk’ün istemediği herşey gerçekleşebilecekti.

 

Eskiden olsa, tereddütsüz müdahale edilebilirdi, ancak artık hem dünya, hem de Türkiye değişmişti.

 

Komutan, bağrına taş bastı ve sustu. Ancak bu suskunluğun da bir sınırı vardı. Atatürk ilkelerinin çiğnenmemesi gerekirdi. Bazı konularda sınırlar çizildi. İktidar ile ilişkileri iç içe olmayacak, belirli bir mesafe konulacaktı.

 

Yazının Devamını Oku

Komutan, bizim için en büyük tabu idi...

6 Ocak 2010
Bugünden itibaren üç gün süreyle, toplumumuzun Türk Silahlı Kuvvetleriyle dünden bugüne ilişkisini incelemek istiyorum. Askerimizi nasıl görüyorduk? Sonra ne oldu da değişti? Yarın nasıl bir ilişkimiz olacak? Unutmayalım ki, dün göklere çıkardığımız, bugün ise yerden yere vurmaya başladığımız bu insanlar, bizim insanlarımızdır. Bakın, dün onlara nasıl bakıyorduk?

1986’da EMRET KOMUTANIM adlı kitabımı yazarken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hemen her kesimiyle konuşmuş, Komutan’ın  liseden başlayıp emekliliğe kadar giden yolunu onunla birlikte yürümüştüm.

 

Teğmenliğinden Genelkurmay Başkanlığına kadar ki süreçte, nasıl bir eğitim aldığını, nasıl yaşadığını, evlendiğini, eşiyle birlikte nasıl terfi ettiğini, ne yiyip ne içtiğini  incelemiştim. İnançlarını, hayal kırıklıklarını, Atatürk’e ve ilkelerine  adeta kendini feda edercesine bağlılığını görmüştüm.

 

En çok dikkatimi çeken ve ilerde büyük sorun yaratacağını hissettiğim  nokta, Komutan’ın  dünyası ile biz sivillerin dünyası arasındaki büyük uçurumdu.

 

Komutan ile biz siviller, sanki iki ayrı gezengendeydik.

 

Yazının Devamını Oku

Avrupa, Türkiye ve Kıbrıs’ı kaybediyor…

5 Ocak 2010
Türkiye’nin Avrupa Birliğine yürüyüşü 2009’da tökezledi. İlişkiler kayalara oturdu. 2010’da bu durumun değişeceğine dair hiçbir işaret yok. Tam aksine, Türkiye tam üyelik hedefinden uzaklaşıyor, Kıbrıs’ta çözüm ümitleri giderek yok oluyor. Önümüzdeki aylarda bu gidiş daha da netleşeceğe benziyor.

2009’a, Türkiye-AB ilişkileri açısından çok ümitli başlamıştık. Ak Parti, nihayet çağrıları kulak verdi ve  Başmüzakerecilik görevini dışişlerinden ayırıp Egemen Bağış’a verdi. Asdından Avrupa bBirlği Genel Sekreterliği için dev bir kadro kuruldu. Bu kadarla da kalınmadı, adaylığımızın açıklandığı 2004’ten bu yana, Başbakan ilk defa Brüksel’e resmi gezi yaptı.

 

Hepimiz heyecanlandık.

 

Türkiye-AB müzakerelerinin hızlanacağını sandık. Ancak, Sarkozy-Merkel ikilisinin “Tam üyelik yerine İmtiyazlı Ortaklık” söylemi ve Ankara’nın hevesini kırmak için bu yaklaşımı  sürekli tekrarlamaları , etkili oldu.

 

Avrupa’dan kaynaklanan engellemeleri, Türkiye’ye bakıştaki soğukluğu, temelde ikiye ayırabiliriz.

 

Yazının Devamını Oku

Gelin 2010’un falına bakalım…

2 Ocak 2010
Hemen her yıl fal bakıyorum. Yılın bu ilk haftasonunda, fal bakmayacaksınız da ne yapacaksınız? Fallarımın önemli bir bölümü tutuyor. Bir bölümü tutmuyor. Yine de, gelin birlikte fal açalım. Bakın göreceksiniz, bu yıl tahmin edildiği kadar olumsuz geçmeyecek.

İŞSİZLİKTEN UMUT YOK

 

Her şeyden önce, cebimizden başlayalım.

 

Bu yılın en önemli gelişmesi, ekonomide  yaşanacak. Ak Parti’nin politikalarından çok daha öncelikli Baykal-Erdoğan-Bahçeli kavgalarından çok daha öncelikli, çok daha dikkat çeken ve toplumun çok daha ilgilendiği  konu :İşsizlik.

 

Beklenmedik gelişmeler yaşanmadığı taktirde, ekonomi yılın ortasından itibaren canlanmaya başlayacak. Özellikle de sonbaharda, hızlanma yaşanacak.

 

Yazının Devamını Oku

2009’un kaybedenleri…

1 Ocak 2010
Nice yıllara...Yepyeni bir yıla girdik...Ümitleriyle, beklentileriyle renkli 12 ay yaşayacağız. Bu yılın sonunda da, yine aynı yazıları yazıp, yine bilançolar yapacağız. Önemli olan sağlık içinde ve mutlu şekilde yaşayabilmek. Huzurlu olabilmek. Eşinizi, çocuğunuzu besleyebilmek. Gerisi boş... Hadi gelin, bugün de 2009’un kaybedenlerini konuşalım...Tekrar ediyorum: Benim kaybetti dediklerime sizler kazandı diyebilirsiniz. Notlarımızı karşılaştıralım...

2009’da en ağır biçimde zarara uğrayan ve kaybedenlerinin başında hiç kuşkusuz, işsiz kalan vatandaşlarımız geliyor.

           

Bilmeyen, işsizliğin ne anlama geldiğini anlayamaz.

           

Evine ekmek götüremeyen, çocuğunun okul ihtiyaçlarını karşılayamayan bir babayı düşünebiliyor musunuz? Herhalde bundan daha küçültücü bir başka konum yoktur.

           

2009 işte bu açıdan en acılı yıllardan biri olarak anılacak.

           

Yazının Devamını Oku

2009’un kazananları: Erdoğan, Gülen ve Öcalan...

31 Aralık 2009
Yine gözümüzü açtık, kapadık ve bir yılı daha devirdik. Herkesin kendine göre bir bilançosu var. Bende kendi bilançomu yaptım. Acaba kimler kazandı, kimler kaybetti? Tabii bu değerlendirmeyi baktığınız pencereye göre yapabiliyorsunuz. Benim kaybettiğini söylediklerim, belki de size göre kazançlı çıkmıştır. İsterseniz, en iyisi karşılıklı şekilde notlarımızı karşılaştıralım. Bakalım aynı görüşte miyiz, yoksa farklı mı düşünüyoruz.

AK PARTİ İLK DEFA İKTİDAR OLDU

Bu yılın siyasi bilançosunu yapacak olursak, en kazançlı kimin çıktığı konusunda herhalde ortaya tek başında Başbakan Erdoğan çıkar.

Tabii bu tip bilançolar daima çok tehlikelidir.

Bana göre kazanan, size göre kaybeden olabilir. Bugün ve yarınki yazılarımda, olaya genel açıdan bakacağım. Türkiye’nin siyasi-sosyal- ekonomik açıdan etkinliğini arttıranları araştıracağım. Belki sizinle aynı görüşte olmayacağız. Zira bu tip seçimi, baktığınız pencereye göre yaparsınız.

Yine de gelin notlarımızı karşılaştıralım.

Herhalde kimseler, 2009’un Erdoğan’ın Yılı olduğuna itiraz etmez. Bu vurguyu özellikle dış dünyadaki Erdoğan imajı için yapıyorum. Zira Erdoğan ünlü ‘one minute’ çıkışı ve sonrasındaki duruşu nedeniyle Ortadoğu’da sivrilen bir lider konumunda. Ciddi bir saygınlığı ve dinlenirliği var.

Geçen yıl boyunca Ak Parti ülkenin yönetimindeki etkinliğini, kimselerin tahmin dahi edemeyeceği bir oranda arttırdı.  2003’ten bu yana hükümet eden bu parti, 2009’da kesin şekilde iktidar oldu.

Bakın, hangi alanlarda etkin oldu:

Yazının Devamını Oku