Gelin 2010’un falına bakalım…

Hemen her yıl fal bakıyorum. Yılın bu ilk haftasonunda, fal bakmayacaksınız da ne yapacaksınız? Fallarımın önemli bir bölümü tutuyor. Bir bölümü tutmuyor. Yine de, gelin birlikte fal açalım. Bakın göreceksiniz, bu yıl tahmin edildiği kadar olumsuz geçmeyecek.

Haberin Devamı

İŞSİZLİKTEN UMUT YOK

 

Her şeyden önce, cebimizden başlayalım.

 

Bu yılın en önemli gelişmesi, ekonomideyaşanacak. Ak Parti’nin politikalarından çok daha öncelikli Baykal-Erdoğan-Bahçeli kavgalarından çok daha öncelikli, çok daha dikkat çeken ve toplumun çok daha ilgilendiğikonu :İşsizlik.

 

Beklenmedik gelişmeler yaşanmadığı taktirde, ekonomi yılın ortasından itibaren canlanmaya başlayacak. Özellikle de sonbaharda, hızlanma yaşanacak.

 

Ancak işsizlik konusunda umutlanmak için erken. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün işsizlik konusunda düzelmenin 2012’den itibaren başlayacağını söyledi. Ancak Türkiye’nin son yıllarda komşularıyla geliştirdiği olumlu ilişkiler beklentilerin beklenenden daha kısa zamanda gerçekleşmesini de sağlayabilir.

 

Haberin Devamı

Türkiye, bu yıl içinde seçim ortamına gireceğinden dolayı, iktidarın kemerleri gevşetmesi vekamu yatırımlarını özellikle işsizliğe yönelik arttırması bekleniyor. Bu durum da canlanmayı kamçılayacak ve işsiz vatandaşların yüzünü güldürecek.

 

Anlayacağınız, 2010’un en ümitli haberi işsizleri ilgilendiriyor ve onları sevindirecek.

 

AÇILIM EMEKLEYECEK, PKK DİRENECEK…

 

2010’un en tartışmalı ve en önemli konusu yine Demokratik Açılım olacak.

 

PKK’nın tasfiyesi” diye hatalı şekilde başlatılan Açılım, ne yazık ki kısa sürede karaya oturdu. Hem PKK, hem de muhalif kesimler iktidarın yaklaşım hatasından yararlanmayı bildiler. Toplumu ve kurumlarıyla birlikte Türkiye’nin henüz barışa hazırolmadığı ortaya çıktı. Ancak süreç durmadı.

 

Önümüzdeki 12 ay bu açıdan son derece önemli.

 

Haberin Devamı

Ak Parti nerede yanlış yaptığını gördü. Bundan böyle, hem PKK üzerindeki baskı sürecek, hem de genel yaklaşım değişecek. Daha önce tüm dikkatler ve adımlar PKK’nın tasfiyesineyönelikti, şimdi toplum psikolojisine daha fazla öncelik verilecek. Özellikle de hem Kürt kökenli vatandaşlarımızın beklentileri tatmin edilmeye çalışılacak, hem de siyasetin önü açılacak.

 

Ana dildeki yasaklar başta olmak üzere, birçok alanda iyileştirmeler yapılacak. Anayasa, hemen değiştirilemese dahi, gereken değişikliklerin hazırlıkları tamamlanacak.

 

Bu arada, PKK’nın direnişini arttıracağını ve çatışmaların yaygınlaşacağını da söylemeliyiz.

 

ERGENEKON DAVASI, SÜRECEKTE SÜRECEK

 

Haberin Devamı

Bu yıl için en kolay tahmini ERGENEKON davası hakkında yapabiliriz : Bitmeyecek.

 

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diyen kamuoyunun önemli bir bölümünden destek alan bu davanın kolay kolay bitmeyeceğiapaçık ortada.

 

Genel olarak, iktidara yönelik bir komployu konu alan bu dava, ne yazık ki iyi yönetilemedi. Kapsamı öylesine genişletildi ki, işin içinden çıkılmaz bir noktaya gelindi. Muhalefet etmekle, darbe hazırlamak arasındaki çizgi kayboldu. Hele işin temelinde yatan 2004’teki darbe girişimleri iddiasının üstüne gidilmediği izlenimi, soru işaretlerinidaha da arttırdı. Buna bir de, gözaltına alınan zanlıların, hakim yüzügörmeden tutuklu kalmaları, vicdanları zedeledi.

 

Haberin Devamı

Bu yıl, komutanların günlüklerinin yeniden gündeme gelmesi ve emekli bazıkuvvet komutanlarının yeniden sorguya alınmaları, hatta tutuklanmaları beklenmeli. Ancak, dava’nın bitmesi veya gözaltıların tümünün serbest bırakılması beklenmemeli…

 

ERMENİ AÇILIMI, RUSYA VE ABD’YE BAĞLI…

 

Geçen yıla damgasını Açılımlarvurmuş, bunun en önemlilerinden biri de Ermeni Açılımı olmuştu. Ak Parti’nin en doğru dış politika adımlarından biriydi. Uluslar arası alanda da en büyük alkışı alan oldu.

 

2010’dabu Açılımınsonuca varması ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki kapının açılması, ABD ile Rusya’nın  Erivan ve Bakü üzerindebaskı yapıp, Ermeni işgali altındaki 7 bölgenin Azerbaycan’a geriverilmesini sağlamalarına bağlıdır. Bu adım gerçekleşmedikçe, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokol TBMM raflarında bekleyecektir.

 

Haberin Devamı

Aslında, kapının açılması ve ilişkilerin normalleşmesien çok Ermenistan’a yarayacaktır. Fakirlik içinde kıvranan bu ülke, kendi diasporası ile Rusya arasında sıkışmış ve yılların birikimi olan Soykırım  inancını vicdanlardan silememektedir. Bu şekilde devam ettikçe de, hiçbir yere varamayacaktır.

 

AVRUPA VE KIBRIS’TA YOL AYRIMI YAŞANABİLİR

 

2010’un dış politika açısından en önemli gelişmelerin, Avrupa Birliği ile ilişkiler ve Kıbrıs konuralında yaşanacağını tahmin ediyorum.

 

 AB ile ilişkiler, zaten yavaş yavaş durma noktasına geldi. Önümüzdeki dönemde, karşılıklı “ilgisizleşmek veya birbirinden uzaklaşmanın” hızlanacağını söylemek, pekte iddialı bir yaklaşım olmaz. Ben yeni bir canlanma beklemiyorum. Avrupa, kendi içinde İslam’a karşı tutumundan kurtulamadıkça veya Türkiye gibi müslüman bir ülkeyi içinesindiremedikçe, ilerleme sağlamak imkansız görünüyor.

 

Bu durum sadece AB’den de kaynaklanmıyor. 2011’de genel seçime gidecek olan Ak Parti’nin, Avrupa Birliği projesini yeniden gündeme sokmak için, hem siyasi enerji, hem de parasal kaynak ayırabileceğini sanmıyorum. Muhalefetle yeni bir cephe açmak ve komisyondaki AB alerjisini tekrar tahrik etmek istemeyecektir.

 

Kıbrıs konusunda da bir yol ayrımı görülüyor.

 

Bugün, AB müzakerelerindeki 14 başlık (8’i AB kararıyla, 6’sı da Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından)Kıbrıs çözümüne (ya limanların açılması veya nihai anlaşma) bağlanmıştır. Ancak, Annan planından ağzı yanan Türkiye, hele AB ilişkilernideki blokaj ve duraklama karşısında, Kıbrıs’ta yeni ödünler vermeye baklaşmayacaktır. Hala nisan ayında KKTC’de Başkanlık, 2011’de de Türkiye’deki seçimleri dikkate alırsak, Türk tarafının Rumlardan jestbekleyeceğini söyleyebiliriz.Oys, o taraftan da bu yönde bir bir niyet görülmüyor.

 

Sonuçta, AB ile ilişkiler daha soğurken, Kıbrıs’tada çözüm ümitlerinin tümüyle yok olabileceğini beklemeliyiz.

 

KİM ŞAMPİYON OLACAK? 

 

İşte bu sorunun yanıtı, tam anlamıylapapatya falı gerektiriyor. Nedeni de, üç büyük klübümüzün sapır sapır dökülmesi.

 

BJK garip bir havada. Bazen kazanıyor, genelde istikrarsız. Adeta beraberlikle bitirdiği maçlardan memnun oluyormuş gibi davranıyor. Takım bir türlü rayına oturamadı.

 

FB, isimlerini alt alta yazdığınızda çok etkileyici bir kadro kurdu, ancak yanki oyun oynamak istemiyorlamış gibi bir havaları var. Keyifsiz bir ekip görünümündeler. Olmadık maçları kaybediyor, sonra ite kaka maç alıyor.

 

GS, sezona iyi başladı. Dinamik ve prestijli bir direktör ve hırslı bir ekip görüntüsü veriyordu. Şampiyonluk hırsı hissediliyordu. Ne oldu, anlayamadık. Sabun köpüğü gibi bir anda söndü ve takım durdu. FB ve BJK’dan farklı bir yanı kalmadı.

 

İkinci devrede bu veriler değişir mi, bilemeyiz.

 

Eğer bu havada devam ederlerse, şampiyonluk gerçekten papatya falına bağlanır. Hangisi daha az kazaya uğrar ve şanslı olursa, o kazanır.

 

Benim favorim yine de GS.

 

Neden mi?

 

Benim gönül verdiğim kulüp olduğu için (1)

 

Ne kadar tarafsız davranıyorum değil mi?

 

Bir defalık göz yumun gitsin...

 

Nice yıllara...

Yazarın Tüm Yazıları