Mehmet Ali Birand

Kapattıkça, daha da güçleniyorlar…

18 Aralık 2009
Öyle bir mekanizma kurulmuş ki, Devletin resmi ideolojisine karşıt partiler eninde sonunda kendilerini mezarlıkta buluyorlar. Ancak fikirleri bir türlü mezarlığa girip ortadan silinmiyor. Tam aksine, bir süre sonra başka bir mecra buluyorlar. Farklı bir partide ortaya çıkıyorlar. Daha da önemlisi, hem sayıları artıyor, hem de görüşlerine bağlılıkları yaygınlaşıyor. Anlayacağınız, boş yere enerji harcıyoruz.

Bu değerlendirmeyi, daha önce de sizlerle paylaşmıştım. Ancak şu anda öylesine güncel ki, tekrar yazmak istedim. Bakın bugüne kadar kimleri kapatmışız ve nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalmışız.

           

Herşeyin başında, bugüne kadar Devlet ve Yargı tarafından kapanan parti sayısı 31’e vardı. Bunların bir bölümü yargı kararlarıyla, diğer bir bölümü de ihtilal yapan askerler tarafından kapatıldılar. Yandaki liste, yargı tarafından kapanmak üzere olan ve karar oradan çıkmadan kendi kendini feshedenleri kapsamıyor.

           

Hepsinin ortak yanı, kapananların bir süre sonra başka isimlerle ve aynı kadrolarla yollarına devam etmeleri ve zayıflayarak yok olmayıp, tam aksine daha da güçlenip, taraftar sayısını arttırıp Türk siyasetine damgalarını vurabilmeleridir.

           

Herşey 1954’te Millet Partisiyle başladı.

           

Yazının Devamını Oku

Biz ettik, siz etmeyin…

17 Aralık 2009
DTP’lileri yerden yere vurduk. Muhatap dahi kabul etmedik ve sonunda da kapattık. Şimdi bakıyorum, DTP’liler istifa edince, bir değerlendiler, bir sevilir oldular ki, sormayın gitsin. Onlara haksızlık ediyoruz, ancak bende o çağırılara katılıyorum. DTP alanı, PKK’ya, karşılıklı holiganlara bırakmamalı. Yeniden bir deneme yapalım ve kırılan camları tamir edelim. Ne dersiniz?

Hukuk elimizi kolumuzu bağladı üzülerek DTP’yi kapattık!

 

Anayasa Mahkemesi, AK Parti için  yaptığına benzeyen bir içtihatla  ortaya çıkmak istemedi veya yapamadı.

 

DTP’nin tepkisini ben doğru buluyorum.

 

“Bizi içinize sindiremediniz, yerden yere vurdunuz, o zaman bizim bu mecliste yerimiz yok” dediler ve hepimizi PKK ile başbaşa bırakıp çekilme kararı aldılar.

 

Yazının Devamını Oku

Öcalan yol ayrımında: Ya bölünme ya uzlaşma

16 Aralık 2009
Yeni partinin nasıl olacağını tahmin etmek pek zor değil. Ortada iki seçenek var. Ya tam anlamıyla bir “PKK’nın sesi” ve “Öcalan’ın temsilcisi” olarak karşımıza çıkacak bir parti ile karşılaşacağız ve DTP’yi mumla arayacağız veya HADEP örneğindeki gibi, bambaşka bir yaklaşımla, karşımızda bir Türkiye partisi bulacağız.Öcalan’ın yapacağı bu seçim, PKK ve Kürt Sorununun bir bölünmeye mi, yoksa bir uzlaşıya mı gideceğini ortaya koyacak.

PKK kendine göre bir ince ayar yaptı.

           

Açılımı erteleyeceğini bilerek 7 askerimizi öldürdü ve istediğini elde etti. Hem Açılımı yavaşlattı, hem de DTP’nin kapanmasını, kamuoyu vicdanında kolaylaştırdı.

           

Göreceksiniz, bundan sonra, kendine göre yeni bir düzen kuracak. Öcalan’a biat edecek ve PKK’nın direktiflerini hiçbir şekilde aksatmayacak bir parti oluşturacak.

           

Özetlemek gerekirse, yeni parti sine-i-PKK’ya dönecek. Bu söz aslında strateji uzmanı Sedat Laçiner’e ait. Partinin kapatılma gecesinde Kanal D Ana Haber’de yaptığı yorumda söylemişti.

           

Yazının Devamını Oku

Açılımı hep birlikte katlettik

15 Aralık 2009
Olmadı... Olamıyor. Geldiğimiz şu noktaya bakın: Açılıma, kimseler doğru dürüst destek vermedi. AKP iyi hazırlık yapamadı, kontrolü kaybetti. Muhalefet, elinden geldiğince gidişi sabote etti. DTP hoyratça davrandı. PKK, barıştan korktu ve silahı tercih etti. Türkiye, geneliyle uzlaşıya yakın olmadığını gösterdi.

Son noktayı, önce PKK ardından da Anayasa Mahkemesi koydu.

 

PKK,  Açılımdan korktu. Kontrolü kaybetti ve daha önce yaptığı gibi, silahı tercih etti.

 

Anayasa Mahkemesi, elindeki yasaları değerlendirmekle yetindi. Yani, salt hukukun içinde kaldı. Yeni bir içtihat yaratmadı.

 

Böylece Açılım’ın şimdilik sonuna gelindi. İktidar Partisi ne kadar aksini söylerse söylesin, Açılım bundan böyle, bir süre için lafta kalacaktır. İlerde yeniden başlayacaktır mutlaka, ancak şimdilik süreç durmuştur.

 

Yazının Devamını Oku

Ya meydan okuyor veya açılımı istemiyor

12 Aralık 2009
7 askerimizi öldürdüklerini itiraf ettiler. Bunun anlamı çok açıktır: PKK, açılım filan istemiyor. Son olay başka türlü yorumlanabilir mi? Yok efendim, diyalog hatasından bilmem ne grubu girişimde bulunmuş... Kimseyi inandıramazlar. Peki PKK ne yapmak istiyor? Ne mesaj vermek niyetinde?

PKK herkesi şaşırttı.

 

7 askerimizin şehit edilmesi olayı konusunda provokasyondan söz ediliyordu. Devlet, PKK’nın  değilde; ya taşaronlardan veya provokasyon yapmak isteyenlerden kaynaklandığını söylüyordu. Adeta PKK’yı mazur göstermeye çalışan bir tutum vardı.

 

Bir de baktık ki, PKK ortaya çıkıp “Evet, biz öldürdük” deyiverdi.

 

Bu, son  derece önemli bir itiraf...

 

Yazının Devamını Oku

DTP’nin kapanması PKK’ya nefes aldıracak…

11 Aralık 2009
Washington’da, PKK’nın son girişimleri dikkatle izleniyor ve ilginç yorumlar yapılıyor. Türkiye ve Kuzey Irak’tan aldıkları haberleri değerlendiren Amerikalı yetkililer, son gelişmeleri Öcalan ile PKK’nın kendilerini güvenceye ve kaybettikleri zemini geri almaya yönelik mücadelesi olarak görüyorlar. Örgütün dağılmayı bu şekilde ertelemeye çalıştığını ileri sürüyorlar.

Washington’dayken, terörle mücadele konusunda uzmanlaşmış Amerikalı, hem de Kuzey Irak Yönetiminin ABD Başkentindeki yetkilileriyle,  PKK’nın son girişimlerini konuştum. Hem Türkiye’den, hem de Kuzey Irak’tan aldıkları istihbarat bilgilerine dayanarak yaptıkları değerlendirmeler son derece ilginç. Duyduklarım, bizdeki bazı yorumlarla da uyuşuyor.

           

Bu uzmanlara göre, yaşanmakta olanlar, PKK ile Öcalan’ın kendilerini güvenceye alma mücadelesinden başka birşey değil.

           

“Sokak gösterileri ve son saldırı çok tipiktir. İktidarın attığı adımlara tepki veya Öcalan’ın hücresinin birkaç santimetre kare küçülmesi bir gerekçe değil. Karmaşa örgütün içinden ve liderinden kaynaklanıyor” diyen uzman, durumun süreceğini de sözlerine ekliyordu.

           

PKK’nın içindeki görüş ayrılıklarına dikkat çeken aynı kaynaklar, Demokratik Açılımın örgütü sarstığına ve kontrolü kaybetme noktasına getirdiğine inanıyorlar. Aynı şekilde, Öcalan’ın da devre dışı kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için, gösterileri tahrik ettiği ileri sürülüyor.

           

Yazının Devamını Oku

Erdoğan gezisini özellikle kesmedi…

10 Aralık 2009
Başbakan, PKK saldırıları karşısında, Meksika ziyaretini iptal etme önerisini bir an için düşündüyse dahi, çok çabuk karar verdi. Gezisini bırakıp geri dönmesi, Erdoğan’a göre PKK’ya prim vermek anlamına gelecekti. Washington’da Beyaz Saray dışındaki konuşmalarında ise gündemini değiştirmedi. İsrail’i dövdü, Avrupa Birliğini yerden yere vurdu. “ Ben açık sözlüyüm. Düşündüğümü, doğru gördüklerimi açıkça söylerim”dedi. Acaba bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı için, kendi doğrularını sürekli şekilde tekrarlamak ne oranda doğrudur ?

Washington’a giderken  Başbakan’ın uçağında ABD’ye giderken, hem kendisiyle uzun uzun konuşup ne düşündüğünü öğrendim, hem de Dışişleri Bakanı Davutoğlu, AB müzakerecimiz Bağış ve diplomatlarımızla hemen hemen herşeyi konuştuk. Ancak Meksika’ya -çok istememe rağmen- gidemedim. Ana Haberi uzun süre bırakamazdım. Üzülmedim de değil...

 

Yolda çok şey öğrendim.

 

Önümüzdeki yazılarda bunları size aktaracağım.

 

Bugün, Washington’da Başbakan Erdoğan’ın çeşitli kuruluştaki konuşmalarının genel bir analizini yapmak ve izlenimlerimi aktarmak istiyorum.

 

Yazının Devamını Oku

Oval Ofis’te, Başkan konuşurken elma yiyenler…

9 Aralık 2009
Oval Ofis dediğiniz yer, aslında biraz genişçe bir oda. Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama’nın görüşmeleri uzayınca, program değişti. Hesapta olmamasına rağmen, bizleri içeri davet ettiler ve iki lider açıklama yapmaya başladılar. Bir ara gözüm, odanın kenarında bekleyenlere takıldı. Başkan yardımcısı Biden, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones, Dışişleri Bakanlığının yeni parlayan isimlerinden Phil Gordon. Ne göreyim, Başkan’ın yemesi için hazırlanmış elmaları almışlar, hem sohbet ediyor, hem de karınlarını doyuruyorlar...

Amerika gezisi  tamamlandı.

 

Eskiden çok kullanılan slogana göre “Türk heyeti haklı davamızı kahramanca savundu ve Beyaz Saray muharebesini zaferle sonuçlandırdı.”

           

Eskiden, her gidilen dış ziyaret, Anadolu Ajansı tarafından bu tip cümlelerle anlatılırdı.

           

Bu defaki değişik oldu.

           

Yazının Devamını Oku