Christian Wulff’un Salı günü başlattığı Türkiye gezisi, neresinden bakılırsa bakılsın, son derece önemlidir. Türk-Alman ilişkilerinin en gerilimli bir döneminde geldi.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra, 3’üncü ziyareti için Türkiye’yi seçmesi çok anlamlıdır. Hem de ziyaret için, 5 gün gibi rekor bir zaman ayırması dikkatleri çekti.
Cumhurbaşkanı düzeyinde 10 yıl sonraki bu ilk ziyareti daha da önemli yapan diğer unsur, Başbakan Merkel’in geziden birkaç gün önce, hiç beklenmedik bir sırada “Çok kültürlülük iflas etmiştir... Göçmenler uyum sağlayamıyor” demesinin hemen arkasından, suçlanan göçmenlerin ülkesine gelmesidir.
Wulff, Başbakan Merkel’in gösterdiği sert yaklaşımın aksine, “İslam, Almanya’nın parçasıdır” diyebilen, bu cesareti gösterebilen bir kişi. Hatta, bu tutumundan dolayı ünlü Focus dergisinin Wulff’a, fotomontajla hoca sakalı takıp yayımlamasına rağmen, Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımını değiştirmemesi önemlidir.
Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün (İFRİ) Fas’ın Marakeş kentinde düzenlediği üç günlük büyük konferans, hangi açıdan bakılırsa, dünyadaki büyük değişimi gösterdi.
Artık eski düzen yok.
Amerika ve Avrupa’nın hepimize tepeden bakan, “fazla kafanızı yormayın, biz ne dersek onu yapın” diyerek dünyayı yönettikleri dönemler artık geride kaldı.
Yeni bir düzen aranıyor.
Hafta sonunu, Fas ın Marakeş kentindeki uluslararası bir Konferansta geçirdim.
Dünya varmış... Oksijen aldım ve dünya ile yeniden buluşabildim.
Bizdeki kısır iç politika kavgalarına öylesine kendimizi kaptırmış durumdayız ki, ne etrafımızda yaşananları doğru dürüst anlayabiliyor, ne de kendimizi tam anlamıyla değerlendirebiliyoruz.
Konferansın adı: Dünya Yönetim Politikaları.
Cumhurbaşkanlığı 2003’e kadar her 29 Ekim’de büyük bir resepsiyon verir ve Devlet ile toplumun önde gelenlerini buluştururdu. Kimsenin türbanlı olup olmadığı sorun yapılmazdı.
2003’te, Sezer mutlaka Komutanların da destekleriyle bir karar aldı ve Çankaya Köşkü’nü türbanlı eşlere kapattı. İlk defa Kamusal Alan kavramı getirildi. Bunun asıl nedeni, iktidara gelmiş olan Ak Parti’ye türban konusunda bir mesaj vermek, türbanlıların alanlarını kısıtlamaktı. Eşi türbanlı olan milletvekilleri, bürokratlar, hatta iş ve medya dünyası da, eşsiz davet edilir oldu.
Cumhuriyet tarihindeki, giyimle ilgili ilk ayrımdı bu...
Ardından, Çankaya’ya Gül çıktı.
Yaşadıklarımızı büyük bir hayretle izliyorum.
Kıyametler kopuyor. Başbakan çıkıp “Toplumun kafasında kuşku kalmamalı” diyor ve savcıları harekete geçiriyor. Genelkurmay “Aman üstümüzde kalmasın” diye dosyayı yeniden açıyor.
Tam bir komedi yaşıyoruz.
17 yıl önce hayatlarını kaybeden iki ismin etrafında öylesine bir spekülasyon yapılıyor, öylesine bir esrar perdesi örülüyor ki, işin esasını bilmesek, inanıvermek işten değil. Ancak, inanmayacağım ve bu oyuna gelmeyeceğim.
Bugün sizlere, son derece önemli bir oluşumdan, bir gelişmeden söz etmek istiyorum.
Güneydoğu’da çok şey değişiyor. Heyecanlar ve umutlar, gerçekten en üst düzeyde. Beklentiler giderek artıyor. Silahların susacağı günlere yaklaşıldığı hissi yaygınlaşıyor.
En büyük korku nedir biliyor musunuz?
Bu beklentilerin yine suya düşmesi.
Bir süredir PKK’nın tasfiyesi dillerden ve medya sayfalarından düşmüyor.
Bu haberlerin bir bölümünü bizler üretiyoruz.
Bakanların ziyaretlerinden, Başbakan’ın konuşmalarından, bürokratların özel sohbetlerinden yola çıkarak, bir bölümü doğru, diğer bölümü kendi hayal ürünümüz olan bir senaryo yazıyoruz ve bunun gerçek verilere dayanmayan bir senaryo olduğunu bilmemize rağmen, kendimiz de inanır oluyoruz. Bir süre sonra, daha da ötesine geçiyoruz ve kendi senaryolarımıza dayanarak yorumlar yapmaya başlıyoruz.
İşin asıl ciddi ve dramatik yanı, PKK’nın bu şekilde tasfiye edileceğine siyasetçilerimiz, polisimiz, hatta askerimiz dahi inanıyor olmaları.
Eğer sabırlıysanız...
Bir toplumun nabzını iyi tutabiliyorsanız...
İstediğiniz herhangi bir konuyu, sürekli tartıştırarak, insanları konuşturarak, eninde sonunda arzuladığınız şekle sokabilirsiniz.
Batı dünyasında çok kullanılan bu yöntemi şimdilerde, Erdoğan türban konusunda uyguluyor.
Önce Anayasayı değiştirmekle yola çıktı.
Bence iyi hazırlanılmamış bir formülle hareket etti ve başaramadı.
Şimdi, siper savaşı yapıyor.
Teker teker siperleri çökertip, sonunda istediğini elde etmeye çalışıyor.