Mehmet Ali Birand

Kürtlere artık sadece vaad yetmiyor...

28 Mayıs 2008
Başbakan’ın Güneydoğu için hazırladığı paket son derece önemli.

Dışardan bakıldığında, içi de dolu görünüyor.

Ancak, bölge halkı hükümetlerin şimdiye kadar açtıkları, büyük heyecanla başlattıkları ve sonradan yavaş yavaş eriyip yok olan nice paketler gördükleri için, sanıldığı kadar ümitlenmiyorlar.

Bu yeni girişimden çok, Erdoğan’ın sözünü tutup işin sonunu getirip getiremeyeceğine bağlı.

 

Başbakan’ın, hem DTP’nin, hem de AKP’ nin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu şu süreçte, hiçbir şey olmuyormuş, herşey normalmiş, kontrol elindeymiş izlenimini vermek için gerçekleştirdiği bu gezi, hemen her yönden son derece önemli.

           

Yazının Devamını Oku

Kendimize haksızlık ediyoruz

27 Mayıs 2008
Öylesine içeriye endekslendik ki, artık gözümüz hiçbirşey görmüyor... Öylesine bir Erdoğan aleyhtarlığı içindeyiz ki, Başbakan’ın Türkiye adına gerçekleştirdiği dış başarıları dahi umursamıyoruz. Başka zaman olsa, yeri göğü inletirdik.

Çok dikkatimi çekti.

 

Türkiye, iki önemli başarıya imza  attı, ancak kimseler oralı olmadı.

 

En önemlisi, Suriye-İsrail  dolaylı görüşmeleriydi.

İki geleneksel düşmanı bir araya getiren ve ikisi arasında yeni bir diyalog kurulmasını sağlamaya çalışan Türkiye,  uluslararası  medyada büyük alkış aldı.

Yazının Devamını Oku

AKP boyun eğmeme kararında

24 Mayıs 2008
Yargıtay Başkanlarından sonra Danıştay’ın da hükümete karşı açıklaması, cepheleşmeyi arttırdı. Ancak benim dikkatimi çeken, AKP’nin Otağtepe Kriterlerine uyup, sert tutum sergilemesi, olası bir tren kazasının çok kanlı sonuçlanabileceğini gösteriyor.

Bir işin çivisi çıktı mı, bir daha düzeltebilmek çok güç oluyor.

           

Ah, şu yüzde 47’lik seçim sonucu birilerinin başını döndürmeseydi, işler çok daha kolay olacaktı. Ancak şimdi tırmanma sürüyor.

           

En son olay, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun muhtıra tadındaki açıklaması, ardından da Danıştay’ın verdiği destek. Artçı sarsıntıları devam ediyor. Tam bir cepheleşme yaşanıyor.

           

Devlet Kurumlarının görüşlerini açıklamalarını ben doğal karşılıyorum. Ancak bu defaki bildirinin dili ve yazılış şekli son derece sertti. Bir Devlet Kurumunun sınırlarını aşmıştı. Karar verici konumdaki hükümeti böylesine yerden yere vurulması, bildirinin haklı yönlerini de gölgeledi.

           

Yazının Devamını Oku

Dağa çıkışları durduramadıkça...

23 Mayıs 2008
Hemen hergün TV ve gazetelerimizde Silahlı Kuvvetlerimizin PKK’ya karşı mücadelede kazandığı başarılar, uzun uzun anlatılıyor. Ancak asıl önemli olanın, dağdakileri indirmekten fazla, dağa çıkışları engellemek olduğunu unutuyoruz. O zaman da, kamuoyunda hayal kırıklığı yaratıyoruz.

Bugün sizlere belki hoşunuza gitmeyecek bazı gerçeklerden söz edeceğim. Kızmadan önce lütfen biran için, haklı mıyım haksız mıyım düşünün, ondan sonra tepki gösterin.

 

Türk Silahlı Kuvvetleri, aylardan beri PKK’ya karşı sürekli operasyonlar düzenliyor. Öncelerinde Kuzey Irak sınırı ve Kandil’e yönelik bombardımanlar, ardından da orta çaplı kara harekatları gerçekleştirildi. Şu sıralarda da, sınırın hem Türkiye, hem de Kuzey Irak tarafında bu mücadele sürüyor.

 

Amacı, dağlardaki teröristi aşağı indirmek ve Türkiye’ye geçişlerini engellemek.

 

Hemen hergün TV’lerinizde, medyanızda  bu mücadelenin haberlerini izliyorsunuz.

 

Yazının Devamını Oku

Biz çözemezsek, kucağımızda bir arabulucu buluveririz

22 Mayıs 2008
Uluslararası basında, Türkiye’deki Kürt sorunuyla ilgili arabuluculuk müessesesinin çalıştırılmaya başlanması önerisi çıktı. Bugün için paralı ilan gibi ortaya atıldı, ancak yarın büyük bir sorun olarak başımıza dert açabilir. Eğer biz harekete geçmez ve beklemeyi sürdürürsek, içinden çıkılmaz bir sürece girebiliriz. Hazırlıklı olmak ve bu sorunun ekonomik-siyasi-kültürel paketi üzerinde artık çalışmaya başlamak zorundayız.

Fransız Le Monde ve dünya çapında en çok okunan ingilizce  İnternational Herald Tribune gazetelerinde iki gün önce tam sayfa ilanlar yayınlandı.

           

Fransa’da faaliyet gösteren ve genelde ciddiye alınan Kürt Enstitüsü tarafından verilmiş bir ilan.

           

Avrupa ülkeleri ve Amerikan hükümetleri ile düşünürleri ve Uluslararası kamuoyuna bir çağırıda bulunuluyor.

           

Temel amacı, Kürt sorununa dikkat çekmek.

           

Yazının Devamını Oku

Başbakan’a Irak gezisi hazırlanıyor

21 Mayıs 2008
Uzun süredir gündemde tutuluyordu. Sonunda düğmeye basıldı. Erdoğan haziran ayı içinde Bağdat’a ilk resmi gezisini yapacak... Bu ziyareti en büyük ilgiyle bekleyen ise Kuzey Irak yönetimi. Barzani, yeni ilişki düzeneğinin nasıl yürütüleceğini ve Ankara’daki muhatabının kim olacağını merak ediyor.

Uzun süredir, gizliden gizliye Başbakan’ın Bağdat gezisine hazırlanılıyor. Gizli tutulmasının başlıca nedeni güvenlik. Belki kesin günü son ana kadar da açıklanmayacak.

 

Bu geziye tüm taraflar çok önem veriyor.

 

En başta, Maliki hükümeti geliyor.

 

Türkiye, şimdiye kadar Bağdat’a en yüksek düzeyi Dışişleri Bakanı olmak üzere, hep teknik heyetler yolladı. Buna karşılık, Irak hem Cumhurbaşkanı (Talabani), hem de Başbakan (Maliki- iki defa) olmak üzere  Ankara’ya resmi ziyaretlerde bulundular.

 

Yazının Devamını Oku

Otağtepe kriterleri tek tek açıklanıyor …

20 Mayıs 2008
Can Paker’in Otağtepedeki evinde yenilen yemek sırasında, Başbakan’ın gelecekteki politikalarıyla ilgili olarak açıkladığı Kriterleri bu köşe’ye yazınca kızılca kıyamet kopmuş ve sözcü Akif Beki ardı ardına üç yalanlama yayınlamış ve yok böyle şey, demişti. Oysa şimdi bakıyorum, o gece o evde değinilen önemli adımları Başbakan resmen açıklıyor. Bakın, benim yazdıklarımın kaçta kaçı tuttu…

Can Paker’in Otağtepe’deki evinde 3 Mayıs Cumartesi gecesi dostlar arasında bir yemek yendi. Konuklar arasında Başbakan Erdoğan ve bazı çok ünlü gazeteciler de olunca, ister istemez, içerde neler konuşulduğu merak konusu olmuştu.

           

Bu toplantıyla ilgili olarak yaptığım yayın ve yazdığım yazı  (4 mayıs Kanal D Ana Haber ve 6 mayıs Posta) bana çok pahalıya maloldu. Çok  yakın dostlarımı kırdım ve Başbakanlığın 3 ayrı yalanlamasıyla karşı karşıya kaldım. İşin bu noktalara geleceğini bilsem, elimi dahi sürmezdim. Ancak o gün için, Başbakan’ın verdiği mesajlar son derece önemliydi. Zaten bundan dolayı, o yemekte konuşulanlara Otağtepe Kriterleri adını koydum ve kamuoyunun da duymasını istedim.

 

Belirsizlikler içinde kıvranan Türkiye’nin önü açılıyor, hiç değilse neler yaşanabileceği kesinleşiyordu. Ne istediğini ve ne yapacağını bilen bir Başbakan imajı çıkıyordu. Zaten neden 3 yalanlama yapıldığını o gün de anlamamıştım. Şimdi, daha da beter, hiç anlayabilmiş değilim. Zira Otağtepe Kriterleri, yazdığımdan bu yana,  ya açıkça uygulamaya sokuluyor veya Başbakan tarafından açıklanıyor.

           

Gelin, tek tek bakalım…

           

Yazının Devamını Oku

Sigara yasağına tersten başlıyoruz

17 Mayıs 2008
Pazartesi gününden itibaren, kapalı alanlarda sigara yasağı devreye giriyor. Amerika ve Avrupadaki yasaklar önce lokantalardan ve barlardan başlatılmış, ardından kapalı alanlara geçilmişti. Bizden önce başarılı şekilde bu işi gerçekleştirenlerden ders almak yerine, kendimize göre bir planlama yaptık ve tam tersten başladık. Göreceksiniz, uyum sağlamada daha fazla zaman harcıyacağız.

Başkalarının deneyimlerinden hiç yararlanmıyoruz veya aklımıza gelmediği için es geçiyoruz. Son örneğini , Pazartesi günü başlatılacak olan sigara yasağında yaşayacağız.

           

Nedense, Türkiye en zor yolu seçti.

           

Önce, kapalı alanların tümünde yasak başlatılıyor. Ancak, lokanta-bar ve kahve gibi alanlar bu yasak dışında bırakılıyor. Onların sigara yasağı 2009 yılında devreye girecek.

           

Amerika ve Avrupa’da ise, bunun tam tersi yapılmıştı. Toplum yavaş yavaş, alıştırılarak sigaradan uzaklaştırılmıştı.

           

Yazının Devamını Oku