Otağtepe kriterleri tek tek açıklanıyor …

Can Paker’in Otağtepe’deki evinde 3 Mayıs Cumartesi gecesi dostlar arasında bir yemek yendi. Konuklar arasında Başbakan Erdoğan ve bazı çok ünlü gazeteciler de olunca, ister istemez, içerde neler konuşulduğu merak konusu olmuştu.

          �

Bu toplantıyla ilgili olarak yaptığım yayın ve yazdığım yazı�(4 mayıs Kanal D Ana Haber ve 6 mayıs Posta) bana çok pahalıya maloldu. Çok�yakın dostlarımı kırdım ve Başbakanlığın 3 ayrı yalanlamasıyla karşı karşıya kaldım. İşin bu noktalara geleceğini bilsem, elimi dahi sürmezdim. Ancak o gün için, Başbakan’ın verdiği mesajlar son derece önemliydi. Zaten bundan dolayı, o yemekte konuşulanlara Otağtepe Kriterleri adını koydum ve kamuoyunun da duymasını istedim.

Belirsizlikler içinde kıvranan Türkiye’nin önü açılıyor, hiç değilse neler yaşanabileceği kesinleşiyordu. Ne istediğini ve ne yapacağını bilen bir Başbakan imajı çıkıyordu. Zaten neden 3 yalanlama yapıldığını o gün de anlamamıştım. Şimdi, daha da beter, hiç anlayabilmiş değilim. Zira Otağtepe Kriterleri, yazdığımdan bu yana,�ya açıkça uygulamaya sokuluyor veya Başbakan tarafından açıklanıyor.

          �

Gelin, tek tek bakalım…

          �

-        �Başbakan, “Ülkede gerginlik yaratmayacağım, Baykal’a bile yanıt vermeyeceğim, demişti.

Gerçekten de, Başbakan son derece dikkatli. Hatta kendi partisinde dahi “Başbakana ne oluyor? ” seslerinin çıkmasına neden olacak noktada. Kendini tuttuğu açıkça belli. Kişiliğiyle hiç uyuşmayan (zira başbakan sinirlenince patlamalarıyla ünlüdür) bir durumda olmasına rağmen, direniyor.

-        �Başbakan, mahkemenin uzamamasını istediğini ve çıkacak olumsuz bir kararı engelleyecek tutumlardan kaçınacağını, özellikle de Anayasa değişikliğine gidilmeyeceğini açıklamıştı.

Başbakan geçen haftaki bir konuşmasında aynı konulara değindi, Anayasa değişikliğinin söz konusu edilmeyeceğini, mahkemenin kararının bekleneceğini ve savunmayla yetinileceğini açıkladı.

-        �Başbakan, siyasetten yasaklanması durumunda, bağımsız aday olarak geri döneceğini, bu konuda inceleme yaptırttığını ve önünde hiçbir engel olmadığı sonucuna vardığını belirtmişti.

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı, Başbakan’ın siyasete Bağımsız olarak  geri dönebileceğini, yine geçen hafta bir gazeteye açıkladı.

-        �Başbakan, yapay çözümler veya boyun eğip uzlaşıya gitmesinin söz konusu olmadığını vurgulamıştı.

Aynı tavrını artık açıkça söylemeye başladı. Kabine değişikliği veya Milli Eğitim Bakanlığında değişiklik gibi, uzlaşı sinyalleri taşıyan adımların atılmayacağını açıkladı.

Otağtepe Kriterlerinden sadece biri, belirsizliğini koruyor. Onu da ancak, bir kapatma kararından sonra duyabileceğiz.

O da, AKP sonrasında kurulacak yeni partinin adı…

Demek ki, boş yere gerilim yaşamışız, boş yere ardı ardına yalanlama yayınlanmış…

                                             �*                               �*                               �*

KENDİ SAĞLIĞIM İÇİN SİZİ İHBAR EDECEĞİM...

Dünden bu yana bir devrim yaşıyoruz. Gerçek bir devrim bu. Sigara yasağından söz ediyorum.

Türkiye gibi, inanılmaz derecede sigara içen ve yasalara uymamayı bir alışkanlık haline getiren�bir ülkede,�böyle bir yasağın işlemesi çok güç. Ancak, güç olanı mutlaka�başarmamız gerekiyor. Zira başaramaz isek daha fazla insan hastalanacak ve ölecek. Başarırsak, insanımızı kurtaracağız.

Sigaranın esaretinden kurtulmanın tek yolu, bu yasağa sahip çıkmaktır.

Sizin, benim, hepimizin sahip çıkması gerekiyor. Eğer bırakırsak, “kardeşim, tek tesellimiz şu sigara. Onu da, bıraksınlar rahat içelim” edebiyatına teslim oluruz. Zira göreceksiniz,�yasağa�karşı sert bir direniş olacak.�Her kapalı alana bir polis yollanmayacağına göre, sanki hiç yasak yokmuş gibi davranacağız. Oysa bu direnişi mutlaka kırmalıyız.

Sigara yasağına itaatsizliği Devlete�bir�başkaldırı, yasaklara�karşı çıkma eylemine  dönüştürürsek bu fırsatı�kaçırırız.

Ben çok egoistçe davranacağım.

Sigara içenleri kendilerine karşı koruma adına olsun, asıl kendimi etraftakilerin dumanlarından koruma adına, sürekli mücadele edeceğim.

Yasağa uymayanları şikayet edeceğim.

Sizde benim gibi yapın.

Hem başkalarını, hem de kendinizi koruyun. İhbar edin veya şikayet edin.

Bundan dolayı da sakın utanmayın, zira yaşam hakkı herşeyin üstündedir. Eğer yanınızda sigara içen kişi; sizin de sağlığınıza zarar veriyorsa hiç gözünün yaşına bakmayın. Hayatınızdan daha önemli ne olabilir?

Yaşam hakkınızı elinizden almak isteyen kişilere karşı savaş açın.

Eğer kendi haklarımıza sahip çıkmaz isek, bu savaşı kazanamayız.

Gelin birlikte mücadele edelim.

Gelin, kendi sağlığımız için, sigara içenlere karşı baş kaldıralım. Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.