Kendimize haksızlık ediyoruz

Öylesine içeriye endekslendik ki, artık gözümüz hiçbirşey görmüyor... Öylesine bir Erdoğan aleyhtarlığı içindeyiz ki, Başbakan’ın Türkiye adına gerçekleştirdiği dış başarıları dahi umursamıyoruz. Başka zaman olsa, yeri göğü inletirdik.

Haberin Devamı

Çok dikkatimi çekti.

 

Türkiye, iki önemli başarıya imzaattı, ancak kimseler oralı olmadı.

 

En önemlisi, Suriye-İsraildolaylı görüşmeleriydi.

İki geleneksel düşmanı bir araya getiren ve ikisi arasında yeni bir diyalog kurulmasını sağlamaya çalışan Türkiye,uluslararasımedyada büyük alkış aldı.

Son derece güç bir işi, her iki tarafa güven vererek gerçekleştiren kişi Başbakan idi.

 

Bu olayı bir başka ülke başarsa, yeri göğü inletirdi.

Bizde ise, genel bir sessizlik yaşandı. Önemsiz bir işmiş gibi davranıldı.

 

Ardından, Lübnan krizinin çözümünde, yine Erdoğan’ın oynadığı rol ve 19 aylık bir ertelemeden sonra, Cumhurbaşkanının seçimi geldi.

 

Haberin Devamı

Türkiye Başbakanı, bölgenin en sorunlu ülkelerinden biri Cumhurbaşkanını seçerkendavetliydi ve Türkiye’nin katkısı övüldü.

Bu gelişmelerde, siyasi yönden Erdoğan, teknik yönden de Davutoğlu’nun izleri açıkça görülüyordu.

 

Yine medyaya bakıyorum.

 

Tıs çıkmıyor. 1-2 kişi dışında, kimsenin umurunda değil.

 

Neden kendimize bu kadar haksızlık ediyoruz?

 

Türkiye bölgesinde, eskiye oranla çok daha etkin, çok daha saygın bir rol oynuyor.

Bunun prestiji de, hangi liderden geliyor olursa olsun, hepimize yani Türkiye’ye yansıyor.

 

İç politik çekişmeler, başarılarımızıbu kadar hoyratça harcamamıza neden olmamalı...

                                             *                               *                               *

 

ANAP-DP ORTAKLIĞINI CANLANDIRIN...

 

Haberin Devamı

Zaman zaman aklıma geldikçe hayıflanıyorum.

          

ANAP ile DP’nin birleşme girişimini hatırlayın.

          

Nasıl olumlu bir hava esmişti değil mi ?

          

Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu, ilk defa el ele verecekler ve tek çatı altında birleşeceklerdi.

Müthiş umutlanmıştık.

Bu şekilde, bölünmüş bir merkez sağ, tek bir parti çatışında güçlü bir alternatif olarak ortaya çıkacaktı.

          

Şimdi geriye dönüp baktığımızda, nasıl tarihi bir fırsatın kaçırıldığını daha iyi görüyoruz.

          

Eğer bu girişim gerçekleşmiş olsaydı, kendimizi bugün çok daha farklı bir ortamda bulurduk.

AKP yine 22 temmuz seçimlerin zaferle çıkabilirdi belki, ancak oy oranı, sonradançoğunun başını döndürecek yüzde 47‘lere varmazdı.

ANAP-DP
birlikteliği, bugünkü meclis dağılımında, AKP’ninegemenliğini engellerdi.

Taraftarlarına gereksiz bir cesaret gelmez ve herşeyden önce türban konusunda böylesine hesapsız adımlar atmazdı.

Haberin Devamı

          

ANAP-DP birlikteliği, Türkiye’yi bugünkü gibi bir istikrarsızlığa sürüklemez ve toplum içindeki dengeleri koruyabilirdi.

           

Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu, anlaşamayarak bu ülkeye çok pahalıya mal oldular.

Toplumun büyük kesimi, kimin haklı, kimin haksız olduğunu bilmiyor.

Neden bu rüya gerçekleşmedi belli değil.

 

Belli olan, tarihi bir fırsatın kaçırılmış olduğudur.

 

Batmış gemileri, yanmış konakları bir yana bırakalım ve ileriye bakalım.

 

ANAP ve DP oyları son seçimde büyük oranda AKP’ye kaydı.

Ancak, yok olmadılar.

Daha da önemlisi, bugünkü gelişmelerden rahatsızlar ve önemli bir bölümü, önümüzdeki ilk seçimde yeni bir parti arayacaklardır.

Haberin Devamı


AKP
’nin kapatılması için harcanan enerjinin onda biri, AKP’ye alternatif yeni bir siyasi oluşum kurulması için harcansa durum çok daha farklı olurdu.

 

Rıfat Hisarcıklıoğlu mu, yoksa başka bir isim olur bilemem, ancak artık vakit geldi.

Son ana kadar beklemeden harekete geçilirse, kamuoyundaki beklentilerin yönü değişir.

Hem genel gerilim düşer, hem de dengeler yeniden kurulur.

 

Bizler nedense, beğenmediğimiz bir oluşumu, alternatif seçenek yaratarak önlemek yerine, tahrip ederek engellemeye çalışırız.

 

Ancak bu defa durum farklı.

 

Biran önce harekete geçmeliyiz.

 

Bunun ilk adımı da, eski ANAP ve DP’lileri kucaklayacak bir isim bulmak olmalı.

AKP ile kan revan içinde kavga etmek bu toplumu çok daha fazla gerecek ve parçalayacaktır.

Haberin Devamı

                                             *                               *                               *

 

ÜMİDİNİZ ÇİLLER İSE, HAREKETE GEÇİN...

 

DP’de kaynama sürüyor...

 

Mehmet Ağar’ın bırakmasından sonra, bir türlü lider bulunamadı.

 

Yanlış anlaşılmasın, şu anda lider koltuğunda oturanSüleyman Soylu yetenekli bin insan.

Ancak parti liderliği için sadece yetenekli olmak yetmiyor.

 

Bir partiyi toparlamak, çeşitli kesimleri bir arada tutmak ve seçmeni arkasından sürüklemek  için başkabirşeylere sahip olmak gerekiyor.

 

Bakıyorum, DP’liler sık sık Tansu Çiller’in kapısını çalıyorlar.

Çiller, tekrar politikaya  atlamak ve lider olmak için özel bir çaba içinde değil.

Eğer partililerden gerçektenönemli bir çağırı gelirse de, bu direncinibırakacakmış gibi davranıyor.

 

Benim DP’lilerden beklediğim, ne yapacaklarsa biran önce yapmalarıdır.

Eğer Çiller’i istiyorlarsa, fazla zaman harcamadan  harekete geçsinler ve liderliğe oturmasını sağlasınlar.

Yok, bugünkü durumda devam niyetindeyseler, o zaman dakolları sıvasınlar.

 

Unutmayalım ki, bugünlere doğru dürüstmuhalefet partisi olmadığından geldik.

 

Hadi, artık hareket edin.

 

“Küçük olsun da bizde kalsın” demeyin.

Hem kendinize, hem de ülkeye zarar veriyorsunuz.

Yazarın Tüm Yazıları