19 Eylül 2006
SÖYLEYENLERİN yalancısıyım... Beşiktaş’ta Daum konuşuluyor. Hızını alamayanlar Mustafa Denizli’yi de listeye ekliyorlar. Ve Sivas şoku ile sarsılan F.Bahçe’de, Ersun Yanal yine gündeme geldi. Haberi medyaya taşıyanlar bazı detayları da bir uzman gibi kuruşu kuruşuna hesaplıyorlar...
F.Bahçe Zico’yu gözden çıkarırsa, sadece 750 bin Euro tazminat öder!
Ne güzel... Tüm etik değerleri bir kenara at, Vestel Manisa’yı zirveye taşıyan Ersun Yanal’ı al ve Kadıköy’e getir!
Hani, derler ya... Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
Kafalarında böyle bir kan değişimini planlayanlar, işin etik yönüne de şöyle bir yanıt hazırlamışlar...
Zico da başına gelebilecek her türlü faciaya hazır. Maçlara cebinde istifa mektubu ile çıkıyor!
Söylenenlerin yalancısıyım. Duyduklarımı ve duymadıklarınızı yazıyorum...
Benim merakım başka. 3 yıl Christoph Daum’un arkasında duran ve her fırsatta istikrarı hatırlatan sayın başkan Aziz Yıldırım, Zico’ya nasıl bir tavır alacak?
Acaba 100.yıl telaşı başkanı da etkiler mi? Ve ilkeler 100. yıl uğruna feda edilir mi?
* * *
Kadıköy’den Ümraniye’ye geçiyorum...
Tigana da eleştirilen bir başka teknik direktör. Ve Beşiktaş’ın 6 maçta aldığı 3 yenilgi, Christoph Daum adını tek haberden bir anda manşetlere çıkardı. Söylentileri bir kenara bırakıyorum. Ve bir soruya yanıt getiriyorum.
Beşiktaş Tigana’yı gözden çıkarırsa, ödeyeceği tazminatı biliyor musunuz?
4.6 milyon Euro!
Gel de boz bu nikahı. Ve Tigana ile bağları kopart.
* * *
VE Erik Gerets adını şimdilik ipin ucundaki teknik adamlar listesinden sildirdi.
Bir Beşiktaş beraberliği bile ortalığı bir anda birbirine katardı!
Yine de önümüzdeki haftayı bekleyin. Trabzon deplasmanı, tüm değerleri alt üst edebilir.
Ve Erik Gerets adı tekrar gündeme gelebilir.
Her şey bir yana. Gerets, Beşiktaş galibiyetinin tadını bile çıkaramadı. Arda-Cihan değişiminde taraftarlarca ıslıklandı, eleştirildi.
Oysa, Arda bir sakatlık yaşadığını devre arasında Gerets’e söylemiş, ancak oyuna devam etmek istediğini de sözlerine eklemiş.
Arda oyundan çıkarken, sakat ayağını taraftara işaret etmese, maç sonrası Erik Gerets’in söylediklerine kim inanırdı. Gerçeği nasıl anlatabilirdi.
Hele hele G.Saray bir de derbiyi kaybetseydi...
* * *
VE YABANCILAR... Süper Lig’de top koşturan yabancılar silik bir hafta yaşadı.
3Kezman, Sivas’ta golü attı, sonra kayboldu.
3Deivid 64 dakika oynadı, yerini Tümer’e bıraktı.
3Lugano kırmızı kartla oyundan atıldı.
3Trabzonsporlu Marcelinho, ilk onbirde yoktu. Sonra girdi sıfır çekti.
3Beşiktaş’ta Ricardinho nefis başladı, fizik yetersizliği temposunu düşürdü.
35 milyon Euro’luk Delgado, yedek kulübesindeydi.
3Bobo tek kelimeyle sefilleri oynadı.
3G.Saray’ın Japon mucizesi İnamoto’nun varlığı bile hissedilmedi.
Ve mütevazı bir ücretle transfer edilen G.Antepspor’un Meksikalı futbolcusu De Nigris, Erciyes deplasmanında izleyenlere keyif verdi.
Gaziantep’in hocası Walter Zenga diyor ki...
Nigris, Brezilya’da Santos takımında oynadı. Son Dünya Kupası’nda Meksika Ulusal Takım forması giydi. Bir de gol attı. Fırsat bulursanız onu bir maçta izleyin. Ülkenize gelen en iyi yabancı forvetlerden biri.
Evet, bir fırsat yaratın ve izleyin 28 yaşındaki Meksikalı futbolcuyu. Farkı hemen göreceksiniz.
Ve beş para etmez bazı yabancılara milyon dolarlar harcayan kafası kuma gömülü hovardalara kızacaksınız.
Yazının Devamını Oku 18 Eylül 2006
JEAN TİGANA, kulübede kırık bir kürdanla dişlerini karıştırırken, Beşiktaş savunması, her G.Saray atağında panik yaşıyordu. Göbekte Koray Avcı- Baki Mercimek ikilisi ile bir G.Saray derbisi oynamak, Hakan Şükür’e sunulan bir ikram gibiydi. İlk 45 dakikada Hakan Şükür’e atılan her uzun hava topunda bu ikili panikledi.
Penaltı da yine bu ikilinin adam paylaşımındaki hatasından doğmadı mı?
Gökhan Zan’ın sakatlığını düşünenler, Tigana’nın böyle bir zorunluğa sürüklediğini söyleyebilirler.
Eğer Beşiktaş, zengin kadrosunda Gökhan Zan’a bir alternatif bulamıyorsa, bunun suç faturasını da hiç beklemeden Jean Tigana’ya keserim!
İlk 45 dakikada sahanın iki bölümünde farklı iki Beşiktaş koşuyordu. Kendi yarı alanında G.Saray atakları ile dağılan ve bunalan Bir Beşiktaş.
Ve rakip yarı alanda Ricardinho’nun ayağından çıkan nefis paslarla pozisyon arayan bir başka Beşiktaş.
Ne Burak Yılmaz, ne de Kleberson... Ne Bobo veya bir başkası. Hiç biri Ricardinho’nun düşünce zenginliğine ulaşamadı. Ve Brezilyalı adeta yalnızları oynadı.
***
JEAN TİGANA’nın ikinci yarıdaki üç futbolcu değişikliği kaybedilen bir oyunda son çareydi. Akıllara bir yığın soru geliyor...
3 Ağır ve etkisiz adımlarla dolaşan Bobo dururken, Nobre’yi kenara almanın anlamı neydi?
3 Varlığı bile hissedilmeyen Kleberson ile derbiye devam etmek doğru muydu?
3 Gökhan Güleç’in, hatta İbrahim Akın oyuna giriş dakikaları bir gecikmeli değil miydi?
3 İlk yarının süperi Ricardinho’yu fizik açıdan yorgun düştüğü ve etkisini yitirdiği ikinci yarıda niye hala oyundaydı?
Beşiktaş, oyunun final bölümünde beraberlik golü aradı. İlk yarıya oranla daha atak ve diriydi. Ancak, bir derbinin ağırlığını kaldıracak ne taktiksel, ne de kişisel bir beceri sergiledi.
Ve en azından yenilmiyeceği bir derbiyi kaybetti.Suçlu aramak veya bir adres göstermek istemiyorum. Hala takım olabilme olgunluğuna ulaşamayan Beşiktaş’ın gelecek haftalarına karamsar bakacak kadar da negatif bir görüşe saplanmak niyetinde değilim.
Yine de şu söyleyebilirim. 6 haftada 3 maç kaybeden bir takım için de pek iyimser olamam!
Yazının Devamını Oku 15 Eylül 2006
ELEŞTİRİLERİ bir başka güne bırakarak, 2-0’ın sevinciyle gelin hep birlikte Beşiktaş’ı konuşalım. Ben anlatayım, sevgili okurlar doğru ve yanlışları seçerek Beşiktaş’ı yorumlasınlar...
1-Beşiktaş’ın elinde fişek gibi bir genç var. Burak Yılmaz... İyi veya kötü de oynasa, direkt kaleyi hedefleyen, skora koşan bir değer. Penaltı pozisyonunda gördünüz... Tek harekette rakip kademeyi şaşırttı ve penaltı yarattı.
Tigana onu sağ kulvarda kullanıyor. Burak, bu bölgeyi pek sevmiyor.Sevgili okurlar sizler ne düşünüyorsunuz?
2-Nobre ve Bobo ile ilgili arşvileri karıştırın. Kenarlardan gelen toplara bayılıyorlar. Herhalde gördünüz, bu ikiliye dün gece ilk 45 dakikada kaç yan pas geldi...
3-Delgado bir lider mi? Bana göre değil. Koşuyor, oyundan kaytarmıyor. Kazanmak için paralıyor kendini... Teknik alt yapısına da söyleyeceğim bir şey yok. Yine de Beşiktaş’ın aradığı lider değil.
Tigana, kenarda bekleyen Ricardinho’yu hemen devreye sokmalı. İlk 11’e hazırlamalı...
Nerede mi oynar? Bana göre, ona fazla hesap sormadan ve özgürlüğünü kısıtlamadan serbest adam olarak görev verilebilir.
Tigana, 54 dakika Delgado’yu oynattı. Sonra yerini Ricardinho aldı. Demek ki, ikisini birlikte düşünmüyor. Acaba doğru mu yapıyor?
4-Hep eleştirilen Beşiktaş savunması, CSKA karşısında hatasız oynadı. Rakibi bir kez kaçırdı. Bu pozisyonda da Runje uyanık davrandı ve olası bir golü önledi.
Geldiğinden bu yana Beşiktaş için en hayırlı işi yaptı Runje...
5-Kleberson Beşiktaş için ne ölçüde yararlı? Artık tartışmanın zamanı geldi. Bir Brezilyalı gibi oynamıyor. Attığı nefis gole karşın ben beğenmedim. Sizler ne dersiniz...
6-70. dakikada oyuna İbrahim Akın girdi. Bir alkış, bir alkış... Taraftar ondaki özelliklere bitiyor. Tigana’nın da Akın’ı biraz sevmesi ve ondan daha fazla yararlanması gerekmez mi?
7-Beşiktaş, bu CSKA’yı her koşulda yenmeliydi. Yenmenin de ötesinde rövanş için avantajlı bir skor kapmalıydı. Bobo penaltıyı atsaydı, özlenen fark daha çabuk gelirdi, biraz geçikti. Ve bir soru... Bu fark Beşiktaş’ı UEFA’da gruplara götürür mü? Bana göre yol göründü. Sizler ne düşünüyorsunuz bilemem...
Yazının Devamını Oku 12 Eylül 2006
JEAN Tigana geldiği günden bu yana böylesine eleştirilmedi. Ve Mösyö’nün teknik direktörlük kariyeri bu denli dillere düşmedi. Trabzonspor, kafasına vura vura Beşiktaş’ı yendi. Ve tribünleri dolduran yaklaşık 32 bin taraftar da yaşadığı facia sonrası Jean Tigana ile gönül bağlarını koparttı.
Evet, gönül bağları koptu!
Eski açık, yeni açık... Numaralı ve Çarşı Grubu... Televizyon başındaki milyonlarca Beşiktaşlı kalemi kırdı ve kararını verdi...
Jean Tigana, Beşiktaş’ın ağırlığını taşıyacak bir teknik adam değil!
Şimdi neler olacak?
Hiçbir şey. Beşiktaş’ın bu nikahı bozması çok zor.
Mösyö’nün hatalarına ve kaprislerine katlanıp, bu zoraki nikahı sürdürmekte direnecek.
Başka çaresi var mı?
Bunca masraf ve emek. Tatlı hayaller ve beklentiler. Ve bir anda tükenen umutlar.
Beşiktaş’ın iyi bir ordusu var. Kumandanı yok.
Servisimize gelen telefonları ve sitemlerdeki çığlıkları bir duysanız... Neler söylüyorlar bir dinleseniz...
Ben yazamıyorum, sizler tahmin edin!
* * *
RİCARDİNHO’nun Beşiktaş’a transferi yanlış bir girişim miydi?
Hiç de değil.
Ancak, onu bir sol kanat oyuncusu gibi algılamak, tek kelime ile düşünce faciasıdır.
Sivasspor Başkanı sayın Mecnun Otyakmaz diyor ki...
"Futbolcularımızı sağlık kontrolünden geçiriyoruz. Ancak, zeka kontrolünden de geçirmemiz gerekiyor"
Sayın başkanın açıklamasını birkaç kez okuyup, sonra yorumlayın.
Ve bu laf nerelere kadar gider, bir düşünün!
* * *
GİDENİN arkasından konuşmak gibi olmasın. Lazaroni’nin Trabzonspor’u getirdiği yeri hep birlikte gördük.
Sonra bir yerli teknik adam geldi. Trabzonspor’u Lazaroni’nin attığı kuyudan çekip, İnönü’de Beşiktaş’ın önüne sürdü.
Beşiktaş, maçın kesin favorisiydi. Sonra ne oldu?
Ziya Doğan, doğru tercihler ve sağlıklı bir kadro ile çıktı, tahminleri alt üst etti.
Lazaroni’nin sadece 26 dakika oynattığı Ersen Martin’i ilk onbirde sahaya çıkarttı. Ersen, iki gol attı. Nefis oynadı.
Maçın genelinde her bakımdan akıllı-dengeli bir oyun kurgusu ile Trabzonspor’u başarıya koşturdu Ziya Doğan...
Geçiyorum Kadıköy’e... Antalyaspor maçında savaşı F.Bahçe kazandı.
Ama bir kıyaslama yapalım. Ve izleyenlere soralım...
İki teknik adamın mücadelesinde ağır basan taraf kimdi...
Yılmaz Vural mı, yoksa Zico mu?
Hatırı sayılır bir çoğunluğun Yılmaz Vural’dan yana oy kullanacağına inanıyorum.
G.Saray’ın, Denizli beraberliğinden sonra Erik Gerets’in aldığı eleştirileri bir hatırlayın...
Ve sonra bizim teknik adamların değerlendirmesini yapın.
Onları daha çok seveceksiniz!
* * *
KOŞSUN veya yürüsün. İyi veya kötü oynasın. Rakamlar hep Alex de Souza’yı gösteriyor.
F.Bahçe’nin attığı 15 golün 6’sında onun imzası var.
Üstelik, 4 de gol asisti yapmış.
Bir futbolcu herhangi bir takımın başarısında ancak bu denli etkili olabilir!
Ve bir başka gerçek. Her koşulda Tuncay Şanlı’sız bir F.Bahçe düşünmek istemiyorum.
Yok, ayağındaki topu kontrol edemiyormuş. Savrukmuş...
F.Bahçe’nin zora girdiği dakikalarda attığı gollere, yaptığı işe bakın.
Zico, Antalya maçında onu oyuna almakta biraz daha gecikseydi, bugün Tigana’ya yöneltilen eleştiri oklarının bir kısmı Brezilyalı hocaya saplanırdı.
Yazının Devamını Oku 11 Eylül 2006
BEŞİKTAŞ’ın dün gece İnönü’de oynadığı oyundan sıkıldım. Başkalarının da benzeri sıkıntılar yaşadığını düşünüyorum.<br><br>Jean Tigana’nın ilk 11’deki tercihlerinden başlayarak, Beşiktaş’ı kötü oynamaya sürükleyen etkenleri sıralamak istiyorum... 1 Ricardinho sol çizgide isteksiz oynadı. Israrla bu bölgeden kaçarak, orta sahayı kullandı. Ve burada da aradığı boş alanları bulamadı...
2 Beşiktaş’ın ilk 45 dakikayı bu kanattan tek atak geliştirmeden tamamlaması dikkatimi çekti. Ricardinho’nun, orta alana kaçtığı dakikalarda Baki Mercimek’in yaşadığı yanlızlık, Beşiktaş’ın savunma ve hücum performansını da etkiledi.
3 Jean Tigana’nın sağ kanatta Ali Güneş-Serdar Kurtuluş ikilisiyle oynamasını yadırgadım. Daha çok savunma özellikleri taşıyan benzeri karakterli bu ikili Beşiktaş’ın hücum etkinliğine hiçbir yarar sağlamadı.
4 Beşiktaş hücumda Nobre’nin yokluğunu ilk 45 dakikada hissetti. Ve Jean Tigana, Nobre’yi ancak Beşiktaş’ın yediği ikinci golden sonra hatırladı. Geçen süre Beşiktaş’ın aleyhine işledi.
5 Jean Tigana yine ikinci golden sonra, Serdar Kurtuluş’u oyundan alıp, sağ kanada Ali Tandoğan’ı koydu. Tigana, bu değişikliği de daha önce düşünebilirdi.
6 Beşiktaş’ın, Ricardinho, Delgado ve Kleberson gibi ayağı top yapan yıldızlarla oynamasına karşın, sahayı gerektiği gibi kullanamaması gerçekten şaşırtıcı...
Ve yine bu yıldızlara rağmen yüksek bir top kaybıyla oynamasına da hiçbir anlam veremiyorum.
7 Sezon başından bu yana ısrarla Beşiktaş’ın savunmada yaşadığı sıkıntıları yazmaya çalıştım. Libero-stoper özellikleri taşıyan bir yabancı transferin gereğini vurguladım. Dün Beşiktaş’ın bu savunma ile ligi sırtlamakta zorlanacağını bir kez daha gördüm.
Beşiktaş kötü de oynasa kazanabileceği bir maçı kaybetti. Daha doğrusu, Tigana’nın yanlış tercihleri ve savunmanın hataları Beşiktaş’ı İnönü’de yıktı.
Yazının Devamını Oku 4 Eylül 2006
Brezilyalı futbolcu, tıpkı Fenerbahçe’de oynayan vatandaşı gibi, kornerlerde ve ceza sahası civarında kullanılan atışlarda çok etkili. Ricardinho’nun kullanacağı her duran top ceza sahasına bir bomba gibi düşecek. Hiç kuşku yok, buna en çok sevinen futbolcu da Mert Nobre olacak.
GÜNÜ ve haftasını şimdiden belirlemek biraz zor. Ancak, ısınma sürecini tamamladıktan sonra, lider kişiliğiyle farklı bir Ricardinho sahne alacak. Antalya ile oynanan özel maçta bunun ışığını yaktı Ricardinho... Öncelikle mükemmel bir teknik alt yapıyla donanımlı. Düşüncelerini, ayaklarında kolayca uygulayabiliyor. Ve beklenmedik anlarda attığı ara paslarında rakip savunma dengelerini bozuyor.
Antalyaspor maçının özellikle son 20 dakikasında benzer paslar attı. Ve Beşiktaş’ın hücum etkinliğini farklı bir çizgiye taşıdı.
Hani, hep konuşulur ve söylenir... "Paslar adrese teslim" diye... Ricardinho, işte böyle bir usta.
Üstelik, Fenerbahçeli Alex de Souza’ya benzer özellikler de var Ricardinho’da...
Her korner atışına gidiyor, yine ceza sahası çevresinden ve köşelerden kullanacak her topun başına koşuyor.
Antalya maçında iki frikik kullandı, her ikisinde de topu Alex gibi ölü noktalara bıraktı.
Topa gelişi, vuruş tekniği ve topu gönderdiği bölge Alex’i andıran çarpıcı örnekler taşıyordu.
Alex’i andıran görüntüler
Şöyle söyleyebiliriz... Ricardinho’nun atacağı her frikik ceza sahasına bir bomba gibi düşecek. Herhalde buna da en çok Mert Nobre sevinecek. Alex’i kaybetti ama Beşiktaş’ta Ricardinho gibi bir ustaya kavuştu...
Brezilyalı yıldız, sorumluluk taşıdığı bölgelerde asla bencil değil. Özellikle pas alışverişinde yardımlaşmaya özen gösteriyor. Ve rakibin baskısından kurtulmak için, ısrarla alan değiştiriyor.
Ricardinho’nun şu sözleri bir başka yönünü de hemen ön plana atıyor...
"Asist yapmak karakterime çok uyar."
Antalyaspor maçında topla buluştuğu anlarda, arkadaşlarının pozisyonuna göre paslar attı. Ancak, tavırlarından da anlaşıldığı gibi, Ricardinho hareket halinde ve koşan futbolcu ile daha olumlu bir diyalog kuruyor.
Ve Ricardinho’nun yaratıcı pas ustalığı da böyle pozisyonlarda ortaya çıkıyor.
Ricardinho’yu anlayan ve onun düşünce zenginliğine ortak olan bir futbolcu gol yollarında hiç sıkıntı yaşamaz.
Ricardinho, uyum sürecini atlatıp, fiziksel açıdan beklenen güce ulaştıktan sonra, Alex gibi liderliğe soyunacak.
Hem de Alex’ten daha çok koşarak ve sorumluluk alarak...
Yazının Devamını Oku 3 Eylül 2006
BAKIŞLARIMI herkes gibi Ricardinho’ya yönelttim. Oyunun teknik-taktik yönü kimseyi ilgilendirmiyordu. İnönü’ye koşanlar da benzeri düşünceler içindeydi. Ve Ricardinho’dan beklediğim performansı, daha doğrusu güzellikleri oyunun ancak son 20 dakikasında yakaladım.
Brezilyalı yıldızın oyuna ve çevresine ısınma süresi bir hayli uzadı. İlk 45 dakikada pek görünmedi Ricardinho. Bir lider kimliğinde değildi. Tribünleri ayağa fırlatacak, arkadaşlarını pozisyona koşturacak bir kimlik sergilemedi. Sadece iki topuk hareketinden alkış aldı.
Oysa, ne diyordu Ricardinho... Asist yapmak karekterime çok uyar!
İşte söylediği asistleri yapamadı. Beşiktaş’ın orta sahadaki başıbozuk düzenine ve pozisyon kısırlığına çare bulamadı.
Ayrıca, Delgado ve Ricardinho’nun birlikte yer aldığı bir orta sahanın, böylesine yüksek bir top kaybı ile oynamasına herkes kadar şaşırdım.
* * *
JEAN TİGANA, son 45 dakikaya Kleberson’u da alarak başladı. İşte Ricardinho’nun da farklı bir kimliğe bürünmesi, Kleberson’un gelişi ile başladı.
Gariptir, Delgado’nun oyundan alınmasından sonra Ricardinho’nun oyuna katkısı daha fazla hissedildi. Hele son 20 dakikada klasından çarpıcı örnekler sundu.
Şimdi bir soru... Ricardinho hazır mı?
Belki bugün için değil. Ancak, kısa bir süre sonra uyum ve fiziksel sorunlarını gidermiş gerçek bir lider izleyeceğiz. Oyunun son 20 dakikasında bu sinyaller geldi Ricardinho’dan...
Ve Beşiktaş için çok önemli bir not... Beşiktaş, Ricardinho ve Delgado, hatta Kleberson’un gibi ustaların varlığına karşın Nobre’den hala beklenen verimi alamıyor.
Oyun süresince Nobre’ye atılacak stiline uygun bir pas bekledim. Ve Nobre’nin sahadaki yalnızlığına acıdım. Hangi öldürücü bölgeye koşsa, passız kaldı, eli boş döndü.
Açıkçası Beşiktaş, Nobre’yi gerektiği gibi kullanamıyor!
Bu da çözüm bekleyen en önemli sorun...
Yazının Devamını Oku 29 Ağustos 2006
<B>KISA </B>ömürlü bir lig ve F.Bahçe’den uzak ara şampiyonluk bekleyenler, Sakarya yenilgisi ile ağız değiştirdiler. <B>Süper Lig yeni heyecanlara gebe!
</B>Ve sezon başı hazırlık döneminde kulak arkasına atılan sorunlar, ligin 4. haftasında yeniden gündeme taşındı. Özellikle zirveye koşanlara yönelik eleştirilerde ve demeçlerde, yaşanan bu sıkıntıların feryadı duyuluyordu.
<B>Erik Gerets</B>, G.Antep beraberliğinden sonra yine sesini yükseltti...
<B>Bir ön libero istiyorum!
</B>Belçikalı hoca, haftalardır beklediği yabancı transferinin portresini de, konuşmasında net çizgilerle belirliyordu...
<B>Asla bir oyun kurucu istemiyorum. G.Saray’a 10 numara değil, 6 numara gerekli.
Erik Gerets </B>bir bakıma <B>Alioum Saidou’</B>nun bir benzerini istiyordu. Belki de daha kaliteli bir yabancıyı...
<B>Orta alanı toparlayacak. Savaşacak, boğuşacak. Orta saha egemenliğini rakibe kaptırmayacak.
</B>Belçikalı hoca, haftalardır böyle bir cengaver bekliyor<B>!</B>
Yazının Devamını Oku