Kanat Atkaya

Annesiyle ceza yatan çocuklar

25 Ekim 2016
“...ÇOCUĞUM bisiklet istedi. Ama olmadı. İçinde ukde kaldı. Bir park göremedi. Kreş açıldıktan sonra parkla tanıştı. Elimden geldiğince çikolata alıyorum. Saplı şekere izin verilmiyor. Balona da izin verilmiyor. Bu ikisini istedi. Ama olmadı. Kaldığı yerin cezaevi olduğunu bilmiyor. Suç işlediğimi bilmiyor. Uykudan her kalktığında ‘Haydi gidelim’ diyor nereye gideceğiz?..”

Cezaevlerinde anneleriyle birlikte yatan çocuk sayısının 400 civarında olduğunu biliyorduk, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bir soru önergesine verdiği yazılı cevapta tam sayıyı açıkladı: 476...

 

Yazının girişinde alıntıladığım sözler, Yasemin Güneri imzasıyla iki yıl önce Habertürk’te yayınlanan kapsamlı ve doyurucu dosyadan.

 

Anneleriyle cezaevinde yaşamak zorunda kalan çocuklar hayat yoluna zorlu ve çok dik bir yokuş çıkarak başlamak zorunda.

 

6 yaşına kadar anneleriyle kalan çocuklar annelerinin cezası tamamlanmadan 6 yaşını doldurursa bakacak aile, yakınlar varsa dışarı çıkıyor, yoksa “kurumlara” yönlendiriliyor...

 

Yazının Devamını Oku

Kitap sevmez, yazanı, okuyanı sevmez; neresidir bu memleket?

22 Ekim 2016
KONUNUN üzerinde yeterince tepindiğimize göre “Kürk Mantolu Madonna” gafına biraz daha farklı, belki biraz daha gerçekçi bir yaklaşımda bulunmayı denesek mi?

Malum, günlük magazin haberlerinin “derinlemesine tartışıldığı” bir televizyon programında laf Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna”sına gelmiş, yorumculardan biri de kitabın kahramanını pop müzik yıldızı Madonna ile karıştırınca toplumsal tepki barajının kapakları açılmıştı.

 

Derdim yorumcuyu savunmak değil; bu süreçte yapılan bazı esprilere epeyce güldüğümü de belirteyim. Ancak gündemi şenlendiren bu hadiseyi biraz geriye çekilip “acı gerçekleri” ortaya koyan rakamlara da bakarak değerlendirmek de mümkün.

 

Tamam, yorumcu çamı orman ölçeğinde devirdi

 

Tamam, kazmayı vurduğu taştan çıkan sese cevap yetiştirirken “özrü kabahatinden büyük” diyenleri haklı çıkaracak bir tavır sergiledi.

 

Yazının Devamını Oku

O böreği görünce uyanacaktık ey okur!

19 Ekim 2016
DAMACANA sudan mobilyaya...

Meyveden sebzeye...

İstanbul’da yaşayanlar yüzde 10’dan başlayan, yüzde 20’ye uzanan bir zam dalgasını göğüslemek durumunda.

Niye peki?

Çünkü nakliye maliyeti roketlendi sevgili vatandaş...

Yazının Devamını Oku

Bu ülke ‘fidanı’ öğrenciyken eğer

17 Ekim 2016
“AĞAÇ yaşken eğilir” demişler ya; çocuk yaşta eğilmeye zorluyorlar hap kadar çocukları işte...

 

Haklının değil güçlünün, emek verenin değil arkası sağlam olanın, hak arayanın değil silahla kapıya dayananın önünde eğilmelerini istiyorlar...

 

‘Proje Okul’ öğrencileri bilimde, teknolojide, sanatta ilerlemelerini sağlatacak eğitimi alırlar mı bilmiyorum ama ‘yurttaşlık bilgisi’ni bu erken yaşlarında en doğru şekilde kavramaları sağlanıyor!

 

Mesela Kadıköy Anadolu Lisesi (KAL) öğrencileri, öğretmenlerinin gönderilmesine, okullarının köklü kimliğine ve ruhuna müdahale edilmesine karşı çıktıklarında hak arayanın kapısına polis dayanacağını öğrendiler bu 2016-2017 eğitim yılında!

 

Malumunuz, çocuklar bir süredir okullarında yıllardır görev yapan öğretmenlerinin (Toplam 71 öğretmen!) gönderilmelerine, okulun geleneksel günlerinin, törenlerinin, eğlencelerinin engellenmesine vesaireye karşı çıkıyordu...

Yazının Devamını Oku

İyi başlamak yetti

16 Ekim 2016
GALATASARAY dişli, kırılması zor bir rakip karşısında “lig konusunda niyetini belirleyici” türden bir maça çıktı Ankara’da.

Gençlerbirliği geçen haftalarda mağlubiyet görmeyen takımlar arasında bulunan, ligin “başaltı” takımlarından biri; az atıyor ama az da gol yiyor.

 

Dünkü maça kadar kalesinde sadece 3 gol görmüş, kontrolü kaybetmeyen türden rakibe karşı kararlı, dikine oynayan, hücum hattında baş döndüren bir rotasyonla açtığı gedikleri iyi değerlendiren bir G.Saray gördük. İlk 10 dakikada Eren’le iki kez yoklama aldıktan sonra 15’inci dakika dolmadan öne geçmeyi de başardı bu kararlı tutumu sayesinde.

 

JAMAİKA TARZI ÇIKIŞ

 

 RİEKERİNK’le birlikte genlerinde bulunan hücum zenginliğini hatırlayan bir takıma dönüşen Galatasaray’ın hücum neferleri Bruma aracılığıyla golle noktaladıkları pozisyonda Jamaika’nın 4x100 bayrak yarışı takımı gibi çıktı...

 

Yazının Devamını Oku

Sağ ol Bob Abi, bir tanesin

15 Ekim 2016
NOBEL Edebiyat Ödülü’nün Bob Dylan’a verildiğini duyduğumda verdiğim ilk tepki “Gordon Ball’un gözü aydın” demek oldu.

Kimdir Gordon Ball ve neden gözü aydın olsun?

 

Gordon Ball bir edebiyat profesörüdür ve 1996’dan beri üşenmeden her yıl Bob Dylan’ı Nobel’e aday gösteren kıymetli bir şahsiyettir.

 

Bir ara Beat kuşağının simge isimlerinden Allen Ginsberg’in çiftliğini yönetmek gibi ziyadesiyle ilginç bir işe de soyunmuş olan Gordon Ball, Dylan’a kafayı takmış akademisyenlerin, entelektüellerin tipik bir örneğidir.

 

Bob Dylan’ın “sırrının” peşinde koşmaktan helak olmuş, tuğla gibi kitaplar yazmış, analizler, formüller, tezler üretmiş olan ordunun bir neferidir.

 

Yazının Devamını Oku

Çatladıkapı alınmasın da

12 Ekim 2016
CUMHURBAŞKANI Erdoğan dün “Eyy dünya sana söylüyorum, Amerika sen anla” noktasından kızdı:

“Biz devletiz be! Burası Çatladıkapı Muhtarlığı değil...”

 

Erdoğan’ın Çatladıkapı Muhtarlığı’na ilk yüklenmesi değildi bu!

 

Benim gibi hafızasında anormal anları depolayanlar daha önce de bir canlı yayındaki (Ülke TV, Sıradışı programıymış. Kontrol ettim!) benzer çıkışını anmış olabilir.

 

Ağustos 2013’te Başbakan olan ve o dönem ağırlıklı olarak Mısır’a yüklenen Erdoğan, “dış politikamızdan rahatsızlık duyan devletlere” şunları söylemişti:

 

Yazının Devamını Oku

Ne mi oldu? Analar ağladı bu oldu

10 Ekim 2016
ASIRLAR, yıllar önce değil, 16 ay önce bu toplum bir koalisyona kapı aralamış, uzlaşma ihtiyacını Meclis aritmetiğine yansıtmıştı.

Uzlaşılamadı, toplumun fay hatlarını hedefleyen bir mikser çalışmaya başladı, şiddet sözü bastırdı.

 

Toplumu sarsan ilk eylem 20 Temmuz 2015’te geldi. Suruç’ta Abdurrahman Alagöz adlı IŞİD’linin intihar saldırısında 34 can gitti, 100’den fazla vatandaş yaralandı.

 

Sonra... Kasım 2016 seçimleri için son düzlüğe girilmişken 10 Ekim’de Ankara’da, gar önünde, bu kez Yunus Emre Alagöz ve bir başka IŞİD’li ülke tarihinin en kanlı, en fazla can alan saldırısını gerçekleştirdi.

 

Saldırganların dışında 107 masum can verdi, yüzlerce kişi yaralandı.

 

Yazının Devamını Oku