Kanat Atkaya

Bir kaza yalanının izinde

27 Mart 2018
BİR ay önce, 27 Şubat’ta, saat 17.30 sularında mesaisini tamamlayan vatandaşlar metroya ulaşmaya çalışırken bir kaza yaşandı.

İstanbul’da ağırlıklı olarak beyaz yakalıların” ve İTÜ öğrencilerinin kullandığı Ayazağa metro istasyonunda yürüyen merdiven çöktü.

Mehmet Ali Erik adlı vatandaşın yürüyen merdiven tarafından yutulduğu kazaya gerekli birimler müdahale etti, 1 saat süren çalışmanın ardından yaralı kurtarıldı.

Bazı haberlerde görgü tanıklarının herhangi bir uyarı görmediklerini, kaza sırasında da merdiveni onlarca kişinin kullandığını söyledi.

‘BEN UYARMIŞIM ABİCİM!’

Metronun çatı kuruluşu İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise farklı bir olay anlattı. Belediyeden yapılan açıklamada kurumsal bir dil kullanılarak “Ben uyarımı yapmışım abicim, binmeseydi o da merdivene” manasına gelen şu ifadelere yer verildi:

“Maslak Ayazağa Metro İstasyonu’nda 17.30 sıralarında bakımı yapılan yürüyen merdivenin önündeki uyarı-koruma tehlike uyarı tabelasını dikkate alamayan bir vatandaş, yürüyen merdivene binmiştir. Bu sırada hizmet vermeyen ve bakımı yapılan merdivende tambur boşalması meydana gelmiş, basamaklar çökerek vatandaş merdiven altına düşmüştür...”

Bu açıklamayı okuyanlar haliyle “Belediyenin yalan söyleyecek hali yok. Vatandaş uyarıyı dikkate almamış, başına iş açmış, neyse yine ucuz atlatılmış” deyip geçti.

Ama dün yayınlanan güvenlik kamerası kayıtlarına bakınca kimin doğruyu söylediği karıştı;

Yazının Devamını Oku

Göbeklitepe iç yakar ama şaşırtmaz

22 Mart 2018
ŞANLIURFA’da, Harran Ovası’na hâkim bir tepede bulunan Göbeklitepe, insanlık tarihini değiştirecek derecede önemli arkeolojik buluntular içeriyor.

Dünyanın en eski ve en büyük tapınma merkezi olarak nitelendirilen Göbeklitepe için Tarihin sıfır noktası” değerlendirmesi yapılıyor.

2014’te kaybettiğimiz Prof. Klaus Schmidt’in başkanlığında yürütülen çalışmalarda ortaya çıkanların değerini ölçmek mümkün değil; o derece kıymetli...

İşte bu kadar önemli, üzerine titrenilen Göbeklitepe son olarak bir “beton dökme” vakası ile gündeme geldi.

Klaus Schmidt’in eşi Çiğdem Köksal Schmidt’in “Benden başka kimsenin canı yanmıyor mu?” diye isyan ederek paylaştığı fotoğraflarda iş makinelerini görmek mümkün.

Canımız yandı mı? Evet.

Şaşırdık mı? Ooof, of... Ne yazık ki hayır...

Biz ki...

Antalya Akseki’de Selçuklu dönemine ait sarnıçları düzleyip üstüne TOKİ dikmiş milletiz...

Yazının Devamını Oku

Küçük, küçücük bir dev problem

20 Mart 2018
ÂDET olduğu üzere okuyana “Aman haydi, inşallah” dedirten türden bir “misyon” belirlemiş okulumuz kendine:

Öğrencilerimizin temel akademik bilgi ve becerilere sahip olmalarının yanı sıra kendisine ve başkalarına değer veren, okulu ve öğrenciyi, bilgiye ulaşma yollarını önemseyen moral ve ahlaki değerlere, sanat ve insanlığa sahip çıkan birer birey olmaları için çalışıyoruz...”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın web sayfasında yayınlanan metne göre Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Kömürlü Ortaokulu için hedef bu... Veya düştüğü yerden kalkmaya çalışan cümleden bunu anlıyoruz diyelim...

İyi, güzel, pek şahane...

Fakat “başkalarına değer verme” konusunda “biraz” sıkıntı var...

DHA muhabiri Murat Aydın arkadaşımızın dün yayınlanan “Okul bahçe duvarını yemek masası yaptılar” haberi “büyük gelişmelerle dolu gündemde küçük bir eğitim sistemi problemini” işaret ediyordu.

36 TABLDOT MESELESİ

Olaylar şöyle gelişiyor...

Allahuekber Dağları’nın yamacında, Erzurum merkezine yaklaşık 160 kilometre uzaklıktaki 350 nüfuslu Yanıkkaval’daki okul öğrenci sayısının 40’ın altına düşmesi nedeniyle kapatılıyor.

Yazının Devamını Oku

Kazanan yok peki kaybeden?

18 Mart 2018
SÖZ konusu Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti olduğunda hadisenin “hayati” olması için aslında puan durumundaki vaziyete bakmak bile gerekmiyor.

Her koşulda heyecanı, gerilimi cepte olan ezeli rekabette bu kez Galatasaray rakibini saf dışı bırakmak veya bulunduğu noktada bırakmak, Fenerbahçe ise rakibine çelme takarak yukarı tırmanmak için sahadaydı.

Puan tablosu üç ihtimalin ikisini Galatasaray için cazip hale getiriyordu; ancak Kadıköy’de şampiyonluk kupası kaldırmak gibi “tatlı hatıralar” olsa da bir de 19 sezondur elde edilemeyen deplasman galibiyeti meselesi vardı bir de.

Maç “kaybetme acısının kazanmanın keyfinin önüne geçtiği” ruh haliyle şekillenerek başladı.

İlk 45 dakikanın büyük bölümü neredeyse kaleciler hariç iki takım oyuncularının orta saha yuvarlağına sığacağı şekilde “aşşşırı kontrollü” geçti.

Gomis’in birbirinin kopyası iki pozisyondaki şutları ve Soldado’nun pozisyonu dışında gol bölgelerinde büyük bir heyecan yaşanmadan ilk yarı sona erdi.

RUS RULETİ GİBİ

İkinci yarı Galatasaray’ın üst üste yakaladığı pozisyonlarla başladı ve maçın hikayesi Rus ruletine doğru evrildi.

İlk yarıda iş çıkışı köprü trafiği gibi sıkışık olan orta sahalar ekspres yola dönüştü, iki tarafta golü kokladı ama kopartamadı.

Yazının Devamını Oku

Milli ve yerli tezgâh

15 Mart 2018
“GÜNAHLARA boğuldum ve cennetten kaçtım sana/ Değerlimsin en değerli, mutluluk hazinesi/ Bir korsanım, kaybetmeye korktuğum hazinemsin/ İnsanlığı katlederim ulaşmak için sana...”

Bu müzikal manada berbat şarkıyı söyleyen genç adam neyse ki “insanlığı katletmek” yerine bir saadet zinciri kurmakla yetindi ve 77 bin kişiyi dolandırıp kirişi kırdı...

Çiftlik Bank’ın kurucusu olarak hızla yükselerek kaybolan Mehmet Aydın’ın arabesk rap” tarzı şarkısının videosunu paylaşan arkadaşım “Yok artık!” notunu eklemişti.

Arıcılıkla uğraştığını, bilgisayar yazılımcısı olduğunu söyleyen 20’li yaşlarındaki genç, bir anda “Çiftlik Bank” projesiyle belirdiğinde kimse “Yok artık!” dememişti.

“Sanal ineği gerçeğe çevirip hepinizi zengin edeceğiz” denildiğinde kimse “Yok artık!” dememişti.

“Sanal tavuk”, “sanal inek” vb üzerinden kurulmuş tezgâhın “Dinle evlat, derdin memleket ve milletse gönlün geniş, duruşun elif gibi dimdik olmalı” diye başlayan reklam filmlerine kimse “Yok artık! Yerli ve milli soslu dolandırıcılık” dememişti.

Varını yoğunu satıp “1000 TL’ye bir yılda en az 2 bin 200, hatta 2 bin 800 TL kazandıracağım” diye koşan kimse “Yok artık! Bu ne ballı börek!” dememişti.

Göstermelik tesis açılışlarında “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir” diye nutuk atan oyuncuya kimse “Yok artık! Ne alakası var kardeşim sığır tesisiyle Filistin davasının?” dememişti...

Mehterin tavuk gıdaklamalı ve elbette rap tarzı şirket marşına karıştığı törenlerde protokole koşanlar arasında belediye başkanları, kaymakamlar, kamu görevlileri de vardı.

Yazının Devamını Oku

‘Tek taksimetre, tek millet’ gazı

13 Mart 2018
KLASİK, hem de en klasiğinden bir “inkâr ve tehdit” söylemiyle baş etmeye çalışıyor taksiciler yeni rekabet ortamıyla...

Tehdit, darp, bıçaklı saldırı, kurşunlama şeklinde dramatik bir ivme kazanarak şiddet boyutu da kazanan “Uber” tepkilerinde dünkü durak Adliye Sarayı idi.

“İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Uber’e Karşı” davası için Çağlayan’da toplanan şoförler ve plaka sahipleri adına başkanlık makamındaki Eyüp Aksu konuştu.

Taksicilerle bunca yıllık hukukumuz var, zaman içinde ahbap olduklarımız var, kalpleri kırılsın istemem ama Aksu’yu dinlerken “Olayı hiç anlamamışsınız” dedim içimden.

Tehdidin bini bir para...

Yargıya, siyasete, iç güvenliğe ve hatta “uluslararası güç odakları”na tehditler havada uçuşuyor:

“Avrupa ülkelerinde taksicilerin eylem yaptığı sağı solu yakıp yıktığı gibi eylem yapmak istemiyoruz. Eğer Meclisimiz bu konuda çalışmazsa, adalet farklı bir karar verirse taksi esnafının sabrı taşar. Taksi esnafı ekmeği için her şeyi yapar...”

ZEYTİN DALI NE ALAKA?

Bu arada

Yazının Devamını Oku

Kan, ter, göz yaşı

12 Mart 2018
TAM bir “kasap et derdinde, koyun can derdinde” maçı olacağı belliydi.

Galatasaray iki yakın takipçisi ve ezeli rakibinin kazandığı haftada, tam da derbi öncesinde, tamamen galibiyete odaklanacaktı.

Peki Konya ekibi?

Kurtarıcı teknin direktör olarak takımı yeni devralan Sergen Yalçın, maç öncesinde “Vallahi ne oynayacaklar ben de merak ediyorum” diyordu.

Galatasaray defansı efsanevi duran top zaafından bir örnekle başladı maça. Kalesinde golü görmesi için bir dakika geçmesi yetti.

Peki sonra?

Galatasaray yüklendi, kaçırdı, direğe takıldı, müthiş kurtarışlarına bir de penaltı kurtarışı ekleyen kaleci Serkan’ı geçemedi. Ha, bir de maçın karakteristik özelliği olarak Volkan Şen yattı, kalktı, yattı kalktı...

Fatih Terim ikinci yarıya derbide cezalı duruma düşen Mariano’yu Linnes’le, aksayan Donk’un yerine de Sinan Gümüş’ü sürdü sahaya.

İkinci yarının ilk bölümünde rakibini esnetmeyi bile başaramadı Galatasaray ancak 60’ıncı dakikadan sonra baskıyı artırdı ve 69’uncu dakikada da

Yazının Devamını Oku

Altlık olarak çıplak gerçek

8 Mart 2018
KÜRSÜLER, mikrofonlar dolup taşar, söylevler coşup koşar bugün...

Gömlek yakaları balenli irili ufaklı siyasetçiler, kanaati kendinden menkul önderler karanfil olur dinleyicilere yağar bugün...

8 Mart dolayısıyla kadınımızın toplumdaki yeri tarihsel süzgeçlerden geçirilir bugün...

Süzgeçten geçirildikten sonra âdettendir, dertleri, sıkıntıları da sayılır dökülür ve öyle soğutulmadan servis edilir bugün...

PLAKET ARKASINA SIĞINMAK

Gülse Birsel’in deyişiyle “yükselmesini engelleyen görünmez cam duvarları tuz buz etmiş kadınlara” kayıtsız kalamadıkları için sundukları plaketlerin, buketlerin arkasına sığınan çok tip göreceğiz bugün...

Bu yalandan törensel yaklaşımlara gün boyu dayanabilmeniz için “altlık” olarak bazı “çıplak gerçekleri” paylaşmak gerek bu durumda...

Bugün atılacak nutukları 2017’deki vakalara bakarsak en az 1, Şubat 2018’deki vakalara bakarsak en az 2 kadın hiç bilemeyecek.

2017’de 409 kadın cinayete kurban gitti.

Yazının Devamını Oku