×
Kasımpaşa ve Gaziantepspor, Fenerbahçe karşısında öylesine açık ve “Rakip nasıl olursa kazanır” felsefesinde oynadı ki sarı lacivertliler becerikli olsa dün skoru 4-0 yapabilirlerdi. Lens ve Volkan Şen’in önde, Van der Wiel ve Hasan Ali onların arkalarında o kadar çabuk rakip sahaya geçiyordu ki Fenerbahçe adeta bir kontratak futbolu oynuyor görüntüsü veriyordu.
‘SKORA KANMAYIN’
Eğer bu ataklarda Volkan ve Ozan pozisyonları değerlendirse Fenerbahçe bu kadar zorlanmaz, sonlara doğru Advocaat’ın yüzü allak bullak olmazdı. Gerçek şu Fenerbahçe set oyununda etkili değil. Blok halde rakip kaleye gitmede zorlanıyor. Defans arkasına atılan toplar ve ani ataklarla gol arıyor. Geçen hafta 5-1’lik Kasımpaşa maçı sonrasında bu sütunda ‘skora kanmayın’ başlığı altında ‘Lens’te ısrar eden Emenike’yi yedek bırakmayan ve Volkan Şen’i takımın itici gücü yapan Advocaat’ın artık, veteranlara, toklara değil, açlara yer vermesi gerekir’ diye yazmıştım.
ADVOCAAT iNANMALI
"Ekip olmak” ile “takım olmak” farklı şeylerdir. Fenerbahçe, bir takım ama bir ekip değil hala. Ekipte; sorumluluk var, oyuncuların dürüstlük ve güven duygusu, heyecan verici amaçlara odaklanma, alternatif yollar deneme, yapıcı rekabet ve her futbolcunun Fenerbahçeli olmaktan duyduğu haz vardır. Takımda herkes sıradandır, sadece işine odaklanır. Küçülmeye giden iki takımın maçıydı. F.Bahçe idari, Kasımpaşa mali açıdan. İki takım da 1 puana sahip, psikolojik olarak dağınık. Ummadıkları yerdeler ama yukarı nasıl giderler, bilmiyorlar.
VOLKAN MI BU TAKIMIN LiDERi?
Bursa ve Trabzon’daki Volkan Şen’i hatırlar mısınız? Takımın lideri midir yoksa problemi mi? Bugün Fenerbahçe’de maçın kaderine etki edecek en birinci oyuncu, Advocaat’ın gözdesi, kurtarıcı, risk alan biri yani 1 numara. Gol kralları Van Persie, Fernandao formaya hasretken Sow, Asya’da ağırlaşan bedenine uygun yerde kulübedeyken Volkan Şen, Fenerbahçe’nin yıldızı. Volkan Şen mi büyüdü yoksa Fenerbahçe’nin kadrosu mu küçüldü?
F.bahçe, Pereira’nın genlerini bozmuş, saldıran takımı bozan takım haline getirmişti. Hücumcu bildiğimiz Advocaat da aynı yoldan gidiyor. Üç defansif orta saha ile maça başlamak, oyuna kendi karakterini koyamamak, Advocaat’ı dün akşamki 5 gole rağmen tartışılır yapacak. Dün akşam Fenerbahçe’nin rakibi Kasımpaşa dışında hangi takım olursa olsun, sarı lacivertliler bu skoru rüyalarında görürdü.
Lig tarihinin en kötü başlangıcını yapan ve 3 maçta 8 puan kaybedip maç kazanamayan Fenerbahçe'nin genlerine ihanetini nasıl sorgulayacağız? Kötü yönetim, geç yapılan teknik direktör değişikliği, futbolcular arası iletişim ve sevgi kopukluğu.
ATLETiKLER AMA...
Takım olamadılar, heyecanları yok. Ünlü Fransız futbolcu Eric Cantona "Ben belli bir takıma karşı değil, yenilgiye karşı oynarım" derken kazanma ruhu ve profesyonelliğin tarifini yapıyordu. Rakip ilk defa Avrupa Ligi'ne katılan, başarıya aç futbolcuların takımı. Atletik, çabuk, koşan, ani ve hızlı atak geliştiren, hanım evladı gibi değil, Cantona ruhuyla oynayan bir ekip. Ama gerçek şu ki sıradan bir ekip.
Haydi Van Persie, Nani, Alves, Diego gibi veteranları alıyorsun reklam olsun diye, anladık. Ama yolcu ettiğin Emenike, Sow, Stoch gibi isimlere dönüş vizesi vererek F.Bahçe'yi istenen hedefe nasıl götüreceksin?
Getirdiği yeni hoca Guardiola olsa bile bu gecikmenin Fenerbahçe’ye bir bedeli olacaktı. Ve oluyor. İki haftada kaybedilen 5 puan. Dedim ya bu takım hala Pereira’nın takımı. Portekizli, Fenerbahçe’nin genleriyle oynamış, tarihi boyunca atak oynayan ülkenin en iyi ekibini savunmacı yapmıştı.
Dün akşam Kjaer, Neustadter, Skrtel gibi çok uzun adamların arasında kısa bir Welliton’a nasıl iki kafa golü attırır bu savunma? Böyle paylaşım olmaz. Geniş alanların oyuncusu, deplasman performansı yüksek Emenike’yi kademeli kapanan Kayseri defansı üzerine salarken, Fernandao ile Van Persie’yi Kadıköy’de kulübede oturtmak Advocaat’ın yapmak istediğini bilmemesi değil, nasıl yapacağını bilmeyişinden kaynaklanıyor.
HEYECAN ŞART
Fenerbahçe ciddi gol pozisyonlarına girmeden hatalar yaparak goller yedi. Becerilerin değil hataların maçıydı. Ne yapacağını kendisinden başka kimsenin bilmediği, sadece uzaktan attığı şutlarla dikkat çeken Stoch gibi, Alper gibi hızlı, derin, çabuk pas kullanarak değil rakibi ve sahayı top oynayarak geçen isimlerle Fenerbahçe maça yanlış kadroyla çıkmıştı. Bence Fenerbahçe’de futbolcu sorunu yok. Hem idari, hem teknik yönetim sorunu var. Advocaat’a zaman, futbolcusuna moral ve heyecan lazım.
Futbol adına skora gitmenin en kestirme yolunun kontratak olduğunu gösterir bir maçtı. Dağınık bir defans ve defansa destek vermeyen bir orta alanla Muslera’nın G.Saray’ın savunmasındaki en temel oyuncu olduğunu herkes kabul etmeli.
Cimbom, Karabük maçında olduğu gibi dün de karşılaşmayı domine eden taraf değildi. Trabzon’da, milli takımda ve G.Saray’da büyük işler yapan Selçuk’un bu çöküşüne akıl sır erdirmek mümkün değil. Sanki Burak, Çin’den Selçuk’a eski pasörüne davetiye yolluyor. Hırvat maçı öncesinde Terim’in açıkladığı milli takım, büyük risklere ve Terim’in yuvaya dönüş hazırlığının hesabı olabilir. Neyse...
2. YOLCU RİEKERİNK
BEN Fenerbahçe’nin biletini kestiği Pereira’dan sonra ikinci büyük yolcunun Riekerink olduğunu söylüyorum hâlâ. Galatasaray takımına hiçbir taktik katkısı yok, oyunu okuma kabiliyeti, oyuncuyu kenardan motive yeteneği sıfır. Eren Derdiyok sakatlanıp çıktığında, skor 1-1’ken takıma kattığı futbolcu Bursaspor’un eski orta alan oyuncusu Josue. Bakar mısınız şu işe? 4-6-0 sistemi veya tek santrafor Bruma.
Futbol, seyircisiz futbol değildir. Karabük de önümüzdeki 3 maçını kendi stadında seyircisiz oynayacak. Seyirciye tribünleri yasaklamak futbola ilginin zaten bittiği bir ülkede çok vahim sonuçlar verecektir. Eren Derdiyok uzatmanın uzatmasında attığı golle Galatasaray’ın derdini bitiremez.
GÜNLERİ SAYILI
Riekerink, Pereira’dan sonra ikinci yolcudur... Yolcudur çünkü inanmıyor. Hem başaracağına hem de Galatasaray’ın teknik direktörü olabileceğine...Lige yeni çıkan Karabük önünde kariyersiz bir Igor Tudor’dan çok daha iyi kadroya sahip olduğunun farkına varamıyor, takımı formatlayamıyor ve yarışmacı bir teknik adam görüntüsü veremiyor. Bu nedenle bugün değilse de yarın gidecektir.
KARABÜK SINIFI GEÇTİ
Bakmayınız attığı 4 gole, dünkü Beşiktaş geçen yıldan daha zayıftır. Siyah beyazlı ekip başta Gomez olmak üzere gidenlerin yerini dolduramazsa şampiyonluk yarışının önde gideni olamaz. Hele de Şampiyonlar Ligi’nde gruplarda averaj takımı olmamak için, Tolgay’dan Sosa, Cenk’ten Gomez yaratmaya kalkmasın kimse. Şenol Güneş yerini ve futbol kimliğini belirleyecektir düşünüyorum. Bu sezon Tolgay ya yıldız olacak ya da kaybolup gidecek, sıradan bir lig oyuncusu olacak. Maçın daha başında Oğzuhan’ın art arda 4 bileşik hareketi ve nefis golüyle öne geçen Beşiktaş hiç stres yaşamadı. İlk yarı sonunda Alanya savunmasının hatası ve Cenk’in uyanıklığıyla Olcay attığı golle maçı ve işi bitirdi.
NECiP EN iYi YARDIMCI OYUNCU
ÜZÜNCÜ golü getiren penaltı kararı bence ağırdı. Dördüncü gol herkesin “Aman Allah” demek istediği ama pasif görüntüdeki iki ismin, Tolgay ve Cenk’in eseriydi. Lige başlarken gerçek şu; Quaresma ve Olcay kenarlarda, Tolgay ortada, Cenk de hücumda istenen seviyede değil. Sağ bek Beck geçen yılki performansının üstünde. Quaresma ve Olcay altında. Marcelo, Oğuzhan ve Atiba kaldıkları yerlerden devam ediyorlar. Cenk, ilk 11 oyuncusu olmaktansa hamle oyuncusu olmaya daha yatkın. Necip, bir yıldız değil ama çok yıldızın yokluğunda Oscar’lık bir en iyi yardımcı oyuncu.
SOSA VE GOMEZ BULUNMALI
Fenerbahçe’yi Fenerbahçe gibi oynatamayan, cesaretine değil korkusuna itimat edip rakibi durduran bir formata sokan ve hiç kupa alamadan ülkesine dönüş biletini alan Pereira’nın sarı lacivertlilere hiçbir şey veremeyeceğini Dimitri geçen Ağustos’ta söylemişti.
68 yaşın büyük tecrübesine, agresif futbol yapısına saygı duyulacak Dick Advocaat’ın yapacağı tek şey; Fenerbahçe’nin ülkenin en büyük kulüplerinden ve her zaman kazanmak isteyen, saldıran bir takım kimliğine bürünmesine sağlamasıdır.
Monaco’dan 2, Fenerbahçe’den 3-4 gömlek aşağıda olan Grasshoppers önünde teknik direktör ben olsaydım Fenerbahçe aynı skoru alırdı. Geçen sene savunma ağırlıklı top oynadığı için eleştirilen Pereira bu sezon transferde 4 savunmacı, 1 orta saha oyuncusu aldı.
4-3-3 ve 4-4-2 sistemlerinde hücum felsefesini öne çıkaran bir takım kurmak isteyen Advocaat, elindeki kadroyla bunu becerebilir mi? Fenerbahçe’nin ofansif orta alan ve hücum bölgelerinde ciddi sıkıntıları var. Advocaat gibi meslek hayatının son bölümündeki Van Persie ile motivasyonu kaybolmuş Fernandao ile bu işlerde biraz zor görünüyor.