İlhan Söyler

Başarmak zorundasınız

16 Mayıs 2007
G.SARAY Yönetimi tam 15 kişi... Ama kimileri koltuk, kimileri icraat peşinde... G.Saray için çalışanları saymaya kalksanız bir elin 5 parmağını geçmez. Adnan Polat, kulübün kalbi olan futbolu değil, G.Saray’ın mali portresini düzeltmek için çabalıyor. Futbolu da gençlere ve bu işi bilenlere bırakmış, gözü kapalı "Ben borçları temizleyeceğim" diyor...

İşte Adnan Polat’ın Florya’yı teslim ettiği adam; Haldun Üstünel... Yanlış anlaşılmasın ama "Her işe Haldun" koşuyor. Futbolcunun canı sıkılmış, Haldun orada. Arda sakatlanmış, Haldun orada. Para konusu çözülecek, Haldun çöz... Eee bir gerçek var, bu adam da işini yapıyor be kardeşim!!!

Bakın, G.Saray kötü neticeler alıyor, bırakın onu Florya içten içe kaynıyor. Ama yönetim ceza keseceği yerde sanki futbolcuları ödüllendiriyor. Geçen sene "Para... para" diye inleyen G.Saray’da şimdi alacaklar aynı gün tahsil ediliyor. Dün de bu dediklerimizin aynısı oldu.

Taviz yok

G.Saray şampiyon değil, prim yok, neşe yok, ama mali disiplinden taviz de yok. Yani paralar hesaba yattı. Şimdi, Sayın Erik Gerets sizden kimse kalkıp Avrupa’da kupa ya da mucize başarmanızı beklemedi. Artık G.Saray’ın önünde hayati 2 maç kaldı. Mösyö bu takımı şampiyon yapamadın, bari bu yıl ikinciliği yani Şampiyonlar Ligi vizesini al da, şu adamları ve kendini mutlu et. Gidersen de aslanlar gibi git...

Gelelim takımın beyni futbolculara... Sayın Necati, Ümit Karan, Sabri ve yabancılar, sesimi duyun. G.Saray’ın son 2 maçında yüreğinizle oynayıp, 32 haftada güldüremediğiniz şu idarecilerin yüzünü 2 maçta güldürün...

Herkes sizden önce Fenerbahçe daha sonra Bursaspor maçını kazanmanızı bekliyor...

Bir eliniz yağda, bir eliniz balda... Bunu başarmak zorundasınız beyler...
Yazının Devamını Oku

Gereksiz telaş

14 Mayıs 2007
KADERE bak... Geçen yıl Galatasaray, son dakikalarda gol atıp, neşesini buluyordu. Ama bu yıl son dakikalarda yediği gollerle kederine razı oldu... Aslında Galatasaray, iyi futbol oynadı. Ama gelin görün ki, bazı yerler işlemeyince hedeflediği ikincilikten bir anda uzaklaştı.

Galatasaray’ın attığı gole bakılırsa, orta alanda bir faul hareketi vardı. Hakem, avantajı bekledi ama top Sivasspor’un ayağına gelmeden uzun topa koşan Ümit Karan golü attı. Bundan sonra hakemin kararı da değişti. Oyundan koptu. Hep ters kararlar vermeye başladı.

Galatasaray, hayal ettiği ikinciliği yakalayacaktı. Ama derler ya ’kaderin işi’. Son dakikada muhallebi yerken bir anda kırıldı dişi... Galatasaray gibi bir takım, oyunu önde götürüyor, sonra ne olduysa paniğe kapılıyor. Sanki, acemiler mangası gibiydiler.

İşte burada bir çift sözüm Erik Gerets’e olacak... Usta futbolculara sahipsin. Oyunu yavaşlatmaya çalıştırsan, topu kenarlara attırsan, pas yapmayı fazlalaştırsan, oyun da istediğin gibi biterdi. Ama telaşa kapılırsan olacağı da bu olur. Birçok deplasmanlarda olduğu gibi...

Yeni yıldız Topal

Galatasaray, puan kaybetti. Bana göre bir oyuncu kazandı. Yeni yeni oynamaya başlayan Mehmet Topal, bana göre sahanın yıldızıydı. Hem top çalmasını bildi, hem de servis yapmasında kusursuzdu. Inamoto yanında genç Mehmet Topal olduğu için o da iyi bir oyun sergiledi.

Galatasaray için en tehlikeli bölge arkaya atılan uzun toplardı. Zaman zaman da gedik verdi. Sivasspor’un Milli Takım’a çağrılan yıldızı Mehmet Yıldız bir havalarda! Song’la girdiği her mücadeleyi kaybettikten sonra ya hakemle, ya da diğer oyuncularla oynamaya çalıştı.
Yazının Devamını Oku

Gerets'in inadı

7 Mayıs 2007
RESTAURANTLARDA yemeğini yersin, ondan sonra da garson sorar "Meyve yaptıralım mı? Serpme mi olsun?" diye. Alıp almamak sana kalmış. İşte Erik Gerets Sakarya maçından sonra Antalya karşısına "serpme" bir takım sahaya sürdü. Sakarya maçında iyi oynayan Mehmet Güven, Mehmet Topal’ı kesmemek ve İnamoto’ya yer açmak için takımı bozmadı. Sakarya maçında gol atıp da iyi oynayan Mehmet Güven’i hücumun sağ kanadında yer verip "Sen burada oynarsın" diyerek sahaya sürdü. Bir kere bu gencin kanatta oynayacak yeteneği yok. Adam orada oynayamaz, çünkü orada oynamak için patlama gücü lazım. O da Mehmet’te yok. O çocuğu da yok etmek için en son buraya koymak gerekir. Onu da zaten Gerets yaptı. Sabri bekte oynarken Mehmet’in kanatta ne işi var?

Belki Gerets, Mehmet’i oyundan alacaktı, ama İnamoto’nun kötü olması Mehmet’in sahada kalmasını sağladı. Bu Song Sakarya maçından sonra niye ilk 11’de başlamadı? Adam 2 ay sonra çıktı aslanlar gibi oynadı. Eee böyle bir oyuncun varken niye kenarda oturuyor. İnadından vazgeç Gerets, başla Song ile. Kimse sana "Emre niye yok?" demez.

Gerets’in dün geceki hataları saymakla bitmedi. Yine kararsızlık içinde kalan Belçikalı, kendi bildiğini okudu ve sahada gözükmeyen Necati’nin yerine takımdaki tek gol ışığı Ümit Karan’ı çıkartınca, kendi çıkış yollarını kapatmış oldu. Ümit de çıkarken "Ne yaptın hocam?" der gibiydi.

Yılmaz’ın farkı

Bugüne kadar bırakın şampiyonluğu ikinciliği bile hayal edemeyen G.Saray’a rakipleri eskortluk yapıp "Sen buyur" diyorlar ama nerede... G.Saray inatla potaya girmek istemiyor. Buna şampiyonluk yada ikincilik deyin, o size kalmış. Ama size söyleyeyim bu takım üçüncülüğe bile razı.

Yılmaz Vural uyanık adamdır. G.Saray’ın nasıl oynayacağını biliyordu. Yalnız bir düzen içinde kalmayıp, futbolcuların saha içindeki oyun kalıplarını bile değiştirecek zekaya sahip. Oyunun bütününde de bunu yaptı. G.Saray oyuncu değiştirdi. O da kendi takımını bölümlere ayırdı.

Peki soruyorum, bu Yılmaz’ın isyanı haklı değil mu? Bu adam niye G.Saray yada F.Bahçe’de değil de Anadolu’da mucizeler yaratıyor. Adam zeka küpü. Alınmayın ama, Tigana’nın, Gerets’in, Zico’nun Yılmaz’dan ne fazlası var? Pardon, Yılmaz’ın onlardan fazlası var. Bana inanın. Onun elindeki malzeme ile G.Saray’ın ki bir mi? Florya’da olanları ona verin, bırakın şampiyonluğu mucizeler bile yaratabilir.
Yazının Devamını Oku

İşte benim savunmam

6 Mayıs 2007
Kayseri’ye kiralık verilen Uğur geri çağrılacak. Sivas’tan alınan Servet, Tomas’ın yanına monte edilecek. Belçikalı hocanın ısrarla istediği Antalyasporlu Volkan Yaman da sol kanadı tapulayacak. GALATASARAY yeni sezon öncesi transferdeki rotasını belirlerken, teknik direktör Erik Gerets üç cephede birden başarıya koşacak bir ekip oluşturmak için düğmeye bastı. Sezon bitmeden Sivasspor’un milli yıldızı Servet Çetin’i renklerine bağlayarak ilk transferini gerçekleştiren sarı kırmızılılar, Belçikalı çalıştırıcının isteği doğrultusunda takımda gençleştirme operasyonuna gidecek. Öncelikle Kayserispor’a kiralık verilen Uğur Uçar, yeni sezon öncesi Gerets’in en büyük gözdesi. Ligin flaş ekibinde başarılı bir sezon geçiren Uğur’un, Galatasaray’ın bankosu olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Antalyaspor’un sol kanadında mükemmel bir performans sergileyen ve ay yıldızlı takıma kadar yükselen Volkan Yaman da Gerets’in transfer listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Belçikalı hocanın ısrarla kadroda görmek istediği Volkan için, "Türkiye’nin en iyilerinden. Soldaki açığımızı onunla kapatmalıyız" demesi, yöneticileri de harekete geçirdi. Gerets, yeni sezonda savunmayı Uğur, Servet, Tomas ve Volkan dörtlüsüyle oluşturmayı planlıyor.

Yetenekli ve genç

Antalyaspor’un bir başka genç oyuncusu Ali Bilgin ve Kayserispor’da yıldızını parlatan Mehmet Topuz için de yönetime rapor veren Gerets, "Transferde renklerimize ihtiyaç duyduğumuz oyuncuları dahil etmek istiyoruz. İsimleri geçen Mehmet Topuz, Ali Bilgin ve Volkan gibi yetenekli genç oyuncular benim oynatmak istediğim sisteme en uygun kişiler. Özellikle Volkan, mutlaka kadroda görmek istediğim bir oyuncu. Kayseri’ye verdiğimiz Uğur kendini geliştirdi, O da Arda gibi sağlam bir şekilde yeni sezonda aramıza katılacak" dedi.

Zirve yarışında sonuna kadar savaşacaklarını da belirten Gerets, sözlerini şöyle tamamladı: "Kadere inanmak lazım. Hayat sürprizlerle dolu. Şunu biliyoruz ki biz bundan sonra maçlarımızı kazanırsak, rakiplerimizin mutlaka kaybedeceği puanlardan en iyi şekilde yararlanırız."
Yazının Devamını Oku

Seçmeler

29 Nisan 2007
ADAPAZARI yolunda gözüm bir ağacın üzerindeki tabelaya takıldı. "Seçmeler" yazıyordu. Stada geldim, tribündeki yerimi aldım. Bir tarafta Süper Lig’de artık misafir olan Sakaryaspor, öte yanda zirvede ezeli rakiplerini takibini sürdüren Galatasaray. Maç başladı, izlemeye başladım. Sahaya baktım, baktım... Birden aklıma o ağacın üzerindeki yazı geldi. "Allah, allah" dedim içimdem... "Seçmeler acaba burada mı?" diyerek tekrar sahaya çevirdim gözlerimi.

Futbol adına bir şey yok. Ne topu alıp güzel bir hareket yapan, ne de oyun kalıbına uyan. "Seçmelere bak" dedim kendi kendime...

Mehmetler ortaya çıkmış. Güven olanı vuruyor, gol perdesini açıyor. Bu kez yine şansını deniyor. Ümit’e çarpan top filelerle buluşuyor. Üçüncüde bu kez sahnede Topal var. O da vuruyor, Ümit’e çarpıp yine gol oluyor. İşte bu kadar... Seçmelerde, hangi oyuncuyu seçeyim diye merak ediyorum. "Bunlar tanıdık, olmaz" diyorum.

Dikkat, adamını kaçırma

Adapazarı’nın sessiz gecesinde Mondragon kalesinden bağırıyor, "Dikkat... Adamını kaçırma. Pas ver. Bas, bas." Sahadaki oyunu seyrederken, bütün muhabbeti de dinliyoruz. Gol oluyor. Kenarda, Gerets fırlıyor ayağa. O da bağırıyor, seviniyor. Sanki, üst üste 5 pas yapmışlar. Kanatlardan rakip sahaya akmışlar ve mükemmel bir gol gelmiş. Nerede...

Sarı kırmızı forma altında ünlüler. Yeşil siyahlı forma altında ise geleceğin futbolcuları. Böyle bir maç. Sanki karpuz alıyorum, "Sağlam mı" diye de kontrol ederek. Seç bakalım...

Goller var. Ama tribünde, "Kim attı?" diye soruyor herkes birbirine. O vurdu, onun ayağına çarptı, o attı. O vurdu, ona değdi, gol oldu. Tiyatroya gitmeye hiç gerek yok. Gel de gülme...

Seçmelere gittim, seçmeleri izledim dün gece. Karpuzları da gördüm, kavunları da...
Yazının Devamını Oku

Kuş uçtu

28 Nisan 2007
GALATASARAY’ı iflasa hep aynı gerekçe sürüklüyor... Aslında "Nedir bu gerekçe" diye sormaya bile gerek yok. Çünkü sorun açıkca ortada. Bilinçsiz transferler ve sorumsuzca yapılan anlaşma ve ödeme şekilleri... Galatasaray Kulübü yönetimde kim olursa olsun bazı yerlerde işi sıkı tutuyor, ama en önemli noktada sürekli lastik patlatıyor.

Şöyle bir kaç yıl öncesine bir bakın. Dönemin Teknik Direktörü Fatih Terim ve Galatasaray’da 2 yıl içinde neredeyse 30 futbolcuya imza atırılıp daha sonra hemen hemen hepsi geri gönderiliyor. Bunlara verilen paralar başkasının değil Galatasaray’ın cebinden çıkıyor ve bir hiç uğruna kül olup gidiyor. Sayalım mı birkaçını... Ali Lukunku, Christian, Horvath... Liste uzayıp gider. Galatasaray’ı aslında batağa sürükleyen acı gerçek bu.

Ve şimdi de son perde; Franck Ribery... Sen uyanıklık yap, adamın parasını ödeme. Bugün öderim, yarın öderim de. Sonra adam kuş gibi uçup gitsin. Ardından da çık, "Ribery art niyetliydi. Sözleşmemiz var. Paramızı çatır çatır alacağız" açıklamasını yap. Bir de davaya gitmeden önce Marsilya sana para teklif etsin, bunu sanki elinde garanti varmış gibi "Hayır ben daha fazlasını isterim" diyerek aç gözlülük yap.

Peki şimdi soruyorum ey G.Saray yönetimi nerede paralar? Hani nerede CAS’tan çıkan tazminat kararı? Nerede 10 milyon Euro? Cevap belli, karar aynı... G.Saray haksız ve üzerine sadece bir bardak su içecek. Bir de bunun üstüne hala diyorlar ki: "Alacağız efendim. Bu iş bitmedi"

Bırakın Allahınız severseniz, "Uçtu uçtu kuş uçtu..."
Yazının Devamını Oku

Ustaların gecesi

23 Nisan 2007
RİZESPOR, "Dipsiz kuyuda merdivensiz kalmıştı." Yukarı tırmanması, hayata dönmesi gerekiyordi. Ve o Rize, maçın 3’te birlik bölümünde Galatasaray’a kök söktürüyor, yukarı tırmanmak için adeta tırnaklarıyla çabalıyordu. Orta sahayı kalabalık tutup, iki tane golcüsüyle de gol yollarına gitmeye çalıştı. Ama Galatasaray, Rizespor’un tırmanışına yol vermek istemedi. Oyunu kenarlara yıktı, yıkınca da Rizespor’un defansı dalgalandı durdu. Usta ayaklar piyasaya çıktı.

Karan, birinci ve ikinci golleri hazırlayan kişi oldu. Necati’nin attığı 2 golde vuruş tekniği ustalığını gösterdi. Orta alanda uzun zamandır forma giyemeyen ve bu sezon başından beri beklemede olan Mehmet Topal, çalışkanlığının yanı sıra top çalmada, oyun kurmada, şut atmada kendini gösterdi. Demek ki, bu gençler oynayınca kendini sahnede göstermesini biliyorlar.

Geleceğe bakmalı

Galatasaray, Ankaragücü maçında orta sahada iyi oyun kuran Cihan’ı defansa almıştı. Bunun uzun müddet acısını çekti. Inamoto zaman zaman yaptığı hatalı paslar yüzünden oyun kurmayı unutmuş, kanatlar çalışmaz hale gelmişti.

Tomas, tehlikeli Anderson’un karşısında dik durmasaydı, oyunda her şey değişebilirdi. Mondragon’un yokluğunda yedek kalecilerin bu aralar formda olduğu görülüyor. Önceki gün Beşiktaş kalecisi Murat Şahin’in sakat sakat sahneye çıkmasının ve başarılı olmasının ardından dün de Aykut sahne aldı. Demek ki, uzun beklemeler onları yıldırmıyor. Aykut da en kritik anda meydana çıktı.

Galatasaray’ın bundan sonra yapacağı şey, önümüzdeki sezona bakmak ve bu kadronun içinde kim faydalı, kim faydasız, süzgeçten geçirip, yeni bir takım ortaya çıkarmak olmalı. Çünkü Galatasaray gibi bir takım hedeften uzaklaşınca, ne tadı kalıyor ne tuzu. Artık maçta heyecan bile duymak zor oluyor. Şampiyonluk yolunda ara fazla açık olmasaydı, insan daha fazla tat alırdı.
Yazının Devamını Oku

Açlar ve toklar

14 Nisan 2007
İSTANBUL’daki Drama, Edirnekapı ile Fatih arasında bir semttir. Eskiden tramvaylar vardı. Hızlı giderdi. Bir de Gençlerbirliği’nde Draman vardı. Tramvaydaki hız kolunu çekmiş, son sürat gidiyordu. Gitti, gitti ama sonra hoop bir baktık, elektrik kesildi.

Gerets dedi ya, "Açlara ihtiyacım var..." Galatasaray’daki toklar bir anda kendine geldi... Defanstaki işleri Emre-Tomas ikilisi gayet güzel toparlıyordu. Aylar sonra ilk defa yerinde oynayan Cihan, gayretli ve faydalıydı. Hasan Şaş’ta müthiş bir heyecan, bir hırs, anlatılır gibi değil. Açlıktan tokluğa yeni geçen Sabri, sağ kanatta fırtınalar estiriyordu. Necati ise yolcu olmaktan korkmuş olsa gerek, koşan, basan bir futbolcu kimliğine bürünmüştü.

Galatasaray’ın oyun felsefesine bakacak olursak... Birinci bölümde nefis bir oyun kalıbı vardı. Öyle bir kalıptı ki, Gençlerbirliği gibi diri bir takım bile oksijenini kullanamadı.

Gereksiz feryat

Bir de gereksiz bir feryat vardı, ilk yarıda hafızalarımıza kazınan. Ümit Karan, tam şeref tribününün önündeki taç çizgisinin üstünde öyle bir ah çekti ki, yangın var sandık. Sonra bir baktık ki, o feryadın sahibi Ümit Karan, hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı. Yahu güzel kardeşim, boşu boşuna ortalığı niye yangın yerine çevirdin? Ayıp değil mi...

Galatasaray maçı kazandı. Peki, şimdi ne olacak? Galatasaray Yönetim Kurulu ile teknik heyet bir araya gelecek ve, "Şu adam iyi, kalsın. Şu adam kötü, gitsin" diye tartışma yapacak. Kimileri de diyecek ki, "Yahu, biz dağıtalım diyoruz ama bu takım hakikaten iyi. Baksanıza Gençlerbirliği’ni nasıl yendi? Acaba biz yanlış mı yapıyoruz?" diyecek. Yani, muallakta kalacaklar.

Lig bitse de gitsek

Ama bilmiyorlar ki, yendikleri takım, iki pas üste üste yapmayı beceremeyen bir Gençlerbirliği. Mesut Bakkal diye de bir teknik direktörleri var ki, kendi kulübesiyle konuşmaktan sahaya bakmaya fırsat bulamıyor. Şunu herkes çok iyi bilsin, Gençlerbirliği, Gençlerbirliği gibi oynasaydı, maç böyle bitmezdi. Bu Gençlerbirliği ligi çoktan bitirmiş. Bütün futbolcular, kümede kalmayı yeterli görmüş olacaklar ki, "Sezon bir an önce bitse de tatile gitsek" düşüncesindeler. Galatasaray işte böyle bir takımı yendi.

Son sözümüz Galatasaray seyircisine... Takım bu kadar kötü durumda olmasına rağmen tribünlere binlerce taraftar geldi ve coşkuyla destekledi. Hepsine binlerce tebrikler...
Yazının Devamını Oku