İlhan Söyler

Hep böyle kazanamazsın

1 Eylül 2009
HANİ bir deyim vardır; “ortada kuyu var, yandan geç” diye. Ankaraspor baktı göbekten geçemiyor, “Galatasaray’ın solunda kuyu var” deyip bu kanada yöneldi. Sonra, “Biraz da sağdan geçeyim” dedi, orada da başarılı oldu. Dün Hakan Balta’nın koruduğu sarı kırmızılı takımın sol kanadı hangar gibiydi.
İlk bölümde ısıran bir Ankaraspor, buna karşın geçmiş maçlardan eser kalmayan, tanınmayacak kadar kötü bir Galatasaray vardı sahada. Bir türlü oyuna hakim olmayı başaramadı Rijkaard’ın ekibi. Kaptan Arda oyun felsefesini değiştirip durdu, Keita ile Elano sürekli kanat değiştirdi, ancak kimseden ses seda yoktu.
Elano hazır değil
Baros ise sahada hiç yoktu. Elano’ya gelince... Başta bir makas yaptı, herkes alkışladı. Ancak o da hazır olmadığını futboluyla belli etti. İkinci bölümde ikisi de Rijkaard tarafından kementleri yedi. 
Galatasaray’ın oyununda bir akıcılık gözükmedi. Sahada ağır ve yavaş oynayan, temposu düşük bir Galatasaray vardı. Ne olduysa Kewell ile Nonda’nın oyuna girmesinden sonra oldu. Oyunu genişleten Galatasaray, kanatlarını çalıştırmaya başladı. Sabri’nin enerji dolu futbolu takımı ateşlerken, Arda’nın kornerden yaptığı nefis orta ve Kewell’ın kafası, Galatasaray’a belki de bu futbolla imkansız görünen 3 puanı getirmiş oldu.
Ancak futbolda şans her zaman böyle yanınızda olmaz.
Rijkaard’ın artık kesin ideal 11’ini sahaya sürmesi lazım. Bir ondan bir bundan derken, her zaman ümit olmaz, galibiyet gelmez. Öyle bir çetin cevize rastlar ki, bu sefer dişi kırılır.
Yazının Devamını Oku

Sıkıntı sürüyor

28 Ağustos 2009
SİZLERE kimse böyle “kıyak” yapmaz...

Ama bakın Emre Güngör’de bir adım ilerleme, futbolunda değişiklik yok. Güçsüz Tallinn hücum adamlarına bile açık verdi. Alpaslan kendisini göstermek için bir şeyler yapma yoluna gitti... Çünkü o mevkide Caner ismi çok güçlü anılmaya başladı ve rakamı da aldı başını gidiyor...

Ya Serdar Eylik... Serdar oynadığı yeri devamlı gıdıklamalı, çünkü o bölgede forma adayı kabarık, bu da onu derin düşüncelere sevk ediyor. Ama bana göre ismi kısa zaman dilimi içinde parlayacak gibi. Nonda aynı tas, aynı hamam. Futbolunu kendi adına şansa bırakan bir havası var. Bir adım daha ileri gitmek için kendisini yormak istemiyor.

Doktorlar çare bulmalı

Elano için iyi bir maçtı... Hem kendisini, hem yanında oynayan arkadaşlarını, hem de vücudundaki oksijeni ayarlaması açısından iyi oldu... Brezilyalının oyun stili Arda gibi... İyi oyun okuyor, sahayı taramasını biliyor, futbolu iyi bilen her oyuncu gibi, pas kullanırken süksesini de ilave etmekten kaçınmıyor... Elano gibi Mehmet Topal için de bu maç ısınma turu gibiydi... Uzun sakatlık döneminin acısını böyle uluslararası maçlarla gidererek kapatacağı kanısındayım...

Daha önceleri yazdığım gibi, defansta sıkıntı var. Yine kenar bir ortada, 1 milyon Euro değerindeki Tallinn takımı golü atıyor, sanki tur atlamış gibi yumak oluyorlar. Böyle bir ekipten yan top golü yiyorsan, daha büyük takımları düşünmek istemiyorum... Galatasaray savunmasındaki hastalığa takımın teknik doktorlarının bir çare bulması şart...

 

Yazının Devamını Oku

Rijkaard gerçeği

26 Ağustos 2009
FRANK Rijkaard, Galatasaray’a geldiği günden bugüne teknik direktörlük vizyonunu ortaya koydu. Bir yandan geçmişteki futbolculuğunu, diğer yandan da teknik adam kişiliğini konuşturdu. Neyin, nerede nasıl işleyeceğini bildiği için camiada ilişkileri de iyi ele aldı. Başkan ve yöneticilerle, asistanlarıyla, oyuncularıyla, kulüp personeliyle ve taraftarların gönlünü fethetti.
Hollandalı çalıştırıcı önce mevkiye saygı duydu. Başkan Adnan Polat’ın desteğine inandı. Onun kulübün, kendisinin takımın patronu olduğunu bildi. Arkadan uzun vadeli planını oluştururken, yönetimi arkasına alıp, anlaşmaya saygı duydu.

Karşılıklı dürüstlük

Rijkaard, Galatasaray’da görevi kabul ederken, kendisine güvenen bir kişi vardı, Neeskens. Kendisi baş; Neeskens ise boyun olmuştu. Birbirlerini iyi tamamlıyorlardı. Onunla çalışırken kuşku duymuyordu. Zaman zaman Neeskens oyuncuya daha yakın olduğu için işi kolaylaşıyordu. İkili olarak birbirlerini iyi tamamlıyorlardı.

Yıldızlar topluluğu bir kadroyu yönetmek için psikolojik yaklaşım önemliydi. Rijkaard sezon başında küçüğünden, büyüğüne tüm oyuncularını gördü ve analiz yaptı... Hepsiyle iletişim kurdu, kimseyi kırmadan yararlı ve yararsızları ayırıp kendisine uygun bir ekip çıkarmak için halen uğraş veriyor.

Felsefesinde disiplin ön planda ama katı bir uygulama içinde değil. Futbolcularına ortak hedefi anlatırken, “Karşılıklı yaratıcılık” ve “karşılıklı dürüstlük” ilkelerini ön planda tutuyor. Kendi hayallerini futbolcuların da hayal etmesi için uğraşıyor.

Felsefesi çalışmak

Personel ile iletişim kurmakta zorlanmadı. Personelin de dedikoducu ve kulüp içindeki sırları dışarı çıkarmaması Hollandalı’yı mutlu etti.
Her başarılı teknik adam taraftarlar karşısında yükselir. Rijkaard taraftarları ile içli dışlı olmuyor, ama onların da isteklerini biliyor. Bugün iyiysen yarın yoksun felsefesi içinde yola devam ediyor.

Rijkaard duygularını fazla hissettirmeyen, gülmeyi fazla sevmeyen bir yapıya sahip. Hollandalı çalıştırıcı “Hayat felsefem çalışmaktır” deyip, işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor.
Yazının Devamını Oku

Lider farkı

24 Ağustos 2009
LİDER oyuncu takımını ne kadar iyi yönetirse, o takımın yıkılması çok zor olur. İşte daha genç yaşına rağmen Galatasaray gibi büyük bir takımın saha içinde yalnız band takıp kaptanlığını yapmıyorsa, yanlışları telafi ediyorsa, ben ona lider kişi derim? Arda Turan yalnız oynadığı yerde kalıp, uyamayan kişi... Saha içinde çalışmayan dişlileri harekete geçirip, arıza olan yerlere de uğrayıp takımı yöneten Arda zaman zaman oyundan düşen takımı dirilten kişi deoldu...
Kayserispor oyunun birinci bölümünde bir tek Makukula ile gol arayıp durdu. Bu futbolcu kenar atışlarını sevdiği için, bir o yana bir bu yana iki vuruş yaptı ikiside ağlarla buluştu. Bu oyuncu yanına  bir arkadaş çağırmaktan bitkin düştü.
On numara vuruş
İkinci bölümde oyuna giren Elano, topla bir buluştu pir buluştu. Hareketli topa vuruş tekniği on numara idi.  Artık Galatasaray’ın duran top eksikliği yok. İki ayağını kullanma yeteneğine sahip Elano’nun da gelişiyle Galatasaray da bu sorun rafa kalktı. Ama Elano’nun fizik gücü henüz yeterli değil. İki üç hafta sonra bu futbolcu dipdiri duruma gelir... Sabri bu arada kendisini bir hayli toparlamış. Hücumda ve defans anlayışında kendisini yenilemiş, ama bir de  hırçınlığını üzerinden atsa çok daha iyi olur.
Ortada bir gerçek var, bu da teknik adam futbolcu ilişkilerinin nasıl işlediğine bağlı. Her iki tarafın da amaçları aynı, inaçları aynı. Birlikte aynı düşün peşinde koşarlarsa aşamayacakları engel yok. Kayserispor karşısında istediği zaman durgun, istediği zamanda dalgalanan bir deniz gibi oynayan Galatasaray bu mesajı bence en iyi şekilde verdi.
Yazının Devamını Oku

Bence iyi olacak

21 Ağustos 2009
GALATASARAY’ın sağ tarafında rüzgar fırtına gibi esiyordu.. Adeta ağaçlardaki yapraklar kopacak dereceydi. İş ağaçtaki meyvaları toplayıp arkadaşlarına yedirmeye kalmıştı. Ama başta Baros olmak üzere, kimse bunları yemek istemiyordu.

Her geçen gün hızını artıran Ketia bu kez “aman be kardeşim siz yemek istemiyorsanız ben yerim” diyerek Levadia bahçesinde girdi ve kapıyı açtı.
Keita’nın rüzgarı devam ettikçe ediyordu. Galatasaray’ın sol kanadını ise tam tersine son derece durgundu. Bu duruma sıkılan Keita bu kez dışarıdan öyle bir çaktı ki, hem tribünleri hem de arkadaşlarını havalandırdı.
Bu  Ketia rüzgarı devam ettikçe eseğe benziyor. Zaten Rijkaard kenardan devamlı oyunu sağ kanada akıtın diye yerinden fırlayıp duruyordu. Hollandalı teknik adam bu ikazlarında son derece haklıydı.

Rijkaard’ın kesesi dolu

Galatasaray artık oyun temposunu gün geçtikçe attırmaya başladı. Öncelikle bugüne kadar görmediğimiz, sahada yerleşim planında bölümler arasında 3 masa 5 sandalye farkı vardı. Şimdi ise o fark aradan kalkmış. İletişim kesilmeden oyunun sürdüğünü görüyoruz.
Rijkaard bir de hızlı futbol oynama sanatını yerleştirmeye başlamış. Galatasaray’da bugüne dek bulunmayanların biri de şut atma zayıflığıydı. Şimdi herkes kaleyi gördüğü, kendine güvendiği zaman bir yoklama çekiyor.
Frank Rijaard’ın kesesi dolu... Elano oyuna girdi, Arda sola Kewell santrfora aktı. Bu kadar yüklü kadro olunca Rijkaard belki de tombala çekip duracak.

Yazının Devamını Oku

Su gibi aktı

16 Ağustos 2009
ARABANIN viteslerinde herhalde bir arıza var... Özellikle birinci viteste çalışırken çart çurt ediyor! Rijkaard sağlam bir ikili ‘anahtar’ arıyor; Servet-Gökhan Zan’a karşı iki Emre... Denizlispor ilk yarıda sadece bir kez atak yapıp golü buluyorsa, “Sıkıntı vaaar” demektir. Galatasaray vanaları açıp, her iki kanattan Keita ve Kewell suları akıttığı zaman seyrine doyum olmuyor. Hele Keita... Denizlispor’un sol kanadını resmen sulara boğdu. Her top kesişi bir hadise idi. Baros, zaman ayarlarını iyi yapsaydı, gol sayısını rahatlıkla artırabilirdi.
Orta ikilide oynayan Barış ve Mustafa Sarp, hem mücadele güçlerini iyi kullandılar, hem de sahayı iyi kullandılar.
Uğur Uçar yavaşa yavaş takıma oturmaya başladı. Bu kadar uzun bir ayrılıktan sonra Uğur’un başarıyla sahne alması herkesi sevindirdi. Aferin Uğur, sabrettin, şimdi ise meyvelerini yemek en tabii hakkın.
Kaleci Franco’yu, yediği golden başka kimse rahatsız etmedi. Çünkü hucumu düşünmeyen bir rakip vardı.
Galatasaray topu ortadan kullandığı zaman rakibin işine geliyor, o zaman alan daralıyor, oyun kurma zorlanıyor. Nitekim dün bütün ataklar kanatlardan geldi. Keita en sıkıntılı anlarda sahne alıp, Galatasaray’ı rahatlattı. Bir de her zaman olduğu gibi kaptan Arda ağırlığını koydu, sarı kırmızılı takıma nefes aldıranların başında geldi.
Hakem Deniz Çoban kararlarının hepsinde haklıydı. Oyunun akışını mümkün olduğunca kesmedi.
Rijaard her hafta farklı bir kadroyu sahaya sürüyor ve böylelikle futbolcularını rekabet alanına sürüklüyor. Ama herkesin, ezberlenecek bir 11 istediği de gerçek. Bakalım Rijkaard bunu ne zaman gerçekleştirecek?
Yazının Devamını Oku

Kıran kırana

10 Ağustos 2009
BU sıcakta hele Gaziantep gibi bir yerde erken saatte maç mı olur? Millet tribünde oturduğu yerde terden sırılsıklam oluyor. Ya futbolcular ne yapsın! Ama helal olsun her iki takım da kıran kırana mücadele ettiler.

Bakın, Arda oyunun hemen başında hedefe gitti, golü buldu takımını öne geçirdi... Ama birinci ve ikinci bölgede birbirini anlamayan futbolcular oyunu gevşettiler. Zincirleme hatalar birbirini kovaladı. Servet&Gökhan ikilisi Tabata’yı tam bitirici bölgede defalarca yalnız bıraktı. Tabata bu fırsatları iyi değerlendirse Gaziantep rahat gol bulur beraberliği yakalardı...
Biz bu yıl herhalde Arda’yı yazmaktan bıkacağız. Tam kritik anlarda bir frikik kullandı ve takımını rahatlattı. Ardından Galatasaray’ın orta sahası ve defansı tekrar oyundan düştü. Bu dakikalarda Gaziantep yine tehlikeler yarattı, gol attı ve nefes aldı.
 Kewell sıkıntılı
Galatasaray oyunu kanatlara yayınca çok daha iyi pozisyon yaratıyor. Kanatları kuş kanadı gibi iyi açılıyor, iyi çalışıyor. Ama Kewell sonradan oyuna girmesinden acaba rahatsız mı oluyor? Bana göre dün küskün bir futbol oynadı. Kewell eskiden daha canlı ve iş bitiriciydi. Oyun içinde kafasında bir sıkıntısı olduğunu gördüm. Ama onun yerine oynayan Aydın da hem defans hemde ileride oldukça iyi oynuyor, iyi top kullanıyor. Daha önce yazdığım gibi bu sene bu formayı kapmak çok zor...
Keita ve Aydın bitirici ortalar yapıyor. Ama Galatasaray hücum adamları bunları kullanamıyor.  Merak ediyorum, Rijkaard’tan önce bu takımı çalıştıran teknik adamlar Arda’nın bu duran top meziyetini göremedi mi, keşfedemedi mi? Arda, gezgin, bir o kanatta bir bu kanatta, bir hücumda bir orta alanda, atılan hemen her golün başlangıcında onun imzası var.
Eksikler görülmeli
Futbolun anahtar yeri defanstır. Oyun defanstan başlar ikinci ve üçüncü bölgeye kadar akar. Ama Servet, Gökhan, Hakan ve Sabri’nin kulandığı bütün sersem toplar geri geliyor. Dolayısıyla orta alan oyun kuramıyor. Galatasaray’ın en ızdırap çektiği yer bana göre bu dörtlünün oynadığı bölgedir. Her zaman Arda sahneye çıkacak takımı kurtaracak değil ki..

Yazının Devamını Oku

Devamı gelecek

7 Ağustos 2009
BU sezon Galatasaray’ın her hafta vereceği konserin biletlerini almak için şimdiden hazır olun. Her hafta ayrı ayrı sanatçılar göreceksiniz. Bir maç Keita, bir maç Arda, devamı da gelecek yolda.

Frank Rijkaard’ın felsefesinde topu sevmek, kendinde tutmak değil. Topu yönlendirme mevsimini de başlattı. Top her kazanan bir an evvel pas organizasyonu kurarak rakip kaleye dikine gidiyor. Galatasaray her geçen gün daha da hızlı bir futbol ortaya koyuyor. Çünkü öyle bir kalabalık ki kadro rekabet içindeki herkes formayı kapmak için en iyisini sergiliyor.

Aydın kendine gelmiş

Taraftarın önüne ilk kez çıkan Keita, hem sahanın genişliğini iyi kullanıyor. Hem de hücumdaki zaman ayarını müthiş yapıyor. Topla neşesi yerinde, onunla oynamayı, hükmetmeyi seviyor. Hareketli, çabuk ve yaratıcı bir yapısı var. Rijkaard bir genci daha parlatıyor; Aydın Yılmaz. Bu futbolcuyu devamlı oynatıp daha fazla görmek isteyen Hollandalı, sol kanatta oynattığı ve bir kanat oyuncusunun nasıl orta yapması gerektiğini Aydın’a göstermiş gibi. Çünkü genç Aydın, Netanya maçında öyle milimetrik ve nefis ortalar yaptı ki Galatasaray daha maçın başında hemen farkı açtı. Aydın, geçmişte üzerine çöken bıkkınlığı, miskinliği atmış, kendine gelmiş.

Rijkaard’ın zor seçimi

Uğur Uçar uzun süredir piyasada sakatlığı nedeniyle yok, ama o da yeteneğinden bir şey kaybetmemiş. Eksiği var ancak onu da kısa sürede kapatacaktır. İleri çıkışlarında şimdilik onun için geriye dönmek zor oluyor.

Uzun süreli sakatlığını atlatıp sahaya çıkan bir diğer oyuncu Linderoth da yine profesyonelliği ve tecrübesi ile sahada hiç sırıtmadı. Hem hücumda hem de defansta en iyisini yapmaya çalıştı. Fazla forma şansı bulamayan Barış eline geçen fırsatı çok iyi değerlendirdi. Yan toplarda zaman ayarlamasını on numara yapıp işi bitirdi. Şimri Rijkaard eline süzgeci alacak, en iyi 11’ini bulmak için sallayıp duracak...
Yazının Devamını Oku