Sercan, Engin, Selçuk, Yiğit, Ceyhun, Melo, Muslera, Ujfalusi, Elmander, Riera ve Ebue... Hala transfer diye tutturmak yanlış. Haaa adam gibi adam alınırsa doğru.
Bugüne kadar 92 milyon dolar harcayan Başkan Ünal Aysal, "Gereken transferler için para var. Ancak fazla açılırsak boğuluruz" diyor.
Yeni bir takım kuruldu, bun isimlerin hepsini de Fatih Terim istedi, haliyle başkan "hayır" demedi. Şayet bu kadro kötü oynuyorsa, kötüye iyi yapmak, olumsuzlukları olumluya çevirmek, tabii ki saha içi patronu olan teknik adamın işi.
Alınan futbolculara büyük rakamlar verildi. Örneğin Riera'nın toplam maliyeti 14.6 milyon euro. "Alın" dediler, hemen alındı. Ama bir türlü ayarı tutturamadı, oynasa da oynamasa da emekli ikramiyesi gibi bu parayı alacak.
Başkan, "Ronoldinho'yu alalım, 5,5 milyon euro verelim" diyor. Melo'ya 3.3 milyon euro verildiğine göre, bu oyuncu da o rakamı eder. Kendisi bir yıldız, sahada kaldığı müddetçe olumlu görevler yapar ve aldığı paraya karşılık verirdi. Fatih Terim, ille de Shaqiri diyor, başkan da bir yere kadar hesap yapıyor. Rakam büyük olduğu için "hayır" deme hakkı da var.
Geçmişteki yanlışlıklar ortada. Adnan Polat zamanında, Stoch gibi oyuncu alınmayıp 'doldur-boşalt'a gidildi. Jo, Mehmet Baddal ve Mustafa Sarp gibi isimler bir yarar sağlayamadılar.
Galatasaray, Bursasapor karşısında hata üstüne hata yaptı. Bursaspor'un sol kanadında eksik olmasına rağmen sol kanatta oynayan Emre sağa çekilip, Riera sol kanatta oynadı.
Mücadale var mı, var.
Oyun kalitesi var mı, yok.
Oyunun hızını artıracak var mı, yok.
Her iki takımın hücum adamlarının yaratıcılığı ve derin hücumları var mı, yok.
Orta alanda iki tarafın da oyunu okuyabilme, tempoyu ayarlayabilme, pas alışverişini yapabilme kabiliyeti var mıydı, o da yok.
İşte bunlar olmayınca tehlikeli pozisyonlar da olmuyor.
Galatasaray'da Selçuk ve Melo, hücumcularla duvar pasları yapamayıp uzun ve verimsiz paslar atınca, Elmander-Sercan ikilisi boş toplara koşmaya başladı.
Ligde her takım nefes nefese yollarına devam ediyorlar. Bakalım hangi takımda hangi oyuncular, 90'ar dakikaları renkli ve renksiz bitirdiler...
RENKLİLER
Fernandes (Beşiktaş)
Hem orta alan hem de hücumda arkadaşlarına yardımcı. Gaziantepspor almak istediği puanları bir aldı, bir verdi, ama maça damgayısını Fernandes vurdu. Önceleri kenarda bekleyip duran, sonraları takım oyuncusu olan Fernandes, sergilediği futbolla takımını sırtlayan kişi oldu.
Emre Çolak (Galatasaray)
Küçükcük Basel Kulübü'nün bile başkan dahil toplam 5 yöneticiyle yönetildiği bir ortamda, belki de en kalabalık yönetici topluluğu eminim sadece bizde vardır.
Galatasaray'da başkan dahil 16 kişilik bir kadro var. Ve herkes boy göstermek için adeta birbirinin üzerine çıkacak gibi duruyor. Yapılacak transferlerde adını ön plana çıkartanlar, geri planda kaldığını düşünüp huzursuzluk yaratanlar... Perde arkasında hep aynı kişiler. Böyle bir ortamda "İnatlaşma" olmasın da ne olsun.
Başkan Aysal, çok tecrübeli ve başarılı bir iş adamı. Ne zaman nerde hamle yapacağını çok iyi bildiğini dün akşam bir kez daha gösterdi. Uzun süre sessizdi, yönetim içerisindeki ateşi izledi. Fakat durdu durdu, en sonunda masaya yumruğu vurdu. İletişim departmanını kendisine bağladı. Bazı yöneticilerini de tatlı sert bir dille uyardı. Özellikle Ali Dürüst, Mete Başol ve Celal Gürcan'ı. Bu yöneticilerin, kimlerle görüşüp konuştuğu Başkan Ünal Aysal'ın kulağına gitmişti.
Haftarlardır Galatasaray'ın transferde ismi geçen tek isim vardı; Shaqiri. Etrafım "Shaqiri tanıyor musun, nasıl futbolcu" sorusuna, "bugüne kadar doğru düzgün izlemedim", "ismini bile duymadım", "sadece internet ortamından tanıyorum" şeklinde yanıt verenlerle dolu.
Shaqiri, birçok özelliğe sahip bir futbolcu olarak görünüyor. Ama bu genç oyuncuya böylesine yüksek bir rakam verilir mi? İşte bunu tartışırım. Çünkü bu kadar üst düzey futbolcu için neden sadece Galatasaray'ın eline bakıyorlar? Barcelona, Real Madrid uyuyor mu ya da Manchester United'da para mı yok?
FC Basel'in istediği rakam, istenirse ayarlanırdı. Ancak Başkan Ünal Aysal'ın -ekonomiyi iyi bildiği için- resti kesinlikle doğru bir karardı.
Ona verilecek 13 milyon euro, takım içindeki tüm dengeleri bozar. Ayrıca "Böyle bir para harcıyorsanız, Arda'yı niye sattınız" demezler mi?
Yeşil'in üzeri buz...
Avrupa patenli top...
Kimi yerli, kimi yabancı kramponlar...
Sonra tak, tuk sesler...
İsyan eden edene...
Önce sert giriyor, isyan gırla...
Sonra tersi oluyor, bu kez kendisi isyanda...
Birçoğu Avrupa'da top koşturmuş, ama böyle maçlarda nasıl top kulanacağını bilmeyen futbolcuya "sen oyuncusun" demem. Öyle ki Galatasaray en kötü maçını oynadı.
Bu iki gemiden biri iskeleye yanaşmak zorundaydı, biri ise tekrar dalgalarla boğuşmak zorunda kalacaktı.
İlk bölümde öyle yavan, öyle heyecandan uzak, kimin ne yaptığı belli olmayan bir futbol oyunu.
Samsunspor, Orduspor kalesine bir kez gidiyor, Gekas'a topu Garcia ikram ediyor, yavaş bir vuruş ve öne geçiş. Ortalan ise bir tek Fink var topla konuşan, koşturan mücadele halinde olan... Solda Ekigho karşısında oynayan Selçuk'a adeta kök söktürdü...
Ya Orduspor rakip alanda ama, faydası olmayan ataklar. Stancu ve Dalmat adeta uyurgezer halinde, topla haşır neşir olmaktan uzaklar .Orta alan ise Onur oyun kurmak için kendisini zorlamayan günün yaşıyor...
Ali Çamdalı, bir alanda tırıs şeklinde yürür görünümde. Culio soldan akıp bir atak yapmak için hareketli ama, sonucu olmayan uğraşılar. Geçen hafta iyi oynayan Hakan ise arkadaşlarına ve kendisine fayda vermeyen bir tempo da...Yeni transfer Javito'yu sağda şimdilik görmek olmadı, bakalım kendisini ne zaman gösterecek ...
İkinci yarıda yine ne oyun, ne tempo yok ama, ilk yarıda bir kez kaleye giden Samsunspor bir kez daha gitti. Ekigho soldan iniyor, hem de elini kolunu sallayarak, sağda kırmız ışık yakan bir oyuncu yok. Altı pasta bulunan Gekas yine topu adeta dürtüyor topta yerine gitmesini biliyor.
Gekas belki de bugüne kadar oynadığı maçlarda bu rahat golleri kendisi bile hatırlamaz. Havanın soğuk olması futbolcuları hiç etkilemedi mi? Hayret çünkü her iki takımda ısınmak için koşan oyuncuyu ararsan belki de bir veya iki kişi çıkar..
Karadeniz dalgalarından limana giren Samsunspor oldu.Süper ligde oynayan her iki takımda futboldan uzak olan bir topluluk halindeydi ...