İlhan Söyler

Aysal, Galatasaray'ı tepelerde göremezse

30 Ocak 2012
Galatasaray maç kazandığı zaman transferler nedense konuşulmaz, ama puan kaybettiği anda teknik heyet başlar; İstenilen transferler yapılmadı.

Sercan, Engin, Selçuk, Yiğit, Ceyhun, Melo, Muslera, Ujfalusi, Elmander, Riera ve Ebue... Hala transfer diye tutturmak yanlış. Haaa adam gibi adam alınırsa doğru.

Bugüne kadar 92 milyon dolar harcayan Başkan Ünal Aysal, "Gereken transferler için para var. Ancak fazla açılırsak boğuluruz" diyor.

Yeni bir takım kuruldu, bun isimlerin hepsini de Fatih Terim istedi, haliyle başkan "hayır" demedi. Şayet bu kadro kötü oynuyorsa, kötüye iyi yapmak, olumsuzlukları olumluya çevirmek, tabii ki saha içi patronu olan teknik adamın işi.
 
Alınan futbolculara büyük rakamlar verildi. Örneğin Riera'nın toplam maliyeti 14.6 milyon euro. "Alın" dediler, hemen alındı. Ama bir türlü ayarı tutturamadı, oynasa da oynamasa  da emekli ikramiyesi gibi bu parayı alacak.

Başkan, "Ronoldinho'yu alalım, 5,5 milyon euro verelim" diyor. Melo'ya 3.3 milyon euro verildiğine göre, bu oyuncu da o rakamı eder. Kendisi bir yıldız, sahada kaldığı müddetçe olumlu görevler yapar ve  aldığı paraya karşılık verirdi. Fatih Terim, ille de Shaqiri diyor, başkan da bir yere kadar hesap yapıyor. Rakam büyük olduğu için "hayır" deme hakkı da var.

Geçmişteki yanlışlıklar ortada. Adnan Polat zamanında, Stoch gibi oyuncu alınmayıp 'doldur-boşalt'a gidildi. Jo, Mehmet Baddal ve  Mustafa Sarp gibi isimler bir yarar sağlayamadılar.

Galatasaray, Bursasapor karşısında hata üstüne hata yaptı. Bursaspor'un sol kanadında eksik olmasına rağmen sol kanatta oynayan Emre sağa çekilip, Riera sol kanatta oynadı.

Yazının Devamını Oku

Galatasaray'ın makine dairesi durunca

28 Ocak 2012

Mücadale var mı, var.
Oyun kalitesi var mı, yok.
Oyunun hızını artıracak var mı, yok.
Her iki takımın hücum adamlarının yaratıcılığı ve derin hücumları var mı, yok.
Orta alanda iki tarafın da oyunu okuyabilme, tempoyu ayarlayabilme, pas alışverişini yapabilme kabiliyeti var mıydı, o da yok.

İşte bunlar olmayınca tehlikeli pozisyonlar da olmuyor.

Galatasaray'da Selçuk ve Melo, hücumcularla duvar pasları yapamayıp uzun ve verimsiz paslar atınca, Elmander-Sercan ikilisi boş toplara koşmaya başladı.

Yazının Devamını Oku

Paslanacağımıza yıpranalım

27 Ocak 2012
Futbolumuz inişli çıkışlı.
Futbol Federasyonu'nda durum karmakarışık, kime yaranacağını kestiremedi.
Başkan koltuğa oturur oturmaz,  "O da yakında gider" sözleri.
Kulüp yöneticileri adeta bülbül.
Hele bir takım salantıda oldu mu, hemen teknik adam değişikliği.
Boşta olan antrenörler aslında boşta kalmıyorlar, hemen TV'lerde yerleri hazır ve nazır.
TV'ye çıkaranlar da soteye yatmışlar; Biraz daha kal, yakında takımlarda ayıklamalar başlar.
Kötü giden kulüpler "Taze kanda bir yarar vardır" deyip  ooh çekerler.
Teknik adamlar içinde aynı takımlara iki, üç, dört, hatta beş kez gidip gelenler var.
Bugün piyasada teknik adamlık yapanların hemen hemen hepsi, rahmetli Gündüz Tekin Onay'ın tezgahından geçti.
Peki Gündüz Tekin Onay'ın "Antrenör olmanın erdemi" sözünü uyguluyor musunuz?
Ama bizim teknik adamlar, boşta kaldıkları zaman kötü giden kulüpler öyle güzel mercek altına alıyorlar ki, hazır olduklarını resmen gösteriyorlar.
Birbirlerinden farkları yok, birini gidişi, sonra diğerinin dönüşü, bu çark her yıl dönüp duruyor.
Bir sezonu keyifli bir şekilde bitiren hocalar yok.
İşte teknik adamların tümünün felsefesi; Paslanacağımıza yıpranalım!
Yazının Devamını Oku

Renkliler, renksizler

26 Ocak 2012
Süper Toto Süper Lig'de takımlar, tam bir maraton yarışı içindeler. Kendi maçlarının yanı sıra kulakları da diğer takımların neler yaptığında.

Ligde her takım nefes nefese yollarına devam ediyorlar. Bakalım hangi takımda hangi oyuncular, 90'ar dakikaları renkli ve renksiz bitirdiler...
 
RENKLİLER

Fernandes (Beşiktaş)
Hem orta alan hem de hücumda arkadaşlarına yardımcı. Gaziantepspor almak istediği puanları bir aldı, bir verdi, ama maça damgayısını Fernandes vurdu. Önceleri kenarda bekleyip duran, sonraları takım oyuncusu olan Fernandes, sergilediği futbolla takımını sırtlayan kişi oldu.
 
Emre Çolak (Galatasaray)

Yazının Devamını Oku

Ateşi Aysal söndürdü

25 Ocak 2012
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, bir yandan transfer çalışmalarıyla uğraşırken, diğer taraftan yönetim içerisindeki yükselen ateşin -satranç tahtası üzerinde ustalıkla yapılan hamlelerle- nasıl söndürülmesi gerektiğini herkese gösterdi.

Küçükcük Basel Kulübü'nün bile başkan dahil toplam 5 yöneticiyle yönetildiği bir ortamda, belki de en kalabalık yönetici topluluğu eminim sadece bizde vardır.

Galatasaray'da başkan dahil 16 kişilik bir kadro var. Ve herkes boy göstermek için adeta birbirinin üzerine çıkacak gibi duruyor. Yapılacak transferlerde adını ön plana çıkartanlar, geri planda kaldığını düşünüp huzursuzluk yaratanlar... Perde arkasında hep aynı kişiler. Böyle bir ortamda "İnatlaşma" olmasın da ne olsun.

Başkan Aysal, çok tecrübeli ve başarılı bir iş adamı. Ne zaman nerde hamle yapacağını çok iyi bildiğini dün akşam bir kez daha gösterdi. Uzun süre sessizdi, yönetim içerisindeki ateşi izledi. Fakat durdu durdu, en sonunda masaya yumruğu vurdu. İletişim departmanını kendisine bağladı. Bazı yöneticilerini de tatlı sert bir dille uyardı. Özellikle Ali Dürüst, Mete Başol ve Celal Gürcan'ı. Bu yöneticilerin, kimlerle görüşüp konuştuğu Başkan Ünal Aysal'ın kulağına gitmişti.

Haftarlardır Galatasaray'ın transferde ismi geçen tek isim vardı; Shaqiri. Etrafım "Shaqiri tanıyor musun, nasıl futbolcu" sorusuna, "bugüne kadar doğru düzgün izlemedim", "ismini bile duymadım", "sadece internet ortamından tanıyorum" şeklinde yanıt verenlerle dolu.

Shaqiri, birçok özelliğe sahip bir futbolcu olarak görünüyor. Ama bu genç oyuncuya böylesine yüksek bir rakam verilir mi? İşte bunu tartışırım. Çünkü bu kadar üst düzey futbolcu için neden sadece Galatasaray'ın eline bakıyorlar? Barcelona, Real Madrid uyuyor mu ya da Manchester United'da para mı yok?

FC Basel'in istediği rakam, istenirse ayarlanırdı. Ancak Başkan Ünal Aysal'ın -ekonomiyi iyi bildiği için- resti kesinlikle doğru bir karardı.

Ona verilecek 13 milyon euro, takım içindeki tüm dengeleri bozar. Ayrıca "Böyle bir para harcıyorsanız, Arda'yı niye sattınız" demezler mi?

Yazının Devamını Oku

Başkan ateşe su sıkacak mı?

23 Ocak 2012
Herkesin ağzında "Buz gibi soğuk, beton gibi sahada oynadık" sözleri ... Bırakın bu işleri...Galatasaray Avrupa'da takımlara kök söktürürken, Sparta Prag ve Ukranya takımlarını böyle sahalarda yenip Galatasaray olduğunu göstermedi mi?

Eskişehirspor sanki  hep kendi sahasında  hep böyle zemin içinde oynuyormuş da ayakta kalmasını biliyorlarmış. Şayet bir santrafor olsaydı  o zaman netice değişik olurdu.

Aslında Galatasaray bir iki haftadır futbolda kötü sinyanlar veriyordu. Ligin 20.haftasında oynanan maçta Karabükspor bile oyunun başlarında pozisyonları değerlendirseydi, Galatasaray'ın gerçek yüzü o zaman belli olacaktı.
Aslında  Fatih Terim oyun içinde oyuncu varyasyonları ve değişim hamleleri yaptı. Peki bu hamleler yerinde miydi? Hayır.

Maç eşit şekilde giderken, Kazım'ı defansa çekiyorsa, hücumda yalnız kalan Elmander'in arkasına Ceyhun gibi toplara iyi vuran oyuncu oturuyorsa hocanın bu maçı gol yemeden bitirme yoluna gideyim düşüncesine gider.

Galatasaray büyük paralar vererek transferler yapıyor. Riera 3 milyon euro, uzun zamandan bu yana kulübede oturuyor. Onun da  işine geliyor, sahada olsam da para alıyorum almasam da neymiş idmanda Servet'le çarpışmış  biri ayakta diğeri ise cam gibi kırılmış gibi dağılmış.

Bir diğer yandan  milli takımda oynayan Gökhan'ın sözleşmesini  uzatıyorsunuz, 1.200 milyon euro veriyorsunuz o da kulübede oturmuş duruyor.

Bu transfer yanlışlığından doğuyor. Önce bu adam kesin bize yarar diyorlar sonra da fos çıkınca ayıkla pirincin taşını. Ama Galatasaray bunu uzun zamandır yapıyor. Yatan adama  para ödemeyi seviyor.

Fatih Terim her zaman söylediği gibi "Florya benim yerim" diyor. Buraya dışardan gelen kişileri ve sesleri sevmez.  Böyle de olunca yönetimde birbirlerine girip duruyor. O zaman Terim teknik  adamlık yerine, orada oturup "bu şube benden sorulur" derse haklı olur.

Kulübün Patronu Ünal Aysal ise, sahanın da patronuna Teknik adamdır.

İşte Galatasaray'da başlayan ateşlerden biri de bu. Söndürmek için de  başkan su sıkacak ama bakalım  ne zaman?
Yazının Devamını Oku

Eskişehirspor'un hakkıydı

22 Ocak 2012

Yeşil'in üzeri buz...
Avrupa patenli top...
Kimi yerli, kimi yabancı kramponlar...
Sonra tak, tuk sesler...
İsyan eden edene...
Önce sert giriyor, isyan gırla...
Sonra tersi oluyor, bu kez kendisi isyanda...

Birçoğu Avrupa'da top koşturmuş, ama böyle maçlarda nasıl top kulanacağını bilmeyen futbolcuya "sen oyuncusun" demem. Öyle ki Galatasaray en kötü maçını oynadı.

Yazının Devamını Oku

Futboldan uzaklar

21 Ocak 2012
Karadeniz'de Samsunspor ve Orduspor adeta büyük dalgalar altındaydı.

Bu iki gemiden biri iskeleye yanaşmak zorundaydı, biri ise tekrar dalgalarla boğuşmak zorunda kalacaktı.

İlk bölümde öyle yavan, öyle heyecandan uzak, kimin ne yaptığı belli olmayan bir futbol oyunu.

Samsunspor, Orduspor kalesine bir kez gidiyor, Gekas'a topu Garcia ikram ediyor, yavaş bir vuruş ve öne geçiş. Ortalan ise bir tek Fink var topla konuşan, koşturan mücadele halinde olan... Solda Ekigho  karşısında oynayan Selçuk'a adeta kök söktürdü...

Ya Orduspor rakip alanda ama, faydası olmayan ataklar. Stancu ve Dalmat adeta uyurgezer  halinde, topla haşır neşir olmaktan uzaklar .Orta alan ise Onur oyun kurmak için kendisini zorlamayan  günün yaşıyor...

Ali Çamdalı, bir alanda tırıs şeklinde yürür görünümde. Culio soldan akıp bir atak yapmak için hareketli ama, sonucu olmayan uğraşılar. Geçen hafta iyi oynayan Hakan ise   arkadaşlarına ve kendisine fayda vermeyen bir tempo da...Yeni transfer Javito'yu sağda şimdilik görmek olmadı, bakalım kendisini ne zaman gösterecek ...

İkinci yarıda yine ne oyun, ne tempo yok ama, ilk yarıda bir kez kaleye giden Samsunspor bir kez daha gitti. Ekigho soldan iniyor, hem de elini kolunu sallayarak, sağda kırmız ışık yakan bir oyuncu yok.  Altı pasta bulunan Gekas yine topu adeta dürtüyor topta  yerine gitmesini biliyor.

Gekas belki de bugüne kadar  oynadığı maçlarda bu  rahat golleri  kendisi bile hatırlamaz. Havanın soğuk olması  futbolcuları hiç etkilemedi mi? Hayret çünkü  her iki takımda  ısınmak için koşan  oyuncuyu  ararsan belki de bir veya iki kişi çıkar..

Karadeniz  dalgalarından limana  giren Samsunspor oldu.Süper ligde oynayan her iki takımda futboldan uzak olan bir topluluk halindeydi ...

Yazının Devamını Oku