Herkesin ağzında "Buz gibi soğuk, beton gibi sahada oynadık" sözleri ...
Bırakın bu işleri...Galatasaray Avrupa'da takımlara kök söktürürken, Sparta Prag ve Ukranya takımlarını böyle sahalarda yenip Galatasaray olduğunu göstermedi mi?
Eskişehirspor sanki hep kendi sahasında hep böyle zemin içinde oynuyormuş da ayakta kalmasını biliyorlarmış. Şayet bir santrafor olsaydı o zaman netice değişik olurdu.
Aslında Galatasaray bir iki haftadır futbolda kötü sinyanlar veriyordu. Ligin 20.haftasında oynanan maçta Karabükspor bile oyunun başlarında pozisyonları değerlendirseydi, Galatasaray'ın gerçek yüzü o zaman belli olacaktı. Aslında Fatih Terim oyun içinde oyuncu varyasyonları ve değişim hamleleri yaptı. Peki bu hamleler yerinde miydi? Hayır.
Maç eşit şekilde giderken, Kazım'ı defansa çekiyorsa, hücumda yalnız kalan Elmander'in arkasına Ceyhun gibi toplara iyi vuran oyuncu oturuyorsa hocanın bu maçı gol yemeden bitirme yoluna gideyim düşüncesine gider.
Galatasaray büyük paralar vererek transferler yapıyor. Riera 3 milyon euro, uzun zamandan bu yana kulübede oturuyor. Onun da işine geliyor, sahada olsam da para alıyorum almasam da neymiş idmanda Servet'le çarpışmış biri ayakta diğeri ise cam gibi kırılmış gibi dağılmış.
Bir diğer yandan milli takımda oynayan Gökhan'ın sözleşmesini uzatıyorsunuz, 1.200 milyon euro veriyorsunuz o da kulübede oturmuş duruyor.
Bu transfer yanlışlığından doğuyor. Önce bu adam kesin bize yarar diyorlar sonra da fos çıkınca ayıkla pirincin taşını. Ama Galatasaray bunu uzun zamandır yapıyor. Yatan adama para ödemeyi seviyor.
Fatih Terim her zaman söylediği gibi "Florya benim yerim" diyor. Buraya dışardan gelen kişileri ve sesleri sevmez. Böyle de olunca yönetimde birbirlerine girip duruyor. O zaman Terim teknik adamlık yerine, orada oturup "bu şube benden sorulur" derse haklı olur.
Kulübün Patronu Ünal Aysal ise, sahanın da patronuna Teknik adamdır.
İşte Galatasaray'da başlayan ateşlerden biri de bu. Söndürmek için de başkan su sıkacak ama bakalım ne zaman?