PaylaÅŸ
Yeşil'in üzeri buz...
Avrupa patenli top...
Kimi yerli, kimi yabancı kramponlar...
Sonra tak, tuk sesler...
Ä°syan eden edene...
Önce sert giriyor, isyan gırla...
Sonra tersi oluyor, bu kez kendisi isyanda...
Birçoğu Avrupa'da top koşturmuş, ama böyle maçlarda nasıl top kulanacağını bilmeyen futbolcuya "sen oyuncusun" demem. Öyle ki Galatasaray en kötü maçını oynadı.
Sabri'nin kulvarından buzlar akıp gidiyordu, en geride oynayan Volkan dahil Dede ve Teoe, arkasından bindirdi. Semih Kaya en önemli yerlerde müdahala etmese hadise olurdu.
Selçuk ve Melo'nun, böyle sahalarda istedikleri gibi oyunu yönlendiremedikleri belli oldu. Galatasaraylı futbolcular, "Biz iyi oynadık" diye sakın açıklama yapmasınlar, Melo'nun kafa vuruşunun dışında rakip kaleye şut atmaya bile gidemediler.
Oyun boyunca sahaya basan Eskişehirspor kramponları idi. Hele Alper, hiç yorulmadan mücadele etti. Hürriyet ve Dede, Galatasaray'ın oyun kurmasına müsade etmediler.
Fatih Terim maç boyunca çeşitli varyasonlara gitti, ama hiçbiri tutmadı. Sercan'ı oyuna alması ise bence yanlıştı. Baros, Eskişehir'de mumla arandı. Kazım, sahada var mıydı yok muydu belli değildi. Tek belli olan yeri sarı boyalı kafasıydı.
Galatasaray'da üç isim, oyunun içindeydi; Muslera, Semih ve Ujfalusi.
Kimse, "Hava şartlarıdan dolayı böyle bir maç oldu" demesin. Kar, yağmur sıcak, futbolun içinde olan durumlardır, onun için kimse ağlamasın.
Bu yarışma EskiÅŸehirspor'un hakkıydı.Â
PaylaÅŸ