Paylaş
Edip Cansever adına imzalanan eserler, okuduğu kitaplar, şairin elyazmaları ve ağırlıklı olarak sanat dergilerinden oluşan koleksiyonunun yanı sıra masası, gözlüğü, daktilosu, satranç takımı gibi kişisel eşyası da bağışlananlar arasındaydı.
Elyazmalarının arasından şairin daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış iki şiiri çıktı. kitap-lık dergisi, Mayıs - Haziran sayısında bu iki şiiri el yazılarının orijinalleriyle birlikte yayımladı.
Cansever’in bunları neden dergilerde yayınlamadığı ya da kitaplarına almadığı bilinmiyor. Büyük ihtimalle şiirleri yazdığı kâğıtları kitaplarından birinin arasına koydu ve orada unuttu. Çünkü daha önce peçetelere yazdığı ve eşyasının arasından çıkan şiir notları da bulunmuştu.
Her iki şiirin altına da imza atmış. Başladığı bir şiirin yarım kalan notları olsa imza atmazdı. Belli ki üzerinde sonra çalışırım diyerek yazıp unuttuğu iki şiir.
Birinci şiirde ilk mısranın ilk kelimesi ‘duynun mu’ diye yazılmış. Şiirleri yayın hazırlayan Habil Sağlam, “sehven ‘d’ yerine ‘n’ harfini kullandığını düşünerek bu kelimeyi ‘duydun mu’ şeklinde yazdık” diyor. Şiirlerin altındaki imzalar da ‘eDip’ ve ‘EDİP’ olarak atılmış.
Üzerlerinde çalışıp yayınlasa nasıl olurdu bilmiyorum ama bu halleriyle de çok iyi iki Edip Cansever şiiri. İşte o şiirler:
*
1.
Duydun mu gözlerimin sesidir bu
Uyurken uyurken uçuşup duran
Ateş böceklerinin uykusu
Gözlerimin sesidir bu
Açık denizlerde kendi kendine
Haykıran bir denizcinin
Tanrıyı uyandırma korkusu
Sesidir gözlerimin bu
Doğayı kımıldatmadan
eDip
*
2.
Güllerden güllere yuvarlanarak
Nedir bu akşamüstü trenleri
EDİP
'HARİKA ÇOCUKLAR'IN HARİKA GECESİ
ÇEV Sanat, önceki akşam Atatürk Kültür Merkezi’nde uluslararası başarılara sahip genç müzisyenlerin sahne aldığı bir konser gerçekleştirdi.
Çağdaş Eğitim Vakfı bünyesinde çalışmalarını sürdüren ve Berrin Yoleri’nin başkanlığını yürüttüğü vakıf, ülkemizdeki genç yetenekleri keşfederek onların eğitimi için burs sağlıyor.
QNB Finansbank ana sponsorluğunda gerçekleştirilen konserde bu program sayesinde dünyanın saygın müzik okullarında eğitimlerine devam eden öğrenciler sahneye çıktı.
Geceye onur konuğu olarak katılan ve kendisine ‘Yaşam Boyu Onur Plaketi’ sunulan usta sanatçı Haldun Dormen yaptığı teşekkür konuşmasında ÇEV Sanat’ın 1948 yılında çıkartılan ve sonraki yıllarda kaldırılan, İdil Biret, Suna Kan gibi sanatçılarımızın yetişmesinde büyük katkısı olan ‘Harika Çocuk Yasası’nın yok edilen işlevini üstlendiğini belirtti.
Gerçekten de yapılan tam anlamıyla buydu. Sahnede en küçüğü 13 yaşında olan pırıl pırıl gençler vardı.
Konserin solisti ÇEV’in ilk burslu sanatçılarından ve artık dünya sahnelerinin yıldızları arasında anılan Jamal Aliyev’di. 2013 yılından bu yana dünyanın sayılı orkestralarıyla konserler veren Aliyev yeni albümü ‘Illusion’ın ilk seslendirişini gerçekleştirdi.
Dünyanın yeni nesilde en önemli 30 genç klasik müzisyeninden biri olarak gösterilen Jamal Aliyev’in kendisinden sonra gelecek gençlere rol model olarak takdimiydi bir anlamda.
Projenin daimi gönüllüsü Halit Ergenç’in takdimini yaptığı ve Nâzım Hikmet’in ‘Günaydın’ ile ‘Bulut Mu Olsam’ şiirlerini okuduğu konserde, ÇEV Sanat’ın genç müzisyenlerinden kemanda Deniz Erten İspir, Ezgi Su Apaydın, Deniz Şensoy, Doğa Altınok, Duru Önhon ve Defne Güngör, perküsyonda Elman Mecid, piyanoda Damla Ece Karataş ve Fikret Uçar, viyolada ise İklim Özenli, Şef İbrahim Yazıcı yönetimindeki ‘Olten Flarmoni Orkestrası’ eşliğinde performanslarını sergilediler.
Daha şimdiden dünyanın dört bir yanındaki yarışmalarda ülkemizin adını duyuran, ödüller getiren gencecik sanatçıları sahnede izlemek muhteşemdi.
Konser dijital teknoloji sponsoru Crowdsol tarafından canlı olarak da yayınlandı. İstendiği zaman sanatçıların eğitimine katkıda kullanılacak bir ücretle izlenebilir.
YENİ BİR DİJİTAL SANAT PLATFORMU: ZARASTRO ART
SANATSEVER ve koleksiyonerleri, sanatçılarla dijital ortamda bir araya getiren butik bir sanat platformu olan Zarastro Art hayata geçti (https://zarastro.art).
Haydar Can Taygun ve Burcu Taygun tarafından kurulan platform İngilizce yayın yapıyor. Zarastro Art, yayın hayatına Ferhat Özgür, Nancy Atakan ve Kübra Cenk Uslu’nun işlerinden oluşan üç çevrimiçi sergiyle başladı.
‘To Be Good and To Live’, ünlü sanatçı Ferhat Özgür’ün kariyerinin son yirmi yılında farklı dönem ve şehirlerde çektiği on altı fotoğrafı, savaş ve pandemi arka planında zamanın ruhu çerçevesinde yeniden ele alıyor.
Sanat piyasasında küresel anlamda görünürlük sağlamayı amaçlayan Zarastro Art, sanatın ve sanatçının hikâyesini daha iyi anlamak ve sanatla iç içe yaşamak isteyen sanatseverler ve koleksiyonerler için ilgi çekici bir dijital sanat platformu olarak öne çıkıyor.
Paylaş