İhsan Yılmaz

2022’nin en pahalı eserleri

4 Ocak 2023
Dünyada ve Türkiye’de sanat piyasası 2022’yi nasıl geçirdi? En yüksek fiyata satılan eserler sıralandığında üst sıralarda kimlerin eserleri yer aldı?

Türkiye’nin önde gelen müzayede evlerinden Artam Antik A.Ş., yıl içinde düzenlediği 11 müzayedede Türk çağdaş ve modern sanatının ustalarına ait yapıtları yeni koleksiyonlara kazandırdı. 2022’nin en yüksek fiyatlı eseri Ömer Uluç’a ait oldu. Sanatçının, ustalık dönemine ait görkemli yapıtı ‘Bir İskemle / Bir Kuş / Büyük Çıplak / Kırmızı Figür / Bir Yaratık’, 7 milyon 845 bin TL’ye satıldı. Ömer Uluç’un 1992’deki Berlin ve Lahey ile 1994’teki AKM sergilerinde yer alan tuvali, mart ayındaki 371. Müzayede’de satışa sunulmuştu.

Yılın en yüksek rakamlı ikinci eseri ise Burhan Doğançay’a ait. Sanatçının Guggenheim Müzesi’nin koleksiyonunda yer alan ‘Up Wind’ başlıklı işiyle aynı seriye ait 1973 tarihli ‘Ship of Fools’u Artam’ın 372. müzayedesinde koleksiyonerlerin büyük ilgisiyle karşılandı. Eser 5 milyon 400 bin TL’ye satıldı.

Ömer Uluç’un yanı sıra beş eserin 5 milyon TL’yi aştığı en değerli 10 yapıt sıralamasında Burhan Doğançay’ın üç eseri yer alırken; Erol Akyavaş, Osman Hamdi Bey, Neşet Günal ve Nejad Melih Devrim satışları da 2022 yılının rekorları olarak yansıdı.

TÜRKİYE’NİN EN PAHALI İLK 10 ESERİ

1 - Ömer Uluç, ‘Bir İskemle / Bir Kuş / Büyük Çıplak / Kırmızı Figür / Bir Yaratık’ (1990)- 7 milyon 845 bin TL

2 -

Yazının Devamını Oku

Herkes onu sevdi o İlhan Selçuk’u

2 Ocak 2023
ŞAİR Özdemir Asaf’ın en bilinen ve içinde kadın adı geçen tek şiiridir ‘Lavinia’. Platonik bir aşkı anlatır ve şöyle biter: “Sana gitme demeyeceğim, / Ama gitme, Lavinia. / Adını gizleyeceğim / Sen de bilme, Lavinia.”

Herkesin dilindedir bu aşk şiiri ama kimse bilmez Lavinia’nın gerçekte kim olduğunu. Bilenler de ortak bir sır saklar gibidir. Onunla ilgili söylenen sözler, yazılan cümleler hep yarım bırakılmıştır.

İşte o yarım kalmış cümleleri tamamlayarak bu sırrı çözmeyi ancak bir matematik profesörü başarabilirdi. Hem de şifreleme üzerine çalışan bir profesör. Aynı zamanda bir koleksiyoner ve araştırmacı olan yazar Haluk Oral, Lavinia’nın kim olduğunu 2008’de yayımlanan ‘Şiir Hikâyeleri’ kitabında açıklamış, pek çok okur da Mevhibe Beyat adını ilk kez burada duymuştu.

Lavinia, yani Mevhibe Meziyet Beyat, 2 Mayıs 1925’te İstanbul’da doğmuş, Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdikten sonra Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü’nde uzun yıllar resim öğretmenliği ve stilistlik yapmıştı. Lale Belkıs öğrencilerinden biriydi. Sanat ortamının içindeydi hep. Adalet Cimcoz ona Marilyn Monroe’ya benzediği için Marlin adını takmıştı, Güzel Sanatlar Akademisi’nin Rita Hayworth benzerliği nedeniyle Gilda’sıydı.

Mevhibe Beyat, Özdemir Asaf’ın kendisine beslediği platonik aşkla ‘Lavinia’ olarak edebiyatımıza girdi. Bir diğer platonik aşkı ise kendisine hikâyelerinde ‘Hisya’ diyen Oktay Akbal’dı. Fakat Lavinia’nın ilk aşkı Akademi’den hocası, ünlü ressam Edip Hakkı Köseoğlu’ydu. İkincisi ise ünlü gazeteci ve yazar İlhan Selçuk.

Aşkları ölene kadar sürse de evlilikleri kısa olur Mevhibe Beyat ve İlhan Selçuk’un. 17 Eylül 1956’da evlenir, 25 Şubat 1958’de de ayrılırlar. Beyat, sonraki evliliğini ise o sıralar kendisinden yaşça küçük ve henüz amatör bir oyuncu olan Öztürk Serengil ile yapar. Bu evlilik de fazla sürmez. Mevhibe Beyat üçüncü ve son evliliğini ise fotoğraf sanatçısı ve kameraman Muhlis Hasa ile yapar.

Yazının Devamını Oku

Latif’in sipariş ettiği balonlar

31 Aralık 2022
Önümde sevgili Latif’in geçen sene çizdiği geleneksel yılbaşı karikatürü.

Bir baba ve yanında küçük oğlu, üzerinde 2022 yazan balonlardan almak için baloncunun başında durmuşlar. Çocuk kırmızı beyaz balonlara kilitlenmiş, başka bir şey görmüyor gözleri. Sevinç içinde. Balonun ipini eline dolayınca mutluluktan ayakları yerden kesilecek belli. Baba da çocuğunu mutlu etmek istiyor ama hep bir beden büyük alınan eşya gibi bir sonraki yılbaşını da çıkarsın istiyor o balonla. “Bunların 2023’ü var mı kardeşim! Seneye de kullanabilsin” diye soruyor.



Bu yılbaşında da pek çok baba çocuğuna 2023 yazan balonları mutlaka alacak, 2024’ü yok mu bunun diye sormayı ihmal etmeden. Ama bizim bu alışverişten, bu diyalogdan haberimiz olmayacak.

Çünkü bize bunları çizerek anlatan Latif’i kaybettik bu yıl. Çok büyük bir acı bıraktı içimizde, yeri asla doldurulamayacak kocaman bir boşluk.

Ama eminim ki neşemizi kaybetmemizi istemezdi Lato. Çizgilerinde hiç karamsarlık yoktu. En karamsar zamanlarımızda bile yaptığı tek kelimelik bir espri bir anda her şeyi değiştirdi.

Tam da böyle anlarda olduğu gibi belki de, geçen yılbaşı verdi bu yılın üzerinde 2023 yazan balon siparişini. Yine mutlu olalım, o küçük çocuk gibi balonlar ayağımızı yerden kessin istedi.

Yazının Devamını Oku

'Ben Orhan Pamuk değilim!'

28 Aralık 2022
Şair ve yazar Metin Celal’in daha çok 80’li yıllarda İstanbul’daki şiir ortamına dair anılarını kaleme aldığı kitabı ‘Bir Şiirdi Geçen Yıllar’ adını taşıyor.

Beyazıt’taki Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nde filizlenen bir şair kuşağının dergileriyle, kitaplarıyla, şiir tartışmalarıyla, dönem atmosferinde geçen hikâyesini anlatıyor.



Kitabın sonunda Orhan Pamuk’a benzetilmesiyle ilgili yaşadıklarına yer vermiş Metin Celal.

Her biri ‘Ben Orhan Pamuk değilim!’ cümlesiyle biten ikna çabalarının ilkini Tayvan’da yaşamış. Taipei Şiir Festivali için Tayvan’a gittiğinde ülkenin kurucusu Çan Key Şek’in anıtmezarını da ziyaret etmişler ve görkemli merdivenlerden inerken 10-15 kişilik bir Türk turist grubuyla karşılaşmışlar. Grubun uzaktan el sallamasını, seslenmelerini önce üzerine alınmamış ama bir kişi yanına gelip ‘Sizinle bir fotoğraf çektirebilir miyiz Orhan Bey?’ diye sorduğunda anlaşılmış durum. Kendisini Orhan Pamuk’a benzetmişler.

Yazının Devamını Oku

Erje Ayden efsanesi devam ediyor

26 Aralık 2022
YAYIN dünyasının en gizemli isimlerindendi Erje Ayden. Gerçek adı Erce/Ercüment Aydıner olan yazar 10 Ekim 2013 yılında New York’ta hayata veda ettiğinde ardında pek çok roman, öykü ve oyun bırakmıştı. Yazdıklarıyla ve dostluklarıyla Beat kuşağına dahil ediliyordu.

Hayat hikâyesi bilinmezlerle doluydu. En bilinenleri 1937’de İstanbul’da doğduğu, babasının eski senatör ve 1969 seçimlerinde Adalet Bakanlığı yapan Hidayet Aydıner olduğu, anne tarafından beşinci cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın akrabası olduğuydu. Genç yaşta Fransa’ya gitmiş, ardından Amerika’ya geçmiş bir istihbarat elemanıydı kimisine göre. Bar fedailiğinden garsonluğa, galeri yöneticiliğinden tiyatroculuğa, dublörlükten mezarcılığa, boyacılığa kadar pek çok iş yaptı. 1970’ten sonra Türk vatandaşlığından çıkartıldı. Amerikan vatandaşlığına da geçmediği için hayatının sonuna kadar bir ‘haymatlos’ (vatansız) olarak yaşadı.

Türkiye’de kitaplarını yayınlayarak tanınmasını sağlayan sanatçı Bedri Baykam olmuştu. Uzaktan hısımdı ikisi.

‘Ayrılık Acısı’, ‘Goldberg Paşa’, ‘Sweetmilk Üçlemesi’, ‘Erje Ayden Efsanesi’, ‘İkinci Caddenin Çılgın Yeşili’, ‘Matador’ ve ‘Hauptbahnhof’dan Bir Trene Bindim’ adlı kitapları farklı yayınevleri tarafından çevrilerek Türkçe yayımlanmıştı.

Herhangi bir sosyal güvencesi de olmadığı için hayatının son dönemlerini zorluklar içinde geçirdi. Bu dönemde ona yardım elini uzatan, kitaplarının tutkunu ve dostu, yazar Selçuk Altun oldu.

Erje Ayden ölmeden evvel bütün arşivini Selçuk Altun’a teslim etmişti. İşte o arşivin içinden yayınlanmamış bir romanı çıktı: ‘Üsküdar’daki Teyzemiz.’

Kitap şimdi İdil Karacadağ çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı.

Hayatı bilinmezlerle dolu yazarın ironik bir biçimde en otobiyografik romanı bu. O kadar kendisi ki, kahramanının adı bile soyadının tersten okunuşu.

Yazının Devamını Oku

Roman kahramanları yazarlarıyla yürüdü

21 Aralık 2022
Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi’nin bu yıl beşinci kez düzenlediği ‘Dünya Roman Kahramanları Festivali’nin renkli görüntüleri yine gündem oldu.

Okulun edebiyat öğretmeni, şair Ercan Yılmaz’ın öncülüğünde düzenlenen festivalde öğrenciler sevdikleri roman kahramanlarının kılığına girerek onları canlandırıyorlar.



Okulun önündeki yolda yaptıkları yürüyüşün videosunu çekerek paylaştılar sosyal medya hesaplarından.

En önde Kafka’nın ‘Dönüşüm’ hikâyesinin bir sabah böcek olarak uyanan kahramanı Gregor Samsa var. Hemen yanında elinde baltası ve kanlı kıyafetleriyle ‘Suç ve Ceza’dan çıkıp gelmiş Dostoyevski’nin Raskolnikov’u. Her öğrenci bir roman kahramanına dönüştürmüş kendisini. Bu yıl festivale katılan usta yazar Latife Tekin de öğrencilerin arasındaydı ve onlarla birlikte yürüyordu. Yarattıkları kahramanlarla yürümek bir yazar için eminim çok farklı şeyler ifade ediyordur.

Yazının Devamını Oku

Ustalar çıkartan yarışma

19 Aralık 2022
Türkiye’de bir özel sektör tarafından düzenlenen en eski resim yarışması DYO Resim Ödülleri. Günümüzün pek çok ustası adını ilk kez burada duyurdu.

Bu yıl 39’uncusu gerçekleştirilen yarışmanın sergisi geçen aylarda İstanbul’da Tophane-i Amire binasında açılmış ve büyük ilgi görmüştü.

Serginin ikinci durağı Eskişehir’di ve Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde açıldı.

Bu yıl ‘Doğa ve İnsan’ temasıyla düzenlenen yarışmaya 704 sanatçı bin 66 eserle başvurdu. Benim de bulunduğum yarışmanın diğer jüri üyeleri Habip Aydoğdu, Prof. Hayri Esmer, Doç. Dr. Devabil Kara, Prof. Cebrail Ötgün, Prof. Dr. Ferhat Özgür, Prof. Mümtaz Sağlam’dı ve 6 eser ödüle layık görülürken 79 eser de sergilenmeye değer bulunmuştu.

Ödül kazanan ve sergilenmeye değer bulunan eserler küratör Seda Yörüker tarafından ‘Ben, İnsan’, ‘Ah Bach! Ritmi Yakala’, ‘Orada Kimse Var mı?’, ‘Rüya’, ‘Eşyanın Ağırlığı’ ve ‘Zamanın İzi’ olarak altı farklı temaya ayrılmış. Bu da serginin gezilmesini ve eserlerin algılanmasını oldukça kolaylaştırmış.

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili İdil Yiğitbaşı, “Yarışmamıza katılan pek çok sanatçının bugünün usta sanatçıları arasında yer aldığını görmek ve ülkemizde resim sanatının gelişimini eserlerle izleyebilmek, bizlere gurur veriyor” dedi açılışta yaptığı konuşmada.

Serginin Eskişehir’de 31 Ocak 2023 tarihine kadar açık kalacağını söyleyip sonrasında ise Ankara’da Cer Modern, Mardin’de Sakıp Sabancı Kent Müzesi ve İzmir’de yeni açılacak olan Yaşar Müzesi’nde sanatseverler ile buluşacağı müjdesini verdi.

Genç sanatçılara kendini gösterme ve kanıtlama şansı veren yarışma sergisinin bir öğrenci kenti olan Eskişehir’de açılması anlamlı ve önemliydi.

Yazının Devamını Oku

Tablolardan çıkan sonuç... Kadınlar daha çok okuyor

14 Aralık 2022
Kadınların erkeklere oranla çok daha fazla kitap okuduğu yönünde istatistiklere zaman zaman rastlarız.

Çok net bir veri var mıdır bilmem ama genel kanı da kadınların daha çok okuduğu şeklindedir.

Eleştirmen yazar Asuman Kafaoğlu-Büke’nin ‘Tablodaki Kadın’ (Epsilon) adlı çalışması bu görüşü destekliyor.

‘Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları’ alt başlığıyla yayımlanan kitapta kadınların kitap okurken resmedildiği tabloların hikâyeleri anlatılıyor.

Kadın ve kitap arasında büyülü bir ilişki olduğunu söylüyor Büke:

“Kadınların yüzyıllar boyunca gezmeleri, kendi başlarına maceraya atılmaları, zekâ ve yeteneklerini gösterecek işlerde çalışmaları toplumsal olarak engellendiği içindir ki, dinledikleri ve okudukları hikâyeler onlar için çok önemli olmuştur. Ancak bu şekilde zihinsel yolculuklara çıkabilir, görmedikleri dünya hakkında bilgi edinebilirlerdi. İşte tam da bu yüzden kadın ile kitap arasında çok özel, hatta büyülü bir bağ olduğunu düşünmeden edemem.”Günümüze kalan en eski okuyan kadın resimlerinde, azize ve bilge kadınları kutsal metinleri okurken görürüz. Sanat tarihinin bu şekilde en çok resmedilen figürü de Mecdelli Meryem. Okuma bilmeyen Meryem’in Ortaçağ ve Rönesans ressamları tarafından bu şekilde çizilmesi, Tanrı’nın emrini aldığını ve tövbekâr olduğunu göstermek içindi.

Aydınlanma çağıyla birlikte okumanın erdem olarak görülmesi, roman türünün çıkmasıyla da zevke dönüşmesi ressamların ilgisini çekti. Rembrandt’tan Van Gogh’a, Monet’den Pablo Picasso’ya, Matisse’e, Munch’ten Manet’ye, Osman Hamdi’den İbrahim Çallı’ya pek çok sanatçının tuvalinde kendine yer buldu kitap okuyan kadınlar.

Yazının Devamını Oku