Paylaş
Beyazıt’taki Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nde filizlenen bir şair kuşağının dergileriyle, kitaplarıyla, şiir tartışmalarıyla, dönem atmosferinde geçen hikâyesini anlatıyor.
Kitabın sonunda Orhan Pamuk’a benzetilmesiyle ilgili yaşadıklarına yer vermiş Metin Celal.
Her biri ‘Ben Orhan Pamuk değilim!’ cümlesiyle biten ikna çabalarının ilkini Tayvan’da yaşamış. Taipei Şiir Festivali için Tayvan’a gittiğinde ülkenin kurucusu Çan Key Şek’in anıtmezarını da ziyaret etmişler ve görkemli merdivenlerden inerken 10-15 kişilik bir Türk turist grubuyla karşılaşmışlar. Grubun uzaktan el sallamasını, seslenmelerini önce üzerine alınmamış ama bir kişi yanına gelip ‘Sizinle bir fotoğraf çektirebilir miyiz Orhan Bey?’ diye sorduğunda anlaşılmış durum. Kendisini Orhan Pamuk’a benzetmişler.
O günden sonra sık sık Orhan Pamuk’a benzetilmeye başlamış Metin Celal. “Sanırım saç tıraşım, gözlük çerçevelerim, uzun boylu ve zayıf oluşum bu benzetmenin nedeniydi. Sevdiğim bir yazara benzetilmenin bir zararı yok diye düşünüyordum” diye yazıyor kitapta.
Orhan Pamuk ve Metin Celal 2005 yılında Frankfurt Kitap Fuarı Türkiye standında.
Ancak Orhan Pamuk’a benzetilmenin tehlikeli bir şey olduğunu 2005 yılında Frankfurt Kitap Fuarı’na gidince anlamış.
Alman Yayıncılar Birliği Barış Ödülü’ne değer görülen Orhan Pamuk o yıl fuarın yıldızıydı. Programında bir basın toplantısı ve St. Paul Kilisesi’ndeki ödül töreni vardı.
FUAR KİMLİĞİNİ GÖSTEREREK KURTULMUŞ
Fuardaki Türkiye ulusal standının girişine Orhan Pamuk afişleri asılmıştı. Stantta görevli olan Metin Celal birkaç kez birilerinin öfkeli bir şekilde gelip Orhan Pamuk afişlerini yırtmasına önce anlam verememiş.
Sonra insanların bu kızgınlığının ve afişleri yırtmalarının nedeninin Orhan Pamuk’un o günlerde İsviçre’de yayımlanan Das Magazin dergisi ile yaptığı söyleşide “Bu topraklarda 30 milyon Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü. Benden başka kimse bundan bahsetmeye cesaret edemedi” sözlerine tepkiden kaynaklandığını anlamış.
Afişlerin yerine yenileri asıldıkça bu kez tepkiler sözlü saldırılara hatta fiziki tacizlere kadar varmaya başlamış, dayak yemekten ancak boynundaki görevli kartında yazan adını göstererek ve ‘Ben Orhan Pamuk değilim!’ diyerek kurtulabilmiş birkaç kez.
Sadece saldırganlar değil, fuar boyunca Orhan Pamuk’a benzetip imza isteyen pek çok hayranıyla da karşılaşmış. Bunların arasında Orhan Pamuk’un kitaplarının Danimarkalı çevirmeni bile varmış.
Bütün bu badirelerden ve Orhan Pamuk’un koruma polisiyle dolaşmaya başlamasından sonra başına kötü bir şey gelmesin diye tipini değiştirmeye karar vermiş Metin Celal.
Başarılı da olmuş. Ama tipini değiştirdiği o gün İstiklal Caddesi’nde yürürken yine tanımadığı biri seslenmiş: “Merhaba Zülfü Bey!”
SATIŞ DEĞİL ‘KIZ VERMEK’
PORTAKAL Sanat ve Kültür Evi, Turgud Bezmen’in koleksiyonundan 61 eseri özel satışa sundu. Aralarında Venedik Ekolü tabloların, Osmanlı çatma kadifelerinin nadide örneklerinin ve Mustafa Vasıf, Şeyh Hamdullah gibi ustaların ‘Sülüs Karalama’larının bulunduğu eserleri 40 yıldır biriktiren koleksiyoner Turgud Bezmen bunu bir tür ‘kız vermek’ olarak tanımlıyor ve şöyle diyor:
“Yıllarca büyük emek, büyük özenle seçilmiş, sevilip korunmuş bu eserler, ailemizin evlerinde kıymet görmüş, yaşamıştır. Yıllarca bize mutluluk veren bu nadide parçaların artık başka hikâyelerde yer alıp yeni sahiplerini mutlu etme vakti geldi.
Anadolu’da bir deyim vardır, ‘kız vermek’ diye... Bizim için bu eserleri vermek tam da bu deyimle eşdeğerdir. Koleksiyonumuzdaki eserler yeni ailelerini mutlu etmek için en doğru adreste, yarınları yazmak için buradalar.”
Eserler Portakal Kültür ve Sanat Evi’nde görülebilir.
ÜNLÜ GALERİDE TACİZ DEPREMİ
ALMANYA’nın en ünlü galerilerinden Berlin merkezli Köning büyük bir taciz skandalıyla gündemde.
Kurucusu Johann König’e yönelik Alman Die Zeit gazetesinde yayınlanan cinsel taciz iddialarının ardından pek çok sanatçı galeriyle ilişkisini kestiğini açıkladı.
Köning bu iddiaları reddedip gazete dava açsa da kopmalar devam ediyor. Galeriden ayrılan sanatçılar arasında 15. İstanbul Bienali küratörleri İskandinav sanatçı ikilisi Elmgreen & Dragset, Katharina Grosse ve Corinne Wasmuht gibi isimler var.
Türkiye’de birçok galeri ve sanatçıyla da çalışıyor Köning Gallery. Bunlardan biri de son dönemde dijital işleriyle bütün dünyada büyük ilgi gören Refik Anadol.
Anadol da 2024 için planlanan sergisini iptal edip galeri ile yollarını ayırmış.
Paylaş