İhsan Yılmaz

Film yapımcısı ve yazar Arif Keskiner vefat etti... ‘Çiçek gibi’ veda

13 Mart 2024
KÜLTÜR sanat dünyasının en önemli simalarından Arif Keskiner’i, yaygın bilinen adıyla Çiçek Arif’i kaybettik. Nadir görülen bir kan hastalığı tedavisi görüyordu son 15 yıldır. Uzun süren tedavi süreci kalbini ve böbreklerini de yormuştu.

Sarıyer Demirciköy’deki evinde rahatsızlığı artınca kaldırıldığı Maslak Acıbadem Hastanesi’nde dün öğleden sonra 87 yaşında veda etti, tüm sevenlerine ve çok sevdiği hayata.

Lakabı, ‘Nasıl olduğu’ her sorulduğunda ‘Çiçek gibi’ dediği için ‘Çiçek Arif’ olarak kalmıştı. Hayata hep iyimser bakan, yardımsever ve dost canlısıydı.

Anılarını yazdığı son kitabı ‘Akşam Çiçekleri’ adını taşıyordu. O çiçeklerin ev sahibi ve en güzeli de soldu şimdi.

Gazetecilik, oyunculuk, yayıncılık, fotoromancılık, film yapımcılığı yapmış, Taksim Sıraselviler’de kurduğu Sinema Sevenler Derneği Lokali zamanla onun lakabı yüzünden ‘Çiçek Bar’a dönüşmüş ve çeyrek asır kadar kültür sanat dünyasının merkezi, buluşma noktası haline gelmişti.

Ben tüm hayatım boyunca hep dostluğa, sevgiye, güzelliğe ve tüm bunların paylaştıkça arttığına inandım ve Çiçek Bar’da da böyle bir dünya kurmak istedim” demiş ve bunu da başarmıştı.

Şarkılara konu olmuştu onun ‘çiçek’ hali. Meral Okay’ın sözlerini yazdığı “Yine mi güzeliz yine mi çiçek” şarkısını Sezen Aksu onun için yapmıştı.

1938’de Adana’nın Osmaniye ilçesinden başlayıp Beyoğlu’nun Yeşilçam Sokağı’na uzanan hayat hikayesi de binbir çiçek gibi renkliydi

Yazının Devamını Oku

Akademi koleksiyonu büyük yangından nasıl kurtuldu

6 Mart 2024
MİMAR Sinan Güzel Sanat Akademisi 122’nci yaşını kutluyor bu sene.

Hem akademinin kuruluşu hem de Cumhuriyetin yüzüncü yılı kapsamında hazırlanan ‘Sanâyi-i Nefîse-i Mekteb-i Şahâne’den Güzel Sanatlar Akademisi’ne - Temsil ve Hafıza’ sergisi açıldı pazartesi akşamı İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde.

Güzel Sanatlar Akademisi’ni ‘Kuruluş’ (1882), ‘Göçebe’ (1916-1926), ‘Kurumsallaşma’ (1926-1948) ve ‘Akademi Yangını’ (1948) olmak üzere dört dönemde ele alan sergi Akademililerce yürütülen ‘temsil’ ve ‘hafıza’ kavramlarını da sorguluyor.

Sergide 1882’de arkeolog, müzeci ve ressam Osman Hamdi Bey tarafından kurulan okulun o dönemden itibaren 1948’deki büyük yangına kadar hocaların ve öğrencilerin çalışmaları, açılan sergiler, yapılan yayınlar yer alıyor.

Sergide cevabı aranan en önemli soru Akademi’nin rejimin otoportresinde nasıl yer aldığı.  Kurulduğu ll. Abdülhamid döneminden İttihatçıların meşrutiyet rejimine, işgal altındaki İstanbul’dan Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Atatürk ve İnönü dönemlerindeki fonksiyonuna kadar iktidarlarla ilişkileri de ele alınıyor.


12 BİN CİLT KİTAP YOK OLDU

Türk sanatının hafıza mekanı İstanbul Resim ve Heykel Müzesi. Bu hafızayı muhafaza edebilmiş olmasını 1937 yılında

Yazının Devamını Oku

Tarihin ilk kedi fotoğrafı

4 Mart 2024
İNSANLARIN en çok paylaştıkları fotoğrafların başında sanırım evcil hayvanları gelir.

Cep telefonlarına fotoğraf çekme özelliğinin eklenmesi ve sosyal medyada paylaşımının yaygınlaşmasıyla günümüzde bir salgın haline gelse de tarihi eskilere dayanıyor aslında.

İngiltere’de açılan ‘Evcil Hayvanlarla Fotoğrafçılık Tarihi’ sergisi bu alışkanlığın 1830’lara kadar uzandığını gösteriyor.

artdogistanbul.com’da yer alan habere göre Bradford kentindeki National Science and Media Museum’daki sergi, fotoğrafçılık tarihi boyunca farklı dönemlerde kullanılmış işlemler ve tekniklere örnek gösterilebilecek çeşitli evcil hayvan fotoğraflarını bir araya getiriyor.

KURŞUN KALEMLE ÇİZİLMİŞ GİBİ

Sanatçı J.M. Burbank tarafından çekilen serginin ilk görseli ‘Head of Cat’, William Henry Fox Talbot’un 1834’teki buluşu gümüş bazlı fotoğrafçılıktaki negatif/pozitif sürecini kullanılarak çekildi. Bu işlem eserde yumuşak gölgeli bir görüntü yaratıyor. Bu da eserin yüksek kontrastlı bir fotoğraftan ziyade bir kurşun kalemle çizilmiş gibi görünmesine neden oluyor.

Head of Cat

Dönemin ünlü şairi, romancısı ve oyun yazarı Mary Mitford da 1847’de köpeğinin fotoğrafının çekilmesini istedi. Köpeğin, o dönemki pozlama için dört dakika boyunca hareketsiz kalması gerekiyordu. Mitford’un şansı yaver gitti. Dört dakika kıpırdamadan durmayı başaran köpeğinin portresi ‘Miss Mary Mitford’s dog’ adıyla şu anda sergilenenler arasında.

PAYLAŞIMLIK FOTOĞRAF

Yazının Devamını Oku

Yaz cazla başlar

1 Mart 2024
İstanbul’dan Antalya’ya yazı cazla başlatacak iki festivalin programı açıklandı art arda.

31. İstanbul Caz Festivali ve 7. Antalya Akra Caz Festivali. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti BBVA’nın sponsorluğunda düzenlenen 31. İstanbul Caz Festivali, 3-18 Temmuz tarihleri arasında, 40’a yakın konserde usta isimlerden yeni keşiflere 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayacak.

Festival programı çarşamba akşamı Salon İKSV’de gerçekleşen basın toplantısıyla açıklandı. 16 gün boyunca festivalin konuğu olacak isimler arasında cazı yeniden büyük kalabalıklarla buluşturan iki Grammy ödüllü Gregory Porter; rock’n roll’un çok yönlü ve romantik prensi Chris Isaak; zamansız ve yenilikçi müziğiyle yaşayan en büyük saksafonculardan Joshua Redman; İngiltere’nin dünyaya kazandırdığı başarılı kadın müzisyenlerden YolanDa Brown; ilk kez Türkiye’deki sevenleriyle buluşacak, R&B, soul ve indie’nin genç ve tutkulu şairi Arlo Parks; Avrupa’nın merak uyandırıcı ve dinamik caz piyanistlerinden Baptiste Trotignon ve Kornél Fekete-Kovács yönetimindeki Avrupa’nın iddialı orkestralarından Modern Art Orchestra yer alıyor.

Festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü bu yıl Türkiye caz tarihinin iki önemli ismine, ilk kadın caz piyanisti Nilüfer Verdi ve yapımcı, besteci ve müzisyen Nino Varon’a sunulacak.

Konser biletleri, 5 Mart’tan itibaren satışa çıkıyor, şimdiden yerinizi ayırtın.

EN HAVALI SAHNE

Caz

Yazının Devamını Oku

Ne senden rükû ne benden kıyâm

28 Şubat 2024
Türk grafik sanatının en önemli isimlerinden, hattat ve cilt sanatçısı Prof. Dr. Mehmet Emin Barın’ın eserlerinden oluşan ‘Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam’ sergisi açıldı, pazartesi akşamı Artİstanbul Feshane’de.

Zafer Yıldırım’ın aile koleksiyonu ve sanatçının Çemberlitaş’taki Barın Han arşivinden seçilen 230 eser yer alıyor sergide. Feshane’nin ferah salonlarına dağılmış bu geniş koleksiyonda hat sanatının geleneksel ve çağdaş yorumlarını görmek mümkün.

1913 yılında Bolu’da dünyaya gelen Emin Barın, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Kamil Akdik’ten hat, Necmeddin Okyay’dan ciltçilik dersleri aldı, bir yandan da Maarif Neşriyatı’na bağlı Güzel Sanatlar Matbaası’nda çalıştı.

1937 yılında gittiği Almanya’da aldığı eğitimlerin ardından yurda dönen Emin Barın, 1940’lı yıllarda Latin harfli yazılar üzerine çalışmalar yürüttü.

Anıtkabir’de mozole girişinin her iki yanındaki kitabelere Atatürk’ün gençliğe hitabı ile 10’uncu Yıl Nutkunun yazılarını hazırladı. Devletin gerçekleştirdiği pek çok anıt ve kitabe projesinin yazılarını yazdı.



Yazının Devamını Oku

İstanbul Modern ödül aldıkça neden üzülüyorum

26 Şubat 2024
HENÜZ daha inşaat aşamasındayken mimarlık dünyasının dikkatini çekmiş ve adından söz ettirmeye başlamıştı İstanbul Modern’in Renzo Piano imzalı yeni binası.

Time dergisi ve New York Times tarafından yapılan listelemelerde görülmesi gerekenler arasına girmişti.

Architectural Digest’in ‘2024’ün Harika Eserleri’ listesine seçilen ve sonrasında da National Geographic’in ‘Dünyanın En İyileri’ sıralamasında yer alan İstanbul Modern, prestijli bir ödülün daha sahibi oldu.

İstanbul Modern’in Renzo Piano’nun kurucusu olduğu Renzo Piano Building Workshop tasarımı yeni müze binası, dünyanın önde gelen mimarlık platformlarından ArchDaily’nin 15 yıldır düzenlediği ‘Yılın Binası’ (Building of the Year) ödüllerinde kültürel mimari kategorisinde ödül kazandı.

ArchDaily tarafından 15 kategoride verilen ödüller, aday olan projelerin barındırdığı niteliklere ve bulundukları konumdaki topluluğa nasıl yarar sağladığına göre platformun okuyucuları tarafından belirleniyor.

Dünya çapındaki müzeler ile kültür-sanat kurumlarına odaklanan kültürel mimari kategorisi, o yıl inşa edilen en dikkat çekici yapılara yer veriyor.

PERA MÜZESİ’NDE KAÇAN BÜYÜK FIRSAT

Bütün dünyada müzeler barındırdıkları eseler kadar hatta daha fazla mimari tasarımlarıyla da öne çıkıyor ve bulundukları şehirlere değer katıyor. Ziyaretçi sayılarına ciddi katkısı olduğu da bilinen bir gerçek.

Yazının Devamını Oku

İstanbul’un duygu haritası dijital eserde

21 Şubat 2024
VERİ tabanlı dijital sanat eserleri sürekli gelişen ve dönüşen teknolojik araçlar sayesinde daha sık karşımıza çıkıyor artık.

Refik Anadol’un dünya çapında tanınmasını sağlayan çalışmalarında gördüğümüz veri kullanımı artık çok daha yaygınlaştı.

Özellikle genç kuşak sanatçılar eser üretimlerinde güncel teknolojiyi daha fazla kullanmaya başladı.

İstanbul Modern’de açılan ‘Zamansız Meraklar’ sergisi tam da buna işaret ediyor ve güncel teknolojiler ve dijital kültürün, sanatçıların düşünce ve üretim biçimlerine nasıl yön verdiğinin örneklerini bir araya getiriyor. 

SANAT VE BİLİM İLİŞKİSİ

İstanbul’a ait duyusal manzaralar ile kent topografyasını oluşturan verileri bir araya getiren çalışmalar sanat ve bilim arasındaki ilişkiyi de görünür kılıyor.

Sergide yer alan eserlerden biri Beste İleri’nin ‘SENTIMAP İstanbul’ (2024) projesi. Bir veri tabanı aracılığıyla 1970’ten günümüze arşivlenmiş gazete haberlerini ele alan çalışması İstanbul’un duygu haritasını veriyor.

İstanbul’la ilgili haberlerdeki baskın duyguları renklere ayırarak dijitalleştiren yapay zekâ uygulaması hangi tarihte hangi semtte neler hissedildiğinin haritasını çıkarmış. İstediğiniz tarihi seçip o gün çıkan haberlerin İstanbul’un duygu durumunu nasıl etkilediğini görebiliyorsunuz.

Endişe, mutluluk, korku gibi duygular farklı renklerle ifade edilerek yapay zekâ aracılığı ile İstanbul haritasına yansıtılmış. 

Yazının Devamını Oku

Çevrecilik entelektüel duyarlılığı diye küçümsendi

16 Şubat 2024
ERZİNCAN’da yaşanan maden faciası çevre konusunda neden çok daha dikkatli ve hassas olmamız gerektiğini bir kez daha hatırlattı bize.

Ne yazık ki küresel ısınma dahil bütün felaketlerin arkasında insanoğlunun aç gözlülüğü ve kontrol edemediği hırsı var.

Sanatçılar, yazarlar eserleriyle yıllardır bıkmadan usanmadan konuyu gündemde tutuyor ve gerekli uyarıyı eserleriyle yapıyorlar.

Usta çizer Selçuk Demirel gibi.

Fransa’da yaşayan ve dünyanın önemli yayın organlarında çizimleri yayımlanan sanatçının Taksim’deki Institut Français İstanbul Sergi Salonu’nda bugün başlayan sergisi ‘Yerle Gök Arasında’ tam da bu konuya dikkat çeken eserlerini bir araya getiriyor.


Selçuk Demirel

Yazının Devamını Oku