Zengin koleksiyonuna son olarak Osman Hamdi Bey’in ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin ikincisini de katarak dikkatleri bir kez daha üzerine çekti.
Sergiledikleri eserler kadar etkinlik mekânı BlackBox’ın programıyla da İstiklal Caddesi’nin kültür hayatına önemli bir katkı sunarak edebiyattan mimariye, operadan resme uzanan sohbetlere ev sahipliği yapıyor.
RHM’nin programında bu ay Müzeler Haftası’na özel etkinlikler de yer alıyor.
Dr. Mimar Sinan Genim, bugün gerçekleştireceği “İstanbul’un Tarihçesi” başlıklı konuşmasında katılımcıları, çağlar boyu farklı medeniyetleri buluşturarak birçok sanatsal, mimari ve edebi esere ev sahipliği yapan İstanbul’un tarihinde bir gezintiye çıkaracak.
Türk edebiyatının önde gelen isimlerinin eserleri, anıları ve yaşamlarının incelendiği “Müzede Şiir Var” serisinde bu ayın konuğu Sait Faik Abasıyanık. Onur Caymaz’ın anlatımıyla edebiyatımızın öncülerinden Sait Faik’in yaşamının kapılarının aralanacağı etkinlik, 16 Mayıs Perşembe ve 17 Mayıs Cuma günleri 16.00’da gerçekleştirilecek.
RESİMLERLE
En ünlü tablosu olan ‘Mavi Senfoni’, 2009 yılında Murat Ülker tarafından 2.2 milyon TL’ye (1.7 milyon dolar) alınmış ve dönemin rekorunu kırmıştı.
Artam Antik’in 5 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecek 392’nci müzayedesinde Türk çağdaş resminin bu büyük ustasının retrospektif tadındaki seçkisi 1970’ler, 1980’ler 1990’lar ve 2000’ler olmak üzere farklı dönemlerinden eserlerini içeriyor. Doğançay’ın şu anda Metropolitan Museum of Art’ta da sergilenen ‘Ribbon’ serisinden nadir bir tuval eseri seçkinin öne çıkan yapıtı. Bu arada yakında Yahşi Baraz tarafından hazırlanan kapsamlı bir Burhan Doğançay kitabının yayınlanacağı bilgisini vereyim.
Dünya müzelerinde eserleriyle karşılaştığımız bir başka usta isim Erol Akyavaş da pek çok resminde ele aldığı ‘Kabe’ konulu çalışmasıyla müzayedede.
BİENALDE SERGİLENDİ
Yaşadığı ve yazdığı, tutkuyla bağlı olduğu Brooklyn’nde 77 yaşında akciğer kanserine bağlı olarak salı günü hayatını kaybetti.
Çağdaş edebiyatın, post modern romanın en tanınmış isimlerinden biriydi. Ay Sarayı, Şans Müziği, Yanılsamalar Kitabı, Leviathan, Yükseklik Korkusu, Kehanet Gecesi, Yalnızlığın Keşfi ve 4 3 2 1 gibi romanlarıyla günümüzün en üretken ve sevilen romancılarından biri oldu.
Amerika’dan çok Avrupa’da romanın starı olarak kabul edildi.
1947 yılında ABD’nin New Jersey eyaletinde, Newark’ta doğmuş, Columbia Üniversitesi’nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okumuştu.
Şimdi de Cumhuriyet’i kurduğu kentte, Ankara Cermodern’de sanatseverlerle buluştu.
Nâzım Hikmet’in Kuvâyi Milliye Destanı’nın unutulmayan dizesinden ilham alarak oluşturulan sergide, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’de ilk kez kamuoyu ile paylaşılan 250 adet yayımlanmamış fotoğrafıyla birlikte kullandığı özel eşyası, kendisinin ve o dönemin önemli kişilerinin yazışmaları, telgraflar, gazeteler, dergiler, dönemsel belgelerle birlikte o döneme ait birçok obje de yer alıyor. Bu objeler arasında, Atatürk’ün bazı kişilere imzaladığı fotoğraflarla birlikte yerli ve yabancı fotoğrafçıların çektiği fotoğraflar, serginin dikkat çekici bölümünü oluşturuyor.
‘Karanlıkta Akan Bir Yıldız: Mustafa Kemal Atatürk’ sergisi 18 Ağustos tarihine kadar Ankara Cermodern’de görülebilir.
Özel yazışmalarının orijinalleri, el yazması mektupları, madalyalar, en kritik anlardaki telgrafları, annesi Zübeyde Hanım’ın mektubu, döneme ilişkin afişler, belgeler, gazete ve dergi örnekleri, 100 yıl önce kullanılan Cumhuriyet ve Atatürk için üretilmiş özel objeler de sergide yer alıyor.
İlaç ve sağlık şirketi Humanis’in organizasyonuyla açılan serginin proje direktörlüğünü Fahri Özdemir, küratörlüğünü ise Özdemir Erdem üstlendi.
Sergi, bin dokuz yüz dokuzdan başlayıp, Çanakkale Savaşları ve sonrasında Avrupa’nın “hasta adamı” diye nitelendirilen Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ile birlikte, çok zor koşullarda sürdürülen Kurtuluş Savaşı ve ardından Cumhuriyetimizin kuruluşu ve sonrasını görsel bir bütünlükle sanatseverlere sunuyor.
Ünlü İtalyan ressam Moretti’ye ait ‘Harf Devrimi ve Mustafe Kemal’ tablosu.
28 Nisan’a kadar devam edecek fuarın 24 Nisan Çarşamba günü ön izlemesi vardı. Daha çok koleksiyonerler, sanatçılar, sanat profesyonelleri ve basının katıldığı ön izlemeye bir doğum olayı damgasını vurdu.
Fuarın dinlenme alanlarından House of Brothers’da bir anda başlayan haraketlilik açılışa özel olarak hazırlanmış bir performans sanıldı önce.
Sonra anlaşıldı ki hamile bir kedi kendisine doğum için rahat bir kanepeyi seçmişti ve doğum da başlamıştı.
Şaşkın bakışlar arasında önce iki yavru geldi dünyaya, bir süre sonra iki yavru daha doğurdu anne kedi.
Meğer tek tutkusu döner değilmiş, aynı zamanda iyi bir Orhan Pamuk okuruymuş.
İstanbul’daki ilk gününde yaptığı ziyaretlerden biri Orhan Pamuk’un aynı adlı eserinden yola çıkarak oluşturduğu Çukurcuma’daki ‘Masumiyet Müzesi’ oldu.
Steinmeier ile Pamuk’un tanışmaları 16 yıl öncesine dayanıyor. Türkiye 2008’de Frankfurt Kitap Fuarı’nın onur konuğu olarak seçilmiş ve açılış konuşmasını da Orhan Pamuk yapmıştı.
Törene o dönem Almanya Dışişleri Bakanı olan Steinmeier da katılmıştı.
Orhan Pamuk’un 70’inci doğum gününde kendisini kutlayan ve ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ romanını öven bir bildiri yayımlayan Cumhurbaşkanı Steinmeier, ‘Masumiyet Müzesi’ romanını da okuduktan sonra İstanbul’a gelince müzeyi gezmek istediğini belirtmişti.
Steinmeier’in Masumiyet Müzesi romanı üzerine neredeyse eleştiri yazacak kadar iyi okuduğu ziyaret sırasında Orhan Pamuk’a sorduğu sorularla da ortaya çıkmış.
Müzede yer alan eserleri incelerken “Bu Füsun’un tokası mı, Kemal’in babasının saati mi?” gibi soruları romana ne kadar hakim olduğunu göstermiş.
Venedik Bienali’nde Sale d’Armi’deki Türkiye Pavyonu’na girdiğinizde göze ilk çarpan bu görkem oluyor. Bunun aldatıcı bir görüntü olduğunu anlamanız uzun sürmüyor.
Sanatçı Gülsün Karamustafa’nın, Türkiye Pavyonu’na özel ürettiği ‘Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli’ adlı eserinde farklı malzemelerin kullanıldığı, heykel benzeri formlara, bir film ve bir ses kompozisyonu eşlik ediyor.
Gülsün Karamustafa, ‘Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli'
O görkemli sütünlara yakından bakınca içlerinin boş ve plastik kalıplardan oluştuklarını görüyorsunuz. Zafer ve dayanıklılığı temsil eden plastik sütunlar ancak metal desteklerle ayakta durabiliyor.
Venedik’in ünlü Murano camlarından yapılmış, tavandan asılı duran üç etkileyici avizenin her biri Hristiyanlık, Yahudilik ve İslam olmak üzere tek tanrılı inancı temsil ediyor. Dikenli telle sarılan bu ışıklı sembolik objeler, dinler arasındaki tarihi gerilimleri ve çekişmeleri simgeliyor. Mekânda ayrıca, atık Murano camı parçalarıyla yüklü vagonlar bulunuyor.
Pavyonda
Son günlerde Steven Zaillian’ın yönettiği, başrollerini Andrew Scott, Dakota Fanning, Johnny Flynn’ın paylaştığı televizyon dizisiyle yeniden gündemde.
Özellikle Tom Ripley’in o soğukkanlılığını hiç kaybetmeyen duygu dünyasını mükemmel veren Andrew Scott’ın oyunculuğu ile İtalyan’ın dillere destan Amalfi Sahili’ni siyah beyaz bir estetikle ekrana getiren Steven Zaillian hemen herkesin dilinde.
Dizinin etkisiyle Mongibello gibi küçük kasabalara turist akını başlamış bile.
Aynı etkiyi 1999 yılında