Diyelim ki Ukrayna ‘Tamam’ dedi, asıl sorun Rusya’nın bu teklife nasıl yaklaşacağında... Moskova’nın bir süredir Ukrayna-Türkiye yakınlaşmasından rahatsız olduğu biliniyor.
ABD, NATO ve İngiltere’nin de Türkiye’nin arabuluculuk teklifine ilişkin tavrı belli değil.
Arabulucu olunamazsa da Türkiye’nin gerilimi azaltma konusunda telkinde bulunabileceği ve rol oynayabileceği konusunda şüphe yok.
Taraf tutmadığını belirten Türkiye “itidal” çağrısını ön plana çıkaracaktır.
Ancak NATO üyesi Türkiye’nin Rusya ile özel ve karmaşık ilişkilerini de göz önünde bulundurmak lazım. Sonuçta doğalgaz, turizm, ticaret ve Suriye ihtilafı özellikle de İdlib bölgesine ilişkin olası gelişmeler Ruslar açısından koz.
Kısacası Türkiye ince bir ipin üzerinde diplomasi yürütüyor. Dengeyi de bozmaması gerekiyor. Bu zor şartlarda, çözüm diplomasi ile olursa tarihi bir başarı elde edilecektir.
ÜRETİCİ ENFLASYONU TÜKETİCİYE YANSIRSA...
SALGIN,
‘GÜL’ÜN CİDDİ ÇALIŞMALARI OLDU’
NUMAN Kurtulmuş’a açık açık sorduk... Hem Abdulhamit Gül’ün neden görevden affını istediğini hem de bu durumun Numan Kurtulmuş’a yönelik olduğu iddiasını... Bakın ne mesajlar verdi:
“Son derece haksız, yanlış, art niyetli bir yorum. Katılmam mümkün değil.
Sürece nasıl gelindi, bilmiyorum. Bakanların kimler olacağı konusu Cumhurbaşkanı’nın takdiridir.
Abdulhamit Gül uzun yıllar siyaset yaptığım çok değerli bir arkadaşım. 15 Temmuz sonrası süreçte yargıdaki yanlışlarla ilgili ciddi mücadele yürüttü. Ayrıca insan hakları eylem planı, yeni anayasa çalışmaları ve demokratik adımlar konusunda da ciddi çalışmaları oldu.
Abdulhamit Gül nasıl bir istikamette idiyse, Bekir Bozdağ da aynı istikamet ve fikriyatta olduğuna güvendiğim değerli bir arkadaşımdır.”
Abdulhamit Gül’ün bakan olarak yaptığı son konuşmada söylediği “Hukuk devletinde haysiyet cellatlığı, itibar suikastı olmaz. FETÖ’vari anlayış ve uygulamaların gerçekleştirilmemesi yönünde tedbir alınması en esaslı görevlerden biridir” sözü de çok tartışılmış, hatta Ekrem İmamoğlu ile ilgili MOBESE kayıtları ile ilişkilendirilmişti. Numan Kurtulmuş, “Abdulhamit Gül bu sözleri hangi kontekste söyledi bilmiyorum. Ancak söylediği sözler hukuk devletinin temel prensiplerindendir” yorumunu yaptı.
‘BELİRSİZLİK ORTADAN KALKTI’
CHP’YE ELEŞTİRİLERİN ARKASINDA NE VAR?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Bu ülkeye demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer” açıklamasını İYİ Partili Yavuz Ağırailoğlu, “Bin 212 evladımızı şehit verdik” sözleriyle eleştirmiş, çözüm adresi olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni göstermişti. İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz bu sözleri “bireysel çıkış” olarak nitelendirip, “Aslında sorunların çözüm adresi olarak TBMM’yi işaret eden bir paylaşım. Zaten TBMM tüm sorunların konuşulabildiği bir alan olmalı” dedi. Sadece bu değil, son döneme damga vuran bir tepki de İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Çelik’ten gelmişti. CHP’li belediyelere ulaşmakta yaşanan sıkıntıların had safhada olduğunu savunan Çelik, “Bu sorun, iki partinin işbirliğinde artık kangren haline gelmiştir. CHP, İYİ Parti’ye saygı duymak zorunda” demişti. Genel Sekreter Uğur Poyraz, milletvekillerinin seçim bölgelerinde başta işsizlik olmak üzere karşılaştıkları sorunlara dikkat çekerek, “Milletvekillerimiz ellerinden geleni yapmayı çalışıyorlar ama her şeyi çözmek de mümkün olmuyor” dedi.
‘AKŞENER, İMAMOĞLU’NU İŞARET ETMİYOR’
Peki bu bireysel çıkışlar ittifaka zarar vermiyor mu? Üstelik kimileri Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu’nu işaret ettiğini iddia ederek, bu sorunu daha da büyüttüğünü söylüyor. Bakın Uğur Poyraz bu konularla ilgili neler söyledi:
“Bireysel çıkışların zarar vermesi için yapının Cumhur İttifakı gibi olması lazım.
Türk siyaseti şeffaflığa alışmalı.
Sayın Genel Başkan Akşener, birini aday olarak işaret edecekse şeffafça yapar. Bu tür cümlelerle işaret etmez. Genel Başkan’ın şu an işaret ettiği herhangi bir aday söz konusu değil.”
‘MİLLET İTTİFAKI’NIN MARKA DEĞERİ VAR’
Okul bahçesinin zeminine silim yapıldı.
Epoksi astarı çekildi.
Futbol sahası, basketbol sahası yapılarak, voleybol direkleri kuruldu.
Okul duvarları yenilendi.
Banklar ve piknik kameriyesi konuldu.
Peki soru şu; çocukların hak ettiği güzel imkânlara ulaşması için illaki Bakan’ın tepki göstermesi mi gerekiyordu? Bakan bu tepkisi nedeniyle kimi çevrelerce eleştirilmişti. Ancak, okulun fotoğraflarını gördükten sonra, Milli Eğitim Bakanı’nın CNN Türk’teki açıklamalarını tüm okul müdürlerine hatırlatmak isterim:
Unutmayalım hata bir kere yapılır, ikinci ya da üçüncüsüne müsaade edilirse bunun adı “hata” olmaz. FETÖ’nün yapılanmasını, devlete nasıl sızdığını ve sonra nasıl yerleştiğini, darbe girişimini A’dan Z’ye hepimiz biliyoruz. Enes’in ölümü bana o darbe girişiminden yaklaşık iki yıl sonra görüştüğüm üst düzey bir güvenlik görevlisinin çok dikkat çeken sözlerini hatırlattı. Üst düzey güvenlik görevlisi, “Devlette başka cemaat ya da tarikatlar için benzer bir tehlike var mı? FETÖ’nün boşluğunu doldurmaya çalışanlar var mı?” sorusuna şu yanıtı vermişti:
“Siyaset adına hassas, devlet adına gerekli konu. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde bu yapılar, legal görünümlü illegal yapılar olarak tarif ediliyor. Tarikatlar artık bürokratik örgütlenme derdinde olmamalı. Zaten AK Parti sayesinde din ve devlet barışı sağlandı. Eğer tarikatlar örgütlenmek istiyorlarsa bunun yolu belli; siyasi parti kursunlar. Ne yazık ki bazı aktörlerde bir boşluk doldurma fikir ve güdülenmesi var. Ancak ortada bir boşluk yok. Yine de dikkat edilmesi lazım. Bunlara dikkat edilmezse 10 yıl sonrası için bir başkası yine tehlikeli bir noktaya gelebilir.”
Bu sözlerin altı çizilmeli. Mutlaka üzerine düşünülmeli, gereği de yapılmalı. Kendi görüşlerime gelince:
Siyaset adına hassas bir konu olduğunu neredeyse hiçbir siyasi partinin gerçek anlamda topa girmediğinden anladık. Oysa mutlaka girmeleri, uyarılarda bulunmaları gerekiyordu.
Devlet ise önlemini almak, 10 yıl sonra aynı tehlikeyi yaşama olasılığına karşı mücadelesini yürütmek zorunda.
Gelelim ana-babalara... Bilim ve teknoloji çağında üstelik tüm dünya cebimizdeyken hem baskı yapmayı hem de ahlak ve din öğretmek için çocukları bu yapılara teslim etmeyi artık bıraksınlar.
AMAN DİKKAT! PANDEMİDE BAHAR HAVASI YOK!
‘MANTIĞA AYKIRI’
CHP, yeni ekonomik modeli eleştiriyor. Özellikle de dünyadaki gelişmelere de dikkat çekerek, politikanın değiştirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Bülent Kuşoğlu’nun mevcut politika ile ilgili açıklamaları şöyle:
Yeni ekonomik model mantığa aykırı. Kur korumalı mevduat Hazine’yi sıkıntıya sokacaktır.
Faiz indirimi bugün için yanlış bir politikadır. Aslında faiz indirimi diye bir şey de yok. Kendi kendimizi kandırmayalım. Politika faizi ile piyasada kullanılan faiz bir değil. Enflasyonun altında faizle, paranın değeri korunabilir mi?
TBMM’ye ekonomi ile ilgili düzenlemeler geldiğinde karşımızda muhatap bulamıyoruz. Soru soruyoruz, yanıt alamıyoruz.
Kuşoğlu partisinin Hazine’den aldığı yardımı kur korumalı mevduat fonunda değerlendirmek istediklerini ancak kendilerine, “Henüz yazı gelmedi” denilerek “ret” yanıtı verildiğini söyledi. Vatandaşların ise genelde dövizlerini bozdurmadıklarına dikkati çekti.
YAPILMASI GEREKENLER
Peki CHP’ye göre atılması gereken adımlar neler?
TÜRKİYE’NİN YENİ GÖRÜŞME KONSEPTİ
Ancak bu durum:
ABD’deki başkanlık değişimi ve bunun kısmen Körfez politikasına etkisi,
ABD’nin İran ile nükleer görüşmeleri canlandırmasının İran’a bölgede alan açması,
Körfez ülkelerinin İsrail ile İbrahim Anlaşmaları’na imza atması,
Katar ve Körfez ülkeleri arasındaki krizin sona ermesi,
Salgının ardından tüm dünya ve Türkiye’de ortaya çıkan ekonomik sorunlar,
Tüm bunların ortaya çıkartığı yeni konjonktür ile değişti.
EKONOMİ YÖNETİMİ NE DİYOR?
YENİ yılın ilk günlerine Merkez Bankası’nın 48 saat içindeki bilanço değişikliği damgasını vurmuştu. 30 Aralık tarihli bilançosunda 70 Milyar TL zarar görünürken, yıl sonu analitik bilançosunda 60 Milyar TL kâr olması tartışma konusu olmuştu. Bu durumun neden kaynaklandığı konusunda ekonomi yönetimi yetkilileri: “Yıl sonu bilanço düzenleniyor. Şu anda dünyanın en şeffaf bilançolarından biri Merkez Bankası’nda. Dünyanın diğer ülkelerine de bakıyoruz, bu kadar şeffafı yok” yorumunu yaptı.
KÖPÜK NASIL ALINACAK?
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tedbir paketi ile köpüğü almıştık, enflasyon üzerindeki köpüğü de alarak ülkemizi bu görüntüden kurtaracağız” sözüyle neyi kastetti? Ekonomi yönetimi, enflasyonda da “Kötü algı yönetimi” ile karşı karşıya olduğunu düşünüyor. Öte yandan enflasyon sepetindeki bazı ürünlerin oranlarının da değiştirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Fiyat ayarlamaları konusunda ise İsrail’de yürürlükte olan bir düzenleme üzerinde çalışılıyor. Hedef, ürünlerde fiyatın değiştirilmesini kurallara bağlamak. Ayrıca Merkez Bankası’nda yabancı ülkelere ait varlıklara dokunulmazlık verilmesi düzenlemesine dikkat çekiliyor. Birçok ülkeden altın ve mevduatların Türkiye’ye getirilmesi yönünde talep olduğu, bu nedenle böyle bir yasal düzenlemenin torba teklife eklendiği belirtiliyor.
İYİ PARTİ’NİN EKONOMİYE BAKIŞI
İYİ Parti’nin ekonomi kökenli Grup Başkanvekili Erhan Usta ile de Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu süreci değerlendirme fırsatı bulduk. Erhan Usta’nın ana başlıklarda görüşleri şöyle:
(Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin ‘heterodoks politikalar uygulanıyor’ açıklaması) Sanırım sıra dışı, alışılmışın dışında demek istiyor. Ancak bunun ayrıntılarını Türkiye’ye açıklamalı.
(Kurlar dengeye oturdu mu?)