Patlayan bombalar, sivil ölümler, sirenler... Bizim coğrafyamız yıllardır bu acıları yaşıyor. Yıllardır kimse onlar için ayağa kalkmadı. Yanlış anlaşılmasın, Batı’nın Ukrayna için ayağa kalkmasını önemsiyorum. Sadece tüm savaşlara karşı aynı hassasiyeti gösterselerdi diyorum. Diğer yandan Batı’nın Rusya’ya karşı yürüttüğü sosyolojik, ekonomik ve dijital savaş Putin’i öncelikle kendi halkı tarafından köşeye sıkıştıracaktır. Batı, Putin’e karşı içeride bir ayaklanma çıkarmayı düşünüyor olabilir. Buzlar içinde yıkanan, Rusyasız dünya olamayacağını ima eden, KGB geçmişli, soğuk ve acımasız Putin’in yönetimi tüm dünyayı tehdit etti. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Üçüncü Dünya Savaşı çıkarsa nükleer ve yıkıcı olacaktır” dedi.
Tam sayı bilinmiyor. Ama Rusya’nın en çok nükleer silaha sahip ülke olduğu tahmin ediliyor.
Rusya’nın nükleer filosu üç ana sınıftan oluşuyor: Stratejik kıtalar arası silahlar, bombardıman uçakları ve artan sayıda hipersonik olan uzun menzilli balistik füzeler. Bunlar, ABD de dahil olmak üzere dünyanın herhangi bir noktasına ulaşabiliyorlar.
Rus askeri doktrini, nükleer silahların kullanımını konvansiyonel savaşın bir devamı olarak görüyor.
Putin’in nükleer silahların savaşa hazır olmasını emretmesi, kullanılacağı anlamına tabii ki gelmiyor. Ama büyük bir tehdit.
Nükleer silah sıralamasında Rusya’yı ABD, Çin, Fransa, Britanya, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore takip ediyor.
Gelelim can alıcı o bir anlık delilik anına; yani Putin’in bir anda düğmeye basma olasılığına... Bu olasılık NATO’nun bir karşı saldırısına neden olacaktır. Sonrası mı? Sonrası ise Rusu, Almanı, Ukraynalısı, Çinlisi, Suriyelisi, Türkiyelisiyle kaybedilen insanlık ve dünya demek. Allah o bir anlık delilikten dünyamızı korusun.
SIĞINAKLAR VE HAZIRLIKLAR
Gelelim törenden izlenimlerime:
Ahlatlıbel’den başlayan, Bilkent’te noktalanan bir tören izledik.
Töreni baştan sona izlerken aklıma nedense “Kardeş Payı” geldi. Altı kişiye her konuda eşit pay, üstelik sıralama ile...
Davetiye siyasi parti isimlerinin alfabetik sıralanışına göreydi. Aynı sıralama liderlerin dinleyici koltuğunda oturmasında, baştaki tanıtım videosundaki konuşmalarda, siyasi parti temsilcilerinin aynı sırayla konuşmalarında, imza için sahneye çıktıklarında oturma düzenlerinde kullanıldı.
Biraz uzun, biraz da dağınık bir sunum oldu. Arkada sistemi anlatan grafikler kullanılabilirdi.
Zaman zaman maskesini çıkarsa da en tedbirli lider Meral Akşener’di. Belki COVID-19’u yeni atlattığından sık sık maskesini taktı.
En güleryüzlü lider
Şimdi tüm dünya Rusya’nın nerede duracağını merak ediyor. Bu işin Üçüncü Dünya Savaşı’na evrilmesinden endişe ediliyor.
ANKARA AYAKTA
Tüm dünya başkentleri gibi Ankara da ayakta. Gelişmeleri an be an izliyor. Ancak Türkiye hem NATO üyesi hem Rusya ile özel ilişkileri var hem de ekonomide, enerji alanında ve Suriye’de kendini sıkıştıran sorunları var. Türkiye bugüne kadar Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk teklifini yapmakla birlikte, tarafsız da durmaya çalıştı. Rusya’nın Ukrayna’ya girmesiyle her ne kadar Rusya ile temas kurulsa da yapılan açıklamalar Türkiye’nin NATO çerçevesinde kaldığını gösteriyor.
ZİRVEDEN İLK DEĞERLENDİRMELER
Afrika ziyaretini yarıda kesen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Güvenlik Zirvesi’nin ardından yaptığı açıklamada, “Uluslararası hukuka aykırı gördüğümüz bu adım, bölgenin barış huzuru ve istikrarına vurulmuş ağır bir darbedir” dedi. Peki ne gibi değerlendirmeler yapıldı? Ankara nerede duruyor? Ben de bu soruların yanıtlarını aramaya çalıştım. Üst düzey kaynaklardan edindiğim yanıtlar şöyle:
* Sahadaki gelişmeler çok hızlı. Rusya’nın nerede duracağını Putin biliyor.
* Türkiye olasılıkları değerlendiriyor. Ya bu akşam (perşembe akşamı) Kiev’e girecekler ya da Donbass’ın 50-100 km ötesinde bir hat çizip orada duracaklar.
* Bir yandan Rusya’nın niyeti Ukrayna’yı kıskaca alıp, yılgınlık yaratıp bir şekilde masaya oturtmak gibi değerlendirilse de gelişmelere göre ortada bir masa kalacak mı sorusunun yanıtı da artık belirsiz.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, gettolar ve yeraltı dünyası oluşmaya başladığını ifade ederek, bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, Suriye’ye döneceklerin güvenliğinin sağlanması gerektiğini, Esad ile oturup anlaşma yapılması ve diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması gerektiğini de söyledi. Peki Suriyeliler için ne yapılıyor, Türkiye-Suriye görüşmeleri var mı? Bazen Ankara Altındağ’daki gibi olaylarla, bazen tıpkı birkaç gün önce gazetemizde de yer alan “kılıçla gezen Suriyeli” gibi sorunlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, medyanın Ankara temsilcileri ile buluşmasında, Suriyelilerin Türkiye’de nüfusun demografik yapısını bozmaması için “seyreltme” uygulandığını açıklamıştı. Yüzde 25’in üzerinde Suriyeli nüfusun olduğu bölgelerde hiçbir yabancıya ikâmet izni verilmeyeceğini söylemişti. Önce bu uygulamanın ayrıntılarına bakacağız...
MEKÂNSAL YOĞUNLAŞMAYLA MÜCADELE
Tüm Türkiye’de uygulamaya giren planın adı Mekânsal Yoğunlaşma ile Mücadele... Türkiye genelinde:
- 3.7 milyon geçici koruma altındaki Suriyeli...
- 1.7 milyon farklı uyruktan olmak üzere tam 5.4 milyon yabancı yaşıyor.
Güvenlik yönetimi Suriyelilerin A’dan Z’ye tüm bilgilerine sahip. Ancak Suriyeliler başta olmak üzere, yabancıların adeta gettolar oluşturması göç yönetimini şu başlıklarda zorladı:
- Toplumsal hayata uyum sağlanması
16 yıldır spor yapıyor.
Kilo sorunu nedeniyle başladı. Sonra da alışkanlık oldu.
Doğada yürümeyi seviyor.
Spor merkezinde hoca eşliğinde ağırlık çalışıyor.
Meclis’te yürüyüş güzergâhı oluşturdu.
Yine Meclis’te basketbol oynuyor.
Körfez ülkeleri, İsrail, hatta Suriye ile bile arka kapı diplomasisi hayata geçirildi. Hem istihbarat görüşmeleri hem de Trump’ın gidişi, Katar krizinin çözülmesi gibi dünyadaki gelişmeler sayesinde üst düzey bir kaynağımın ifadesiyle kuşatma yarıldı. “2021 kuşatmayı yarma yılıydı, bunu da diplomasiyle yaptık” diyen kaynağımın ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) iken söz konusu ülkelerle gelinen aşamaları sizlerle paylaşmak istiyorum.
BAE 1.5 YILLIK BİR SÜREÇ...
BAE ile gelinen noktanın arkasında tam 1.5 yıllık bir süreç var.
Yatırım ekipleri yaklaşık bir yıl önce geldi. BAE yönetimi işinsanlarına Türkiye’de artık iş yapabileceklerini söylediler.
MISIR YAVAŞ İLERLİYOR
Mısır ile ilişkiler düzenli ama yavaş ilerliyor.
‘FİTNE KAZANI KAYNATILIYOR’
“Lüzumsuz bir fitne kazanı kaynatılıyor. Fitnenin anlamlarından biri de ‘manevi çöküntü’dür. Fitnecilere sabır ve şifa diliyorum.
Magazin kültürü Türk soluna 1980 sonrası sirayet etti, siyaset yapamaz hale gelince magazine sardılar. Siyasi magazinle durumu idare etmeye, peşlerinden sürükledikleri insanları mobilize etmeye çalışıyorlar. Kulaktan dolma söylentilerle, mesnetsiz dedikodularla yol alıyorlar.
Allah aşkına ‘söyleniyor’, ‘kime sorsanız öyle diyor’, ‘rivayet ediliyor’, ‘bekleniyor’ ifadeleriyle bezenmiş metinlere haber denir mi? Haberi kaynağından sormaya ne oldu? Nerede kaldı teyit mekanizması?
Türk medyasının düzeyini aşağı çeken yaklaşımlar bunlar. Bu tavırlar bizatihi medya mesleğinin seçkin temsilcileri tarafından kınanmalı, ayıplanmalı.
Allah’a şükür biz, birlik, bütünlük içinde çalışıyoruz.
Bizim farklı siyasal hareketlerde olduğu gibi bir liderlik sorunumuz yok. Liderimiz belli. Liderimiz kudretli, dirayetli ve basiretli. Liderimizin vizyonu, emir ve talimatları doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Karşılıklı oturanlardan biri zaten Ömer İleri, diğeri sanal gözlükle bağlanan Grup Başkanvekili Mahir Ünal ve arkada TV ekranından görünen ise Zoom bağlantısı ile katılan Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş...
AK Parti şimdilik sanal evrenlerde arazi alımı yapmasa da, toplantı düzenlemeye başladı. Tabii olası güvenlik sorunları nedeniyle kritik başlıklar ele alınmıyor. Ancak Türkiye kendi sanal evrenini kurar ve güvenlik altyapısını oluşturursa belli ki sanal gözlüklü siyasiler o evrende de toplantı yapacaklar, belki de mitingler düzenleyecekler...
‘HEM FIRSATA ÇEVİRECEĞİZ HEM DE VATANDAŞI KORUYACAĞIZ’
AK Parti’de 24 Ocak MYK toplantısında sanal evren sunumunu Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri yaptı. Toplantıyı, bundan sonra atılacak adımları kendisine sordum, yanıtları şöyle oldu:
“Cumhurbaşkanımız yoğun ilgi gösterdi.
Metaverse forumu bahar aylarında yapılacak ve bir başlangıç olacak. Sonra daha derinlemesine inceleyerek, akademik yönü daha ağır basan etkinlikler düzenleyeceğiz.
Hayatımıza katacağı yenilikleri ekonomik, hukuki, teknolojik boyutlarıyla ele alacağız.