Türkiye’nin aslında beklentisi ve talebi çok basit, çok haklı ve çok hukuki. Türkiye “Müttefik isek bana karşı olan terör örgütlerini desteklemeyin, hamilik yapmayın, silahlandırmayın” diyor. Bu sözler sadece İsveç ve Finlandiya’ya değil. Başta ABD olmak üzere topraklarında FETÖ/YPG/PKK’lılara hamilik eden, onları silahlandıran her ülkeye... İşte bu kritik zirve öncesi İletişim Başkanı Fahrettin Altun yola çıkmadan hem Türkiye’nin bulunduğu noktayı hem taleplerini hem de kararlılığını anlattı. Açıklamalarını madde madde sizlere aktarıyorum:
‘BU ÜLKELERE TÜRKİYE İLE MÜTTEFİKLİK GURURUNU YAŞATMAYIZ’
“Türkiye, içinde bulunduğu ittifaklara ve ikili ilişkilere değer ve güç katan bir ülkedir. Kendi güvenlik ve savunma gerekliliklerimizi yerine getirirken, bölgesel ve küresel meselelerde de masada ve sahada çıkarlarımıza ve müttefiklik ruhuna uygun şekilde hareket ettik, ediyoruz.
Müttefiklik ilişkisi içerisinde olduğumuz komşularımız ve diğer ülkelerden de elbette samimi bir dayanışma bekliyoruz.
Terör örgütleri ile bazı ülkelerin ilişkilerini belge, bilgi ve raporlarla net bir şekilde gözler önüne serdik. Bu gerçek ortadayken bu ülkelere Türkiye ile müttefiklik gururunu yaşatamayız.
‘TERÖRİSTLERİN İADE VE SINIR DIŞI EDİLMELERİNİ BEKLİYORUZ’
NATO şemsiyesi altında olası bir savaş halinde İsveç ve Finlandiya’nın toprağını korumakla yükümlü olacaksak, bu ülkelerden de bizim mücadele ettiğimiz terör örgütlerine karşı kararlı bir duruş beklemek en doğal hakkımız.
Açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz; NATO’ya katılmak isteyen ülkelerin bizim terör örgütü kabul ettiğimiz örgütlere karşı bir tavır, terörle ortak bir mücadele sergilemeleri gerekiyor.
Ekonomi, geçim sıkıntısı en büyük sorun. Peki görüşme nasıl geçti? Hükümet bir çalışma yapıyor mu? Türk-iş Başkanı sorunları nasıl anlattı, ne istedi? Hürriyet’in geleneksel kahvaltı konuğu bu kez Türk-İş Başkanı Ergün Atalay idi. Şimdi tek tek soruların yanıtlarına geçiyoruz.
OKSİJEN VE NEFES GEREK
Sevgili okurlarım, önce sizinle bir tablo paylaşayım:
Türkiye’de çalışanların yüzde 35’i asgari ücret alıyor. Asgari ücrete yakın ücret alan çalışanlar da eklendiğinde oran ikiye katlanıyor. Bu rakam hiç bu kadar yüksek olmamıştı.
15 milyona yakın işçi var.
3 milyon işsiz var.
850 bin işçi emeklisi 2 bin 500 TL civarında aylık alıyor.
Z KUŞAĞI YANİ SİBER ÇOCUKLAR
“Kuşaklar, doğum yıllarına ve büyürken onları etkileyen olaylara göre tanımlanır. 1990’ların ortaları ile 2012 yılları arasında doğmuş olanların kuşağına Z kuşağı diyoruz.
Mobil hayatın olmadığı dönemi hiç görmemiş, internetsiz yaşamı bilmeyen bir kuşak.
Hırslı olmayan bir kuşak.
Dijital nesli, internet nesli, oyun nesli, siber çocuklar, zaplayan insan, çekirge zihin gibi farklı isimlerle de anılıyorlar.
Tüm günlük işlerini teknoloji ile yürütürler.
Milenyum Çağı çocuklarıdır. Teknolojinin de verdiği hızla, hızlı ve analitik düşünme yetisi olan bireyleri bünyesinde çokça barındıran bir kuşaktır.
TOPLAM KREDİ KARTI HARCAMASININ YARISI, LİMİTİ 25 BİNİN ALTINDAKİLER
Geniş kesimlerin harcama davranışlarına da bakıldı.
Kredi kartı limiti 25 bin TL’ye kadar olanların toplam kredi kartı harcamalarının yarısından çoğunu yaptığı belirtiliyor.
Kredi kartı limiti 25 bin TL’nin altında olan bireylerin nispeten daha dar gelirli olması ve onların gündelik hayatlarını idame ettirirken kredi kartlarına ihtiyaç duyması nedeniyle bu alana dokunulmadı.
Bu nedenle limiti 25 bin TL’nin üstünde olan kredi kartlarında asgari ödeme tutarı yüzde 40’a çıkarıldı.
Kredi vadelerinde daralmaya gidilirken de benzer bir ayrıma gidildi. Bu nedenle 100 bin TL’nin altındaki ihtiyaç kredileriyle ilgili yeni bir düzenleme yapılmadı.
İhtiyaç kredilerindeki büyümenin çok büyük bir bölümü 100 bin TL’nin üzerindeki kredilerden kaynaklanıyor. Bu nedenle 100 bin TL üzerindeki kredilerin geri ödeme süresinin 36 aydan 24 aya indirildiği vurgulanıyor.
TÜRKİYE’NİN DERT HARİTASI
SEÇİMİN KADERİ NEYE BAĞLI
Türk Eğitim Derneği (TED) yaklaşık 3 bin kişiyle bir araştırma gerçekleştirdi. TED Başkanı Selçuk Pehlivanlıoğlu da bu araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Temel soru aslında, “Seçimin kaderi eğitim vaatlerine mi bağlı?” idi. Hepimizin bildiği aslında bu araştırmadan da çıkmış.
“İlk sırada ekonomi yer alıyor. Seçimin kaderini önce ekonomi belirleyecek.
Vatandaşlar ekonominin rayına oturup oturmadığına, ceplerine, tencerelerine bakacaklar.
İkinci sırada ise ‘eğitim’ çıkmış.
18-24 yaş aralığında siyasetçiler eğitime önem versin diyenlerin oranı yüzde 49.”
Farkında mısınız; ilk sırada ekonomi, ikinci sırada eğitim. Gençlerin endişelerini de aslında ne kadar açık ortaya koyuyor.
YURTDIŞINDA OKUMAK İSTİYORLAR
Türkiye’de bu analizi yapan AyThink Gelişim Kurucuları Aykut Açkalmaz ve Yasin İkizoğlu ricam üzerine şu an çok konuşulan bazı dünya liderlerinin ve Türkiye’deki liderlerin kişilik analizlerini yaptılar. İlgi çekici analizlere geçmeden önce bazı tespitlerini sizlerle paylaşayım:
Liderin kişilik stilini bilmek, önceden oluşabilecek tüm iletişim kazalarının, yanlış anlaşılmaların en aza inmesini sağlayacaktır.
Bir lider bazen başka ana kişilik özelliğinin yanı sıra başka kişiliklerin özelliklerini de taşıyabilir.
PUTİN, TRUMP DOMİNANT LİDERLER
Aykut Açkalmaz ve Yasin İkizoğlu’nun analizine göre dominant karakterlerin başında Trump ve Putin geliyor. Özellikleri şöyle:
“Dominant liderler daha otoriter bir liderlik tarzını tercih ederler, ideal olarak her şeyden onlar sorumlu ve tam kontroldedirler. Yüksek hedef koyarlar ve sadece sonuca odaklanırlar, onlar konuşur ve ekiptekiler sadece dinler.
Sorumluluğu paylaşmazlar.
Son olarak konutlarda kullanılan doğalgaza yüzde 30, elektriğe yüz 15 zam yapılması haklı olarak tepkileri de beraberinde getirdi. Artık herkes biliyor ki doğalgaz ve elektriğe zam demek; iğneden ipliğe her şeye zam demek. Peki, Türkiye bu fırtınadan ne zaman ve nasıl çıkacak? Ekonomi yönetimi ne yapıyor? Yeni yöntemler üzerinde çalışıyor mu? Soruları üst düzey ekonomi yönetimine yönelttim. Yanıtları şöyle oldu:
ENFLASYON NİYE ARTIYOR
“Enflasyonda son dönemde gerçekleşen artışta gıda ve petrol fiyatlarındaki artış, döviz kuru ve uluslararası emtia fiyatlarındaki gelişmeler ile tedarik zincirinde oluşan aksaklıklar kaynaklı maliyet baskıları etkili olmaktadır.
Salgına bağlı risklerin azalmasıyla güçlü seyreden talep koşulları, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmalar da enflasyon görünümünü olumsuz etkilemekte.
Türkiye gibi gelişmekte olan ve enerjide yüksek oranda dışa bağımlı ülkelerde özellikle küresel enerji fiyatları enflasyon üzerinde çok belirleyici olmaktadır.
2021 yılında Brent petrolün varil fiyatının ortalaması 71.2 dolar iken 2022 yılı ortalaması 105.7 dolara kadar yükselmiş durumda. Benzer artışları doğalgaz ve kömürde de görmek mümkün.
DÜNYA EN ÖNEMLİ ENERJİ KRİZİYLE KARŞI KARŞIYA
Bu artışlar neticesinde bugün dünya, 1970’lerde yaşanan ham petrol krizinin ardından karşılaştığı en önemli enerji krizi ile karşı karşıya. Enerji maliyetlerinin yanı sıra ulaştırma maliyetleri de hareketli. Bu gelişmeyi 5-6 katına kadar yükselen navlun fiyatlarında net bir şekilde görüyoruz.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada tavrını çok net ortaya koydu. Bu net tavır, görüşmelerin perde arkasında “Ne oldu, ne oluyor?” sorusunu da Türkiye ile Batı arasında “Yeni bir kriz mi yaşanacak?” endişesini de beraberinde getirdi.
GÖRÜŞMELERDE NE OLDU?
Finlandiya ve İsveç heyetleri ile yapılan görüşmelerde Türkiye taleplerini çok net bir biçimde anlattı. Zaten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bu taleplerin ana hatlarını da açıkladı. Ancak özetleyecek olursak:
- Terör örgütleri ve iki ülkenin terör örgütlerine verdikleri destek dosyalar halinde heyetlerin önüne konuldu.
- Teröristlerin iadesine yanıt alınamadığı belirtildi, bu iadelerin gerçekleştirilmesi istendi.
-“PKK, YPG, PYD iki ülkede de dernek vasıtasıyla para topluyor, eleman devşiriyor” denildi.
* “Türkiye’ye yönelik örtülü, örtüsüz ambargolar kaldırılsın”