Merakla Ankara Arena’ya doğru yola koyuldum; ilk andan itibaren gördüklerimle başlayayım:
- Medya yöneticileri, köşe yazarları, işinsanları, gaziler, engelli sporcular, sendika temsilcileri, azınlık temsilcileri, Alevi dedeleri, sivil toplum örgütleri farklı bir kapıdan “Misafir” kartlarıyla alındı.
- İçeriye kadar da herkese partinin gençlik kollarından görevliler eşlik etti.
- Bakanların, milletvekillerinin oturduğu o rahat orta alan “misafir” kartlı davetlilere ayrılmıştı.
PARTİ BAYRAĞI YOK
- Salon Türk bayraklarıyla donatılmıştı, duvarlara parti bayrağı asılmamıştı.
- Sadece iki poster vardı. Biri Atatürk’ün diğeri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın.
Tam 24 ilden 36 kadın sadece eylül ayı içinde katledildi. Durumun vahametini ortaya koymak için de grafikler hazırladı.
Kısaca özetleyecek olursak:
- Bir ayda 24 ilde 36 kadın öldürüldü.
- Kadınları öldürenlerin yüzde 10’u evli oldukları erkekler.
- 4’ü boşanmak istedikleri erkekler.
- 3’ü birlikte yaşadıkları erkekler.
Her ikisinin yeniden yargılanmasında Cumhuriyet savcılarının mütalaaları, birinde ise Aile Bakanlığı’nın temyiz başvurusunda bulunurken kullandığı ifadeler dikkati çekti. Konu çocuk ve kadın olunca bakış açımı bu köşeyi takip edenler bilir. Bu yüzden Yargıtay’ın yeni bir yaklaşım benimseyip benimsemediğini ve sorunları incelemeye çalışacağım. Konuyu madde madde anlatacağım:
SOMUT DELİL TALEBİ
- Çocuğa yönelik istismar davaları daha önce Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından karara bağlanıyordu.
- Özellikle mağdur çocuklara karşı işlenen suçlarda mağdur çocuğun anlatımının maddi delillerle desteklenmesi halinde hayatın olağan akışına uygun ve aralarında ihtilaf bulunmayan faillere ilişkin anlatımlarda çocuğun beyanı esas alınıyordu. (İhtilaftan kasıt, boşanma arifesindeki çiftlerin çocuğu kullanma olasılığı.) Her dosyanın kendisine göre özellikleri olsa da genel kabul çocuğun beyanı üzerineydi.
- Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2021 tarihinde kapatılınca, çocuklara yönelik istismar davaları Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce incelenmeye başlandı.
- Bu dairenin son dönemdeki kararlarında, çocuklara yönelik istismar davalarında “somut deliller olması” gereğine vurgusu dikkat çekti.
- Bu kriter nedeniyle bazı çocuk istismarı davalarından beraat kararları çıkmaya başladı.
İKİ MÜTALAA VE BAKANLIĞIN UYARISI
'Beyin ameliyatlarında hep yurtdışından gelen ürünleri kullanıyorduk. Bir gün ‘Bunu ben üretmeliyim’ dedim. Ekip kurup çalışmaya başladım. Altı yıl sürdü. Sonuç inanılmaz. Beyinde biriken suyu alan sistemleri ve beyin zarını üretiyoruz. Üstelik dünyaya satıyoruz.'
İnanılmaz değil mi?
Bu sözler birazdan anlatacağım iki önemli ürünü Türkiye’de, Ankara’da üreten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Sorar’a ait.
Dr.
Ancak; öncelik Türkiye açısından hem ilişkilerin pozitif bir gündeme evrilmesine hem de F-16’larla ilgili karar sürecinin tamamlanmasına verilmiş durumda. Bu nedenle de iktidar, ABD’de kasımda yapılacak ara seçimlerden hemen sonra AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Efkan Âlâ başkanlığındaki heyetin üçüncü kez ABD’ye gitmesine karar verdi. Ayrıntılara geçmeden süreci hatırlayalım:
F-16’LARLA İLGİLİ SÜREÇTEKİ SON DURUM
* Türkiye 2019’da Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini aldı.
* ABD Türkiye’yi F-35 ortak üretim programından çıkarttı.
* Türkiye 2021’de ABD’den 4.5’inci nesil yeni 40 adet F-16 VIPER satın almak ve halen TSK envanterinde bulunan 79 F-16’yı da modernize etmek için başvuruda bulundu.
* Teknik müzakereler iki ülke savunma bakanlıkları arasında sürüyor. Aslında Pentagon kendileri açısından sorun olmadığı, ancak kongrenin ikna edilmesi gerektiği mesajını iletti.
* Tam da bu sırada 2023 mali yılı Ulusal Savunma Bütçe Yasa Tasarısı’na Türkiye’nin F-16 talebinin karşılanmasını Yunanistan’la ilgili bir dizi koşula bağlayan hükümler eklendi.
‘300 METRENİN ALTINDA KAZI YAPTIRMA DESEK DİNLEMEZ’
CHP’nin itirazı öncelikle 300 metrenin altında kazı yapılmasına... Özkan, Sayıştay’ın raporlarında yer alan uyarılara dikkati çekti:
“Vahşi kapitalizmin uygulayıcısı bu iktidar bu tür felaketleri fıtrat diye geçiştirir.
Buralarda ‘Neden makine kullanmıyorsun, neden iyileştirmeye, yeni ocaklara, modernizasyona, yatırıma para ayırmıyorsun, insan hayatı bu kadar ucuz mu?’ desek yanıt yok.
Tuncay Özkan
Gidecekler. Sayıştay raporunda yazanlar bunun bir ihmaller ve sorumsuzluklar kazası olduğunu gösteriyor.”
Sayıştay Raporları gündeme oturdu. Nedenini ilerleyen satırlarda yazacağım. Ancak Türkiye Taşkömürü açıklama yaparak, “2019 yılındaki raporla ilgili haberlerde, çalışan damarların tamamında gaz içeriğinin yüksek olduğu ifade edilmektedir. Söz konusu haberlerde kömürün içerisinde yer alan metan gazı, ‘Çalışılan ortamdaki havada yüksek metan gazı tespit edildi’ şeklinde lanse edilmektedir. Söz konusu ifade tamamen yanlıştır” dedi. Ocak içerisindeki havalandırma ile kömürün bünyesindeki metan gazının da birbirinden farklı konular olduğuna dikkati çekti. Bu durumun da iş sağlığını ve güvenliğini etkilemediğini belirtti.
Peki bunu bir kenara yazdık. Ancak sorun yanlış ifade ya da Sayıştay’ın sadece 2019 raporu değil ki...
YIL 2017, SAYIŞTAY RAPORU NE DİYOR
* Gaz birikme ihtimali olan yerlerde elektrikle çalışan ekipmanlar yerine basınçlı havalı ekipmanlar kullanılması, solunabilir tozla ve patlayıcı tozla mücadeleye gereken önemin verilmesi, damar gaz içeriklerinin tespiti ve ocakların derinleşmesi ile artan degaj olasılığına karşı alınacak önlemler konusuna titizlikle önem verilmesi gerekmektedir.
YAPILMASI GEREKENLER SIRALANIYOR
* Kazaların oluş nedenleri ile önlenebilme şartlarının tespitine yönelik AR-GE faaliyetine önem verilmeli.
* Standartlara uygun kişisel koruyucu malzemeler temin edilmeli, kullanımı takip edilmeli.
Bu iki güzel söz, Jose Ortega Gasse’nin “Kitlelerin Ayaklanması” kitabından... Kitleler tüm dünyada artık doğru ya da yanlış, öyle ya da böyle genelde sosyal medyadan ya da sosyal medya üzerinden ayaklanıyor. Bazen “yalana, dolana” isyan ediyorsunuz, bazen ise “ayrıntıyı orada yakalayabiliyorsunuz”, boş yere linç de edilebiliyorsunuz. Küfür, hakaret, ne ararsanız var. Evinde konuşmayan, size aslan kesiliyor. Siyasetin trol orduları var, kişilerin ise takipçileri. Üstelik bu takipçileri artırmak, beğeni sayınızı yükseltmek için profesyonel şirketler bile kuruldu. İşin bir yanı sadece görünür olmak, diğer yanı ise kitlelere ulaşmak, etkilemek, taraftar toplamak, bazen onları çileden çıkarmak ya da onları bir başka cenaha karşı bir anlamda ayaklandırmak, bazen ise susturmak.
BURAK ERBAY KIRSIN TELEFONU...
Belki de en iyisi bu hareket... Cep telefonunu çekiçle, bilgisayarları baltayla kırmak. Tabii ki günümüzde gerçekçi değil. Hele bizler için hiç değil. İşin maddi boyutunun ayrıntılarına girmiyorum bile, sanıyorum Burak Erbay da son model iPhone kırmamıştır. Tüm bunları niye yazdım, konumuz “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” etrafında dönen tartışmalar. Aslında yasanın iki boyutu var. Biri sosyal medya ağları, diğeri ise doğrudan “gazetecilik”...
SOSYAL MEDYA BOYUTU
“Elinde her cep telefonu olan kayıt alıp görüntü çekebiliyor” yaklaşımından ya da çevresi iyi, takipçisi çok “O yazmışsa doğrudur” mantığından hareketle sosyal medyadakileri gazeteci gibi algılamak, her yazdıklarına inanmak kesinlikle yanlış. Ya da “Güç bende diyerek klavye kabadayılığı yapmak” hoş da ahlaki de değil. İşin bir başka boyutu ise siyasilerin, devletlerin trol ordularının gücü... O kadar ki; bir devlet bir ülkedeki seçimleri bile etkilemeye çalışabiliyor. Hem bu nedenlerle hem de çocukların korunması için 30’a yakın ülke bu konuda düzenlemeye gitti. Bazı örnekler şöyle:
* ABD Başkanı