Paylaş
Her ikisinin yeniden yargılanmasında Cumhuriyet savcılarının mütalaaları, birinde ise Aile Bakanlığı’nın temyiz başvurusunda bulunurken kullandığı ifadeler dikkati çekti. Konu çocuk ve kadın olunca bakış açımı bu köşeyi takip edenler bilir. Bu yüzden Yargıtay’ın yeni bir yaklaşım benimseyip benimsemediğini ve sorunları incelemeye çalışacağım. Konuyu madde madde anlatacağım:
SOMUT DELİL TALEBİ
- Çocuğa yönelik istismar davaları daha önce Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından karara bağlanıyordu.
- Özellikle mağdur çocuklara karşı işlenen suçlarda mağdur çocuğun anlatımının maddi delillerle desteklenmesi halinde hayatın olağan akışına uygun ve aralarında ihtilaf bulunmayan faillere ilişkin anlatımlarda çocuğun beyanı esas alınıyordu. (İhtilaftan kasıt, boşanma arifesindeki çiftlerin çocuğu kullanma olasılığı.) Her dosyanın kendisine göre özellikleri olsa da genel kabul çocuğun beyanı üzerineydi.
- Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2021 tarihinde kapatılınca, çocuklara yönelik istismar davaları Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nce incelenmeye başlandı.
- Bu dairenin son dönemdeki kararlarında, çocuklara yönelik istismar davalarında “somut deliller olması” gereğine vurgusu dikkat çekti.
- Bu kriter nedeniyle bazı çocuk istismarı davalarından beraat kararları çıkmaya başladı.
İKİ MÜTALAA VE BAKANLIĞIN UYARISI
Yargıtay 9. Ceza Dairesi en son Ankara’da iki dosyada bozma kararı verdi. Yeniden yargılamada, iki dosyada Cumhuriyet savcılarının mütalaaları dikkat çekti. Birini şöyle özetleyebiliriz:
“- Özellikle mağdur çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda, mağdur çocuğun anlatımının maddi delillerle desteklenmesi halinde hayatın olağan akışına da uygun, aralarında ihtilaf bulunmayan faillere ilişkin anlatımlarına üstünlük tanınıyordu.
- Son dönemde bu uygulamadan ceza hukuku ve tıbbi gerekçeleri ortaya konmadan ayrılındı.”
Aile Bakanlığı ise eylül ayındaki kararlardan birine temyiz başvurusunda bulunurken şöyle dedi:
“- Mezkur suçu işleyen sanığın fiilinin sabit olmasına rağmen beraat kararı verilmesi sonucu sanık adeta ödüllendirilmiştir.
- Hâkimler çocuklarımızı korumalıdır.”
HUKUK CAMİASI NE DİYOR?
Konuştuğum hukukçular, beraat kararlarının altında şu nedenlerin olabileceğine işaret ediyor:
- Soruşturma ve kovuşturma aşamasında delil toplanmasında gerekli özenin gösterilmemesi.
- Çocuğun beyanı alınırken uzmanlar eliyle alınmaması, bu durumun çocuğun beyanına itibar edilmemesine neden olabilmesi.
- Çeşitli sebeplerden dolayı çocuk veya çocuğun yaşadığı travma nedeniyle ilk beyanı ile sonraki beyanı arasında farklılıklar olması.
- Taraflar arasında boşanma davası olması.
49 BİN CİNSEL İSTİSMAR DOSYASI
Hukukçuların bakış açısı bu. Gelelim Yargıtay’dan edindiğim bilgilere...
Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin önünde kadın, çocuk ve erkeklerle ilgili yaklaşık 49 bin cinsel istismarla ilgili dosya bulunuyor. Edindiğim bilgiler şöyle:
‘SORUŞTURMA USULLERİNDE SORUN VAR’
- Yargıtay’a göre dosyanın intikal şekli, süresi ve usulden kaynaklanan sorunlar yaşanıyor.
- Çocuğun beyanının esas olmasından vazgeçilmiş değil, ancak bazı durumlarda somut delile ihtiyaç duyuluyor.
- Yargıtay’a göre cinsel suçların soruşturması özel birimler tarafından, özel usullerle yapılmalı. Bunun için kolluk kuvvetlerine ve savcılara mutlaka eğitim verilmeli.
- Ailelerin bilinçlendirilmesi, anında başvuru da yine Yargıtay’a göre önemli.
ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI İLKESİ
Köşemi takip edenler bu konulardaki hassasiyetimi bilir. Yine bu konulardaki hassasiyeti nedeniyle görüşlerine başvurduğum Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Hukuk Danışmanı Avukat Umut Çiftçi ile konuştum. Dikkat çektikleri hususlar şöyle:
“- Çocuğa yönelik cinsel istismar suçunda kanun koyucu, yerel ve yüksek mahkemeler “çocuğun öncelikli yüksek yararı”nı mutlaka göz önüne almalıdır.
- Şu ilkeler uygulanmalıdır:
Devletin öncelikli görevi, çocukların cinsel istismara maruz kaldığı şartları ortadan kaldırmak, önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır.
Çocuğa yönelik cinsel suçlar yetişkinlere yönelik suçlardan daha ağır cezalar ile cezalandırılmalı; zamanaşımı, erteleme, iyi hal, genel veya özel aftan yararlanamama gibi yaptırımlara bağlanmalıdır.
Suç mağduru çocuklara içinde bulundukları duruma uygun sosyo–psikolojik yardım ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Cinsel istismar faili suça sürüklenmiş çocuklara yetişkinler gibi muamele yapılmamalı, cinsel istismara özgü ıslah mekanizmaları oluşturulmalıdır.
- Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi birinci maddesi; ‘On sekiz yaşına kadar herkes çocuk sayılır’ şeklindedir. Bu nedenle bireyin ‘isteyerek, dileyerek, rızasıyla’ gerekçesi ileri sürülerek onu cinsel yönden istismar edenin fiili hafifletilemez.
- Faillere cezadan kaçış için yeni imkânlara dönüşebilecek durumlara yol açmamak için çok özenli ve dikkatli olmak gerekmektedir.
- Çocukların beyanları mutlaka Çocuk İzlem Merkezleri’nde (ÇİM) uzman pedagog eşliğinde ikincil mağduriyet yaratılmayacak şekilde video kaydı yapılarak alınmalıdır.
SONUÇ
Uzun bir yazı oldu, biliyorum. Ancak son dönemde bu kadar tartışıldığına göre bazı eksikliklerimiz olduğu kesin. Gerek soruşturma usullerinin özelleştirilmesi, özel bir birim tarafından yürütülmesi gerekse çocukların beyanlarının “uzman pedagoglar” eşliğinde alınması başta olmak üzere bir dizi adım atılması gerekiyor. Unutmayalım, 18 yaşından küçük herkes çocuktur. Ve çocukların öncelikli yüksek yararı mutlaka gözetilmelidir.
Paylaş