Paylaş
Yapılan araştırmalara göre bunun nedenini de şöyle sıralamışlar:
* Orijinalin çok pahalı olması...
* Sahtesiyle arasında çok fark olmaması
* Sosyal medyada takip ettikleri kişilerde gördükleri kıyafet ve aksesuvarlara sahip olma isteği...
Tabi gençlerin “sadece sahip olmak istemesi”, o ürünün sahte mi, gerçek mi olduğuyla ilgilenmemesi büyük bir sorun.
Bu bitmek tükenmek bilmeyen tüketim çağında bilinçli tüketici olmak hiç olmadığı kadar önemli.
Çok uzun yıllar Türk markaları olarak yurt dışında kendimize özgün tasarımlarımız olmadığı için sahtecilikle suçlandığımız, ciddiye alınmadığımız bir dönem içinde olduk.
Fakat son 5 yılda o kadar değerli tasarımcılar ve özgün markalar çıkarmayı başardık ki Hollywood starları dahil dünya çapında tanınan birçok ünlü, Türk markalarına ait tasarımları giymeye başladı ve giymeye de devam ediyor.
Bu son derece zor, gurur duyulması gereken ve çok büyük bir başarıdır.
Hatta öyle ki artık dünya devi zincir mağazaların satın alıcıları Türk markalarını bünyelerine alabilmek için yarışır hale gelmiş durumda.
Özellikle Lug Von Siga, Serena Uziyel, Begum Khan, Charms Company, Nackiye, Common Leisure, Mehry Mu, Piece Of White, Les Benjamins vs gibi tekstil, aksesuvar ve çanta sektöründe birçok değerli markamızla rüştümüzü ispat etmiş durumdayız.
Her şey bu kadar güzel giderken ne oldu da markalaşmanın ne olduğunu unutmaya başladık?
Influencer’ların sahte tasarımları
Instagram’ın hayatımıza girmesi oyunun kurallarını tamamen değiştirdi.
Sisteme kurban gitmiş influencer’ların kurduğu markalar her yerde olduğu gibi bizim ülkemizde de oldukça trend.
Büyük çoğunluğu, gerçek tasarımcı olmadıkları için giydikleri markaları birebir kopyalıyor, kendi marka adlarıyla, kendilerinin tasarladığı modellermiş gibi etiketleyerek lanse ediyorlar.
Ve işte sorun burada başlıyor.
Sahte tasarımlarla tüketiciyi haberi olmadan, sahte kıyafet giyen biri haline dönüştürmek ne derece etik?
Moda sektörü, dergiler, stylist’ler ve buna çanak tutan herkesin sahteciliği desteklemeye acilen bir son vermesi gerekli, yoksa son yıllarda yarattığımız prestijimiz sosyal medya dünyası sayesinde çok yakında yerle bir olacak.
İş birliği furyası
Dünyada H&M ile başlayan marka, tasarımcı veya ünlü isimlerle yapılan iş birliği konsepti her yerde olduğu gibi ülkemizde de yükselen trendler arasında.
Özellikle son bir senedir ülkemizde iş birliği furyası aldı başını gitti.
Ama bu iş birliklerini hayretler içinde izlememek mümkün değil.
Tüketim çılgınlığını desteklercesine yapılan kumaş, dikim, kaliteden yoksun, özgünlük ve tasarımdan tamamen uzak, dünyaca ünlü tasarımcıların desen ve modelleriyle kopyalanarak hayata geçirilen tasarımlardan oluşan iş birlikleri vitrinleri süslüyor.
İş birliği manifestosu farklı bir konsepttir.
Ne marka tarafından, ne de iş birliğine adını koyan kişi tarafından “en ufak bir esinlenme dahi olmadan, özgün tasarımlardan oluşması gereken, özel, sınırlı adetlerde üretilen kapsül koleksiyondan oluşur.
Bu nedenle kalitesi ve fiyat kategorisi mağazadakilerden çok daha farklı olur.
Ama Türkiye’de son 1 senedir “iş birliği” adı altında ortaya çıkan sözde tasarımların tamamına yakını markaların birebir kopyaları daha da fenası birebir desenleriyle çıkarılıyor.
Paylaş