Bu şartlarda gayet normal bir durum ama “seyirci nerede?” diye sorulacak soruya verilecek cevap herhalde “havaalanındalar” olurdu. Alışkanlık olunca ister istemez oraya gittiler galiba.
Rijkaard’ın gördükleri
Caner: Solbek olmadığını ve burada sıradan bile olamadığını gördükten sonra Caner’i öne alan Rijkaard hem onun son haftalardaki en dikkat çeken futbolcu olmasını sağladı, hem de eline iyi bir alternatif aldı.
Elano: Aynı durum Elano için de geçerli. Forvete yakın bölgede çok şans verdiği oyuncusundan beklenenin çok altında sonuç alan ve çok eleştirdiğimiz Elano’yu şimdi defansın önüne çekerek bu bölge için teknik kapasitesi yüksek bir oyuncu kazandı. Oynadığı bölgeden beklentileri ile verebildikleri örtüşünce eleştiri ve baskıdan kurtulan bir oyuncu daha kazandı.
Rijkaard’ın göremediği
Rakip 10 kişi kaldıktan sonra Jo’yu da oyuna alarak çift forvete dönme cesaretini ya da becerisini gösterememesi. 65. dakikada bunu gerçekleştirirken yaptığı Elano-Jo değişikliğinde bana göre doğru yaptı Rijkaard.
İkiliden daha çok basan ve mücadele eden Mustafa’yı sahada bıraktı. G.Saray ikili forvete döndükten sonra gerçek anlamda maçı tek kaleye çevirdi. Yaptığı tercihin sonucunu Mustafa’nın golüyle aldı Rijkaard.
Yeni transfer, eski oyuncu Lucas
Sağdan Keita çizgiye iner rakip defansın hafif arkasına doğru güzel bir orta keser ve arkada kurnazca bekleyip birden öne koşusunu yapıp golünü atan Kewell. Galatasaray ilk golünü aynen böyle attı ama ne güzel ki atan Caner attıran Barış’dı. Hemen çok geçmeden aynı Barış 2 gol birden atınca acaba içine Keita mı girmiş diye şüphelendim.
İki takım arasındaki Kalite farkı acımasız derecede fazlaydı. Buna Denizli’li oyuncuların titreyen ayakları ve heyecanı da katılınca daha yarım saat olmadan maç bitti. Denizli Belediye’li oyuncular yine de durumlarına şükretsin. Ya Keita ve Kewell olsaydı. Düşüncesi bile titretir.
ORDU’YA MİNNET
G.SARAYLI oyuncuların maçı farklı önde götürmesine rağmen hiç disiplinden kopmadan aynı ciddiyetle oynaması dikkatinizi çekmiştir. Öyle ya maçın üçte biri bitmeden 3 gol atılmış ve rakip oyundan düşmüş. Neden bu ciddiyet?. Orduspor’a teşekkür etmek lazım herhalde. Orduspor 10 kişi ile oynarken G.Saray’a sıkıntılar yaşatmış rakip kim olursa, sayısı ne olursa olsun ciddiye alınması gerektiğini Denizli Belediye maçında hatırlanmasını sağlayacak şekilde G.Saray’lı oyuncuların hafızasına kazımıştı. Aynı olumsuz görüntüyü üstelik Ali Sami Yen’de vermek zaten hoş olmazdı.
DURAN TOPLAR
Rijkaard ve Neskeens’in çözmesi gereken geçen sezonlardan kalan en büyük problem duran toplar. Galatasaray’a organize olarak gol atamayan takımlar duran toptan bu şansı rahat buluyor. İşin garip tarafı sezon başında inanılmaz derecede iyi duran top Organizasyonu yapan ve neredeyse hepsinde gol bulan Galatasaray ilk devrenin ortalarından sonra takımdaki düşüşle beraber duran toplardan kolay goller yemeye başladı.
Bu iki takımın maçının sıkıcı olması sürpriz değil. Beraberliğin yettiği takım kimdi anlamadım. Maçta pozisyon diyebileceğimiz ilk aksiyon 40. dakikada ceza sahası köşesinden atılan şuttu.
Hadi Belediye takımını anlarım. Ama Beşiktaş’ın maçı kazanmak adına ortaya ne koyduğu sorusunun cevabı havada kalır. Bir takım kazanmak zorundaysa, oyunu iyi değilse hırsı ile oynar, hiçbir şey yapamazsa risk alır. Beşiktaş golü yediğinde kendi sahasında 7 oyuncusu vardı ve yerlerinde idi. Aslında Beşiktaş’ın durumunu Ernst özetliyor. Hırslı ve mücadeleci Alman bile sahada yoksa, diğerlerini siz anlayın.
Beşiktaş enteresan takım. Sezon başında ofansif oynamayı düşündüler ve çok gol yiyerek gelen mağlubiyetlerle tarz değiştirdiler. Sonrasında kazanan ama kötü oynayan bir takım çıktı ortaya. Yani bir türlü dengeyi kuramadı Mustafa Denizli. Mustafa Hoca geçen sezonun tekrarı bir sezon olur düşüncesinde ama ilk yarının tekrarı bir ikinci yarı da olabilir.
Yanılıyorsunuz
İLGİNÇ başka bir durum daha var. Galatasaray ve Fenerbahçe, kadroları itibarı ile Beşiktaş’tan daha iyi olmalarına rağmen hala transferi düşünürken, Beşiktaş en kaliteli ve en alternatifli takım gibi davranıyor. Yıllardır transfer anlayışını anlamadığım Beşiktaş geçen sezon gibi yine Galatasaray ve Fenerbahçe’nin kötü olmasını bekliyorsa yanılıyor.
Beşiktaş’ı taşıyanlar
Ferrari: Yoksa Beşiktaş defansı yok, pozisyon çok.
Bireysel hatalar yapılır, sıkıntı yaşanır. Galatasaray bunun üstüne hiç alışık olmadığı bir saatte oynadı. Kadro kalitesi sorun çıkarmayacak kadar Galatasaray’ın lehine iken oyunun hemen başındaki kırmızı kart maça heyecan duymak için gelenlerin hevesini öldürdü. Bu kart olmasa Galatasaray yine kazanırdı ama 5.dakikadan sonra Galatasaraylı oyuncular golü buldu ve maçı rolantiye aldı. Kart Galatasaraylı oyuncuların da oynama iştahını kaçırdı. Fakat ilk yarının son bölümünde kaçan Galatasaray seyircisinin keyfi idi.
Kırmızı mahvetti
Galatasaray’ın maça iştahlı başlangıcını kesen kırmızı ve gol sonrası bozulan konsantre Orduspor’un pozisyon bulması ile sonuçlandı. Bunu engellemek isteyen Rijkaard, Nonda ve Mehmet Topal’ı oyuna aldı. Aslında maçı aldı. Galatasaray kolay geçmesi beklenen maçı zorlamadan her iki yarının başında attığı iki golle temiz bir galibiyet aldı.
10 kişi oynamak her takım için zordur ama Galatasaray’a karşı daha
zordur. Orduspor ilk yarıda bütün gücünü ortaya koydu ve ikinci yarıyı kaldıramadılar. Orduspor karşılaşması Galatasaray’ın devre arasını nasıl geçirdiğini, neler yaptığını, oyuncuların nasıl hazırlandığını görebileceğimiz ilk maç olacakken kırmızı her şeyi mahvetti.
Bu kadro kupa kaldırır
Caner’in solbek olmadığını anlayan Rijkaard onu önde kullanmaya başladığından beri verim almaya başladı. Orduspor’a karşı ilk bölümde Galatasaray’ın en aktif ve etkili oyuncusuydu.