1-) Kasımpaşa’nın futbol anlayışı.
2-) Galatasaray’ın kazanma isteği.
3-) Kaliteli ayaklar.
4-) Seyirci.
Hiç abartmıyorum, eğer Türk futbolu daha zevkli ve izlenir hale gelecekse Kasımpaşa gibi Saracoğlu’nda, İnönü’de, Ali Sami Yen’de hiç çekinmeden galibiyete oynayan takımlar sayesinde olacaktır.
Taklitçi Rijkaard
GALATASARAY’ın saha dizilişine bakınca Rijkaard’ın Mustafa Denizli’yi taklit ettiğini düşündüm. Bir gün önce kanat oyuncularının yerlerini değiştirerek etkili oynayan ve maçı kazanan taktik anlayışı Rijkaard’ı etkilemiş olmalı. Fakat Rijkaard bunu kendi rotasyoncu ruhunu da katarak bir ileri taşıdı ve Arda-Santos-Keita üçlüsünü devamlı değiştirerek oynattı.
Anne karnındaki çocuk
Aslında sorunun cevabı Ertuğrul Sağlam’dı. Ertuğrul Hoca’nın bugüne kadar taviz vermediği ciddiyet ve disiplin sayesinde Bursaspor geçen hafta yokmuş gibi hatta daha istekli oynadı. Bursaspor’un bir başka başarısı, kapanan bir takıma 3 gol atıp bir o kadar da kaçırması. Tabii Sivas’ın ne kadar defans yaptığı da tartışılır.
Bursa takımında Ozan İpek ve Volkan bu maçta iyi oynadılar ama bu sefer bu ikiliye destek veren Ali Tandoğan ve Mustafa vardı. Özellikle Volkan ile Ali’nin iyi uyumu bir zamanlar milli sol bek olan Hayrettin’i çok zor durumda bıraktı. Ali Tandoğan’ın karşısında ligin en çabuk oyuncularından Erman olmasına rağmen hem onu durdurdu hem de iyi bindirmeler yaptı.
Benim yıldızım
SİVAS maçında golü atan Batalla gol haricinde kapanan rakibe karşı etkili oyunu ile öne çıktı. Fakat benim dikkatimi çeken ve “yıldızım” diyebileceğim futbolcu, çok faydalı işler yapan Turgay Bahadır. Önde devamlı hareketli oynayan, topa giden ve rakip defansın dengesini bozan istekli bir oyuncu.Hem havadan hem yerden iyi bir forvet. Volkan, Ozan ve Batalla da iyi oyuncular ama Turgay stili ile bu futbolcuları çok rahatlatıyor. Üstüne pozisyona da giriyor. Dün de golünü atıp “Maçın yıldızı” oldu.
Bir zamanlar Sivas
İKİ önemli oyuncusu vardı. Biri arkada tutuyor diğeri önde atıyordu. Bilica ve Mehmet Yıldız. Biri gitti diğeri çok geç döndü. Sivas geçtiğimiz yıldaki gibi kaliteli savunma yapmayı düşünüyor ama bu kaliteli oyuncularla olur. Şimdi ne savunabiliyor ne de atabiliyor. Takımın ahengi, dengesi her şeyi bozulmuş.Artık Sivas yepyeni bir takım. Ama eski Sivas’la alakası yok. Düşünün ki Sivas koca 90 dakika boyunca doğru düzgün pozisyona giremedi.
Bursa takımında vasat diyebileceğimiz oyuncu yok iken Sivas’ta vasata yaklaşan oyuncu yoktu. Maça bakınca Bursa’nın her maç en çok mücadele eden oyuncusu Ömer Erdoğan’ın karşısında Mehmet Yıldız oynuyor olmasına rağmen çok rahat bir maç çıkarması, her şeyin özeti bence.
G.Saray ortada Lucas’ın yönetiminde iyi alan kapatırken tek sıkıntısı öne çıkışlardı. Takımın defansif güvenliği ön planda tutması, rakip yarı alana Arda ve Keita ikilisinin hem top taşıma, hem de pozisyona girmek gibi çok zor bir işi yapmalarını gerektirir hale getirdi.
İlk yarının ortalarından sonra devreye giren Keita ve ona yardım eden Uğur ile işleyen sağ kanat, etkili ortalar yaptı. G.Saray ilk yarıda oyunu istediği şekilde oynadı. Önce rakibi durdurdu, sonra etkili oldu. Bazen defans arkası, basen çapraz uzun atılan toplar iyi çoğalamamamıza rağmen sonucunu verdi.
Maçın seyrini değiştirdi
Atletico takımında ilk maçta olduğu gibi her şey Agüero’ya bağlı idi. Önemli dörtlüden üçünü iyi marke edip pasifize eden G.Saray savunmasını tek zorlayan Agüero idi. Servet isteyerek yapmadığı müdahale ile adeta maçın seyrini değiştiren adam oldu. Zaten Agüero çıktıktan sonra Atletico Madrid yarı alanımızda gözükmez oldu. Maçın kırılma anı bu müdahale ve değişiklik oldu.
Agüero’nun çıkması bir avantajdı ama saha içinde olumlu yansımadı. Birincisi rakibin en önemli oyuncusunun dışarıda olması bizi rahatlattı. Rahatlamak bu maçtaki en büyük dezavantajımız oldu. O sert ve konsantre savunma bir anda gevşedi. Golü yememize rağmen beraberliği bulmak önemliydi.
İkincisi daha önde oynamaya başladık ve maçta gözükmeyen 2 oyuncu devreye girmeye başladı. Alan bulan Simao ve Reyes maçı kopardı.
G.Saray ilk yarı yapılması gerekenleri doğru yaparken ikinci yarı oyun stratejisinin dışına çıktı ve büyük fırsatı kaçırdı. her şeye rağmen turu veren hakemdi.
İtalyan rezaleti
Orta sahada yapılan yardımlaşma, rakibin önemli ayaklarını etkisiz hale getirmemizi ve iyi pas yapmamızı sağladı. Tek hatamız, topu öne kullanmakta acele etmemiz ve uzun oynamamızdı. Halbuki daha çok pas yapsak Atletico oyundan daha erken kopardı. Erken öne oynama düşüncesinin iki zararını gördük:
1-) Pas hatası yaptık.
2-) Gereksiz fauller yaptık.
Bunun sonucunda Atletico, pozisyon yokken, ceza sahamıza girmeden gol attı. İleride oynayan oyuncularımız uzun atılan toplarda etkili olmadıkları için rakip defans bu topları çok rahat aldı ve oyuna soktu. İşte bu düşünce Galatasaray’ı gerçek anlamda forvetsiz hale getirdi.
Keita ve Neiil çok iyiydi
İlk yarıda biraz pas yaptığımız iki andan birinde Mustafa Sarp, diğerinde Keita ile pozisyona girdik. Buna rağmen ve rakip izin verdiği halde Galatasaray çok pas yapmayı düşünmedi. Özellikle ilk yarının son bölümünde böyle bir deplasmanda, girilebilecek pozisyonlara girdik. Sadece bir gol Galatasaray’a tur müjdesi olurdu. O müjdeyi de Keita verdi. Galatasaray’da önde Keita, arkada Neill çok iyi maç çıkardı. Fakat takımın genelinin iyi mücadele ettiğini ve maça rakibine göre daha hazır olduğunu söylemek lazım. Galatasaray aldığı bu sonuçla, Ali Sami Yen’de büyük aksilik yaşamazsa turu geçer.
BU MAÇ BİZE NE ANLATTI?
BU maçın bize öğrettiği; tecrübenin ne kadar büyük avantaj olduğudur.
Bu sezon Ali Sami Yen’de bu tarz etkili başlangıçları az gördük. Galatasaray’ın baskı kurma isteğini düşürmek isteyen Antalyaspor tempoyu yavaşlatmaya çalıştı. Fakat 10. dakikadan sonra maç Antalya yarı alanında oynanmaya başladı.
Galatasaray maçın ilk yarısında diğer karşılaşmalara nazaran çok pozisyona girdi. Ama bu pozisyonlarda sadece Mustafa daha rahattı. Penaltı olmasa da gol “geliyorum” diyordu. Golün gelmesi sürpriz olmadı ama son dönemlerde gol attıktan sonra yiyen Galatasaray’ın Ali Sami Yen’de yine aynı işi yapması enteresandı. Sanırım Galatasaray’ın maçını izleyenler gol yemeden maçın bitmeyeceğini ya da iki farklı olmazsa o 90 dakikanın kazanılamayacağını düşünüyorlardır. Normalde Anadolu takımları geldikleri deplasmanda golü atarlar ama yemeden bitiremezler. Galatasaray’ın bu açıdan attıktan sonra yemesi düşündürücü.
Eski tüfek
İLK maçın yıldızı Necati’nin beklenmedik golüyle Galatasaray’ın morali de aşağı indi. Necati ilk maçta da çok istekliydi. O kadar ki bir pozisyonda golü çıkaracak kadar candan oynadı. Aynı Necati top tutarak ve taşıyarak takımı rahatlatırken Galatasaray’ın fazla geri koşmasına sebep oldu. Fakat attığı ikinci gol ile turu getiren adam da kendisiydi. Tek başına Galatasaray’ı yendi.
45’lik Santos
DOS Santos uzun zamandır gerçek anlamda maç temposu içerisinde olmadığı için sahada sadece fiziki olarak var. Meksikalı kalırsa önümüzdeki sezon çok iş yapar ama bu sezon içinde Galatasaray’ın Santos’tan faydalanabilmesi için 4-5 maç geçmesi gerekecek. Aslında Kewell, Jo ve Baros döndüğünde Dos Santos’ta forma girmiş olacak ve bu sefer Rijkaard kenarda oturtacak oyuncu seçiminde zorlanacak.
Yalçın Ayhan
O grupta ne kadar birincilik şansımız yoksa bu grupta en az o kadar birinciliğe oynama iddiamız var. Aslında tanıdığımız, özgüvenimizin yüksek olacağı takımlarla eşleştik.Almanya favoridir ama bizden çok daha fazla değildir. Önce “para” korkusunu atıp hocamızı belirlersek işler daha netleşecek. Gruptaki diğer takımlar bize, biz de Almanya’ya karşı çok istekli oynarız. Aradaki kalite farkı hem bizim, hem Almanya’nın yerini belirleyecek. Ben bu eleme grubundan çıkacağımıza çok inanıyorum. Birbiri ile hatrı sayılır bir zamandır beraber oynayan, şampiyona ve yurt dışı tecrübesine sahip oyuncularımızla artık iddialı olmamız gerekir. Asıl konuşmamız gereken, “Elemeleri geçebilir miyiz?” olmamalı. Elemeler şampiyonaya hazırlık maçları gibi olduğunda biz tam bir turnuva takımı oluruz. Bu potansiyel de bizde var.
Rijkaard’a kasten yanlış bilgi verildi
FRANK Rijkaard’ın, Antalyaspor maçında Jo’nun sakatlanmasından, pozisyonla hiç ilgisi olmayan Yalçın’ı sorumlu tutması gerçekten çok ilginç... Burada tek bir olay var; Rijkaard’a kasten yanlış bilgi verilmesi... Ben, Rijkaard’ın ne o pozisyonu seyrettiğini, ne de pozisyonla ilgili bilgisi olduğunu sanmıyorum. Rijkaard’a böyle söylendi; “Durum bu, bu” diye. Belki de böyle bir şey söylemesi rica edildi... Antalyaspor maçından sonra Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın, “Kasap oyuncular var. MHK yıldız oyuncuları korusun” diye konuşması ve üstüne de Rijkaard’ın bu şekilde açıklamalarda bulunması kesinlikle tesadüf olamaz.
Tehlikenin farkında mısınız?
ARKADAN emin adımlarla gelen, ileride bütün hesapları alt üst edecek, baskılı oyunu ile yeni hocasının verdiği hava ve taraftarına verdiği Umut ile Trabzonspor tehlikesi geliyor. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş birbirleriyle uğraşırken kendisini şampiyonluk yarışının içine atmaya çalışan Trabzonspor’un farkındalar mı? Bence değil. Fark ettiklerinde kupanın bir ucundan sağlam tutunan ve bırakmayan bir takım görecekler. Bu yarışta en büyük avantajları da artık tecrübeli, kendinden emin ve ağırlığını hissettiren Şenol Hoca olacaktır. Son dönemin en zevk veren oyununu oynayan Trabzonspor'un sezonu beklenenden iyi yerde bitirmesi şaşılacak bir durum olmayacaktır.
G.Saray taraftarı mutlu!
SON haftalardaki oyun ve alınan sonuçlara bakınca, G.Saray taraftarının pek mutlu olduğunu söyleyemeyiz. Ama en azından geçen haftayı mutlu geçirdiği kesin. “Ne alaka?” diyebilirsiniz. Kayseri 10 kişi kalmış ve puan kaybedilmiş. Fakat bir gün sonra F.Bahçe’nin puan kaybetmesi G.Saray taraftarını biraz olsun mutlu etti. Bu haftanın takımı, ezeli rakibini mutlu eden Fenerbahçe.