11 Mayıs 2010
BURSASPOR ligi şimdiden müthiş bir şekilde bitirmeyi garantiledi. Bu önemli başarıda Ertuğrul Hoca’dan oyunculara, yönetimden taraftara kadar herkesin emeği var. Fakat Bursa sezonu ikinci sırada bitirirse bunun sebebi Ali Sami Yen Stadı olacak.
Galatasaray Bursaspor’a geçit vermeyerek hem kendi şansını hem de Bursaspor’un şampiyonluk şansını azalttı. Ligin son virajındaki bu önemli kayıp en ölümcül hata oldu ve Fenerbahçe’ye beklediği fırsatı verdi. Fakat bununla da bitmedi. Bursa, ligin şampiyonunun belli olacağı son hafta karşısında rahat ve hedefsiz Beşiktaş bulacak iken, Galatasaray’ın Antalya’ya yenilmesi ile üçüncülük hedefi için kazanmak isteyen bir rakiple karşılaşacak şimdi. Galatasaray’ın kendisi yarışta olmadı ama ezeli rakibinin işine yarayacak sonuçlar aldı. Darısı seneye Galatasaray’ın başına.
Cüneyt Çakır kriterleri
UZUN zamandır bu kadar ‘farklı’ bir hakem izlememiştik. Kendinden emin, ne yaptığını bilen, kararlarında tutarlı ve sakin kalabilen bir hakem var artık. Karşısındaki sinirli ve kendini kaybetmiş oyuncuyu tahrik etmeden cezasını verebilen ve oyuncuya kararları ile güven veren alışılmışın dışında bir tarzı var Cüneyt Hoca’nın. Bu özelliklerinin ve yeteneğinin karşılığını UEFA Avrupa Ligi yarı final maçı yöneterek aldı. Bu haliyle yakında dönemde Cüneyt Hoca diğer hakem adayları için ölçü olacak kriterleri belirleyen kişi olur. Şu anda tek. Ama zaten tek olanlar özeldir.
Veda ve hoşgeldin
UZUN yıllar beraber oynadığım iki kardeşim daha futbola noktayı koydu; Okan Buruk ve Emre Aşık. İkisinin de Türk futboluna katkıları ve kariyerleri başarılarla dolu. Yani futbolumuzun efsanesi diyebileceğimiz oyuncularından. Böyle oyuncular sessiz sedasız bırakınca insan üzülüyor ama yapacak bir şey yok. Sonucunda hepimiz bir yerde noktayı koyacaktık.
Önemli olan defteri kapatırken nokta değil damga vurabilmek. Oynadığı sürece büyük işler yapabilmek ve tarihe geçebilmek her oyuncuya nasip olmaz. Böylelikle Galatasaray tarihinin iki önemli ismi daha saha dışına çıktı. Artık bir dönem çok önemli işler yapmış jenerasyon tamamen bitiyor.
Okan ve Emre gibi önemli oyuncular yeşil sahada olmasa da, kenarında hizmete devam etmeliler. Güle güle ve hoşgeldiniz.
Yazının Devamını Oku 10 Mayıs 2010
Galatasaray Teknik Direktörü Rijkaard’a soruyorum; “Bursaspor kadrosu için ne düşünüyorsun?” Bursaspor’un oyuncuları ve oyunu en büyük ölçüdür Rijkaard’ın açıklamaları için. Verilecek en net cevaptır. Bir kadrona bak, bir de olduğun yere. GALATASARAY’ın başındaki hiçbir hoca bugüne kadar Rijkaard gibi takımı ve oyuncuları aşağılamadı. Sezonun genelinde, “Bizim için lig önemli, UEFA bonus olur” dedi. “Kadromuz kaliteli değil” dedi. “Kadromuz yetersiz” dedi. Bu açıklamaları yapması, Rijkaard’ın ismine, kariyerine en büyük darbedir. Hatta ve hatta G.Saray’ın sezonu başarısız bitirmesinden bile daha fazla zarar vermiştir bu açıklamalar. Hem Rijkaard’a hem de G.Saray’a...
Rijkaard’ın kaliteden kastı nedir acaba? Mesela şöyle bir takım yapsak; kaleye Volkan Demirel, sağbek Gökhan Gönül, stopere Lugano-Neill, sola Hakan Balta. Orta sahaya Arda, Emre Belözoğlu, Ernst ve Keita. Önde de Baros ve Alex... Bu mudur acaba kaliteli kadro? Böyle bir kadro yeterli midir acaba?
Keita, Kewell, Arda, Baros... Bu oyunculara kalitesiz diyebilir miyiz?
G.Saray’ın Antalyaspor’a 2-1 yenildiği maçtaki kulübeye bak. Uğur, Servet, Emre Güngör, Emre Aşık. Önüne de Mustafa Sarp’ı koy herhangi bir takıma. O takım iddialı konuma gelir. Saydığımız oyuncuların 3 tanesi Milli Takım stoperi. Sıradan oyuncular da değil. Sen bunların hepsini bitirmişsin. Sarp gibi sezonun en sürpriz ve iyi oyuncusunu kulübeye oturtuyorsun. Adamın Milli Takım’a gitme şansı yüzde 90’ken elinden alıp yok ettin. Sarp yine gidebilir ama Rijkaard, bu şansı aşağılara çekti. Neredeyse yok etti.
Emre Çolak nerede?
Rijkaard’la beraber performansı artan, onunla birlikte çıkış yakalayan, etkisini hisettiğimiz bir tane oyuncu var mı? Genç oyuncuları seviyorsun. Ama neredeler? Potansiyeli olan Emre Çolak nerede?
Geçen sene bu oyuncuların performansına bak, şimdi bak. Servet, bitti. Arda, daha iyiydi, bu sene düştü. Rijkaard’ın oyuncu ve takım anlamında kendisinin ortaya koyduğu ya da kazandırdığı bir şey yok Galatasaray’a. O herhalde istiyor ve diyor ki; “Bana Avrupa’nın ve Türkiye’nin en iyileri gelsin. Ben de hocalık yapayım.” O böyle düşünüyor herhalde.
Rijkaard kariyerine zarar verdi
ONDAN beklenen, otoritesini, karizmasını, kariyerini ortaya koyarak oyunculara artı bir şey vermesiydi. Oturmuş bir takıma herkes hocalık yapar. Ama burada Galatasaray’a gelip kaliteni göstereceksin. Frank Rijkaard’dan bu sene bir şey göremedik.
Verdiği bir şey yok
Kendisinin verdiği bir şey yok. Böyle bir takıma “kalitesiz ve yetersiz” dersen, bu sefer herkes Rijkaard’ın kalitesini ve yeterliliğini sorgulamaya başlar doğal olarak. Aslında Rijkaard, isim ve kariyer olarak, “Hatalarımız oldu, kötü bir sezon geçirdik. Ama dersler öğrendik. Birçok şey öğrendik” deseydi, -zaten yönetim arkasında, zaten kalacak- sorumluluğu alarak daha da büyüyebilirdi.
Tecrübesiz olduğu belli
Ama o tam aksini yaparak, bence kendi ismine ve kariyerine zarar verdi. Hatta tavırlarıyla, “Ne biliyorsunuz ki, siz benimle nasıl böyle konuşabilirsiniz ki, davranabilirsiniz ki” gibi tavırlara girdi. Verdiği demeçlerde, röportajlarında bu tavırları anlayabiliyorsunuz. Rijkaard’ın son 4 haftaya da krizin büyüdüğü anlarda, kriz zamanlarında ipin ucunu kaçırdığını, krizi yönetemediğini görüyoruz. Tecrübesiz olduğu belli oldu. Seneye bu kadar yetersiz gördüğün oyuncularla nasıl devam edeceksin?
Ya Mourinho ol ya da Guardiola
BAŞKAN diyor ki; “başarısız.” Ben ekleyeyim; “çok başarısız.” Hoca çıkıp, “Üçüncü olduk, geçen sene beşinciydiniz” diyorsa, nerede olduğunu bilmiyor. Burası Galatasaray. Müzede kupalar dolu. Bari en azından paranın hakkını ver. Rijkaard futbolunu göster.
Kendisiyle çelişti
Ne oynadığını gösteren bir takım olsun. Ne oynadığını bilen, ne oynadığını gösteren bir takım olsun. Ya Mourinho’nun Inter’i gibi müthiş bir defans takımı olabilirsin ya da Guardiola’nın Barcelona’sı gibi hücum takımı. Böyle beklentilerimiz var. Eksiklerin olabilir ama anlayışın olsun. Devamlı rotasyon, kampsızlık. Çok çelişti kendisiyle. Kendi oyuncun Dos Santos’u oynatmıyorsun, gitmesi yüzde 99 olan Jo’yu ilk 11’e sürüyorsun. Ya ba şkanla bir inadı var ya da kendi kafasında başka şeyler düşünüyor.
Bu paralar kimin için harcanıyor?
HEM istediğin oyuncuları alıyorsun, hem de “bu kadro yetersiz” diyorsun. Bunun devamında açıklamalar; “G.Saray seneye 4-5 oyuncu almalı hem de daha kaliteli olmalı.” Yetersiz ve kalitesiz demek bu. Yönetim, 50-60 milyon Euro’yu daha hazırlasın. Rijkaard’ın başarılı olması için çok daha kaliteli oyuncular alarak kaliteli takım kurması lazım. İki senede 100 milyon Euro’dan fazla para harcayarak bir yerlere gelemiyorsun. Sonra daha fazla transfer istiyorsun. Yönetim de şunu düşünmeli; “Zaten ben bu kadar para harcamadan ya şampiyon oluyordum ya da daha iyi yerde bitiriyordum. Rijkaard başarılı olsun diye mi para harcayacağım, yoksa G.Saray için mi?”
Bursaspor için ne düşünüyorsun?
TEKNİK adamlıkta işin kolay tarafı budur. Takım kalitesiz, adam lazım. Rijkaard’ın anlamadığı bir şey şu. Zaten Avrupa’da yoksun. Zaten mücadele ettiğin Türkiye Ligi. Artı senin mücadele ettiğin takımlar da Real Madrid, Sevilla, Valencia değil yani. İşin özü şu; kadrom yetersiz diyor ya, sorulacak soru şu: “Bursaspor kadrosu için ne düşünüyorsunuz?” Eğer daha kaliteli diyorsa, ben hakikaten diyecek bir şey bulamam. Bursa’nın oyuncuları ve oyunu en büyük ölçüdür Rijkaard’ın açıklamaları için. Verilecek en net cevaptır. Bir kadrona bak, bir de olduğun yere. Sonra da Galatasaray’a.
SÜPER LİG’İN EN DEĞERLİ TAKIMI GALATASARAY
TAKIM DEĞER
G.Saray 129.550.000 Euro
F.Bahçe 112.900.000 Euro
Beşiktaş 88.200.000 Euro
Trabzonspor 58.650.000 Euro
Bursaspor 34.800.000 Euro
Sivasspor 34.100.000 Euro
Ankaragücü 33.500.000 Euro
Kayserispor 32.050.000 Euro
Gaziantepspor 23.250.000 Euro
Not: Değerler, www.transfermarkt.de adlı internet sitesinden alınmıştır.
Yazının Devamını Oku 9 Mayıs 2010
TARAFTARLAR kadar Galatasaraylı futbolcular için de veda maçıydı. Özellikle önümüzdeki sezon sarı kırmızılı formayı giyemeyecekler için ayrı bir önem taşıyordu. Asıl acı veda ise şampiyonluk yarışına erken havlu atmış takımın, kendi seyircisi önünde mağlup olarak perdeyi kapatmasıydı.
Bütün bunların içinde kaybolan bir “ligi üçüncü bitirme mecburiyeti” vardı. Galatasaray geçen sezonu çok erken açmanın faturasını ligin ikinci yarısında acı ödedi. Buna rağmen oyuncuların ligi üçüncü bitirip sezonu daha geç açma fırsatını iyi kavrayamadıkları Antalyaspor karşısındaki hallerinden belliydi. Maçta dikkatimi çeken Galatasaray’ın kulübesi oldu. Kulübede oturan Servet, Emre Aşık, Emre Güngör, Uğur ve Mustafa’yı hangi takımın defansına koyarsan koy; o takım iddialı bir ekip oldu. Fakat gel gör ki, Rijkaard kadroyu yetersiz buluyor. Ne diyelim, Rijkaard bu. Ne derse doğrudur!
Yenilginin habercisi
GALATASARAY, maçı temposuz ve isteksiz oynadı. Bu anlayış içinde durumu kurtarmak için ancak bir futbolcunun kendi kalesine gol atması gerekiyordu, ki Yalçın’ın ters vuruşuyla bu da oldu. Fakat maçın başından beri Antalyalı oyuncuların yaptığı defans arası koşulardan gelen Tita golü, mağlubiyetin sinyali oldu.
İstanbul geceleri
ANTALYAspor maçında şunu da iyice gördük; Jo Alves Galatasaray’ın forveti değil. Belki yedek olarak düşünülebilirdi ama o krediyi kullanma hakkını da, İstanbul gecelerinde bitirdi.
Dayanamadı
POZİSYON ve oyun zevki açısından kötü diyebileceğimiz bir maç oldu. O kadar ki, Milan Baros bile bitime 15 dakika kala maçı bırakıp stattan ayrıldı.
Yazının Devamını Oku 4 Mayıs 2010
BU sezon tam anlamıyla yerli oyuncu ve teknik adamların yılı oldu. Ertuğrul Sağlam, Tolunay Kafkas, Abdullah Avcı gibi hocaların başarısı önümüzdeki yıllarda takımlarımızın başında daha fazla yerli hoca görme şansını arttırıyor.
Görünen o ki şans verip güvenirsek bizim hocalarımız da iyi işler yapıyor. Bu teknik adam tarafı. Diğer tarafı da yerli futbolcular. En güzel örneği Bursaspor’dur. Sezonunun tamamında oynayan yabancısı sadece İvankov olan ve şampiyonluğa giden Bursa hem genç hem de Türk oyuncularla başarıyı yakaladı. Sadece Bursa’nın bu durumu bile milyonlarca Euro harcayan ama sonuç alamayan büyükleri utandırır.
Diğer çarpıcı etki ise ligin liderinde saklı. Fenerbahçe, bu sezon başına kadar yabancıların ön planda olduğu bir takımdı. Fakat ligin ikinci yarısında ortaya çıkan sıkıntılarda yabancıların etkisiz kalması asıl toparlanmayı sağlayacak baş aktörlerin devreye girmesini sağladı.
Galatasaray’ın da benzer sıkıntıları yaşadığı bir dönemde Fenerbahçe’nin bu durumdan çıkmasını sağlayan Emre, Volkan, Gökhan, Mehmet, Özer, Selçuk gibi sorumluluk alan oyuncuların devreye girmesi idi.
Galatasaray’da bu olmayınca sonuç da kötü oldu. Sonuç şu; iyi yabancıya evet. Ama yabancı oyuncu kendisini takımda yabancı gibi hissetmeli. Ya da eğer bir yetki varsa bu yerli oyuncularda olmalı. Bizim oynadığımız dönemde Hagi, Popescu ve Taffarel gibi 3 önemli oyuncu vardı ve sahada müthiş işler yapıyorlardı. Ama saha içinde lider olan bu oyuncular saha dışında yerlerini yerli oyunculara bırakıyorlardı. Çünkü saha içi olduğu gibi saha dışında da elini taşın altına koyan çoğunluk bir yerli oyuncu grubu vardı. Biz kendi hocamıza ve kendi oyuncularımıza güven verdiğimiz sürece karşılığını başarı olarak alırız...
VOLKAN’IN ELLERİ
FENERBAHÇE ligin final haftalarına lider ve şampiyonluk havasında girdi. İstanbul BŞB mağlubiyeti sonrası yaşanan değişimde birçok etken sayılabilir ama Volkan Demirel’in elleri en belirleyici etken oldu. Galatasaray derbisinde Keita’nın vuruşuna yaptığı kurtarış ile Beşiktaş derbisindeki Penaltıyı çıkarışı ligin kaderini belirleyen ellerin sahibi Volkan’ı ayrı bir yere koydu. Volkan ile bereber Onur ve Aykut’un artan performansları Milli Takım’ın da elini güçlendiriyor...
KİM NE ANLATTI
BURSASPOR:
Yazının Devamını Oku 2 Mayıs 2010
BAROS ligimizin hatta Avrupa’nın sayılı forvetlerinden biri. Onu farklı kılan, topu iyi saklaması ya da golleri değil. Topla kaleye yüzünü dönebilme özelliği ve sonrasında durdurulması güç bir oyuncu olması en farklı yanları. Genelde bu özelliğini kullandığında dün gece olduğu gibi golünü atıyor.
İstanbul BŞB’ne karşı ya pres yapacaksın, ya da çok pas yapıp dengesini bozacaksın. Galatasaray, pres yapmayı tercih etti ve golü attı. Tabiki önde oynamanın riski olan kontraları da ligin en iyi çabuk hücumlarını yapabilen İstanbul BŞB iyi yaptı.
Galatasaray’ın son iki maçında toplam 30-35 pozisyon ve sadece 1 gol var. Ya rakip kaleciler yıldız olmuş, ya da forvetler kaleyi şaşırmış. Galatasaray, birçok deplasmanda bu kadar önde oynamadı. İkinci yarıda İstanbul BŞB gol bulmak isteyince, Galatasaray’a baskı yaptı. Bu da maçın kale önlerine taşınmasını sağladı.
Belediye stoperi Jo
JO, oyunda kaldığı sürece sanki İstanbul BŞB takımının defans oyuncusu gibi oynadı. Öyle ki ayağındaki topların birçoğunu ya kötü kullanan ya da rakibe kaptıran Jo, bir ara pozisyona girecek olan Baros’u yere indirip İstanbul BŞB defansındaki arkadaşlarını rahatlattı!..
Afrika yolcusu
ELANO’nun Dünya Kupası yaklaştıkça, maç oynama süresi de azalmaya başladı. Sezon başından beri takıma katkısı olmayan Brezilyalı, artık en ufak riske girmeden oyundan çıkarak Güney Afrika hazırlığına devam ediyor. Keita müthiş bileklerini, esnek fiziğini yine sahaya yansıttı.
Ligin son bölümünde hem taraftarının, hem de futbolseverlerin gözlerine bayram ettirdi.
Yazının Devamını Oku 27 Nisan 2010
KOLAY değil. Türk hoca olacaksın, kredin az olacak, rakiplerin devler olacak, büyük güç farkı olacak ve sen bütün bunlara rağmen büyüklerin ambargosunu kıracaksın.
Ertuğrul Hoca, “Sivasspor gibi olur” diyenleri yanılttı. “Şampiyonluk stresini kaldıramaz” diyenleri şaşırttı. “Ali Sami Yen’den çıkamaz” diyenleri şok etti. Bir sezon boyunca bu kadar farklı ve önemli işler yapan bir teknik adamın yolu doğal olarak Milli Takım ile kesişir.
Ertuğrul Hoca bu seneden sonra herkesin banko milli hocası olacak. Tek eksiği futbol kamuoyunun “acaba yaklaşımı”ydı. Onu da bu sene herkesin gözüne soktuğu takımıyla ortadan kaldırdı. Hoca’nın yeni renkleri kırmızı beyaz. Yakışır sana hocam...
Erken başlama kabusu
GALATASARAY’ın bu sezona erken başlaması ve erken form tutması ilk başta olumlu gözükmüştü. Ama ligin ortalarından itibaren yaşanan düşüşten sonra ortaya çıkan durum şimdi ligi dördüncü bitirecek takımı korkutuyor. Galatasaray ve Beşiktaş arasındaki üçüncülük yarışı bu haftadan sonra daha önemli bir hal aldı. Sarı kırmızılı ekip tekrar aynı duruma düşmemek için doğal olarak sezonu Beşiktaş’ın üzerinde bitirmek isteyecek. Eğer, Beşiktaş dördüncü olursa Mustafa Hoca’nın işi zorlaşacak. Bir taraftan transfer yapmakla uğraşacak diğer taraftan takımı hazırlamakla meşgul olacak. Asıl kafalarda, “Acaba G.Saray’ın yaşadığı problemleri yaşar mıyız?” sorusu olacak. Kaldı ki geniş kadrosu olan G.Saray bile bu sıkıntıyı yaşadıysa, Beşiktaş yönetimi bu ihtimali düşünerek transfer yapmalı.
31. hafta sonrası
LİGİN en kritik haftası belirleyici oldu. Birincisi, kuş uçtu, ikincisi saat 20.45’i göstermez oldu. Bakalım üçüncüsünde Timsah mı, yoksa Kanarya mı kafese girecek.
Hangisi olacağının cevabını Ankara’da öğreneceğiz. Fakat Bursaspor’un ortaya koyduğu futbol, mücadele hem takdir edilecek hem de büyüklerin başını ağrıtacak.
Reddi vicdan
Yazının Devamını Oku 18 Nisan 2010
LİGİN en az gol atan ve yiyenlerinden Manisa karşısında Galatasaray’ın geçtiğimiz hafta yaşanan protestolara rağmen kazanması normaldi. Fakat Galatasaraylı oyuncuların yüzünde Ali Sami Yen’deki protesto derin izler bırakmış. Takımdaki önemli oyuncuların oyun iştahındaki azalma Galatasaray’ın etkili oynamasını engelleyen en büyük sebepti. Golden sonra bile Galatasaray’ın oyunu rölantide tutması deplasman fobisi ve şampiyonlukta geri kalmama düşüncesi olabilir; ama bu oyun gelecek haftalar için tehlikeli.
Baros’un geri dönmüş olması Arda, Keita ve Dos Santos’un işini kolaylaştırdı. Rakip alanda yer değiştirip koşular yapan Baros, bu oyunculara farklı alternatifleri değerlendirme şansı sundu. Tabii ki bu arada Elano’da değişen bir şey yok; bildiğiniz gibi. Brezilya Milli Takımı’na hazırlık maçlarına Galatasaray’da devam ediyor. Aykut Galatasaray kalesi için ne kadar doğru tercih olduğunu maç içindeki kurtarışı ve oynadıkça artan performansı ile gösterdi.
Servet artık olmayacak
Geçtiğimiz hafta ve bu hafta Hakan Balta stoper oynarken, kenarda duran ve oyuna alınacak ilk stoper olarak bile düşünülmeyen Servet için Galatasaray dönemi bitmiştir. Rijkaard belli ki Servet’i silmiş, önümüzdeki sezon Rijkaard Galatasaray’da kalacağına göre büyük ihtimalle Servet olmayacak.
Final Bursaspor maçı
GALATASARAY zaman zaman zorlansa da kendini yarışta tutacak 3 puanı almasını becerdi. Ve şampiyonluk şansını sezonun final maçı olan Bursa karşılaşmasına taşıdı.
Arda’nın morali bozuk
GALATASARAY şampiyon olacaksa Arda’nın moralli ve etkili oyununa çok ihtiyacı olacak. Görünen o ki Arda protestolardan son derece olumsuz yönde etkilenmiş ve sahada bu açıkça belli oluyor. Her ne kadar Başkan Adnan Polat, “Bu protesto iyi oldu, kendimize geldik” dese de ve Arda Manisa’da iyi diyebileceğimiz performans sergilese de; kafasının hala protestolarda olduğu, sahada moralinin bozuk olduğu ve futbolu düşünmediği çok belli oluyor.
Yazının Devamını Oku