Paylaş
Yılmaz Hoca her zamanki sıcaklığı ile Daum’u karşılarken, Alman soğukkanlılığı ile cevap buldu. Kasımpaşa Stadı’nın atmosferi ve gündüz maçı olması Fenerbahçe’nin bazı oyuncularının maça geç başlamasına neden oldu. Karşılaşmanın önemi ve şampiyonluk yarışını direkt olarak etkileyecek olması Fenerbahçeli futbolcular üzerinde olumsuz bir etki bırakmıştı.
Daha ilk yarının ortalarında sarı lacivertlilerin yüzünde yorgunluk belirtileri vardı. İki takım da orta sahada boş alan buldu ve baskı yemeden pas yaptı.
Kasımpaşa’nın ilk yarıda daha canlı ve istekli oluşundan cevap veremeyen Fenerbahçe’yi, seyircisi tezahüratlarıyla kendine getirmeye çalıştı. Kasımpaşa acele etmeden rahat pas yaparken, Fenerbahçe golü bulmak için çabuk oynamak zorundaydı. Ve erken final pasları atmak mecburiyetinde kaldılar.
Bir tek Güiza atamazdı
Yılmaz Hoca’nın maçı herkesin zevk alacağı değil de Kasımpaşa’nın ligde kalmasını sağlayacak bir puanı alabilme düşüncesiyle oynaması ilk yarıda hem Fenerbahçe’yi kilitledi hem de maçın genelinde beklentiler altında bir kaliteye sahip bir maç izlememize neden oldu. Aslında bir anlamda Yılmaz Hoca’nın, Daum’dan puan alma ve rövanşı vermeme düşüncesinin sonuçlarıydı bunlar.
Fakat bu düşünce ile iyice kendi yarı alanına gömülen Kasımpaşa pas yapmayı bırakıp savunmaya çekilince Fenerbahçe çok rahat Kasımpaşa kalesine gelmeye başladı. Öyle ki, Bekir’in golüne gelene kadar maç tek kale oynandı. Bekir atmasa da bir başka Fenerbahçeli golü atardı ama şu kesin, o Güiza olmazdı. Fenerbahçe maçın genelinde belki iyi oynamadı ama çok az pozisyon verip, bol pozisyona girip çok çok önemli bir maç kazandı.
Kasımpaşa pas yapınca...
1- Fenerbahçe, yoruldu.
2- Fenerbahçe, uzun oynamak zorunda kaldı.
3- Fenerbahçe, pozisyon üretmekte zorlandı.
4- Fenerbahçe, geniş alanda oynadı ve puan kaybediyordu.
Pas yapmayı bırakınca...
1- Fenerbahçe, kısa mesafede oynadı, az koştu, az yoruldu.
2- Fenerbahçe, kolay pozisyona girdi.
3- Fenerbahçe, rakip alanda daha çok kaldı.
4- Emre ve Alex devreye girdi.
Paylaş