Hakan Ünsal

Türk yönetici yanlışı yapmayın

13 Nisan 2010
GALATASARAY’da son günlerde takımın durmunun bile önüne geçen bir tartışma başladı. Rijkaard kalmalı mı? Bu sene hataları, artılarından fazla olmasına ve beklentilerin altında işler yapmasına rağmen bana göre kalmalı. Neden mi?

1- Alınan oyuncuların isimleri ve kariyerleri göz önünde bulunduğunda gelecek bir yerli hoca başarılı olamaz.
2- Bazı oyuncuların transfer sebebi Rijkaard olduğu için bu oyuncularda ya gider ya da performansı düşer.
3- Ne kadar başarısız olsa da ne kadar geç öğrense de Rijkaard, Türkiye’yi, futbolu, basını ve futbolcusunu tanıdı.
4- Rijkaard’ı göndersen hem tazminat vereceksin hem de yerine alacağın hoca da maliyetli olacak. Çünkü bu kadroya sıradan hoca olmaz.
5- Önemli oyuncu transferleri yapmak için Rijkaard’ın isminden yararlanmak adına devam edilmeli.
6- Eğer istikrar diyorsan, günü kurtarmak yerine geleceği şekilendirmek istiyorsan ve başarı istiyorsan kulağını tıkayıp “Devam” deme cesaretini göstereceksin.

Bursa’nın bileti Ali Sami Yen’de

BURSASPOR hocası, sistemi, taraftarı ve yönetimi ile şampiyonluk yarışına çok şeyler kattı. Şansları ve avantajları hala devam ediyor. Fakat lig Bursaspor için 31. haftada Ali Sami Yen’deki maçta öyle bir hale gelecek ki maç sonucu Bursa’yı ya şampiyon ya da 4’üncü yapacak. Yeşil beyazlı takım şampiyon olmak istiyorsa, şampiyonluğu hak etmek istiyorsa, herkesin hakkını teslim

Yazının Devamını Oku

Seyirciye cevap

12 Nisan 2010
BİR futbolcunun oynayabileceği en zor, en stresli, hatta en kötü dönemde oynanan Diyarbakır maçı taraftarın öne çıktığı maç oldu. Rakip takım taraftarı ne söylerse söylesin, ne yazarsa yazsın etkisi olmaz. Ama kendi taraftarı Ali Sami Yen’de protesto edince; moralin bozulur, strese girersin, kalbin kırılır. Tabii ki bu kalp kırıklığının, taraftarınkinin yanında ne kadar önemi var o da ayrı. Rijkaard’ın ofansif bir kadroyla maça çıkması çok özel bir durum değildi.
Fakat iki stoperinin yedek, bir diğerinin de kadroda olmadığı maça Hakan Balta’nın stoper çıkması göze batan ayrıntıydı. Galatasaray taraftarının maç öncesi ve maç içindeki tavrı ile protestosunun oyuncuları etkilediği mücadeledeki isteksizlikte belli oldu. Sadece Baros uzun zamandır oynamadığı için futbola özleminden diğerlerine göre daha istekliydi ve öne çıktı. İlk gol sonrası kulübe önündeki samimi olmayan gösteri de seyirciye bir cevap olarak ayrı bir protestoydu.
Ali Sami Yenciler geri döndü
Zayıf takımlara karşı Ali Sami Yen’de şov yapan Keita ve Galatasaray geri döndü. Geçen hafta kaybedilen büyük avantaj bu galibiyetle biraz olsun telafi edildi. Galatasaray eğer deplasmanda puan kaybetme huyundan vazgeçip, kazanırsa hala şampiyonluk şansı var. Her hafta puan bırakılan maçların oynandığı ligde Galatasaray’ın Bursa ile oynayacağını düşünürsek her şeye rağmen ilk iki şansı devam ediyor. Fakat bu Elano gibi dünya kupasını düşünen ve riske girmeyen oyuncularla olmaz.
Rijkaard’ın cezası
Frank Rİjkaard anlaşılan Galatasaray içinde bulunduğu bu tür durumlara alışık değil. Leo Franco ve Jo’ya moral mı verdi, ceza mı anlamadım. Bitmiş maça Jo’yu alarak ıslıklanmasına ve protesto edilmesine sebep olurken benzeri Leo Franco’ya da yaptı. Bu iki oyuncuya taraftarın tepkisin bilmeyen yok. O halde Leo’yu ısınmaya çıkarmanın anlamı ne? Bırak Leo Franco içerde kalsın, Jo oyun dışı.
G.Saray taraftarı ne dedi?
- Yönetime: Bize isim değil yüreği ve ruhuyla oynayacak oyuncu alın.
- Futbolculara: Tribünlere değil sahadaki rakibe oynayın. İsminiz olsa da bize fark etmez.
- Türkiye’ye: Diyarbakır kardeşimizidir bu kardeşlik bitmez.
Yazının Devamını Oku

Ben de yönetici olmak istiyorum

7 Nisan 2010
Büyük paralar benim de emrime verilecekse ve o paraları nasıl harcadığımın hesabı hiç sorulmayacaksa ben de yönetici olmak istiyorum. Galatasaray’ın ismi ve para yanyana geldiğinde iyi transferler de yaparım.

EĞER emrime büyük paralar verilecekse...Eğer parayı nasıl harcadığım sorulmayacaksa...Eğer cebimden beş kuruş vermeyeceksem...Eğer bol keseden saçıp “Başarısızlık devrimi” yapıp kimse benden hesap sormayacaksa...Eğer Galatasaray markası arkamda olacaksa...Ben de yönetici olmak istiyorum...Galatasaray ismini ve parayı yanyana koyunca zaten iyi transferler yaparım.Belki sihirbaz olmam ama kesin ilizyonist olurum.

Tek kehanet yeter hocam

MUSTAFA hocam yeni, yine, yeniden bir kehanette bulundu.Fakat hocam her hafta başka bir kehanette bulununca iş artık, ya tutarsaya dönmeye başladı.Hocamın boşa konuşmayacağını da biliyorum. Ama tek kehanet yeter bize hocam. Eğer bu tutarsa ligdeki bütün takımlar, hocalar ve yöneticiler önce Mustafa hocama sorup transfer yapacak.Şimdi asıl kehanet gerektiren soru şu. Mustafa Denizli’nin sözleşmesi 1 yıl daha uzatılacağına göre seneye ne olur?Kolay gelsin hocam.

Kimyası bozuldu

FRANK Rijkaard sakin, centilmen ve agresif olmayan bir teknik adam.Daha doğrusu ‘’dı’’.Hollandalı son haftalarda kendisini kaybetmiş durumda. Sebebi kaybedilen puanlar mıdır, yoksa işine karışılıyor olması mıdır bilinmez. Ama kimyasının bozulduğu ve kendisinden beklemeyen tavırlar içinde olduğu ortada.Rijkaard, Türkiye’ye gelmeden önce futbolun böyle olacağını aklının ucundan di.“Avrupa’nın az tanınmış bir ligi oraya giderim paramı alır, şovumu yaparım herkeste beni alkışlar” demiştir.Maçlardan sonraki şaşkın yüz ifadesi bunu anlatıyor. Bu sezonu ülke futbolunu tanıyarak geçirdi. Artık, önümüzdeki sezon Galatasaray’a futbol adına birşeyler katar.Ama ne güzel değil mi. Kendi evladı kaptan Bülent Korkmaz ve Ümit Davala’ya sabretmeyip gönderenler, şimdi başarısız olduğu halde Rijkaard ile devam etmek zorunda.

Sıralama ne anlatıyor

LİGİN son haftası itibarıyla sıralamada dikkatimi çeken birşey vardı. Bursaspor ile başlayıp Galatasaray ile biten bu sıralama herkese farklı şeyler anlatabilir. Bana anlattığı ise kadro ve sistem ile en az oynayan ve en fazla değiştirenin sıralaması olduğu.Bursaspor sezon başından beri taviz vermediği ve işleyen sisteminin hep artılarını gördü. Eleştirilse de Daum için de bunu söyleyebiliriz. Alt taraf ise zaten takımda oynanmadık yer kalmayanlardan. Yani, istikrar da ısrar edenler kazanmış. Bakalım sezon futbolun gerçeğinin paralelinde mi bitecek.

İsyankar Emre Belözoğlu

Yazının Devamını Oku

Olacağı buydu

6 Nisan 2010
BİR hafta önce derbiyi kaybedip büyük darbe alıp Arda’yı kaybetmişsin, iki oyuncun da cezalı duruma düşmüş. Yani moraller sıfır. Bununla kalsa iyi; üstüne iki rakibi maçlarını kazanarak Galatasaray’ı iyice sıkıntıya soktu.

Derbinin iki takıma etkilerini Fenerbahçe ve Galatasaray’da ayrı ayrı gördük. Galatasaray’daki ilk önemli etkisi derbizede olan Elano ve Leo Franco’yla sonuçlandı.
Rijkaard’ın ne yaptığını artık anlamak mümkün değil. Hollandalı, bir önceki maçta yaptığı hataları sonraki hafta düzeltmeye çalışan bir teknik adam. Fenerbahçe derbisinde orta alanda kontrolü rakibe verdiren hatasını Sivas’ta çok oyuncuyla düzeltmeye çalıştı. Fakat geçmiş olsun, rakip Sivas’tı. Pozisyon verme ortalaması 5-6 olan ve büyük hatalar yapan Sivas takımına sadece bir gol atabilen ve pozisyon veren Galatasaray’ın maçı kazanması, dolayısıyla şampiyon olması futbol adaleti açısından doğru olmazdı.
Galatasaray, golü bulduğu dakikadan sonra neredeyse bütün maçı gol yememeyi düşünerek, kendi yarı alanında geçirdi. Bu kadar fazla oyuncuyla kendi alanında kalırsan, rakip Sivas bile olsa üzerine gelir, hatayı yaptırıp golü atar.

Rijkaard kopmuş...

YENİLEN golde topu elinden kaçırmasına rağmen Aykut net pozisyonlar çıkarttı. Forvetsiz sahaya çıkan Galatasaray ne önde top tutabildi, ne de oyunun kontrolünü eline alabildi. Rijkaard’ın birkaç haftadır kenardaki görüntüsü olaydan koptuğunu ve krizi yönetemediğini açık ve net şekilde bize gösterdi.

3 gün kamp

DEPLASMANLARDA ve büyük maçlarda oynayamayan Keita, sezon başından beri hiçbir şey vermeyen Elano ve sahadan çok evde oynamayı seven Jo ile Galatasaray takımının bu önemli haftaları, isterse 3 gün kamp yaparak geçirsin, atlatması çok zor.

Yazının Devamını Oku

Kazanmayı isteyen...

4 Nisan 2010
ANTALYASPOR’un defansındaki mecburi değişim ile Timsah dişlerini gıcırdatmaya başlamıştı. Fakat bunun avcının bir tuzağı olduğunu anlamaları Necati’nin kurşunuyla oldu. Antalya defansı ne kadar eksikse, forvet hattı da bir o kadar ekstraydı. Ama Timsah kararlıydı ve geri döndü. Kazanmayı isteyen ve geri düşmeyi kabul etmeyen bir Bursa vardı sahada. Kendi evinde oynadığını fark etti ve ettirdi.

Batalla farkı

Ben Turgay’ı beğeniyorum, fakat cezalı olması Antalya maçında Bursa’nın yararına oldu. Takımın geri düşmesinden sonra toparlanmasında rakip alanda top tutan ve adam eksilten Batalla‘nın etkisi büyüktü. Turgay’ın bu pas alışverişini yapması zordu.

Gol korkuttu

Bursaspor duran toplardan goller bulan etkili bir takım. Fakat Antalya karşısında kendi kullandıkları duran top sonrası iki pasta yedikleri gol şampiyonluğa oynayan bir takıma yakışmadı. Zaten bu gol sonrası Bursa hem Antalya’nın üstüne o kadar rahat gitmedi ve oyunu rölantiye aldı, hem de stoperleri sonraki kazanılan duran toplara o kadar rahat çıkmadı.

Kaliteyi düşürüyor

Maç öyle bir başladı ki, tempo heyecan ve goller vardı. Yani bizim takımlarımızın da özlenen tempoyu oynayabileceğini gösterdi. Bu 20 dakika güzel bir örnek, ya sonrası... İşte Avrupa’dan ayrıldığımız nokta burada başlıyor. Biz “aman yemeyelim, kaybedersek kötü olur” gibi benzeri kaygılarla gol atmayı değil yememeyi tercih ediyoruz. İşte bu tercihler ligin ve futbolun kalitesini düşürüyor.

Kaptan kahraman oldu

İkinci yarı birbirini pozisyona sokmak istemeyen iki takım seyrettik. Şu bir gerçek ki, Bursaspor istese bu maç çok pozisyonlu olurdu. Fakat Bursa el frenini çekince maçın hızı da kesildi pozisyonları da bitti. Atan galip haline dönen maç, kahramanını aramaya başlamıştı o da kaptan Ömer oldu. Kaptan sadece gemisini kurtarmakla kalmadı, şampiyonluğu da yelken açtırdı. Bursa takımında Volkan’ın sakatlık sonrası yakalayamadığı performansı, işi daha çok Ozan İpek’in üzerine yıkıyor. Buna rağmen Ozan bu sorumluluğun altından kalktı, iyi işler yaptı ve etkili oldu.
Yazının Devamını Oku

Centilmen başkana vefasızlık

30 Mart 2010
ASLINDA bu yazıyı geçtiğimiz hafta içi yazacaktım. Ancak, G.Saray’ın seçimli olağan genel kurulu ve önemli bir derbi olduğu için bu haftaya bıraktım. Konu, rahmetli başkan Özhan Canaydın’ın cenaze törenine G.Saray’da forma giyen oyunculardan hiçbirinin gönderilmemesi. Nasıl bir zihniyettir ki, G.Saray’ı çok seven centilmen bir başkanı uğurlamaya futbolcuları göndermez.
Şimdi denilebilir ki; “Çok önemli bir derbi vardı, antrenman yapmaları gerekiyordu.” Olmaz öyle iş.
Bundan sonra 100 tane F.Bahçe derbisi, 100 tane de antrenman yapılacak. Ancak Özhan Başkan bir kere uğurlanacak. Eminim ki, G.Saraylı oyuncuları cenazesinde göremeyen Özhan Başkan’ın kemikleri sızlamıştır. Burada oyunculara söylenecek lafım yok. Futbolcular gitmek istese de izin verilmedikten sonra yapacakları bir şey yok. Burada başta Sayın Başkan Adnan Polat’ın bu işe önderlik yapıp hem G.Saraylı futbolcuları, hem de tüm branşları hiçbir şeye bakmadan Bursa’ya getirmesi lazımdı. Bu olmayınca törene gelen herkesin dikkatini çeken, pek de hoş karşılanmayan bir görüntü oluştu.
G.Saray büyük bir camia. Maç kaybetmek takıma prestij kaybettirir ama eski başkanına karşı görevi yerine getirmemek camiayı yaralar.

Şampiyonluk yetmez

GALATASARAY, cumartesi günü kulübün geleceğinin belirleneceği başkanlık seçimini yaptı, pazar günü de şampiyonluktaki geleceğinin belirleneceği F.Bahçe derbisini oynadı. Cumartesi kazanan Adnan Polat, pazar günü kazanan ise F.Bahçe oldu. Bu yenilgiyle şampiyonluk yarışında ağır bir darbe alındı. Ligde dördüncü sıraya gerilenmesi, lig sonunda iyi bir yerde bitirememe ihtimali yönetimin başını çok ağrıtacak. Fakat yönetim için asıl zorluk yeni başlıyor.
G.Saray’ı yönetmek bundan sonra hiç olmadığı kadar zor olacak. Önümüzdeki yıldan itibaren kulübün kasasına girmeye başlayacak olan minimum 70 milyon dolar ile hedefler büyüyecek. Seyrantepe Stadı ile Digitürk’ten gelecek olan bu paralara başka kaynaklar da eklenecek. Bu paranın birkaç yıl içinde daha da büyüyerek gideceğini de unutmamak lazım. Bundan sonra sadece ligde şampiyon olmanın yetmeyeceği Avrupa’da başarılı olmanın zorunlu olduğu bir dönem başlıyor. Benim beklentim, G.Saray’ın 5 yıl içerisinde eskiden olduğu gibi saha içi başarıları ile Avrupa’nın önemli takımlarından, mali yapısı ile de zengin kulüplerinden olması. Başkaları bunun altını kabul eder mi bilmem ama benim için G.Saray’ın standardı bu olacak.

Beşiktaş ve Mustafa Hoca

BEŞİKTAŞ son haftalarda savunmasında sıkıntı yaşasa da temposu, isteği ve hırsı ile maç kazanmayı başarıyor. Sonuçta işi sahada yapan futbolcular ama Mustafa Hoca’nın hakkını vermek lazım. Son maçlarda sanki oynanmış bir maça tekrar çıkmış gibi yaptığı müdehaleler ile maçlara damga vuruyor. Teknik adamlık nasıl yapılırın bedava derslerini veriyor. Ben hala Beşiktaş’ın kadrosunun iyi olmadığını düşünüyorum. Beşiktaş eğer favori ise ve ligi şampiyon tamamlayacaksa bunda 1 numaralı isim Mustafa Denizli olacaktır. Takımlarımızın başına getirmek için hem yalvarıp, hem milyonlarca Euro verdiğimiz, kredisi çok olan ve toleransın sınırlarını zorladığımız yabancı hocalara verdiğimiz değerin yarısını bu hocalara da vermek lazım. Artık Türkiye tamamen yerli hocaların takım çalıştırdığı bir sürece girdi. Yeter ki, bu isimlere biraz güvenip zaman verelim...

+3'ler avantajlı

DERBİ sonrası ortaya çıkan tabloya bakınca oynamadan 3 puan alacak iki takım zirvede. Ligin kısaldığı dönemde bu havadan 3 puan büyük avantaj. Fakat bir gerçek var ki, Bursaspor cuma günü kazansa şampiyonluk için çok büyük bir adım atacaktı. Yine avantajlı ama devreye tempolu ve istekli oynayan Beşiktaş ile derbinin morali ile oynayacak Fenerbahçe girdi. Galatasaray’ın bu moral bozukluğunu atması ve geri dönmesi ancak Bursa maçında olur. 31. haftadaki bu maç ligin şekilleneceği karşılaşma olur.
Yazının Devamını Oku

Büyüklere yakıştı

29 Mart 2010
MAÇTAN önce harika görüntüler vardı... Galatasaray taraftarının Özhan Başkan için yaptığı hazırlık, Fenerbahçe’nin pankart jestine Galatasaray taraftarının alkışla karşılık vermesi ve Van Basten’in gelmiş olması yıldızların sahnesi öncesindeki premier gibiydi.

Yıldızlar sahne aldığında açılış da muhteşem oldu. Son haftalarda zevkle seyretmeye başladığımız maçlardan biri olacağının sinyallerini daha ilk saniyelerde aldık ve  zaten en büyüklere yakışan da buydu.
Galatasaray maçın başında oyunun kontrolünü verdi. İlk 15 dakikalık bölümde Fenerbahçe’nin rahat pas yapması Rijkaard’ın hatasındandı. Zaten bu ilk bölümdeki Fenerbahçe’nin üstünlüğü seyirciyi de strese soktu. Rijkaard’ın öndeki oyuncuları yanlış dizilişle başlatması ve maç boyunca hayatının belki de en rahat maçlarından birini oynayan Selçuk’un bu ikramı geri çevirmeyip golü atması, derbiyi Fenerbahçe’nin kazanmasını sağladı.
İkinci yarıda sadece bir pozisyon bulabilen Galatasaray oyunun genelinde oyuncularından istediği verimi alamadı. Galatasaray orta sahasının maç boyunca kovalayan ve savunan pozisyonda olması, pas yapamaması, aynı zamanda defansı da olumsuz etkiledi. Defans da pas yapacağı oyuncuyu bulamayınca uzun oynamak zorunda kaldı ve etkisiz bir Galatasaray ortaya çıktı.

Galatasaray neden kaybetti?

1) Rijkaard.
2) Panik ve pas yapamama.
3) Kapanan rakibe karşı çaresizlik.

Fenerbahçe neden kazandı?

Yazının Devamını Oku

Cevap bekleyen soru

27 Mart 2010
BURSASPOR sahaya çıkarken oyunculardan daha çok yöneticiler stresliydi. Neredeyse oyuncular, yöneticileri sakinleştirecek.

Bursaspor alışık olduğundan, ilk golü yemesine rağmen oyundan kopmadı. Fakat, İstanbul BŞB’ye karşı pozisyon bulmak Timsah’ı koşturmak kadar zordu. Bir de gol atmak için ofsayt kuralını zorlayan Sercan devrede olmayınca, ilk yarıda işler hiç de iyi gitmedi Bursa adına.
İstanbul BŞB’nin ikinci golü Bursalı futbolcular için gerçek bir yıkım oldu. Yeşil beyazlılar yediği gollerden sonra iki pozisyon buldu, maça ortak olabilirlerdi ama değerlendiremediler. Bu da beraberinde agresifliği getirdi. Ertuğrul hocanın kenardan takımı canlandırma çabaları da kaçınılmaz sonu englleyemedi.
Bursaspor için enteresan olan tam anlamıyla baskı yaptıkları dakikalarda bulamadıkları golü, “Maç artık böyle biter” denilen zamanda atmalarıydı. Bu da Bursaspor’un oyun disiplininden kopmadan oynamasının karşılığıydı.

Etkisi önemli

Bursaspor için bu puan kaybı sürpriz değil. Sonuçta, onlar da kaybedecekti. Ama ligin en önemli virajını döneceği maçtaki yenilgi, kaybı çok önemli hale getirdi. Artık cevap bekleyen soru şu, “Kalan haftalarda Bursaspor bu yenilginin etkisinde ne kadar kalacak?”
Bu sorunun cevabı Bursaspor’a ya tarih yazdıracak, ya da onları gönüllerin şampiyonu yapacak.

Bursa neden kaybetti?

1-En güçlü oldukları duran toptan gol yemeleri.

Yazının Devamını Oku