Sevgili Güzin Abla, ben çevresinde çok fazla ilgi gören, özel bir mesleği ve iyi bir kariyeri olan, yurtdışında master eğitimi almış, güzel bir genç kadınım.
Mutlu bir çocukluk geçirdikten sonra ailem sayesinde iyi bir eğitim aldım ve eğitimimi yurtdışında devam ettirdim. Bulunduğum ülkede, ülkemizi ve Türk insanını elimden geldiği en iyi şekilde temsil etmeye gayret ediyorum.
Tanıştığım bir Türk genci ile uzun süren arkadaşlıktan sonra evlendik. Ama gerek yetiştirilme tarzlarımız gerekse aradaki eğitim farkı bizi ayrılığa kadar götürdü.
Eski eşim bulunduğumuz toplumlarda benimle hep gurur duydu ve gördüğüm ilgi ilk başlarda hep hoşuna gitti. Ama daha sonra kendisiyle ilgili olan mutsuzlukları onu bir depresyona itti ve kendisini herkesten soyutlamaya başladı. Ayrıldıktan sonra aradan uzun bir zaman geçti ve ben bu süreçte kendimi toparladım. Mesleğim sayesinde tekrar güç kazandım ve geçmişe bir sünger çektim.
Şu anda yeni bir insanla tanıştım, ilişkimiz her zaman olduğu gibi büyük bir hayranlıkla başladı ve aramızda hızlı bir aşk gelişti.
Erkek arkadaşım çok kısa sürede benimle aile kurma planları yapmaya başladı. Çocuk isteğini bile dile getiriyordu ama ben bunun henüz çok erken olduğu ve kariyerim açısından da şu anda pek uygun olmadığı mesajını verdim kendisine.
Son zamanlarda onun da ailevi ve mesleki problemleri var.
Sevgili Güzin Hanım... Bildiğiniz gibi hayvan hakları konusunda çeşitli STK’lar, sokak aktivistleri, dernekler ve hukukçular tarafından uzun zamandır zorlu bir mücadele veriliyor.
Bu pazar yapılacak belediye seçimlerinin hepimiz için büyük önem taşıyor. Ama aynı zamanda hayvanlarımızı da çok yakından ilgilendirdiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Çünkü belediye demek, bir anlamda dört ayaklı dostlarımızın yaşamında hayati önem demektir.
Belediyelerden beklentimiz, sokak hayvanlarının kısırlaştırma ve aşılama işlemleri sonunda, alındıkları ortamlara bırakılmasının sürdürülmesidir.
Bu arada hayvan barınaklarından gelen kötü haberler bir türlü son bulmuyor. Kimi barınaklardaki ölümlere, eziyetlere bir an önce son verilmeli. Bu da elbette belediyelerin özenli çabalarıyla gerçekleştirilebilir.
Sokak hayvanlarının yaşamında kısırlaştırma çok önemli... Ve tabii bu da belediyelerimizin görevleri arasında. Ancak uygulamada çok büyük sorunlar yaşandı. Kısırlaştırma bahanesi ile hayvanların zulme maruz kaldıklarına, ormanların ücra köşelerine atıldıklarına şahit olduk.
Hayvan dostlarımıza karşı işlenen suçların TCK kapsamında değerlendirilmesini istiyoruz. Hayvanlara karşı kötü muamele, şiddet, istismar gibi eylemlerin gerektiği şekilde ve görevini kötüye kullanan yerel yönetimleri de kapsayacak şekilde cezalandırılabilmesi için yasanın değişmesini bekliyoruz.
Merhaba Güzin abla... Ben 23 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Kendimden 10 yaş büyük biriyle 1.5 yıl süren bir ilişkim oldu. İlişkinin daha başlarında kendisinden büyük, evli bir kadınla sırf cinsellik için senelerce görüştüğü ortaya çıktı. Bunu benden gizlemek istemişti ama başkalarından öğrendim.
Her ne kadar bu durum midemi bulandırsa da kendisini sevdiğim için ilişkime devam ettim. Ancak bu zaman zarfında onun birçok yalanını yakaladım. Bu yüzden de birçok kez ayrılıp barıştık, birbirimizi yıprattık.
Bu arada ailelerimiz de ilişkimizde gelecek göremediği için beraber olmamızı istemiyorlar.
Moralim çok bozuk. Sevdiğim adam sürekli yalan söylüyor. Bu yalanları bile bile ona nasıl güveneceğim? Bu konuda ne yapabilirim?
◊ Rumuz: Hüzün
YANIT
Sevgili kızım, beraberliklerde zaman zaman çiftlerin birbirlerine yalan söyleme ihtiyacı duydukları görülüyor. Bu yalanlar, karşı tarafı üzmemek ve olayın büyümesini önlemek içinse bir noktaya kadar kabul edilebilir. Yine de yalana çok sık başvurmanın o ilişkiyi yıprattığını unutmamak gerekir.
Güzin abla, ben 24 yaşında dul bir kadınım.
Annemin zoruyla 21 yaşında evlendim. Evlendiğim adam benden 14 yaş büyüktü, onun elinde kukla gibiydim. Ne gelinliğimi ne de evimin eşyalarını kendim seçebildim, hepsine annem karar verdi. Ben de kukla gibi bir oraya bir buraya savruldum durdum.
Defalarca eşyalarımı toplayıp baba evine geldim ama babamın itirazlarına rağmen annem galip geldi, her seferinde beni geri gönderdi. Resmi olarak boşandığım gün bile durumu kabullenemedi, dönmem için ısrar etti.
Sonunda kurtulmayı başardım. Derken birine âşık oldum.
Başlarda ona boşandığımı söylemedim. Çünkü biliyorsunuz, dulsanız erkeklerin size bakışları farklı olabiliyor.
Tabii sonunda öğrendi evlenip ayrıldığımı... İlk önce yıkıldı ama yine de beni bırakmadı.
Aksine aile içine soktu, herkesle tanıştırdı. Bir süre sonra o da ailesine daha önce evlenip ayrılmış olduğumu açıkladı.
Sevgili Güzin Abla, annemle beraber çalıştığımız işyerinde evli ve 3 çocuğu olan bir kadına âşık oldum. İlk girdiğim sene o 38 yaşındaydı, 3’üncü çocuğunun doğum iznindeydi.
Onu 1 sene görmedim. Sonra işe başladı, önce bir şey hissetmiyordum ama evi yolumuzun üstündeydi.
Ben onu işe arabamla götürüp getirmeye başladım.
Yolda sürekli konuştuk, hem ben onu, hem de o beni tanıdı.
Şu anda o 40, ben 22 yaşındayım. Şimdi gözüm ondan başkasını görmüyor.
Eşini de sevmiyor, belki açık açık anlatmıyor ama ona hakkımı helal etmiyorum gibi sözler söylüyor. Ölmek istiyorum, çünkü imkânsız bir aşk, biliyorum.
İşyerinde ona hep yardım ediyorum, yorulmasın diye...
Merhaba Güzin abla... Ben 2 çocuk annesi, eşinden ayrılmış bir kadınım.
Kızım hukuk okuyor, oğlum çalışıyor, çok şükür güzel bir düzenimiz var. Kimseye muhtaç değiliz. Yaşadığım travmaya gelince... Oturduğum sitenin otoparkında tacize uğradım.
Tabii susmadım, mahkemeye başvurdum. Karşı taraf “Onun da gönlü vardı, taciz etmedim. İftira atıyor, benden para koparmak istiyor” gibi saçma bir savunma yaptı. Duyunca şoke oldum.
Ben çalışan bir insanım, durup dururken hiç tanımadığım, adını bile bilmediğim bir adama neden iftira atayım? Ayrıca kamera kayıtları ve benden özür dilediği mesajları da duruyor.
Olay büyüyünce beni tehdit ettiler, davadan çekilmem için para teklif ettiler, işyerimi bastılar ama vazgeçmedim, direndim. 1.5 yılın sonunda mahkeme bitti, o şahıs 4 yıl 2 ay hapis cezası aldı.
Bu cezayı az bulup istinaf mahkemesine başvurdum.
O da aynı şekilde “iftira” diyerek istinafa gitti. Şimdi sonuç bekliyorum.
Güzin abla merhaba... Ben 23 yaşında bir genç kızım.
Annem yaklaşık 10 sene kanserle savaştı ama kurtulamadı, 2.5 sene önce vefat etti. Vefat ettiğinde 43 yaşındaydı. Ben de, 14 yaşındaki erkek kardeşim de bu durumdan fazlasıyla etkilendik. Şimdi bütün odak noktam kardeşim; ona anne yokluğunu hissettirmemeye çalışıyorum.
Diğer taraftan benim 4 yıldır devam eden bir ilişkim var. Ama nişan-düğün yapmak için kardeşimin biraz daha büyüyüp kendi ayakları üzerinde durmasını istiyorum.
Acılı günlerimde sevgilim de, ailesi de bana manevi anlamda çok destek oldular, haklarını yiyemem. Gayet sorunsuz bir ilişki. Ancak ne sevgilim ne de ailesi bu ilişkiyle alakalı ciddi bir adım atma konusunu konuşuyor, işte bu durumdan tedirginim.
Asıl sıkıntıma gelince... Ben 18 yaşından itibaren hem okuyup hem de çalıştım. İhtiyacımız olduğu için değil, kimseden bir şey istemeyi sevmediğim için. Kazandığım paranın yarısını da biriktirsin diye babama verdim düzenli olarak. Annem sağken birikiyordu da, son 2 senedir verdiğim tüm paralar suyunu çekti. Babamdır, tabii ki kullanır, buna söz edecek biri değilim. Beni okuttu, büyüttü ama 5 senelik çalışmanın karşılığında da insan bir birikimi olsun istiyor.
En az 20-30 bin lira birikimim eriyip gitti abla... Hem babamdan para istemiyorum, hem para veriyorum, hem evin eksiğini görüyorum. Yoruldum yine de ses etmedim. Ta ki işin içyüzünü anlayana kadar.
Babam bana “Param yok, o yüzden harcıyorum” derken gördüm ki o parayı çapkınlık için harcıyor, birçok kadınla görüşüyor. Bunu öğrenince verdiğim parayı kestim.
Merhaba Güzin Abla, ben size biraz da erkeklerin kadınlar hakkındaki yanlış düşüncelerini kınamak adına yazıyorum. Yaşadığım bazı kötü tecrübelere de dayanarak sizinle bunu paylaşmak istedim. Örneğin taciz eden erkeklerin “Her şey gönül rızası ile oldu” diye kendilerini savunması ne kadar çirkin.
Ben 28 yaşında, uzun boylu, güzel bir hanımım. Benim de bir sevdiğim var.
Ama o, dürüst biri... Bazı erkekler, kadınları kendilerinin malı gibi görüyor. Eğer bir kadının arzuladığı bir erkek varsa, o kadının kendisini de kabul edebileceğini düşünmek istiyor.
O tarz erkeklerin kafasından “ne yapsam da şu kadını ben de yatağa atsam” düşüncesinden başka bir şey geçmiyor. İşte ben bunu yaşadım.
Durup dururken yanıma sokulup arkadaşlık teklif eden erkekleri biliyorum.
Yine evli olduğu halde, karısından aşağılık bir yaratıkmış gibi bahsedip, beni kandırabileceğini zanneden erkekler tanıyorum.
Ben onlara ne yaptım da bu cesareti bulabildiler?