Güzin Abla merhaba... Sizi bir süre önce sözünü ettiğiniz sığla yağı hakkında rahatsız ediyorum. Ben Bandırma’da bir aktarda bulup o yağdan aldım, 3 gündür de kullanıyorum.
Neden kullanma gereği duyduğuma gelince... Midemde ülser başlangıcı ve gastrit var.
İki göğsümün arasına doğru da bir ağrı, yanma...
Bir şey yiyince acıyor, bazen yemesem de oluyor. Afedersin geğirme de var.
Bu yağı yarım çay kaşığı kullanıyorum, arkasından bal da yiyorum.
Doğru mu yapıyorum, böyle mi kullanayım 21 gün boyunca?
Siz “21 günlük bir kür yapın” diye yazmıştınız çünkü... Bu arada stres de var bende. Belki de o yüzden neredeyse 2 senedir kurtulamıyorum bu rahatsızlıktan.
Merhaba Güzin Abla... Ben 3 çocuklu bir ailenin en küçükleri ve tek kızıyım.
Babamı 9 yaşındayken kaybettim. Annem ve abilerimle yaşadık. Annem hepimizi tek başına büyüttü, okuttu.
Hepimiz evlendik, yuva kurduk.
En son ben evlendim. Evlendiğim güne kadar da anneme can yoldaşı oldum. Maddi manevi her şeyiyle bizzat ilgilendim. Onun bize verdiği şefkati, emeği ona vermeye çalıştım.
Şimdi ise eşimin işi sebebiyle farklı bir şehirde yaşıyorum.
Annem bu durumu çok kolay kabullenemedi. 15 günde bir yanına gitmemi, her gittiğimde uzun süre yanında kalmamı istiyor.
Kurduğum aile düzeni bozulacak, eşim de “yeter artık” diyecek korkusuyla bir denge bulmaya, ayda bir yanına gitmeye çalışıyorum.
Güzin Ablacım, ben 6 yıllık evli bir kadınım. 4 yaşında da bir oğlumuz var.
Evliliğimiz çok iyi gidiyordu. Ama bu mutluluğa gölge düştü. Aylar önce eşimin ortaokul arkadaşları sosyal medyada bir grup kurdu. Kız-erkek karışık bir gruptu, sözleştiler ve birkaç hafta sonra kahvaltıda buluştular. Görüşme tüm gün sürdü.
Akşam eve döndüğünde eşimde bir soğukluk hissettim. Günler, haftalar bu şekilde geçti. Ondan bu gruptan çıkmasını rica ettim, çünkü beni aldatmaya meylettiğini sezmiştim.
Her gün saatlerce evli bir kadınla konuşmaya başlamış meğer. 3 ay sonra mesajlarını yakaladım. Aşk meşk yoktu mesajda ama niye bir kadın geceleri eşime mesaj atsın ki...
Evden ayrıldım. “Çok pişmanım, sadece ortaokul arkadaşım” diye yeminler etti.
Kadını aradım, o da “Sadece arkadaşız” dedi. Eşim gönlümü almak için işyerinden izin aldı, ertesi gün beni bir tatil köyüne götürdü. Oradayken sürekli ağladı kendisini affetmem için.
Ona belli etmiyordum ama bir kere kurt düşmüştü içime, sadece arkadaşsan bu vicdan azabı niye! Eve dönüşte, bir ay boyunca bu olayı çözmek için dedektif gibi çalıştım.
Merhaba Güzin ablacım. Ben şimdiye kadar hayatı pek ciddiye almadan günü gününe yaşayan biriydim. Karşı cinsle ilişkilerimde hiçbir zaman gelecek kaygısı hissetmedim. Ancak bu defa sanırım farklı bakıyorum olaya...
Arkadaşlarımla akşam yemeğine çıkmıştık. Aramızda arkadaşımın kız kardeşi de vardı. Yemek esnasında kardeşi bana yaklaştı ve “Yemekten sonra bir yere eğlenmeye gidebilir miyiz?” diye sordu. Arkadaşımla konuştum, “Gitsek mi” dedim.
O yorgun olduğunu, gelemeyeceğini ama kardeşinin benimle gitmesine izin verebileceğini söyledi.
Biz geç saatlere kadar bir kulüpte takıldık. Giderek daha fazla yakınlaştık.
Gecenin sonunda onu taksiyle evine bıraktım. Beni gören arkadaşım, çok geç olduğunu, istersem geceyi onların evinde geçirebileceğimi söyledi.
Ancak ben tam uykuya dalacakken kız kardeşi odama geldi ve benimle beraber olmak istedi.
Birden aklıma yaşını sormak geldi. İyi ki sormuşum, daha 17’sindeymiş.
Güzin abla, benim bir sevdiğim var. Bu yıl üniversite sınavına girecek. Uzun zamandır tamamen o sınava odaklanmış durumda; sürekli ders çalışıyor, etrafındaki kimseyi gözü görmüyor. Ayrıca yaşadığı stres yüzünden çok da gergin. Her şeye kızıyor, bir anda parlıyor.
Çok iyi bir ailesi var, kendi halinde insanlar, onun için çırpınıyorlar. Ama o ailesini de kırıyor, ağzına geleni söylüyor.
Bu arada ben lise mezunuyum ve iyi bir işte çalışıyorum. Ama o mutlaka üniversiteyi kazanmak istiyor. Gözünü sınav bürümüş, başka hiçbir şey düşünmüyor.
Bazen benimle de çok ağır konuşuyor, kırıcı oluyor. İncir çekirdeğini doldurmayacak konularda öfkeleniyor, bağırıp çağırıyor. Oysa ben onu her şeyden çok seviyorum. Onun için her şeyi yapmaya hazırım.
Ben Şanlıurfa’dayım, o ise Van’da... Onun için kilometrelerce yolu gidiyorum...
Daha pek çok şey yaptım mutlu olalım diye, ama her tartıştığımızda ayrılmanın eşiğine geliyoruz. Hatta haftada iki üç kez ayrılıp barıştığımız oluyor. Daha doğrusu o benden ayrılıyor, bense barışmak için elimden geleni yapıyorum.
Onu çok seviyorum ama artık bu duruma katlanamıyorum abla... Sence ne yapmalıyım?
Güzin abla, yaklaşık 3 senedir devam eden bir ilişkim var. Ama okuldan sonra farklı şehirlere gittik. Ben İzmir’de yaşıyorum, o ise Antalya’da.
Başta onu ben bu ilişkiye ikna ettim. Birbirimizden hoşlanıyorduk ama çok farklı karakterlerde iki insandık. O “Olmaz, biz mutlu olamayız” dedikçe ben onu mutlu olacağımıza ikna ettim. O “Benimle yapamazsın” dedikçe, ben “Yaparım” diye üsteledim.
Fakat gerçekten karakterlerimiz öyle farklıydı ki ve bu ilişkiye adapte olması öyle zor oldu ki, iki ayrılık yaşadık. İkisini de o istedi. Ona göre ben hatalar yapan, sorumsuz bir insandım. Bahsettiği şeyin sadece farklı karakterlerimizden kaynaklanan davranışlar olduğunu ona anlatamıyordum. Gururumu hiçe saydım, çok ağladım “gitme” diye. Sonra o da beni çok özledi, çok pişman oldu, ağladı. Yeniden bir araya geldik.
O ayrılık sürecinde başkaları gelip geçti hayatından, ama onlarla mutlu olamadı.
Şimdi evlenmeyi planlıyoruz ama sorunlar bitmiş değil. O benim giyimime, çalışmama, arkadaşlarıma, her şeyime karışıyor. Karışmak da denemez buna; ona sormadan bir şey yaparsam beni terk edeceğini söylüyor. Tehditkar ve kaba bir tavrı var. Her şey bir yana, üslubu yüzünden çok yoruldum.
Özünde son derece nazik, vicdanlı, sevgi dolu bir insan... Neden bilmiyorum, onun istemediği bir şey söz konusu olduğunda bana karşı aniden kabalaşıyor, “Ben buyum, en baştan söyledim. Bu yüzden mutsuz olacaksan kaç kurtar kendini” gibi cümleler söylüyor. “Evlenince çalışamazsın, evde oturup çocuk bakmanı istiyorum” diyor.
Ben eskiden istediğini yapan bir kızdım, ailem beni kısıtlamazdı, o yüzden şimdi çok zorlanıyorum. Onu çok seviyorum, ayrılık kelimesi kalbimi acıtıyor. Onu üzgün görmeye de vedalara da kalbim dayanmaz. Ayrılık stresi beni yer bitirir, dağılırım. Fakat bu kafa karışıklığıyla ne yapacağımı da bilemiyorum. Sizden ricam, bana bir yol göstermeniz, akıl vermeniz...
Güzin abla, merhaba... Bundan 8 ay kadar önce çıktığım seyahatte biriyle tanıştım. Başta sadece yolculuk odaklı bir iletişimimiz vardı, lakin ikimiz de aynı şehirde yaşadığımız için dönüşte görüşmeye karar verdik.
İlk buluşmamızda evli olduğunu itiraf etti, 2 yaşında bir de çocuğu olduğunu söyledi. Bırakıp gitmememin sebebi şuydu...
Boşanma davası biz tanışmadan 1 yıl önce açılmış ve zaten birlikte yaşamıyorlarmış. O tek başına yaşıyor, eşi ise ailesinin evinde. Buna rağmen kadın boşanmamakta direniyor, mahkemeyi sürekli erteletiyormuş.
Belki her şey yoluna girer diye bir süre bekledim. Girdi de... Kadın sonunda anlaşmalı boşanmayı kabul etti. Ama şimdi başka bir sorun var: Boşanmak için çok yüklü miktarda para istiyor. “Eğer parayı vermezsen anlaşmalı boşanmam, çekişmeliye gider” diyor, çünkü onun böyle bir ödeme yapamayacağını biliyor.
Çekişmeli olursa davanın 3-5 yıla kadar uzama riski var. Ben 21 yaşındayım, erkek arkadaşım 28... Onu 5 yıl boyunca bekleyebilir miyim bilemiyorum.
Bu arada sevdiğim adamın ailesi ve arkadaşları beni biliyor. Ailesi de bu evliliğin bitmesinden yana.
Sevdiğim çoğu zaman benimle kalıyor. O kadınla çocuk dışında bir sebeple iletişim kurmuyor. Beni sevdiğine eminim.
Merhaba Güzin abla...
Ben 17 yaşındayken bir evlilik yaptım ve eşim biz evlendikten kısa süre sonra askere gitti. O gelinceye kadar ailesinden çok ağır hakaretler işittim. Eşim geldiğinde beni korur diye düşünüyordum ama yanılmışım...
Sonra biz çalışmaya başladık. Artık ayrı eve geçelim istiyordum çünkü ancak o zaman mutlu olacağımızı düşünüyordum. Ama eşimin ailesi buna karşı çıkıyordu, eşim yine onlara uyuyordu. Ben bu yüzden eşimden dayak bile yedim.
Sonunda ayrı eve geçtik. Artık eşimin düzeleceğini zannediyordum ama bir kez daha yanıldım. Eşim artık eve geç geliyor, sanki bekarmış gibi hareket ediyordu. Benimle hiç ilgilenmeyerek bana kadınlığımı unutturdu, şiddet uyguladı. Defalarca ihanetini yakaladım.
Yine bir gün beni dövdü ve “Eve döndüğümde seni görmeyeyim” deyip çıkıp gitti. Bir de küçük kızım var. Sürekli “Onu bırak, sen git” derdi. Sonunda dayanamadım, kızıma “Seni çok seviyorum. Seni şu an alamıyorum ama alacağım” deyip evi terk ettim.
Annem babam bana sahip çıktı çok şükür, nihayet boşandım. Ama 3 sene sonra eşim geri döndü, benden af diledi, ayaklarıma kapandı. 3 sene boyunca işleri hiç düzgün gitmemiş, çok kötü şeyler yaşamış. Ailem “Belki düzelmiştir” deyip ona bir şans daha vermemi istedi.
Ağlaya ağlaya tekrar evlendim. Ama evlenirken şunu açık açık söyledim: “Ben seni sevmiyorum, çocuğum için seninle evleniyorum. Elin elime değmesin.”