İyot, vücutta hemen hemen her organ ve dokuda bulunur ve her vücut sistemi tarafından bizi canlı ve enerji dolu tutmak için sistemde yer alır. Bu nedenle, iyot eksikliği pek çok risk oluşturmaktadır. Bazı kaynaklara göre gelişmiş Batılı ülkelerdeki yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 50'sinin veya daha fazlasında son zamanlarda iyot eksikliği olduğunu görülmektedir. Bu yüzden iyot bakımından zengin yiyecekler yemek çok önemlidir.
İyot nedir?
İyot, vücuda belirli tuzlar ("iyotlu tuz"), yumurta, deniz sebzeleri, balıklar, fasulye ve diğer yiyecekler de dahil olmak üzere iyot bakımından zengin yiyecekler yoluyla giren temel bir mineraldir. Doğal olarak mineral bakımından zengin topraklarda ve ayrıca okyanus suyunda bulunur.
Tiroidin ürettiği ve çok sayıda önemli işlevi kontrol eden ana hormonlardan ikisi olan tiroksin (T4 hormonu) ve triyodotironin (T3) oluşturmak için iyota ihtiyaç duyarız. Ayrıca şunu da bilmekte fayda var, ne kadar iyot alsak da onu hayata geçirecek olan çinkodur. Çinko sinerjik olarak iyotu ateşler ve vücutta kullanılabilecek hale getirir. Bu anlamda çinko eksikliğinizin de olmamasına özen göstermelisiniz.
İyodür midede emilir ve kan dolaşımına girer, tiroid bezine dolaşır ve burada tiroid hormonu sentezi için uygun miktarları kullanır. İyot bakımından zengin gıdalardan aldığımız kullanılmayan iyot daha sonra idrarla atılır.
Sağlıklı bir yetişkinin vücudunda genellikle bir seferde yaklaşık 15-20 miligram iyot bulunur - bunun yüzde 70 ila 80'i tiroidde depolanır.
İyot eksikliğinin en yaygın semptomlarından biri nedir?
Tiroid bozukluklarıdır. Tiroid fonksiyonu, uygun iyot seviyelerine dayanır, çok fazla (veya çok az) birçok ciddi sağlık sorununa neden olabilir.
Bu yüzden de bazı kelime algılarımızın değişmesi gerekiyor. Kısaca örneklendirmek istiyorum.
-Senin nasıl göründüğün bir başkasının yorumuyla anlam kazanmayacak.
-Senin nasıl göründüğün kimseyi ilgilendirmiyor.
-Her zaman iyi beslenip beslenmediğin kilondan anlaşılmıyor, anlaşılmayacak da.
-Herkes zayıfladığında daha sağlıklı olmuyor, olmayacak!
-Kilon değiştiğinde etrafında en fazla 5 kişi bunu fark edebilir, umursayabilir. Geri kalanına takılmamalısın.
-Etrafında başarısızlığınla mutlu olacak insanlar olabilir. Sana ‘’Yapamayacaksın!’’ dediklerinde umursama.
Bir ilişkiye başladığınızda bile ilk başlarda çok heyecanlı, çok hazırlıklı, çok enerjik olabiliyorken sonrasında daha monotonlaşıp, sıkıcı olup, hatta zaman zaman çatışmaların yaşandığını düşündüğünüzde diyet yaparken de bu süreç içerisinde zaman zaman motivasyonunuzun düşeceğini kabul etmek gerekiyor. Hedefiniz her ne için diyet yapmaksa, motivasyonum düşebilir, her hafta aynı sonucu almayabilirim, her hafta aynı performansı uygulayamayabilirim, diyebilmek çok önemli ve bu çok normal bir durumdur.
Lütfen rakamlara odaklanmayın. Kimi zaman bu süreç içerisindeki farklı değişimler sizi olumlu anlamda motive edebilir. Örnekle açıklamak gerekirse; 10 kilo verdiniz ve kilo verme hızınız azaldı, aslında pes etmek üzeresiniz, ama o 10 kiloyu vermenizle hayatınızdaki değişimlere baktığınızda; bu süreç sayesinde kan şekerinizi dengelediğinizi, daha rahat uyuyabildiğinizi, sabah uyandığınızda daha enerjik hissedebildiğinizi fark ediyorsanız, doğru yoldasınız demektir. Daha zayıf olmak daha sağlıklı olmak demek değildir. Sağlıklı olmak; bütüncül olarak iyi olma halidir. Dolayısıyla alışkanlıklarınız değişiyorsa, kendinizi daha iyi hissediyorsanız, acıkma süreleriniz azaldıysa, hayat kaliteniz arttıysa, bırakın kilo verme işini biz diyetisyenler halledelim. Siz sadece bu sürecin keyfini çıkarın.
Rakam dışında hedefler koyun. Hastalıkların semptomlarını azaltmak, eskiden giyemediğiniz kıyafetleri geri giyebilmek, ayakkabıyı rahat giyebilmek gibi fark etmediğiniz geri bildirimlerle kendinizi motive edebilirsiniz. Yani illa birilerinin size ‘zayıflamışsın’ demesine ihtiyaç duymadan, kendi geri bildirimlerinize odaklanın. 1 aydır diyet yapıyorsunuz ve rakamların ötesinde 1 ayda neler değişti? Hayatınızın kalitesi arttı mı? Enerjiniz arttı mı? Bunlar rakamlardan çok daha fazla önemli şeyler. Lütfen arada durup düşünün. Her kesin koşulları birbirinden farklı, kimi gebelik sürecinde, kimi emzirme, kimi sporcu olup, kimi ise kronik hastalıklarla mücadele ediyor. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamadan sadece eski kendinizle kıyaslayın. Bakın bakalım olumlu anlamda neler değişti?
Pek çok düzensizlikleriniz var. Hepsini aynı anda düzenlemeye çalışmayın. Koronavirüsün hayatımıza girmesiyle, online sistemin artmasıyla beraber uyku kalitesi bozuldu, su tüketimi azaldı, kalori alımı arttı vs. vs. Bunları adım adım düzene sokmaya çalışın. Örneğin: sabahları daha erken güne başlamak, biraz daha fazla su içmek, doktorun verdiği ilaçları düzenli kullanmak (maalesef ilaçların kullanımlarında bile düzensizlik olabiliyor.) sonrasında ufak ufak hareket/spor eklemek, belki de sonrasında diyette farklı uygulamalara yönelmenizi kolaylaştıracak. Ama sakın hepsini aynı anda yapmaya çalışmayın. En azından sırasıyla hareket etmek başarılı olduğunuzu gösterir ve sizi motive eder. Yani kaç kilo verdiğinizi değil de hayatınıza dair sağlıklı olma yolunda uyguladığınız her değişim, yeni bir başarı! Bunu unutmayın.
Uygulamada zorlandığınız bir diyet süreci olabilir. Bu diyetinizin bittiği anlamına gelmez. Kaldığınız yerden devam etmelisiniz. Bu yanlışlar yapıldı diye cezalandırmak doğru değil, evet dengeleme yapılabilir ama kendinizi yapmaya zorlayacak süreç eklememelisiniz(açlık oruçları veya sert detokslar gibi). Ya da kendinizi başarılı gördüğünüzde ödüllendirmeyi yiyecekler üzerinden değil de kendinize alacağınız bir ruj, veya kendinize aldığınız kitap, yeni bir hobi edinme, gezi programı oluşturma vb. bile motivasyon artırıcı bir ödül olabilir.
Bunu çok önemli buluyorum. ‘Kocam istedi’, ‘Annem istedi’ veya ‘Arkadaşlarım kilo ver diyor.’ diyerek bana gelen danışanlarımın genel anlamda diyet süreçlerinde sonuca ulaşamadıklarını görüyorum. Çünkü bu sizin değil, başkalarının sizin üzerinden oluşturduğu hedefler oluyor. Lütfen buna izin vermeyin. Siz ne istiyorsunuz? Çok kilo vermek değil belki sadece 80 kilo olabilmek bile size yetebilir. Toplumda maalesef ki çok zayıf olmayı, çok sağlıklı görmek gibi yanlış bir algı söz konusu, oysa 150 kilo bir kadın için 80 kiloya düşmek bile yeterli olabilir. Lütfen siz ne istiyorsunuz ona odaklanın.
Sağlıklı aydınlık günler dilerim.
-Yeterli miktarda süt üretimi için tüketilen sıvı miktarına dikkat edilmelidir. Örneğin günde en az 8-12 bardak su içilmelidir.
-Bu dönemde suyun yanı sıra sıvı olarak süt ve meyve suyu tüketimi de artırılmalıdır. Süt ile kalsiyum alımı, meyve suyu ile de C vitamini alımı desteklenecektir.
-Emzirme döneminde kesinlikle ihtiyaç olandan daha az kalori alınmamalıdır. Süt üretimi için daha fazla kaloriye ihtiyaç olunacağı unutulmamalıdır.
-Emzirirken alkol ve sigara kesinlikle alınmamalıdır.
-Soğan, sarımsak, brokoli, kabak, karnabahar, acı baharatlar veya kuru baklagiller, anne sütünün tadını değiştirebilir. Bu sebeple bu besinleri tüketirken dikkatli olunmalı; bebekte huzursuzluk yaratıyorsa bu besinler tüketilmemelidir.
-Annenin demir depolarının boşalmasını engellemek için hayvansal kaynaklı besin tercih edilmelidir.
-Çay, kahve ve kola mümkün olduğunca tüketilmemelidir. Siyah çay yerine nane limon, ıhlamur, papatya çayları veya komposto tercih edilebilir.
-Mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Normalde kullanılan tuz miktarından %50 daha fazla kullanılabilir.
Yaratılışımızdan gelen özelliklerin büyük bir kısmı psikolojik alt yapımıza etki edebildiği gibi, fonksiyonel duyularımıza ( görme, duyma, tat alma gibi ) etkileri bulunmaktadır. Temelde amaç; kısa vadede mutluluk hormonu salınımına yol açabilecek gıdaların tercih edilmesinden çok, orta ve uzun vadede sağlığı, iç organ yağlanmasını, kalp ve damar problemlerini azaltıcı etkileri olan yiyeceklerin tercih edilmesi daha doğrudur.
Mutluluk hormonu, seratonin, adrenalin, enkefalin salınımına yol açan-kısa vadeli mutluluk verici yiyecekler;
Orta ve uzun vadede mutluluk verici yiyecekler;
Önemli olan kısa vadede mutluluk hazzını oluşturmasından ziyade uzun vadede fayda sağlamak olduğundan günlük beslenmemizde yer alması gerekenler şeklinde düşünebiliriz. Aksi halde şeker içeriği yüksek besinler veya alkol bazlı içecekler, asitli içecekler anlık ruh hallerini olumlu etkilerken aslında vücutta yarattığı olumsuz etkiler sebebiyle ileriki dönemlerde oluşabilecek sağlık problemleriyle beraber anksiyete, yorgunluk, halsizlik, depresyon gibi şikayetlerle karşımıza çıkabilir.
Sağlıklı ve aydınlık günler dilerim.
İyi beslenen bir sporcunun avantajları nelerdir?
• Performansı yüksektir,
• Yapılan antrenmanın etkinliği maksimum düzeydedir,
• Üst düzey konsantrasyon ve dikkate sahiptir,
Organik yumurta, doğal yumurta, köy yumurtası ve gezen yumurta gibi çeşitlendirmeler oldukça sağlıklı görünse bile aslında aralarında bazı farklar yer almaktadır. Bunları kısaca açıklayalım.
Doğal yumurta
Doğal yumurta aslında yumurtanın tavuktan çıktığını belirten ve esasında hiçbir anlam ifade etmeyen durumdur. Çünkü bu durum zaten başka bir yolla gerçekleşmediğinden doğal yumurta ifadesi bir anlam taşımaz.
Tavuktan çıkan yumurtaların hepsi doğal yumurtadır. İster çiftlik, ister üretim tesisi fark ettirmez. Sağlıklı yumurta seçerken asıl yumurtanın nasıl beslendiği, hangi ortamda yetiştirildiği önemlidir. İşte bu nokta da karşımıza organik yumurta çıkıyor.
Serbest gezen tavuk yumurtası
Kafeste olmayan anlamına gelse de aslında binlerce tavuğun bir arada bulunduğu, kısıtlı alanda gezebilecekleri ortamın var olması demektir. Bu durumda da yine yetiştirme yöntemleri veya hormon içerip içermediğiyle alakalı detaylı bilgi alamıyoruz. Sadece gezen tavuk, kesinlikle beslenme ve yaşam biçiminde doğal olduğu, doğal beslendiği anlamına gelmez.
Köy yumurtası
Günümüzde köy yumurtasını organik yumurta ile çok karıştırırlar. Oysa ki yine köy yumurtası da kullanılan yeme bağlı olarak organik olmayabilir. Eğer GDO'lu yem kullanılmışsa bu yumurta kötü bir tercih olacaktır. Burada aldığınız kişiye güven çok önemlidir. Gerçekten köyde yetiştirilmiş kimyasala maruz kalmamış, yumurtalama sürelerine müdahale edilmemiş yumurtalar da tercih edilebilir. Ancak köy yumurtası bilgisi yer alan tavuklarda tam olarak güvenilir değildir. Ailenize organik yumurta yedirin.
İyice yumuşadığında içerisindeki likopen alımı artan bu mucizevi meyve, yüksek antioksidan içeriğine sahip olmasıyla tip 2 diyabet, hiperkolesterolemi, alzheimer, kronik inflamasyon, bağırsak hastalığı, kardiyovasküler hastalıklarda ve bazı kanser risk gruplarında azalmaya sebep olur.
Glisemik indeksi yüksek olduğundan diyabetli bireylerin tüketirken dikkat etmeleri gerekir. Lif içeriğinin yüksek olmasından dolayı kabızlık şikayeti olanlar için meyve alternatifi yerine geçebilir.
Cildi güzelleştirir, canlandırır, ayrıca saç dökülmelerine de iyi gelir. Bunun sebebi içerisindeki zengin vitamin, minerallerdir. A, C, B1, B2, B3 vitaminleri, fosfor, kalsiyum, demir, bakır, potasyum ve magnezyum açısından oldukça zengin oluşu en dikkat çekici yönleri arasında yer alıyor. Bu kadar faydası düşünüldüğünde günlük tüketimde mutlaka yer verilmesi, çocuklarda, yetişkinlerde önerilmektedir.
İsteyen sadece meyve şeklinde tüketebilir. Bunun harici size 2 farklı alternatif sunacağım denemenizi öneririm.