Bir takım fizyolojik etkiler ödeme neden olabilir, bunlar;
• Hamilelik,
• Adet dönemleri,
• Menopoz,
• Hormonal birtakım değişimler vb.
Oysaki öncelikle sağlıklı dışkılamayı öğrenip, kabızlığın nedenlerini anlamak gerekir. Buna bağlı çözüm belirlemek daha sağlıklı bir yöntem olacaktır.
Sağlıklı dışkılama belirtileri;
- Günde en az 1 kere ( 2-3 kere olması daha iyidir),
- Günde 4 kereden fazla olmamalı,
- Yumuşak ve düzgün formda olmalı,
- Tamamen boşaltılmış hissiyatı olmalı,
Karaciğer yağlanmasına obez hastalarda, diyabet hastalarında, bel çevresinde aşırı yağlanma olan, fiziksel aktivitesi yetersiz olan kişilerde, insülin direnci olan kişilerde, aşırı alkol tüketen kişilerde sıkça rastlanır.
Belirtileri nadir olmakla birlikte genellikle halsizlik, yorgunluk ve karnın sağ bölgesinde hafif ağrı şeklinde gözlemlenir. Karaciğer fonksiyon testleri olan ALT ve AST’nin yükselmesi ve ultrasonda karaciğer yağlanmasının görülmesiyle teşhis konur.
Karaciğer yağlanmasının iki ana tipi vardır:
1. Alkole bağlı karaciğer yağlanması: Aşırı alkol tüketimi ile karaciğerde yağ parçalama metabolizması zarar görür, yağlanma oluşur. Alkole bağlı karaciğer yağlanması geri dönüşümlüdür fakat ileri evrelerden olan karaciğerde fibrozis ve siroz hastalıkları geri dönüşümsüzdür.2. Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması: Normalden fazla kilo, insülin direnci, diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol, yetersiz fiziksel aktivite, yanlış beslenme alışkanlıkları gibi birçok nedeni olabilir.
Beslenmede dikkat edilmesi gerekenler:
- Fazla kilolar karaciğer yağlanmalarının en önemli nedeni olduğu için öncelikle kontrollü bir şekilde kilo kaybı sağlanmalıdır.
Bu yüzden bayramda dikkat edilmesi gerekenleri 10 maddede derleyip topladım. Bunlara mutlaka dikkat etmelisiniz.
1- Kurban bayramında güne sağlıklı, doyurucu ve her grup besin ögesini içeren bir kahvaltıyla başlanmalıdır. Hamur işleri, yağlı kızartmalar, salam, sucuk gibi yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
2- Kavurma ve kızartma yapılırken et uzun süre sıcağa maruz kaldığından kanserojen ögeler oluşabilmektedir. Bu nedenle pişirme yöntemlerinden ızgara, fırında, haşlama yöntemleri tercih edilmelidir.
3- Sakatatları sınırlı miktarda tüketmekte yarar vardır. Özellikle kalp-damar hastalıkları ve yüksek kolesterolü olan hastaların tüketmemeleri daha iyi olacaktır.
Yapılmış bini aşkın çalışmada glutensiz beslenmenin özellikle otoimmün hepatit, sistemik lupus eritematozus, IgA nefropatisi, rheumatoid artrit, ülseratif kolit, crohn hastalığı, Alzheimer hastalığı, otizm, diyabetes mellitus, obezite, astım, irritabl bağırsak hastalığı, çölyak hastalığı tedavisinde kullanıldığı ve tedavisinde belirgin fayda gösterdiği yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur.
Anadolu’nun temel besin öğelerinden biri olan buğdayın içeriğinde bolca bulunan gluten, öğünlerle ülkemiz tarafından bolca alınmakta bu açıdan ülkemizin tıbbi yapısını etkilemektedir. Hastalıkların ortaya çıkma oranlarını dahi etkileyebilmekte, bir kısım hastalıklar tedavi için ilaç kullanımının azaltılmasına veya tamamen ilaç tedavisinin bırakılmasını sağlayabilmektedir.
Bütün bu etkilerinin yanında gıda sanayinde kıvam arttırıcı ve iştah arttırıcı özellikleri için buğday protein kullanılmakta ve içeriğinde bolca gluten kullanılmaktadır. Bu türlü yoğun karşılaşmanın özellikle genetik alt yapısında HLADQ-2-8-5 gibi bölgeleri içeren genetik olarak çölyak oluşumuna yatkın bireylerde çölyak hastalığı oluşumunu tetikleyebilmektedir.
Glutensiz beslenmenin özellikle diyet yapanlarda kilo vermeyi hızlandırıp iştahı azalttığı, glutenli beslenen gruba göre 2,5 kat daha hızlı kilo vermeyi sağladığı ortaya konulmuştur.
Gluten sadece doğal bulunduğu ortamda bulunmakla kalmayıp çok çeşitli yerde temas edilebilecek ve farklı gıda içeriklerinde bulanabilir hale geldiği için, temas oranı artmakta, bu artış sonrasında sağlık açısından daha önemli hale gelmektedir. Eğer belirli bir hastalığın tedavisine ek olarak glutensiz beslenme düzenlenmişse; çikolatalar, çerezler, patates ve mısır cipsleri, soslar, ketçap mayonez, içecekler ve diş macunları bile dikkatle seçilmelidir.
Toplumların beslenmesi çokça farklılık göstermekte ve bu açıdan bazı hastalıkların görülme yoğunlukları bu durumun katkısıyla farklı coğrafi dağılımlar gösterebilmektedir.
Aslında beslenmenin temel özellikleri, belirli sabit beslenme türlerinde ısrarcı olmayıp her tür besinde yeterli ve çeşitli şekillerde temas ederek besin içeriğinin zenginliğinden faydalanmak ve oluşabilecek problemlerin olasılığını azaltmaktır.
1) Dönemsel (periyodik): Doğurganlık döneminde olan kadınlarda vücuttaki östrojen (E1, E2), progesteron ve prolaktin gibi hormonların etkisiyle eller, kollar, bacaklar, karın bölgesi, göğüs bölgesi, meme dokusunda şişlik ile kendini belli eden durumlardır. Hormonal düzeylerin normal olduğu kişilerde (fizyolojik) olabileceği gibi hormon aktivitesinin bozuk olduğu bireylerde hipofiz adenomları (prolaktinoma vb.), polikistik over sendromu (PCOS) gibi nedenlerle de görülebilmektedir. Fizyolojik durumların tedavi protokolünde özellikle uygulanması gereken;
• Tuzsuz beslenme • Basit olmayan karbonhidratlar
• B vitaminlerinden zengin olan tahıllar ( kepekli tahıllar )
• Taze yeşil yapraklı sebzeler ( maydanoz, dereotu, marul vb. )
• İdrar çıkarma özelliği olan bitki çayları ( mısır püskülü, kiraz sapı, rezene, yeşil çay vb. )
2) Mevsimsel: Mevsim geçişlerinde kış ve yaz ve ara geçişlerdir. Beslenme biçimleri içeriğinde bulunan yiyecek çeşitliliği açısından farklılık gösterir. Her dönemin kendine özgü mevsim yiyecekleri insan bünyesine göre farklı reaksiyonları tetikleyebilir. Beraberinde tarım ve teknoloji gelişimiyle birlikte mevsim dışında üretilebilen sebze meyvelerin yenmeye devam edilmesi bitkilerin büyümesinde kullanılan kimyevi maddelerin, bitkilerin korunmasında kullanılan ilaçların insan vücudunda da farklı etkiler yaptığı göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu tür karın şişliklerinde;
• Mevsimlerinde bulunan gıdaları yemeye özen göstermek, örneğin; karpuz-yaz, portakal-kış vb.
Kolajenin faydaları çok çarpıcıdır, çünkü bu protein, ölü cilt hücrelerini değiştirmenin yanı sıra cildimize güç ve elastikiyet kazandırmaya yardımcı olur. Eklemlerimiz ve tendonlarımızda, en basit ifadeyle, vücudu bir arada tutmaya yardımcı olan ‘tutkal’ görevi görür.
Vücudumuzun kolajen üretimi doğal olarak yaşlandıkça yavaşlamaya başlar. Şeker, sigara ve yüksek miktarda güneşe maruz kalmanın yanı sıra yaşam tarzında yanlış beslenme de kolajen seviyelerinin azalmasına katkıda bulunur.
Kolajen ile ilgili hastalıklarda en çok rastlanan sebepler genetik kusurlar, kolajen açısından zengin gıdaların zayıf alımı, beslenme eksiklikleri ve kolajen üretimini (sentezini) etkileyen sindirim sorunlarının bir kombinasyonundan kaynaklandığı görülmüştür.
Kolajen, sıkı bir üçlü sarmal içine sarılmış üç zincirden oluşur. Her zincir 1400'den fazla amino asit uzunluğundadır.
Kolajende bulunan amino asitlerin en yüksek yüzdeleri ve bazı önemli faydaları şunlardır:
Et, tavuk, balık, yumurta, organ etlerinde bulunan kolajen cilt ve saç sağlığını geliştirir. Eklem ağrılarını ve dejenerasyonu azaltır. Metabolizma, kas kütlesi ve enerji çıkışını artırır. Saç, diş ve tırnakları güçlendirir. Kalp ve damar sağlığını korur. Vücutta kolajen oluşumunu ve kullanımını destekleyen birçok faktör vardır.
En iyi kolajen türü hangisidir? Tek tek inceleyecek olursak…
Buradan anlaşılacağı gibi
Diyet değişiklikleri, takviyeler ve ilaç tedavisiyle, yıllarca mücadele ederken bile ayak tırnağı mantarının kök nedenini tedavi edebilir ve ortadan kaldırabilirsiniz. İlaç tedavisi için mutlaka hekime başvurmalısınız. Ben size bu hastalığın beslenme ile de doğrudan etkilendiğine dair birkaç bilgi vereceğim.
Bu mantarların sebepleri arasında; kötü bakterilerin vücudunuzdaki iyi bakterilere dengesizliği en bilindik nedenler arasında yer alıyor. Bağırsaklarla ilgili sorunlardan kaynaklanan diğer sağlık koşullarında olduğu gibi bağırsaklarınızda yeterince iyi bakteri yaşamadığında, vücudunuzda ortaya çıkabilecek yüksek düzeyde maya ve mantar (kötü bakteri) geliştirirsiniz.
Tabi ki tek sebep bu değil, bağırsak dışındaki faktörler…
-Mantarlarla temasa geçmek, örneğin kuaförlerde, yüzme havuzlarında, spor salonlarında veya saunalarda…
-Kirli veya sıkı ayakkabılar giymek
-Sedef hastalığı gibi cilt rahatsızlıkları
-Bacaklarda, diyabet veya arter hastalığı gibi mevcut durumlardan kaynaklanan dolaşım problemleri
-Zayıf bağışıklık sistemi