Yani 125 yıllık bir aile şirketi Helvacızade’nin, helva imalatından “geleneksel bitkisel tıbbı ürünler” imalatına uzanan yolculuğu.
İstanbul’da kıyametlerin koptuğu gün Konya’da Şeb-i Arus törenindeyiz.
Tam karşımızda Başbakan Erdoğan ile muhalefet lideri Kılıçdaroğlu.
Semazenlerin, tuhaf bir şekilde huzur veren baş döndürücü ritminin siyasi liderlerimizi acı gerçeklerden ne kadar kopardığını merak etmedim değil.
Tören öncesi, Helvacızade patronlarından Konya Sanayi Odası eski başkanı (2005- haziran 2013) Tahir Büyükhelvacıgil, kardeşi Dr. Mevlut Büyükheyvacıgil ve dördüncü kuşak Kadir Büyükhelvacıgil ile buluşuyoruz.
Konya’nın sevilen simalarından Tahir Büyükhelvacıgil bir dönem TSE başkanlığı da (2008-2011) yapmış.
Dede Hacı Tahir Büyükhelvacıgil, Konya’da helva, lokum ve reçel üretimine tam 125 yıl önce başlamış.
Eğer “İstanbul’u seviyorum” diyorsanız yapacağınız şey çok basit.
Platform üyelerinin aylardan beri üzerinde çalıştığı “İstanbul Sözleşmesi”ni imzalayacaksınız.
Ancak imzalamakla kalmayacaksınız.
Yerel seçimlere aday olacak siyasilerden sözleşmeye uymalarını isteyeceksiniz.
Uyup uymadıklarını takip edeceksiniz.
Görev hepimizin.
Birkaç gün içersinde son halini alacak olan İstanbul Sözleşmesi’nde ne var?
Kanal İstanbul yapıldığı takdirde Marmara ve Karadeniz’e neler olacağını harita ve grafiklerle görünce dehşete kapıldım.
Prof. Saydam, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin “Mimarlar Bu Ay Neyi Konuşuyor” toplantısının bu ayki konuğuydu.
Kar kış demeden sunumu için Ankara’dan İstanbul’a gelen Prof. Saydam, kimyager ve deniz bilimci.
ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde, Profesör Emin Özsoy ile birlikte uzun yıllar denizlerimizi incelemiş.
Akdeniz, Marmara, Boğazlar sistemini, Karadeniz’i ezbere tanıyor.
Marmara’daki akıntının Karadeniz’e ulaştığını kanıtlamak için ekibiyle tam 4 kere İstanbul Boğazı’nın altını kırmızıya boyamış.
Haliç’in mavi rengine kavuşmasının arkasındaki isim.
Ege Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. Candeğer Yılmaz davet edince İzmir’in “sanat hallerini” görmek kısmet oldu.
EgeArt, yurt dışından 40 ülke, Türkiye’nin 22 şehirden ve 38 üniversiteden 500’den fazla sanatçıyı bir araya getirmiş.
Şehrin tam 22 farklı noktasında eserler sergileniyor.
Sabahın erken saatlerinde ilk durak EgeArt’ın açılışının yapıldığı Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi.Henüz ortada kimseler yokken gezdiğim AKM’de, çağdaş heykel sanatının öncülerinden Kuzgun Acar ile Semiha Berksoy’un eserleri çarpıcı.
Kuzgun Acar’ın vaktinde Kafkas Tebeşir Dairesi oyunu için yaptığı maskeler Cengiz Çetindoğan koleksiyonundan ödünç alınmış.
Demek ki, Çetindoğan çiftinin, Zaha Hadid’e çizdirdikleri ve 2015 başı açılması planlanan müzelerinde Kuzgun Acar maskelerini görme fırsatımız olacak.
AKM’deki sergi ünlü sanatçılarla üniversiteli genç yetenekleri de bir araya getirmiş.
Daha yaşanabilir ve adil mi? Yoksa bugünkünden daha beter mi?
Soruların yanıtlarını Norveçli bilim insanı, sürdürülebilirlik, iklim stratejileri ve modelleme uzmanı Profesör Jorgen Randers veriyor.
“2052: Gelecek 40 yıl için Küresel Öngörüler ” kitabının yazarı Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. ve Endüstri Mühendisliği’nin 40. yıldönümü etkinlikleri için İstanbul’daydı.
Randers’in de yazarları arasında olduğu “Büyümenin Sınırları” kitabı 40 yıl önce ilk kez “iklim değişikliği” ne dikkat çekmişti.
İnsanlara 40 yıl boyunca “sürdürülebilirliliğin” yararlarını anlatmaya çalışan Jorgen Randers başarısız olduğunu görünce taktik değiştirmeye karar vermiş.
“Nasıl bir geleceğin beklediğini önlerine koydum ve karar sizin dedim” diye konuşuyor.
Randers’ın 2052 senaryoları şöyle:
Akdeniz’in dışına hiç çıkmadığı halde 500 yıl önce yani 1513 yılında ilk dünya haritasını çizdiği kabul ediliyor.
Akdeniz kıyılarını ayrıntılı gösterdiği “Kitab-i Bahriye” yüzyıllarca denizcilere yol göstermiş.
İyi ki, UNESCO 2013 yılını “Piri Reis’i Anma Yılı” ilan etti de 16. yüzyılda yaşamış olan bu ünlü denizci ve haritacı gündemimize girdi.
Geç de olsa, Piri Reis’i, kitaplarını, haritalarını konuşur olduk.
Hatta, Topkapı Sarayı’nda Harem Dairesi’nde tesadüfen 1929 bulunmuş olan 1513 Dünya Haritası’nın “orijinal olup olmadığı” sorusu meclise taşındı.
Hayatının bir dönemini Çanakkale, Gelibolu’da geçiren Piri Reis’e bu yıl sahip çıkma görevini üstlenenlerden biri de o bölgede kök salmış olan Kale Grubu.
Kalebodur, geçtiğimiz yaz aylarında, Zeynep Bodur Okyay’ın sözleriyle “Denizlerin Pirini ve Seramiğin Kalesini” sanatla birleştirme kararını veriyor.
Paris’teki oylamada açık arayla seçilen Dubai’nin kozları o kadar çoktu ki…
Sonsuz bir bütçe, adaylık stratejisinde çalışan, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin eski direktörlerinden Fransız Philippe Blanchard ve hatta Amerikalı milyarder Bill Gates.Ve tabii ki Dubai’yi üs yapan uluslararası yatırımcılar.
Ortadoğu’daki merkezlerini buraya taşıyan özel bankalar.
Hepsi aylardan beri Expo 2020 için Dubai’nin lobisini yapıyordu zaten.
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da Expo’yu ağırlayan ilk ülke olan Dubai’nin beklentileri yüksek. Expo etkinliklerinin başlayacağı 2020 ekim- 2021 nisan ayları arasında, 6 ayda 25 milyon kişiyi ağırlamayı planlıyor.
Üstelik bunların yüzde 80’ninin yabancı olacağı hesaplanmış.
2021 yılı Dubai’nin de dahil olduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin 50. yıldönümü.
Dünya Kadına Şiddete Son Günü nedeniyle Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği bir etkinlik için gelmişti.
Vaktimiz oldukça sınırlı olduğu için lafı uzatmadan belediye başkanı seçildiği takdirde Ankara’da öncelikle “değmek” ya da değiştirmek istediği 3 şeyi sordum.
Yaklaşık bin 200 kişilik “gönüllü grubuyla” alanda neredeyse ev ev çalışmalar yapan ve dolayısıyla Ankara’nın yoksul kesimlerinin dertlerini bilen Nazlıaka başkent ile ilgili rakamlara son derece vakıf.
Soruma dönersek Nazlıaka sıralamayı şöyle yapıyor:
-İstihdam:Ankara giderek içi boşaltılan, ekonomisi küçülen bir şehir. Bazı bankaların merkezlerini İstanbul’a taşımaları, bazı kurumlardaki değişiklikler, tarım politikaları işsizliği körüklemiş. TUİK verilerine göre, Ankara en faza kepenk kapatan 3 ilden birisi. İşkur’a başvuranların oranı son 6 yılda yüzde 236 kat arttı. Bu oran tek başına işsizliğin boyutunu ortaya koyuyor.
-Ulaşım: Kadınlar ve gençlerin için ulaşımı kolaylaştıracak ekonomik modelleme çalışmaları yapıyoruz. Şehri en fazla kullanan kadınlar olduğu halde ulaşımda zorluk çekiyorlar. Yoksul mahallelerde kimi zaman çocuğunu doktora götürecek parası olmayan kadınlara rastladık. Toplu taşımacılık saat 23.00’ten sonra duruyor. 5 milyonluk şehirde 1,5 milyon otomobil toplu taşımacılığın durumunu ortaya koyuyor.
- Su: Ankara yeraltı ve yerüstü sularını iyi kullanamıyor. Musluklardan kirli su akıyor. Dünyanın hangi başkentine giderseniz gidin musluktan akan suları içebilirsiniz. Ankara’da hem temiz su yok, hem pahalı. “Su yoksulu” denen bir şey var bu şehirde. Yani gelirinin yüzde dörtten fazlasını su faturasına ödeyen insanlar var. Ankara su ve doğal gazın en pahalı olduğu 5 ilden biri.