Nazlıaka’nın Ankara’da öncelikleri: İstihdam, ulaşım ve su

CHP’den Ankara belediye başkan aday adayı Aylin Nazlıaka ile dün İstanbul’da buluştuk.

Haberin Devamı

Dünya Kadına Şiddete Son Günü nedeniyle Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği bir etkinlik için gelmişti.
Vaktimiz oldukça sınırlı olduğu için lafı uzatmadan belediye başkanı seçildiği takdirde Ankara’da öncelikle “değmek” ya da değiştirmek istediği 3 şeyi sordum.
Yaklaşık bin 200 kişilik “gönüllü grubuyla” alanda neredeyse ev ev çalışmalar yapan ve dolayısıyla Ankara’nın yoksul kesimlerinin dertlerini bilen Nazlıaka başkent ile ilgili rakamlara son derece vakıf.
Soruma dönersek Nazlıaka sıralamayı şöyle yapıyor:
-İstihdam:Ankara giderek içi boşaltılan, ekonomisi küçülen bir şehir. Bazı bankaların merkezlerini İstanbul’a taşımaları, bazı kurumlardaki değişiklikler, tarım politikaları işsizliği körüklemiş. TUİK verilerine göre, Ankara en faza kepenk kapatan 3 ilden birisi. İşkur’a başvuranların oranı son 6 yılda yüzde 236 kat arttı. Bu oran tek başına işsizliğin boyutunu ortaya koyuyor.
-Ulaşım: Kadınlar ve gençlerin için ulaşımı kolaylaştıracak ekonomik modelleme çalışmaları yapıyoruz. Şehri en fazla kullanan kadınlar olduğu halde ulaşımda zorluk çekiyorlar. Yoksul mahallelerde kimi zaman çocuğunu doktora götürecek parası olmayan kadınlara rastladık. Toplu taşımacılık saat 23.00’ten sonra duruyor. 5 milyonluk şehirde 1,5 milyon otomobil toplu taşımacılığın durumunu ortaya koyuyor.
- Su: Ankara yeraltı ve yerüstü sularını iyi kullanamıyor. Musluklardan kirli su akıyor. Dünyanın hangi başkentine giderseniz gidin musluktan akan suları içebilirsiniz. Ankara’da hem temiz su yok, hem pahalı. “Su yoksulu” denen bir şey var bu şehirde. Yani gelirinin yüzde dörtten fazlasını su faturasına ödeyen insanlar var. Ankara su ve doğal gazın en pahalı olduğu 5 ilden biri.
Dediğim gibi, ODTÜ mezunu, başarılı iş kadını (İnsan kaynakları şirketi HRM’nin kurucu ortağı) Ankara’nın sorunlarını ve yapmak istediklerini gözü kapalı sayıyor.
Dersini çok ama çok iyi çalışmış.
Belediye başkanı olduğu takdirde hayata geçirmek istedikleri arasında biri sanırım pek çok Ankaralı’nın gönlünden geçen bir şey:
“Ankara’ya başkent kimliğini iade etmek”.
Daha önce CHP’nin Kadıköy aday adayı
İnci Beşpınar ile Beyoğlu aday adayı Gülseren Onanç’ı desteklediğimi yazmıştım.
Sadece kadın olduğu için değil, gelecekte nasıl bir Ankara sorusunun cevabını çok net bildiği için, şehirdeki 230 bin üniversiteli gencin yanında olduğu için Aylin Nazlıaka da favorim.
Yine Ankara için CHP’den başka bir aday adayı Muharrem İnce’ye gelince.
Partisinin Sosyalist Enternasyonal’i İstanbul’da ağırladığı gün, Yunanistan eski başbakanı Yorgo Papandreu’nun Gezi’de incelemelerde bulunduğu saatlerde “Atatürk olmasaydı adınız
Yorgo ya da Dimitri olacaktı”
sözlerini hafızımıza yazdık.
Maalesef böyle bir zihniyet Ankara’yı geleceğe taşıyamaz.

Haberin Devamı

Bülent Eczacıbaşı’na alkış

Haberin Devamı

DENİZ Palas’ın İKSV’nin borçlarını ödemek için satışa çıkartıldığını yazdığımda mail yoluyla ya da telefonla o kadar çok tepki gelmişti ki...
Gün geçtikçe tepkiler azalmadı aksine çoğaldı.
O zaman anladık ki, İKSV kadar Deniz Palas da artık İstanbulluların hayatında vazgeçilmezlerden biri.
Şükür ki, Bülent Eczacıbaşı başta İKSV’nın tüm yönetim kurulu üyeleri toplumsal hassasiyete ilgisiz
kalmadı.
Satış için son teklif alma tarihi 29 Kasım’dan önce Deniz Palas’ın satılmasından vazgeçildi.
Eczacıbaşı Holding’in 46 milyon liralık bağışıyla vakfın borçları sıfırlanmış durumda.
Deniz Palas’ın satışına “vakıf malı satılamaz” diye ilk gününden karşı çıkan Güngör Uras dün “Bülent Eczacıbaşı’na şapka” diye yazmış.
Ben de Bülent Eczacıbaşı’na alkış diyorum.
Tepkiler karşısında doğru kararı aldığı için.
İKSV’yi zaten çok seviyorduk.
Bundan böyle adı gönüllerde altın harflerle yazılı.

Yazarın Tüm Yazıları