Son model otomobilin camından sarkıtılan tasma, günümüz hayvanseverliğinin de fotoğrafı aslında.
Pek de şaşırmamak lazım.
* * *
Bir kuşak hayvan sevgisini 90’lı yılların modası ‘sanal bebek’lerden öğrendi.
Okulmuş, dersmiş, sınav varmış filan hepsi vız geldi.
Kendi aç karnını doyurmadan önce sanal hayvanını besledi. (Yemedi, yedirdi)
Hayvanı hastalandı, bizimkisi tek tuşla iğne yaptı.
Gece yarısı herkes uyurken gizlice ve haince gelen demir paletli kepçeler, dozerler belki beni buradan alıp bir yerlere taşırlar diye düşünürken, bedenime darbe üzerine darbe vurdular. Kırılmadım, dayandım ama nafile. Sökmek için bile uğraşmadılar beni direkt ortadan ikiye ayırdılar. Canımı yaktılar, kırdılar...
Eyy Angaralı bakın halime... Bu resme iyi bakın, ben gidersem kuşlar nereye yuva kuracak, yeşilinize ne olacak ve nasıl oksijen alacaksınız?
Sizlere son vasiyetim bu çektiğiniz resmi büyütün yapılan iş merkezinin duvarına asın. Asın ki sizden sonraki bu iş merkezine gelenler, çocuklarınız bu resme bakarak sizlere söyleyecek bir çift sözü olsun.
Mehmet GÜRER
‘521’ GELMEZ OLDU
Sincan metrosu devreye girdikten sonra bazı otobüs hatları kaldırıldı, bazıları seyrekleşti. Sefer araları uzayanlardan biri de 521 sayılı otobüsler. Eskişehir Yolu’nu kullanarak Kızılay’a giden Ankaralılar mağdur ediliyor. O tarafın metroyla alakası olmadığı halde ilişkilendirilerek araç sayısının azaltılması eziyete dönüştü. Sürücü, biletçi ve yolcular arasında her an tartışma yaşanıyor. Araç içi görevliler, kendilerini savunuyor: ‘Biz bileti 1.5 lira yapmak, seferleri artırmak, araçları yenilemek istiyoruz belediye izin vermiyor.” Büyükşehir’in ‘153’ no’lu telefonuna yazdırdığınız şikayetlerden netice alamıyorsunuz. Bu hattı kullanan semt sakinlerinin sesi olursanız sevinecekler. 521’lerin artmasını istiyorlar, bu araçların çoğu hurda, yenilenmesini talep ediyorlar.
Metin ALTAY
UYUTMAYAN GÜRÜLTÜ
İnşaat sahibi buradaki iş yerini kiraya verdi. Demir-çelik işi yapan ve yaklaşık 20 kişinin çalıştığı bu atölye; iş yeri önüne çelik konstrüksiyonda ‘seyyar tuvalet’ yaptı.
Tüm personel lavabo ve tuvalet ihtiyaçlarını, bu seyyar kulübede gideriyor. Hem de Uzay Çağı’nda... Asıl sorun ise, seyyar tuvaletten sokağa taşan atık ve kanalizasyon suları. Tuvaletin kanalizasyon giderinin olmadığını düşünmek bile istemiyorum, tıkanmış olabileceğine ihtimal veriyorum.
Burası sanayi bölgesi. Bulunduğumuz sokak ise sağlı-sollu aktif şekilde kullanılıyor. Her gün mikrop saçan bu tuvaletle ilgili Yenimahalle Belediyesi’ne yaptığımız şikayette, muhatabın OSTİM yönetimi olduğunu söylediler. OSTİM yönetimi ise, ‘Zaten ruhsatı yok, ruhsatı almaya geldiğinde tuvaleti de kaldırtırız’ diyor. Her gün yoldan akan pis suyu görmek ve kokusuna katlanmak zorunda kalıyoruz.
Muslu OĞUZ
HAFTANIN FOTOĞRAFI
Bu manzara olmamalıydı
Gün içinde binlerce insanın gelip geçtiği, Ankara’nın kalbi konumundaki Kızılay Atatürk Bulvarı’nda karşılaştığım çöp yığını, ‘Avrupa başkenti Ankara’ yakıştırmasını bir kez daha sorgulamama neden oldu. Her ne olursa olsun, insanlar günün her saatinde kent merkezini temiz tutmalı. E haliyle belediyeler de kent merkezlerinde 7/24 teyakkuzda kalmalı.
Sayın Gökçek’in resmi web sitesinde de yer alan projenin ayrıntılarına göre Ankara Boğazı’nın suyu; Eymir Gölü ile Gölbaşı Mezarlığı arasına kurulacak pis su arıtma tesisinden temin edilecekmiş. Yani, yanlış anlamadıysam, Ankara’nın kanalizasyon suları Gölbaşı’nda arıtılıp göllerimize bırakılacakmış. Sorulması gereken soru ise şu:
Peki ya posası ne olacak?
‘Posa’ dediğim şeyin ne olduğu anlaşılıyor olsa gerek... Buradan yükselecek kokunun nasıl bir koku olacağı da cabası. Mamak çöplüğü, yıllarca Mamak’ın imajını ne hale getirdiyse, bu tesis de Gölbaşı için aynı sonucu doğuracak. Mogan ve Eymir gölleri Ankara’nın foseptik kuyusu mu olacak?
Bu göller Ankara’nın biricik süsleridir, yok edilmeleri sadece Gölbaşılıların değil, Ankaralıların da kaybıdır. Böyle bir şeye tevessül edildiğinde, o iş makinalarının önüne dikileceğim. Herkes lütfen duyarlı olsun.
Kenan IŞIK-Gölbaşı TOKİ Konutları sakini
Yenimahalle yaptı Çankaya’ya kaldı
Yenimahalle Belediyesi, Çayyolu Koru Mahallesi’nde bulunan Ali Rıza Bey Ormanı’na rock konseri için önce asfalt döktü, daha sonra da alanın etrafını tel örgüyle çevirerek, burayı Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün malzemelerini koyduğu park haline getirdi.
Her yıl ülkemizin birçok ilini başkentte ağırlayan bu mekana girdiğinizde, daracık stantlar arasından ezilmeden geçebilmek büyük maharet gerektiriyor. Bir yanda havasız ortam, diğer yanda itiş, kakış. Son çare ise fuarın hiçbir yerini göremeden kendinizi dışarı atabilmeniz. Sonrasında ise ‘bir daha gelmeyeceğim’ edasıyla Ankaralıyı Kahreden Merkez’i (AKM) terk ediyorsunuz. İşte başkent Ankara’nın Fuar ve Kültür alanı bu kadar pis ve bakımsız. Artık ne zaman yıkılıp yenisi yapılacak, burada fuar düzenlemeye kimler izin verir anlamış değilim.
Mehmet GÜRER
Hangi Viyana
Melih Gökçek, Ankara’yı Viyana’ya benzetip, kıyaslama yapıyor. Başkent bugünüyle, olsa olsa Bangladeş’in başkenti Dakka ile mukayese edilebilir. Çünkü kimliği, mimarisi, rengi, kültürü bozulmuş, anlamsız yapılarla betona boğulmuştur. Şehirden ziyade kocaman bir Anadolu kasabasına dönmüştür. Arabesk tarz, her yere hakimdir. Şehir içi otoban doludur, buna rağmen trafik içler acısı haldedir. Çünkü plansızlık sırıtır. Sur kenti olmadığı halde ucube kapıları vardır. Hepsi mimari yapı ve kültürü ile uyumsuzdur. Önemli mekanların orijinali bozulmuş, ortaya başka bir şey çıkmıştır. (Mesela Gençlik Parkı) Metro işleri arap saçıdır. Sıralamaya kalkınca olumsuzluklar bitmez. Viyana ile benzerlik bulmaya çalışmak, hele kıyaslamak, akıllara zarar bir durumdur. 20 yıl önceki Ankara’yı bilen buna sadece güler geçer.
M.A.
İnanmazsan kokla
Çayyolu Park Caddesi’nde yol boyunca pis su akıyor. Aslında suyun taştığı yer rögar değil ızgara. Ancak kokuya bakılırsa pis su hattı bağlanmış. Çevreye yaydığı hastalığın yanı sıra bir de akan su donarak, kaza riskini artırıyor. Önden giden araç pis suyu havaya kaldırıyor, arkadan gelen araç bu suyla yıkanıyor. Konuyla ilgili Mavi Masa’ya ve ASKİ’ye bilgi verdik, sonuç alamadık. Pis su olmadığı iddia ediliyor. Çözüm bekliyoruz.
Park derdi bir taraftan, yakıt maliyetleri diğer taraftan... Özel aracımızla trafiğe çıkamaz olduk. Zorunlu olarak toplu taşıtları kullanıyoruz. Ancak, özellikle akşam saatlerinde yorgun argın evimize dönerken, toplu taşıtlarda özellikle kadınlar cep telefonlarıyla, (hem de üçü beşi) yüksek sesle günün dedikodusunu yapıyorlar. Bence bu topluma karşı büyük saygısızlık. Nitekim yol boyu birçok tatsız tartışma çıkıyor. Medeni toplumlarda da durum böyle midir? Dar alanda başkalarını rahatsız ederek konuşmak demokratik bir hak mıdır? Toplu taşıtlarda telefonla konuşmak yasaklanamaz mı? Mesela İzmir Valiliği yasaklamış. Durumun incelenmesi ve değerlenmesini rica ediyorum.
M. Erhan ÖZEN
ÖNERİM VAR
Raylar çürümesin değerlendirilsin
Polatlı-Eskişehir arasındaki eski DDY hattında (banliyö ve yük trenlerinin geçtiği) iki yıl önce yenileme çalışması yapıldı. Sökülen raylar demir yolunun her iki tarafına bırakıldı. Birileri bu demir yığınlarını götürmek istese, hırsız muamelesi görür. Devletimiz, çürümeye terk edilen bu rayları toplatıp, değerlendirebilir.
Mahir YAVAŞ
Yayalar yola mahkum
Eryaman 5. Etap, Okyanus Plaza’nın önünden başlayan ve otobüs son durağa doğru inen yol (232. Cadde) sağlı sollu kaldırımsız. Yayalar yoldan yürüyor. Hızla gelen araçlar, yayalar için tehlike yaratıyor. Bu yol, Sincan yönüne doğru metro hattının sağında ve üzerinde... Yaya trafiği yoğun! Yetkili yerel yönetimden çözüm üretmesini bekliyoruz.
Trafikteki araç sürücüleri ile yayaları tehlikeye atan bu kişilerden artık ‘illallah’ dedik. Sağlıklı bir insanın bile dayanamadığı egzoz, motor ve lastik seslerine her gün evde engelli ve epilepsi hastası olan çocuğum da maruz kalıyor. Yüksek sesin verdiği korku, epilepsi rahatsızlığını tetikliyor. Uyuyamıyor, korkuyor. Bu durum da şiddetli şekilde hayati sıkıntılara sebebiyet veriyor. Dışarıdaki sesi duymaması için neredeyse kulağına parmağımızı sokmakta ve çaresiz kalmaktayız.
Konuyla ilgili defalarca emniyeti arayıp, ihbarda bulundum. Ancak kalıcı bir çözüme ulaşamadım. Zaten bu insanların polisten de korktuğu yok. Anlayamadığım ise bizim gibi kurallara uyan insanlara her fırsatta cezalar yağdıran emniyetimizin bu haydutlar karşısında hiçbir şey yapmaması. Çözüm olarak bu araçların trafikten toplatılması, ağır cezalar verilmesi ve araç muayenelerinden geçmelerine imkan verilmemesi gibi tedbirler alınabilir. Sıfır kilometre bir araç ‘far ayarı bozuk’ gerekçeleriyle muayeneden geçemezken, bu araçların trafikte dolaşması, yarışması ise ayrı bir sorundur. Lütfen benim duyuramadığım sesimi, engelli ve epilepsi hastası olan küçük kızım için duyurun.
Ö.D.
Çöp kutusundan koltuk olur mu?
Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ‘ramatoloji’ bölümüne muayene olmak için gittim. Yaklaşık 2 saat süren beklemenin ardından muayene olabildim. Tabii bu 2 saatlik zaman diliminde, ayakta bekledik. Çünkü hastane içinde yeterli koltuk yok. Aslında koltuk konulabilecek uygun yerler var ama konulmamış. Yaşlı ve hafta insanlar saatlerce ayakta bekliyor. Artık ayakta durumayan insanlarda yerlere, çöp kutularının üzerine oturuyor. Haliyle de bu manzara bir hastaneye yakışmıyor.
İ.S.
13 yıl bekledik 1 yıl daha bekleriz
13 yıldır beklediğimiz Batıkent-Sincan metro hattı açıldı. Ancak 3 vagondan oluşan tren setinde rezillik diz boyu. Metro istasyonlarındaki yürüyen merdivenler çalışmıyor. Batıkent’teki ‘aktarma’ konusunda da büyük sıkıntılar var. Saatleri hiç uymuyor. 10-15 dakika aktarma yamkak için beklediğimiz zamanlar oluyor. Hal böyle olunca da, 13 yıldır yolunu gözlediğimiz metronun, zaman açısından otobüsten hiçbir farkı kalmıyor. Sayın Başkanımız Melih Gökçek’ten bir ricam var:
Ana kanalizasyon ile apartmanımızın kanalizasyon gideri arasındaki kod farkından dolayı, her yağmur sonrasında evlerimizi pis su basıyor. Başkent’in göbeğinde 8 yıldır bu belayla boğuşuyoruz. Yağmur yağar, pis su apartmanı basar. ASKİ Çankaya Bölge Müdürlüğü en erken 2-3 güne ana kanalı açıp gider. Böylece bizim sorun da bir sonraki yağmura kadar çözülür.
Bir defasında kanalizasyon ana hattını açmaya gelen ekipler, 100 TL ücret istemişler. Harcadığımız su miktarı içinden ‘atık su’ bedeli almayı bilen bir kurum, nasıl oluyor da bir apartmanın sorununu 8 yıldır gideremiyor.
Muharrem SAKINCI
Sincan-Kızılay 1 saat
Batıkent-Sincan metro hattı, 13 yıl sonra hizmete girdi girmesine ancak yeterli deneme sürüşü yapılmadı. Tüm dünyada metro hatları devreye girmeden önce kum çuvallarıyla test ediliyor. Bizde ise 1 haftalık ücretsiz biniş sırasında metroyu hınca hınç dolduran vatandaşa kum torbası muamelesi gösteriliyor. Metroda yeterli testin yapılmadığı; yavaş gitmesinden, istasyonlardaki bekleme süresinden de anlaşılıyor. Diğer hatlar 6 vagondan oluşurken, yeni hatta 3 vagon hizmet veriyor. Batıkent’ten aktarma yapılması da cabası... 1 saatten önce Kızılay’a gitmek mümkün değil. Seçim öncesi alel acele açılan Batıkent-Sincan hattı tam anlamıyla rötarlı ve sorunlu. Bakalım bizi Çayyolu hattında ne sürprizler bekliyor olacak.
Metin ALTAY
Eurocup maçında utandıran manzara
Çarşamba akşamı Aykon TED Ankara Kolejliler’in Arena Spor Salonu’nda oynan Eurocup maçına gittim. Arena’nın önüne geldiğimde tüm yaya yollarının kapalı olduğunu gördüm. Kaldırımda yürümesi gereken yayalar, araçların geçtiği yola inip, spor salonuna giriş yapabiliyordu. Kaldırımlar bariyerlele kapatılmıştı. Böylesine önemli bir organizasyona akşam vakti birçok TED öğrencisinin geleceği belliydi. Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklar, kaldırımı kullanamadıkları içinz araç yolunda yürümek durumunda kaldı. Tüm dünyanın takip ettiği Eurocup gibi bir organizasyonda gördüğüm bu manzara ülke olarak beni utandırdı. Bu büyük ayıbı yayınlarsanız, belki bu sorumsuzluk takrarlanmaz.