Yasalar, yönetmelikler ayaklar altında...
Ankara Valiliği’ne, Çankaya Kaymakamlığı’na defalarca ihbarda bulunduk. Mahallede yaşayan binlerce vatandaş gasp, cinsel saldırı, satırlı ve bıçaklı kavgalara maruz kaldı. Ayrıca bu işletmelerin otoparkları yok. Valeler, müşterilerin araçlarını yakın sokak ve caddelere (yani bizim evlerimizin önüne) çekiyor, bir nevi işgal ediyor.
Biz vatandaşların anayasal hakkı olan ‘sağlıklı bir çevrede huzur ve güvenlik içerisinde yaşama hakkı’ ne yazık ki bizlere tanınamıyor.
A.D.
Küfrün cezası: İkaz
1 Nisan günü saat 19.40’da ODTÜ durağından hareket eden 06 BR 9676 plakalı özel halk otobüsünü el ederek durdurdum.
Mamak’ın fiziki yapısı malum. Sokağımızın bir tarafında büyük bir kaya kütlesi bulunuyor. Bu kaya üzerine inşa edilen onlarca evin atık suyu kayadan aşağı inen seyyar bir boru ile sokağımızdaki rögara aktarılıyor. Kaya üzerindeki evlerin su tüketiminin yoğun olduğu sabah ve akşam saatlerinde seyyar borudan taşan su, sokağımız üzerinden Mamak Belediyesi Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nin arkasına doğru akıyor. Kokusu ayrı, sağlımıza olan etkisi ayrı dert.
Burası aynı zamanda Esentepe İlköğretim Okulu’nda öğrenim gören çocukların geçiş güzergahı. Her gün mikrop saçan bir sokak üzerinden geçiyorlar. Bir mahallenin zorunlu güzergahı olması nedeniyle herkes ayaklarının altındaki mikrobu kendi evlerine taşıyor. Başkent’in metropol bölgesinde bu sağlıksız yaşam koşullarını hak etmiyoruz.
ÇALMADIĞIMIZ KAPI KALMADI
Sorunun çözümü için dört yıldır çalmadığımız kapı kalmadı. Ankara Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, ASKİ, Mamak Belediyesi, İl Sağlık Müdürlüğü ve Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne ayrı ayrı başvurduk. Birçok kez yetkililer geldi, bölgede inceleme yaptı. Bu boru ve etrafına saçtığı kanalizasyon atıklarının sağlığımızı ciddi anlamda tehdit ettiğini söylediler. Fakat iş sorunun çözülme noktasına gelindiğinde hiçbir kurumun somut bir adımını göremedik. Mahalleli olarak sadece sağlıklı koşullar altında yaşamak istiyoruz. Sorunumuzun bir an önce çözülmesini umut ediyoruz.
Metin YAKICI
Toplu katliam aracı olmasın
EGO otobüsünün, özel halk otobüsü ile çarpıştığı ve 3 kişinin hayatını alan feci kaza, Ankara’daki toplu taşımanın güvenlik zaafiyetini bir kez daha gözler önüne serdi.
Trafiğin hınca hınç dolu olduğu saatlerde 2-3 şeritli yolların bir şeridini trafiğe kapatmaktan hiç imtina etmezler. Hatta geride araç geçişi için kalan bölgeye de birkaç kasa domates atarlar ki yol iyice geçilemez hale gelsin. Karpuzcuların bulunduğu noktadan geçen ya da yakın bölgede trafiği düzenleyen yetkililer de bu işgale seslerini çıkarmaz. Son 10 gündür 1071 Malazgirt Bulvarı üzerinde gördüğüm manzara, olayın tehlikeli bir boyuta ulaştığını ortaya koyuyor. Son yapılan düzenleme ile birlikte araçların yaklaşık 90 kilometre hızla seyrettiği bu yolun bir şeridini karpuz kamyonu ile işgal etmek hangi akla, mantığa sığar? Üstelik bu iş trafiğin en yoğun olduğu 17.00-19.00 saatleri arasında yapılıyor. Kamyonun arkasında durup, ana arter üzerinde karpuz alışverişi yapan sürücülere ise söyleyecek söz bulamıyorum.
(İsimsiz Okur)
HUZUR KAÇIRAN MERDİVENLER
Çankaya’ya bağlı Gökkuşağı Mahallesi’nde son 8 yıldır ikamet etmekteyiz. Belediye ekipleri, evimizin önündeki (binaya girişimizi de sağlayan) merdivenleri 8-9 ay önce yıktı. Apartmanımızın bahçesine kadar girip, ağaçlarımızı söktüler. Sonra kırıp döktükleri merdivenleri yeniden yaptılar. Şu an binamızın önünü, binalarımız ile orantısız olan dev bir beton yığınına çevirdiler. Bu yeni merdivenleri engelliler için yaptıklarını söylüyorlar ama labirentten bir farkı yok. Hapishane bahçesi gibi binalarımızın önüne 2.5 metrelik duvar ördüler. Büyükşehir Belediyesi Şikayet Masası’na yazdım ancak itirazımı reddettiler. Biz iki bina olarak bu yapıyı istemiyoruz.
Elif DAĞTAŞ
Burada bir ifadeye dikkat çekmek istiyorum:
‘Gün ışığından daha fazla yararlanmak için.’
Ancak, Eryaman’daki Tunahan Mahallesi Amasya Beyannamesi Caddesi üzerinde yer alan sokak lambaları, saat henüz 18.15’i gösterirken yanıyordu. Havanın aydınlık olduğu bu dakikalarda sokak lambalarının yanıyor olması içimi sızlattı.
Aslında bu durum sadece Eryaman’a özgü değil. Kentin birçok yerinde aynı israf söz konusu. Bazı bölgelerde insanlar hava karardığında sokak lambalarının yanmaması ya da olmaması nedeniyle sıkıntı yaşarken, gündüz gözü yanan lambaların hesabını bir vatandaş olarak sormak hepimizin hakkı.
Yıl olmuş 2014, halen şu sokak lambalarının gündüz saatlerinde ışıl ışıl olmasının önüne geçilemedi. Eyy yetkililer, milli servet yanıyor. Bu lambaların parası vatandaşın cebinden çıkıyor.
O.D.
Sıcaklık farklı kota aynı
BAŞKENTGAZ yetkilileri... Doğazdaki kota uygulaması ile kış aylarında bizleri dondurdunuz. Şimdi ise aylık kota 140 TL. Ancak bu hususta göz ardı edilen bir nokta var. Şöyle ki:
Sonra yine geldiler.
Bu defa kepçelerle dayadılar demir parmaklarını gövdeme...
Tutunmaya çalıştım, köklerime saldırdılar olmadı, tutunamadım.
Yıkıldım ey Angara...
Sahipsiz bir ceset gibi oracıkta gömdüler beni.
Şimdi bakın halime, bakın da utanın.
Çünkü sahip çıkmadınız benim gibi 30 yıllık çam ağaçlarına.
BAŞKA BİR ALANA TAŞINABİLİRDİ
* Bunun en büyük nedeni ise otopark sorunu. Acaba bu yolda araç park etmek yasal mı? Ne trafik levhası var, ne de insanların araçlarını park edebileceği yeterli alan... Bölgede oturan Koru Mahallesi sakinleri araç yoğunluğundan tedirgin, otopark yapılana kadar köşedeki boş alan otopark olarak düzenlenemez mi?
* Yıllardır Çukurambar’ı mesken tutan dilenciler, metronun da açılmasıyla Çayyolu bölgesine kaydı. Ankaralılar Caddesi ve Ahmet Taner Kışlalı kavşağında küçücük çocuklar dilendiriyorlar. Olay suç mu? Suç... Asıl suçlu, bu çocukları okul yerine sokaklara gönderenler ve bunları hiçbir şey yokmuş gibi görmezlikten gelen, yasaları uygulamayan kolluk kuvvetleri, polis ve zabıta...
ANKAPARK ‘DUR’MADI
* Mahkeme, Ankapark’a yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ancak durmadı. Hatta, ‘Durmak yok, yola devam’ dedi. Bu ülkede kanun tanımayan uygulamaları yapanlara, mahkemenin kararına yerine getirmeyenlere karşı cesur bir Cumhuriyet Savcısı yok mu?
Mehmet GÜRER
Yeşil feryat
Büyükşehir Belediyesi, Batıkent İlkyerleşim’de kaldırım çalışması yaptı. Çalışmada, OSTİM yönünden gelen anayol üzerindeki ağaçların (sağlı sollu) kökleri dışarıda kaldı. Yakın gelecekte kuruyacaklar. Kaş yaparken göz çıkarmak diye tam da buna denir. Kaldırım yapan taşeronun gözü bir şey görmüyor. Hadi o görmüyor -denetleyen yok ya- varsa da o da görmüyor. Ağaçları görenlerin ise içi kan ağlıyor. Yazık değil mi bu ağaçlara? Büyükşehir, ilçe belediyesini karıştırmıyor. O halde bakımlarını yapması ve kaldırım yapan taşeronun kulağını çekmesi gerekir. Şimdi, ‘biz şu kadar ağaç diktik’ diye savunma yaparlar. Oysa, yeni dikilen ağaçların yüzde 70’i kuruyor, yaşamıyor. Bir işi yaparken çevreye verilen zarar, ağaçları öldürmeye kadar varıyorsa, o işin kalitesinden söz edilmez. Nerede var böylesi?
Büyükşehir Belediyesi için aynı temennide bulunmak mümkün değil. Metroya yardımcı olacak, yer üstü hizmetlerini henüz yapmadı. Büyükşehir Belediye Başkanı ve Belediye Meclis Üyeleri; Ankara girişlerine kapılar, kuleler yaptırmak yerine, aşağıda sıraladığım önerileri gerçekleştirmiş olsalardı, metro yapımına ve kullanımına katkı sağlamış olurlardı. Şöyle ki:
* ‘Metro duraklarının çevresine katlı otopark yapılmalıdır.’ Bu cümle, Sincan metrosunun açılış töreninde Sayın Başbakan tarafından söylenmiştir.
* Metro durakları ile çevresindeki yerleşim alanları arasına otobüs servisleri konularak metroya kolay ulaşım sağlanabilir.
* Çayyolu metro hattı üzerinde 4 üniversite bulunmaktadır. (ODTÜ-Hacettepe-Bilkent-Başkent) Metronun üniversite duraklarından, üniversite yerleşkesine taşıma yapacak otobüs servisleri konmalıdır.
* Metro ara duraklarındaki yol kenarlarına otomobil ve otobüslerin duracağı cepler yapılmalıdır. Mevcut haliyle, durma ve bekleme alanları olmadığı için araçlar yol üstünde ve kavşaklarda durarak trafik akışını engellenmektedir.
* Metro duraklarının yakınına taksi durağı yeri yapılmalıdır. Taksilerin bekleme yapacağı otopark alanları oluşturulmalıdır. Taksiler mevcut yol kenarına park etmemelidir.
Sinan ORHON-Mimar, Çayyolu
TOKİ yolunda öldüren viraj
Bu şahsın ne bir yaka kartı ne de bir kurum kıyafeti vardı. Kendisine kim olduğunu, hangi kurumdan geldiğini, ne iş yaptığını sorduğumuzda sinirlenerek, sesini yükseltti. Ancak bu sözde kontrolü sonucunda ne bir evrak verdi ne de bir makbuz. Kendisine görevli kimliğini sorduğumuzda cevap vermeyerek, apartmanı apar topar terk etti. İnsanlar bu durumdan tedirgin. Sonuçta kimliksiz ne olduğu belirsiz bir kişi apartmanlarda dolaşıyor. Hırsız mı yoksa gerçekten görevli mi bilmiyoruz. Başkentgaz yetkilileri bu durumla ilgili bir açıklama yaparsa, biz de vatandaş olarak ne yapacağımızı bilmiş oluruz.
Mete YILMAZER
ÖNERİM VAR
Çalışma sırası Büyükşehir’de
Çayyolu metrosu açıldı. Ulaştırma Bakanlığı’na Ankara’ya yeni bir metro kazandırdığı için teşekkür ederiz. Büyükşehir Belediyesi için aynı temennide bulunmak mümkün değil. Metroya yardımcı olacak, yer üstü hizmetlerini henüz yapmamıştır. Büyükşehir Belediye Başkanı ve Belediye Meclis Üyeleri; Ankara girişlerine kapılar, kuleler yaptırmak yerine, aşağıda sıraladığım önerileri gerçekleştirmiş olsalardı, metro yapımına ve kullanımına katkı sağlamış olurlardı. Şöyle ki:
* ‘Metro duraklarının çevresine katlı otopark yapılmalıdır.’ Bu cümle, Sincan metrosunun açılış töreninde Sayın Başbakan tarafından söylenmiştir.
* Metro durakları ile çevresindeki yerleşim alanları arasına otobüs servisleri konularak metroya kolay ulaşım sağlanabilir.