30 Mart yerel seçimleri öncesinde Ankara’nın çözüm bekleyen en büyük sorunlarından (hatta ilk sırada) birisi, Akpınar 26026 ada heyelanıdır. Buradaki aileler hem can, hem de mal kaybı riski taşımaktadır. 80 aile, yıllardır korku dolu bekleyiş ve kendilerine uzanacak bir el umuduyla yaşıyor. Süreci izleyen ve heyelan mağduru ailelere çözüm sözü veren Çankaya Belediyesi, birinci derece suçludur. Çankaya Belediyesi, ilk etapta Akpınarlılar için rezerve ettiği Büyük Esat’taki arsayı, İller Bankası’na satarak, büyük bir rant elde etti. Şimdilerde ise ‘sözde çözüm’ olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yine Akpınar’da riskli bir bölge olan pazar alanı civarını mağdur ailelere önermeye hazırlanıyor. Ancak önerilmek istenen bölgede yeraltı dereleri ıslah edilmemiştir. Toprak yapısı da suya dayanıksızdır. Peki soruyorum, hangi mağdur riskli bir bölgeden bir başka riskli bölgeye gitmek için yıllarca sürecek inşaatı bekler?
Sözün özü, biz Akpınar’daki heyelan mağduru aileler olarak, sesimize ses verecek, kentin en büyük sorunlarından birini çözümü kavuşturacak bir başkan istiyoruz.
Mehmet DEĞİRMENCİ
* Mehmet Değirmenci, kendilerini mağdur ettiği iddiasıyla Çankaya Belediyesi, İller Bankası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve bölgede yaptığı inşaat çalışması sırasında heyelanı tetiklediği ileri sürülen Kalyon İnşaat AŞ yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
ÖNERİM VAR
Sıkışıklığı lamba çözer
Altındağ Belediyesi’nin yanı başındaki Tezveren Sultan Türbesi hizasına konulacak trafik lambası, bölgedeki trafiğin kilitlenmesini önleyecektir.
Sitemizin bulunduğu caddedeki bir noktada sürekli trafik kazası meydana geliyor. Bazı günler 5 adet yaralanmalı kaza oluyor. Kış aylarında kaza sayısı artıyor. Hatta 2 kişinin öldüğü büyük bir kaza da meydana geldi. Sürekli fren sesi ve insan çığlığı duyup, camlara balkonlara koşuyoruz.
Sorun apaçık ortada... Yolun belli bir noktasındaki kavis, sürücüleri tehlikeye atıyor. Belediye ve karayollarına durumu izah ettik. Ancak yanıt alamadık. Bölge Ankara Basınevleri’nin bir arka caddesi ve çok merkezi olmasına rağmen atıl bırakılmış durumda. 2 kişinin ölümü bile yetkilileri harekete geçiremedi. Evimizin camından, balkonundan insanların can vermesine, çığlıklarına tanıklık ediyoruz. Yetkililer koltuklarında oturuyor. Yazık, çok yazık...
Nursen Ö.
Doğalını kanalizasyon yap yapayına umut bağla
Ankara’da çok sayıda akarsu vardı. Hepsine kanalizasyon bağlandı, üstü örtülüp yer altına alındı. Yani Ankara’nın çayları kanalizasyon oldu. 20 yıldır başkenti yöneten zihniyet; arıtma tesisi, alt yatırımı yapmadığı için bugün şehrin en merkezi, en güzel yerleri kanalizasyon kokar. Şimdi ise Sayın Başkan, seçim öncesi ‘çılgın’ projelerini açıklıyor. Boğazdan, kanaldan söz ediyor. 11 km’lik kanalın çevresinde villalar, kafeler olacak, içine tekneler bağlanacakmış. Ütopik projeler yerine mevcut dereler, çaylar ıslah edilse daha iyi olmaz mıydı? Doğalını kanalizasyon yap, yapayına umut bağla ve 5 yılda bitirmeyi söz de taahhüt et. Sayın Başkan’a kim inanır? Önceki seçim arefesinde verilen vaatler ne oldu Sayın Başkan, 5 yılda hangilerini hayata geçirdiğinizi de bir anlatsaydınız. Sadece Ankaralı değil bütün Türkiye gülüyor Başkent’in haline.
M.A.
Borudan sızan tehlike
Park Caddesi’nde yaklaşık 10 gün önce patlayan su borusuna halen müdahalede bulunulmadı. Su, araçların geçtiği yola akıyor. ASKİ’ye defalarca ihbarda bulunmamıza rağmen ilgilenilmedi. Akan su ayazda donuyor, rampada tehlike yaratıyor. Sukent tarafından gelip, yokuş inen araçlar tam viraja girerken buza girip kayıyor. Çift yönlü yolda büyük bir kaza an meselesi... Canlar yanmadan ilgililerin önlem almasını ve onarımın yapılmasını istiyoruz.
Bu projede, Öğretmenler Caddesi, bir kavşak ile ODTÜ Yolu’na bağlanıyordu. Eskişehir Yolu’ndan gelip, Koya Yolu istikametine giden araçlar bu kavşaktan, Çukurambar ve İşçi Blokları mahallelerine dönebilecekti. Aynı zamanda Çukurambar ve İşçi Blokları Mahallesi’nden çıkan araçlar, Öğretmenler Caddesi’ni kullanarak, ODTÜ Bulvarı’ndan hem Eskişehir hem de Konya Yolu’na dönebilecekti.
Yol yapım çalışmaları sürerken önce bu kavşak inşa edildi. Hatta bu kavşak için ODTÜ Bulvarı’nın Konya Yolu istikameti kavisli bir şekilde düzenlendi. Ancak yolun açılışına kısa bir süre kala kavşak kapatıldı ve yolun orta kısmında genişleyen, bulvarı virajlı hale getiren, ihtiyaç dışı bir refüje dönüştürüldü. Bu haliyle Çukurambar’dan bulvara giren araçlar Konya yönüne giremeyecek. Eskişehir Yolu’ndan gelen araçlar da Çukurambar’a giremeyecek. Büyükşehir Belediyesi’nden Çukurambar ve Yüzüncü Yıl trafiğini rahatlatacak bu kavşağın açılmasını istiyoruz.
Mehmet İhsan Gürbudak - Çukurambar Mahallesi Muhtarı
Hasan Sarıkaya - İşçi Blokları Mahallesi Muhtarı
Kel başa şimşir tarak
Ankara girişlerine, tanesi 5 trilyondan beş ayrı kapı yapılıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi bunlara toplam 25 trilyon (eski parayla) ödeyecek. Ankara’nın kültürü ve mimari yapısıyla uyuşmayan bu ‘hilkat garibeleri’, taşeron beslemeye dönük tasarruflardan. Eskişehir Yolu Başkent Üniversitesi girişine yakın olandan hergün geçiyorum. Sözde kapı için koca bir şantiye kurulmuş, trafikte oradan oraya lâkayıt gezen işçiler, süratle gelen ve daralan yolda ne yapacağını şaşıran sürücüleri zora sokuyor. ‘Kel başa şimşir tarak’ misali hangi akla hizmet yapıldığı bilinmeyen şey, kubbeleriyle hayrete düşürüyor. Millet hizmet beklerken, Büyükşehir Belediyesi acayip işlere kaynak savuruyor.
M.A.
ÖNERİM VAR
Belediye servisi yapar.
Üç bilemedin beş güne asfalt başlar ağlamaya.
Sonrası, köstebek yuvası.
Neyse ki Avrupalı pek bilmese de, ‘yama’yı icat etmişiz.
Dünkü gıcır gıcır yol, bi bakmışsın yamalı bohça.
* * *
Artık kabullenmek lazım...
Okurumuz Zaim, gördüğü manzarayı şöyle aktarıyor:
Ankara’nın en güzel semti olan Çayyolu’ndan bir manzara.. Alt yapı galerilerine giriş kapaklarının durumu içler acısı. Biri düşse sorumlusu kim olacak? Bu kırık ve dökük yapıları kim ve ne zaman onaracak?
AŞTİ’de park çilesi
Sömestir tatili nedeniyle AŞTİ’den yolcu uğurlayacak olduk, yine burnumuzdan geldi. Bütün şehirlerde olan ama Ankara’da Büyükşehir Belediyesi’nin ne hikmetse yasakladığı servislerin yokluğu, kendi aracımızla trafikte rezil olmamıza sebep oluyor. AŞTİ’ye araçlarıyla gitmek isteyip, park yeri bulamadığı için otobüsünü kaçıranlar bile var. Paralı otoparkın bir kısmı ise taşeron firmaların kamyonlarına tahsis edilmiş. AŞTİ’ye ne zaman gitsek aynı çileyi çekiyoruz.
Metin ALTAY
Emek curcunası
Emek 3. Sokak (eski 85. Sokak) tek yön. AŞTİ’ye de çıkan bu yolu gün içinde on binlerce yaya kullanıyor. Maalesef kaldırımlar işgal altında olduğu için yaya olarak yoldan yürümek durumunda kalıyoruz. Dolmuş, otobüs ve arabalarla ortak kullandığımız yol, başlı başına tehlike. Bir de sokakta öğrenci yurtları var. Bayramda ortalık curcuna...
Söylemesi bile fiyakalıdır:
Ekonominin başkenti.
Eğitimin başkenti.
Sağlığın başkenti
Tarımın başkenti...
E iyi de, 2 yılda Türkiye’ye Çankaya nüfusu kadar Suriyeli geldi.
Bu sırada ‘mültecinin başkenti’ olduk, kimse söylemedi.
*
Dikmen Hürriyet Caddesi, 136 no’lu binada oturuyorum. Evimizin hemen karşısında 3 yıldır atıl halde bekleyen kokoreççi minibüsü var. Geçtiğimiz pazar günü bu minibüsten bir ceset çıkarıldı. (Sokakta yaşayan birinin cesedi olduğu söylendi) Olay sırasında polisi, savcısı geldi. Ancak hala minibüsü kaldırmadılar. Tüm mahalleli tedirgin. Herkes kaldırılmasını istiyor.
Ahmet DEMİRBAŞ
Sahipsiz işgal
Gaziosmanpaşa Saniye Sokak 1 no’lu apartmanımızın önünde, iki aydır sahibi belirsiz siyah BMW marka bir otomobil duruyor. Çevre apartmandakilerin de sahibini bilmediği bu araç için başvurmadığımız yer kalmadı: 155 polis hattı, Esat Polis Merkezi, Çankaya Kaymakamlığı ve sonunda Ankara Valiliği. Hiçbirinden sonuç alamadık. Kısaca, özel otoparkımızı işgal eden bu terk edilmiş aracı bir türlü çektiremedik. Köşenizde yayınlanırsa belki aracın sahibi de nereye park ettiğini farkeder de alıp götürür diye umuyorum.
Bozkurt ŞENLER
Özel otoparktan toptancı deposuna
İkamet etmekte olduğum Ziraat Mahallesi, (bölge Yeni Ziraat Mahallesi olarak anılmakta ve Altındağ Kaymakamlığı da bu bölgede yer almaktadır) sadece Ankara’da değil, Türkiye’de bile eşi az bulunur özellikere sahip. Kaldırımlarımız kaykay pistini andırıyor. Bir de hangi akla hizmet ruhsatları verildi bilemiyorum ama tüm mahalle oyuncak ve kırtasiye toptancılarıyla dolu. Yani mahallemiz ‘şehircilik nasıl olmaz’ sorusunun direkt yanıtı. Apartmanların özel otoparkları toptancılara depo olarak kiraya verilmiş durumda. Bu konuda Altındağ Belediyesi Altın Masa’ya yapmış olduğum sayısız müracaat, baştan savma cevaplarla geçiştirildi. İşin bir ilginç yanı da, mahallemiz Altındağ Belediyesi’nin her türlü yeniliği öncelikle uyguladığı ‘pilot bölge’si. Ben bu kaldırım işgalleri ile kanun ve yönetmeliklerin hiçe sayılması sorununun sadece belediye görevlileri ile ilgili bir sorun olduğunu değil, son yıllarda ülkenin insan kalitesinde meydana gelen düşüşten de kaynaklandığını düşünmekteyim.
Konuyu biraz açalım diyeceğim ama...
Mevzu “kaldırım” olunca habire daraltıyorlar.
Girişte çalışma var, geçen yıl döşenen taşlar sökülüyor.
Ortada; direk, işportacı, baba (mantar), sıra sıra arabalar...
E önünde bunlar olunca, kaldırımı görmek ne mümkün.
Sona ise bir not iliştirmişler:
“Kaldırımlar yayalar içindir.”